Türkün “çeşitlilik” sınavı

İnanç olarak Şii ve Sünni, etnik olarak Türkmen, Arap ve Kürtlerden oluşan Irak Milli Futbol Takımı “Asya Kupası”nda şampiyon oldu. New York Times zaferi şöyle tarif etti: “Musullu Kürt topu ortaladı, Kerküklü Sünni topu kaleye yolladı. Irak’ta halk, mezhep çatışmasını kısa süre de olsa unutup yıllar sonra ilk kez birleşti.

Yeşil sahada “çeşitlilik” ortak bir hedefte buluşunca hem başarı, hem mutluluk; sokakta  “çeşitlilik” cehaletle buluşunca hep acı ve ölüm getirdi. İşgalden bu yana kaç Iraklının öldüğünü kimse tam olarak bilmiyor: 20 bin ile 100 bin arasında değişiyor. Çeşitlilik, “Diversity” diye yönetim literatüründe yer buluyor. Çevirince sözcüğün tınısı kulağa hoş gelmese de ifade ettikleri büyük.

Türkün çeşitlilikle sınavı yaman olacak. Yeni Meclis’in önemli özelliği çeşitlilik. Kadın ve  etnik kökenler üzerine siyaset yapan milletvekillerinin sayısı arttı. AKP’de radikal islamdan sola kadar pek çok kesim temsil ediliyor. CHP’de de sağcı unsurlar bulunuyor…

Anımsarsanız, 2004 Avrupa Parlamentosu seçimleri de bu anlamda değişik bir görüntüye sahne olmuştu. Aralarında Türklerin de bulunduğu adaylar, porno starından Oscar’lı yönetmene, Nobelli yazardan, futbolcuya kadar uzanıyordu… Uzlaşının zor çıktığı bu yapıdan en olumsuz etkilenen ülke de hala Türkiye.

Geçmişi siyasete dayansa da çeşitlilik kavramı işdünyasında daha fazla vücut buldu. Nedeni para! Şirketler, çeşitliliğin verimlilik ve kar üstündeki etkisini keşfedince yönetim kurullarına bile çeşitliliği soktular. Fortune 500 üzerine yapılmış bir araştırmaya göre çeşitliliğin en yüksek olduğu 20 şirketten 14’ünün geçtiğimiz 5 yıl içerisinde hisse senedi değeri yüzde 135 artmış.

Hint asıllı Indra K. Nooyi yönetimindeki PepsiCo’nun, 14 yönetim kurulu üyesinden 7’si ve 10 üst düzey yöneticisinden 5’i kadın ya da azınlık. Google’un CEO’su Eric Schmidt ile ABD Eski Başkan Yardımcısı Al Gore, Apple yönetim kurulunda. Daha pek çok örnek var.

ABD’de etnik azınlıkların alım gücü 1990 ile 2003 arasında yüzde 501 oranında arttı, 2050 yılında bu ülkedeki tüketici ve iş gücünün yüzde 50’sini oluşturması bekleniyor. Aslında durup dururken kimse, “ben, çeşitliliği seviyorum” demedi.

Çeşitliliğin diğer yüzüne ilişkin ilginç örnekler de var… Dünyanın en büyük kozmetik firmalarından L’Oréal, şampuan reklamlarında yalnızca beyaz kadınlara yer verince, bu firmaya seçme ve yerleştirme hizmeti veren Adecco da sistematik olarak “beyaz kadınları” işe alarak ırkçılık yaptığı gerekçesiyle suçlu bulunarak cezaya çarptırıldı. ABD’de, Rutgers Üniversitesi bayan basketbol takımı oyuncuları için ‘Kıvırcık saçlı o…’ diyen radyo programcısı Don Imus, General Motors, American Express gibi şirketlerin reklamlarını çekmesi üzerine CBS’ten kovuldu. Adidas, 2006’da ürettiği spor ayakkabısının üzerine bastığı resimde Asyalı çocuğun burnunu domuza benzettiğini ileri süren Asya kökenli kuruluşların hışmına uğradı.

Türk iş dünyasında çeşitlilik yaygın değil. Akademik bir araştırmaya gerek yok önde gelen holdinglerin yönetim kurullarına bakın yeter. Çeşitlilik, yalnızca tarih ve coğrafya kitaplarında tahammül edebildiğimiz bir olgu galiba. Medeniyetlerin ortasında birden fazla kültürden oluştuğumuzu söyler dururuz. Ezber… Geçmiş doğru ama bugüne kalan tortu ne kültürden ne de çeşitten iz taşıyor. Ağızda yavan bir tat bırakıyor, o kadar.

Türkiye önümüzdeki günlerde “çeşitlilik” sınavı verecek. Tahammül etmeyi, hoşgörüyü ve sevmeyi öğrenecek. Bazıları rahatsız olsa da bunun adı “Ne Mutlu Türküm” diyebilmek. Bu  ırkçılık değil, bu coğrafyanın ürettiği kültürlerin ortak paydası. Ortak hedefimiz gelişmiş, refah ve güvenli bir gelecek olmalı. Temsil ettiğimiz gruplar ile bireysel özelliklerimizi koruyarak hedefe ilerleyebilir miyiz? Yeni dönem milletvekillerinden bir grup Türkçeyi yabancı dil diye nitelerken bu nasıl olacak?.. Türkiye binlerce yıl sonra çeşitliliği yeniden keşfedebilecek mi?

Paylaş