Teşvik ver kadın çoğalsın

Teşvik yasaları iş piyasalarında kadın işgücünü artırıyor. Bu yazının yüzeydeki ana fikri budur. Tamam çok sıkıcıymış deyip çıkmayın lütfen, gerçekten ilginç bir detay var.

Unutmayalım Türk ekonomisi çok uzun yıllar tek bacak üzerinde yürümeye çalıştı. Sadece erkek işgücü üzerinden ilerleyen ekonomi için engelli demek abartılı olmaz. Aksıyor! Sanki şu anda böyle değilmiş, işler çözülmüş gibi bir söylemim yok.

Türkiye’de kadınların istihdama katılımı hiçbir zaman istenen seviyede olmadı. Türkiye, yüzde 26’lık kadın istihdam oranıyla OECD sıralamasında son basamakta. Üstelik çalışan kadınların yüzde 35’e yakını tarımda.

Kadınların işgücüne katılımını artırmak üzere, 2008’den bu yana teşvik politikaları izleniyor. Bunu alkışlıyoruz.

Gelin görün ki,  bu teşvikin sonundaki değişim kesin verilerle tespit edilemiyor. Çünkü Türkiye’de kamu politikaları yapıldıktan sonra, etkinlik ölçümleriyle takip edilmeden kendi başına bırakılıyor. Kanun yapıcılar, çıkardıkları yasaların sonuçlarının olumlu sonuç verip vermediğini bilmiyor!

BETAM’ın yaptığı araştırma, istatistiklerden yola çıkarak kadın istihdamına verilen teşvikleri izlemiş. Araştırmayı gerçekleştiren Gökçe Uysal’a göre, teşvikler tam olarak tatmin edici olmasa da bir şekilde işe yarıyor. Kadınların odak noktasına koyularak çıkarılan teşvik yasaları, istihdam rakamlarına olumlu anlamda direkt etki ediyor.

Sorun şu ki teşviklerin verimliliğine nasıl etki edeceği hesap edilmeden yapılan başka yasalar, istenen hedeflerin tutturulamamasına neden oluyor.

“Nasıl bir mantık bu?” demek isterseniz, haydi hep bir ağızdan, şimdi yeridir!

30-44 yaş arası kayıtlı kadınları dikkate alarak  yapılan çalışmada kadın istihdamını artıran ve zayıflatan yasal düzenlemeler iki kategoride toplanmış. Olumlu etki yaptığı tespit edilen teşvikler 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’na eklenen 5763, 5838, 6111 sayılı kanun maddeleri… Ortak özellik, gençleri ve kadınları dolaysız olarak hedef alıyor olması. İşsizlik Sigorta Fonu’ndan karşılanan sigorta prim teşvikleriyle maliyetleri azaltılarak, kadın işgücü işverenler açısından çekici hale getiriyor.

Bölgesel teşvik başta olmak üzere başka kanun maddeleri de bihaber, kadın işçi çalıştırmayı çekici olmaktan çıkarıyor ve işgücü piyasasında cinsiyetler arası eşitsizliği giderecek önlemlerin etki gücünü azaltıyor. İşgücü maliyetlerinin getirdiği yükün farklı başlıklar altında devlet tarafından karşılanması, kadın işçilerin tercih edilme sebeplerini hafifletiyor. Örnek: 49 ilde uygulamada olan bölgesel istihdam teşvikleri kadın istihdamında sınırlı artış sağlamış.

Raporda dikkat çeken bir detay da, teşvik primlerinden yararlananların daha çok evli kadınlar olması. İkinci detay,  iş alanı olarak en çok sanayi sektöründe teşvik olumlu sonuç yaratıyor. Bu durum, teşvik primlerinin olduğu kadar, “ilave işçi etkisi”nin de bir sonucu olarak görülebilir. (Dünya Bankası’nın ilgili raporuna göz atmanızı öneriyorum.) Kadınların ekonomik daralma zamanlarında, eşlerine destek olmak üzere çalışmaya başlamasını ifade eden “ilave işçi etkisi” Türkiye’de 2009 krizinde  birçok kadını işgücünü piyasasına dâhil etti. Ne yazık ki, ilave işçi etkisi yoğunlukla kayıt dışı sektörlerde yaşandı ve pek çok kadın teşvik primlerinden yeterli seviyede faydalanamadı. Dünya Bankası’na göre temel neden birçok kadının düşük eğitim ve beceri seviyesine sahip olması.

Özetle  çalışma hayatının en verimli döneminde olan 30-44 yaş arası kadınların işgücüne katılımında, önemli gelişme olabilmesi için teşvik edici kamu politikaları şart, yetmez ve belki daha önemli, politika etkinliğinin ölçülmesi şart ve eş zamanlı olumsuz etkileyecek programlara dur demek şart.

Kadının olmadığı ekonomi engellidir.

Betam ilginç araştırmalara imza atıyor. Türkiye’de araştırma yapan ve bilgi üreten kurumları teşvik etmeliyiz. Dikkatinize sunarım.

http://betam.bahcesehir.edu.tr/tr/wp-content/uploads/2013/07/ArastirmaNotu151.pdf

Paylaş