Yenilikçilik vaziyetleri

 

 

Sorun, herkes ‘yaratıcıyım, yenilikçiyim’ der. ‘Gencim, güzelim’ gibi bir şey… İddialı konuşmayı severiz ama yeri geldiğinde bu konseptlerin bire bir açıklamalarını yapamayız. Ne ifade ettiğini somut ortaya koymadığımız için kafalarımızda tam olarak nereye oturttuğumuz da belli olmaz. O nedenle herkes farklı şey anlar. Mülakatta karşısınızda oturan aday bile kendisiyle ilgili görüş vermesini istediğinizde yaratıcı tarafını ya da yenilikçi tavrını gözünüze sokmaya çabalar. ‘Nasıl ölçtün’ diye sormak istersiniz ama susarsınız. Kulağa güzel gelen, ağızdan dolu dolu çıkan bu sözler somut olarak ne şekilde ifade bulduğunu görmediğiniz zamanlarda “boş ve hoş” konuşmalar olmaktan öteye geçmez. Onun için ben, ölçemediğim durumlarda zaman kaybettirdiğini bilsem de ‘Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz’ derim. Ve yanılmam. Geç olsun güç olmasın!

 

Birey olarak kendinize verdiğiniz not yüksek olabilir, ne yazık ki uluslararası kuruluşların Türkiye’ye verdiği not pek iyi değil. Türkiye, bilgi toplama ve iletme, yenilikçilik ve yaratıcılık anlamında yapılan tüm araştırmalarda geride. Pek çok uluslararası kurum Türkiye’den sağlıklı ya da yeterli bilgi ulaşmadığı için bilgi akışını zayıf buluyor. Bundan benim çıkarttığım sonuç ise şu; ‘yenilikçiyim, yaratıcıyım’ diye şişinmeyin, unutmayın hepimiz din kardeşiyiz.

Ülkemizde bu havalı konseptlere sahip çıkmakla görevli kurumlar var. Her şeyimiz tastamam. Örneğin, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu yenilikçilikte en üst düzeyde politika üretme ve düzenleme kurumu. TÜBİTAK yenilikçilik politikasına uyan bilim ve teknoloji politikası kurgulamaktan sorumlu. Yüksek Planlama Konseyi ve Devlet Planlama Teşkilatı yenilikçiliğin bütçedeki yerini kapsayan beş yıllık kalkınma planlarını düzenlemek ve uygulamakla yükümlü. Buraya kadar iyi. Bundan sonrası fena.

Geçtiğimiz günlerde beşinci Avrupa Yenilikçilik Durum Raporu açıklandı. Rapor, Avrupa Komisyonu tarafından Lizbon Stratejisi kapsamında geliştirilen ve üye ülkelerin yenilikçilik performansını değerlendirip karşılaştıran bir ölçme aracı. Rapor AB 25’in yanı sıra İsveç, Bulgaristan, Romanya, Türkiye, İzlanda, Norveç, ABD ve Japonya’yı kapsıyor. Çalışma özetle ülkelerin performansını değerlendiriyor. Performanslarına göre ülkeler dörde bölünüyor. Lider ülkeler İsviçre, Finlandiya, İsveç, Danimarka ve Almanya. Ortalama performans gösterenler Fransa, Lüksemburg, İrlanda, İngiltere, Hollanda, Belçika, Avusturya, Norveç, İtalya ve İzlanda. Üçüncü gruba “yakalayan ya da arayı kapayan” ülkeler deniyor. Onlar da Slovenya, Macaristan, Portekiz, Çek Cumhuriyeti, Litvanya, Latviya, Yunanistan, Kıbrıs ve Malta. Bir de “gerileyen” ülkeler var. Bilin bakalım Türkiye nerede? Gerileyenler listesinde!

 

Neye göre ölçtüklerini merak edebilirsiniz. Temelde beş kriterleri bulunuyor. Örneğin  “yenilikçilik potansiyeli için gerekli yapısal koşullar”… yani mühendislik ve bilim bölümlerinden mezun olan üniversitelilerin sayısı, hayat boyu öğrenim ve geniş bant kullanımı gibi verilere bakıyorlar. İkinci kriter bilgi yaratımı, ARGE’ye ne kadar yatırım yapılıyor, kamu ve özel sektör harcamalarının ne kadarını ARGE yatırımları oluşturuyor, üniversite iş dünyası işbirliği gibi değerler dikkate alınıyor… Üçüncü kriter girişimcilik… yani, şirketlerin ne kadar yenilikçi olduğu, kobilerin girişimleri ve bilgi teknolojisine ayrılan bütçe inceleniyor. Dördüncü kriter uygulamada yenilikçilik performansı, ki bu da işgücü ve iş faaliyetlerinin yenilikçi sektörlere katma değerinin incelenmesi demek oluyor. Son faktör fikri mülkiyet hakları ile fikri mülkiyetin teknik bilgiye oranı kayda alınıyor.

 

Yenilikçilik indeksinde “arayı kapatıyor” gibi görünen ülkelerin AB ortalamasına ulaşmasının 2010 yılına kadar süreceği öngörülüyor. Varın siz sıralamada sondaki Türkiye’yi düşünün!

 

Bir başka araştırmayı daha dikkatinize sunmak istiyorum. Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İlişkiler Departmanı İstatistik Bölümü, iki hafta önce 165 sayfalık bir rapor hazırladı. Bu raporla BM üyesi ülkelerin istatistik sistemleri incelendi. Ülkeler bu inceleme için üçe ayrıldı: düzenli rapor verenler, hiç istatistik bildirmeyenler ve eksik istatistik bildirenler. Birinci grup tüm üyelerin yüzde 28’ini oluşturuyor. Burada Rusya, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya, Filipinler ve İtalya yer alıyor.

 

Türkiye’den ise bilgi çıkmıyor. Bu yüzden Türkiye için karşılaştırılabilir bir grup bulmak, yenilikçilik yönetimi hakkında bilgi bulmak ve benzer yetkinlikleri ve zayıflıkları bulunan ülkeleri bulmak da mümkün olmuyor. Birkaç kısa yorum dışında Türkiye’yi zorlayacak ana unsurlar ölçülemiyor. Biz bilgi vermediğimiz için pek çok alanda başkalarıyla mukayese edilemiyoruz. Sanırım bu durum işimize geliyor. Kim ölçer senin yenilikçiliğini…

 

Ölçemeseler de Türkiye’de neyin niye olmadığını belirlemişler. Yenilikçilikle raporunda özetle Türkiye’de kağıt üzerinde her şeyin olduğu vurgulanıyor. Yani yukarıda saydığım kapı gibi kurum ve kuruluşlar mevcut. Olmayan ise uygulama ve istek…

 

 

 

Paylaş