İş Görüşmesi-Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu



Yaprak Özer (Y.Ö): Hep patron koltuğunda oturdunuz kimseyle mülakat yaptınız mı?
Ahmet Zorlu (A.Z): Ben ilk ise basladığım yıllarda yani ilk fason imalatından sonra atölye
yani kobi dediğimiz zamanlarda 50 kisi- 100 kisi çalışırken mülakatı bizzat kendim
yapıyordum, tabii sonra insan kaynakları büyümeye başlayınca arkadaslar yapıyor. İnsan
kaynağı diyoruz, insan çok önemli bence. Okul hayatıyla is hayatı bir degil, ben okul hayatını
söyle görüyorum okul hayatı bir bina kurarsınız temel, ondan sonra artık o temelin üzerine
binlerce detaylar var, iste o detayları esas is hayatında öğreniyorsunuz, geliştirmeyi orada
degerlendiriyorsunuz

Y.Ö: Sizin patronunuz babanızdı. Hiç kolay bir patron değilmis, nasıl bir patrondu?
A.Z: sini iyi ögrenmesi için sıkı disiplin uygulardı. Ne aldıysak, ne gördüysek ondan
gördük, isin nasıl yapılacagını, isin nasıl yapılması gerektigini… Söyle söyleyeyim ben 12
yasındayken is hayatına basladım hatta 8-9 yaslarındayken yaz tatillerinde muhakkak dükkana
giderdiniz, eger dükkana gitmediyseniz yiyeceginiz sey belliydi…

Y.Ö: Ne olurdu, disiplinliydi hafif korku da vardı galiba…
A.Z: Tabii ki.
Y.Ö: Ahmet Bey siz “çıraklıgını yapmadıgınız bir isin patronlugunu yapamazsınız”
diyorsunuz, ne demek istiyorsunuz?
A.Z: Görmediginiz bir sey ilk defa görüyorsunuz mesela masa, görmediyseniz masa oldugunu
nereden bileceksiniz ama siz eger onun bir kurumda çalısırken en alt neresiyse oradan
baslayacaksınız, asagıdan yukarıya gitmek gerek, hiçbir zaman yukarıdan asagıya mümkün
degil.

Y.Ö: Sizin ilk isiniz neydi?
A.Z: Belki çok tuhaf gelecek benim ilk yaptıgım is… Benim dogdugum yerde herkesin evinde
ev tezgahları vardı, çarsaf dokurlardı, perdelik dokurlardı… Yani degisik tekstil ürünleri… Ve
dokudukları malı tüccarlara satarlardı. Tüccarlar da bunu balya yaparlar gönderirlerdi ve o
balyalar geri gelirdi, simdi balya yaparsınız balya yaptıktan sonra kapakları dikersiniz.
Müsteriye onun kapaklarını sökmeden gönderirlerdi, biz o iplikleri sökerdik kapaklarını bir
yere koyup balyanın dısındaki o çuvalını ayrı yere, urganını ayrı bir yere koyardık onları
düzgün bir sekilde istif ederdik depoya koyardık.

Y.Ö: lk is bu…
A.Z: lk is o… Toz toprak ne varsa vardı…

Y.Ö: Harçlık ne kadardı, var mıydı?
A.Z: Harçlık alıyorduk, o gün için bir lira…

Y.Ö: “Okul teori ama yasam pratik ister” diyorsunuz. Nasıl bir denge bu? Siz bu
yüzden mi kendinizi çalısmaya verdiniz?
A.Z: Kesinlikle açık ve net olarak… soruyorum mesala üniversiteyi bitirmis, master yapmıs,
iki lisan bilene… hiç is tecrübesi yok. Mesela makine mühendisisiniz, isletme endüstri
mühendisisiniz ama bir tecrübeniz yok pratik yapmamısınız.
Y.Ö: se yaramaz diyorsunuz, yani bir elektrik mühendisi ampul takmasını bilmiyor…
A.Z: Bana göre ise yaramaz. Yani elektrik mühendisi ampul takmasını tabii ki bilir de… s
hayatında çok gördüm yasadım, teknik okuldan mezun olmus hatta kendisini yetistirmis
teknik okulu bitirmis ustalar elektrik mühendislerinin çözemedigini çözdü…

Y.Ö: Ne kadar pratik, ne kadar teori sizce?
A.Z: Temel bana göre yüzde 10. Bir gün hiç unutmuyorum Çorlu’daki isletmenin genel
müdürüydü; ben utandım dedim ki yüzde 80 pratik yüzde 20 teori. Aynen bana söyledigini
söyleyeyim “Yüzde 10 de Ahmet Bey”… Ama bu bakın sizin temeliniz, bir binayı düsünün,
gökdeleni düsünün temeli atıyorsunuz o temeli iyi atacaksınız, o temel çok önemli.

Y.Ö: Sizin basarınızın sırrı nedir? Sizin bir sloganınız var0 “dürüst çalıskan- çalıskan
dürüst” Aslında bir sürü çalıskan ve dürüst insan var egitimli insan var ama basarıyı
12’den vurmus insan yok. Siz ne yaptınız farklı olarak?
A.Z: Öncelikle çalıstıgın bir iste sabat etmek gerekir, daldan dala atlamayacaksın; …ben
bugün bunu yaptım, yarın onu yaparım veya burada çalısırken bunu yapıyorum ama bir sene
sonra da baska bir sey yaparım… sakın ola ki yapmayın. Çünkü bakın zaman çok önemli. Bir
iki yıl çalıstınız baska bir sektör veya baska bir kuruma geçtin, bunlar çok önemli, orada sebat
etmesini bileceksiniz… Atasözlerimizde de var: daldan dala kosma. Kostugunuz vakit
zamanınızı da kaybediyorsunuz, yeniden sıfırdan baslıyorsunuz.

Y.Ö: Basarınızın nedenlerinden bir tanesi detaylar aslında, fabrikaları her hafta
gezdiginizi okuyoruz hala gezebiliyor musunuz?
A.Z: Her hafta, is büyüyünce yine de hiç olmazsa ayda bir mutlaka gidiyorum. Mesela bana
baglanan sektörlerin yöneticileriyle fabrikaları geziyorum.
Y.Ö: Peki siz detaylara da çok takılıyorsunuz anladıgım kadarıyla örnegin bos yerer
yanan ısıga tahammül yok.
A.Z: Ben arkadaslara sunu söylüyorum: “Her sey detayda gizli”.

Paylaş