SAĞLIKLI BİR UYKU İÇİN TÜRK TOPRAKLARINI SEÇİN…

 

 

Sağınıza solunuza bakın mutlaka bir yerde yurt dışında okuyan bir tanıdığınız, bir yakınınız vardır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye 20 bin kayıtlı, 30 bin kayıtsız öğrencisini yurt dışında okutuyor.

 

Biz buna şöyle basitinden beyin göçü diyoruz; Bizim çocuk göçtü! Gururlanıyoruz. Bizimkisi de dışarıda. Sizinki de mi dışarıda okuyor yoksa?… Benimkisi, bitirdi canım çalışıyor!… Çok başarılı, Allah nazardan saklasın. Gurur duyuyoruz.

 

Gurur duyuyoruz yurt dışına gönderdiğimiz çocuklarımızla, Amerikan, Alman, Fransız ekonomisine katkılarından dolayı. Gurur duy Türk, çocuklarını buralardan kaçırttığın için!…

 

Çocukların bir kısmı ekonomik gerekçelerle, bir kısmı başka gerekçelerle geriye dönecek, merak etmeyin. Bir kısım orada bir iş bulup çalışmaya başlayacak. Bugün yarın diye diye yıllar akacak ve buraya döndüğünde artık buralı olamayacak. Bir kısmı Türkiye’yi, bıraktığı günkü bir resim gibi anımsayacak. Biz de onları.

 

Anneler babalar çocuklarının hasretiyle yanacak. Çocuklar geleceklerini kurma telaşı yaşayacak. Günler geçecek, aralar soğuyacak. Bir kısım giden orada evlenecek, onların çocukları olacak. O çocukların bir kısmı Türk olduğunu bilecek, bir kısmı bunu hiç önemsemeycek.

 

Biz Türksek, hiçbirine sistemli ulaşmayacağız, bunun gereklerine inanmayacağız. Bir gün aralarından birileri çıkıp da bir şey başardığını söylediğinde, ne yaptığını anlayabilirsek, onu göklere çıkaracağız, gazetelere manşet yapacağız. Ama onu kullanmak asla aklımıza gelmeyecek. O Türk olacak, fakat bizden olamayacak. Onu başkaları daha iyi değerlendirecek.

 

Bazen utanmadan onları vatan sevgisi eksik olmakla suçlayacağız. Bazen de devletin vatandaşına sahip çıkmadığından yakınacağız… Günler böyle gelip gidecek işte. Her yıl üniversite sınavları yapılacak, çoğunluk kazanamayacak. Azınlık tesadüfen girdiği bölümlerde mutlu olamayacak. Birkaç şanslı yurt dışına kapağı atacak, kurtuldu diye sevineceğiz.

 

Dünyada başka gelişmeler oluyor, bizim dışımızdakiler beyin göçünün, farklı yönlerini tartışıyor. Sizi bu tartışmalardan bir tanesine davet etmek istiyorum. Kısacık bir misafirlik.

 

Richard Florida, ABD, George Mason üniversitesinde Şehir Planlaması bölümü  profesörü. İsmini akademik çevreler dışına duyuran iki kitap var, “The Rise of the Creative Class“ ve “The Flight of the Creative Class”. Bu kitaplarda farklı bir yaratıcı çalışan sınıfına dikkat çekiyor.

 

Öncelikle gelir grubuyla tanımlanan bir sınıf, ABD’deki çalışanların yüzde yirmisini temsil ettiğini ileri sürüyor. Bu grup toplam gelirin yüzde 40 hatta 50’lik bölümünü kazanıyor. New York, Chicago, Washington, Boston gibi merkezlerde yoğunlaşıyorlar. Çeşitli sektörlere dağılmış olmalarına karşın ortak paydaları yaratıcı işlerde çalışmaları.

 

Evet, yakın zamana kadar manzara böyleydi. Florida’ya göre ABD arzulanan mekan olma özelliğini yitirdi. Kaçış doksanlı yıllarda başladı. Ağır sanayiden, bilgi teknolojilerine, teknolojiden eğlence sektörüne kadar, ABD’ye rekabet avantajı sağlayanlar yurt dışından gelen yetenekli iş gücüydü. Rüya geldiği gibi gidiyor, göçüyor.

 

Bir zamanlar göç verenler ayılmış, onlar da eğitimli, kalifiye, yaratıcı iş gücünü sistemli bir şekilde geri çağırıyor. Hollanda, İngiltere, Avustralya ve Kanada bu ülkelerin başında geliyor. Diğerleri de uyanıyor. Ve karşınızda yine Çin, yine Hindistan.

 

Bir dakika pardon… Sakın bu yazdıklarımı öyle klişelere sıkıştırmayın kızarım. Ben, “yerli malı yurdun malı herkes onu korumalı” diye kolumdaki sepetten elma, armut, portakal çıkartıp yıl sonu gösterisi yaptığımda ilkokuldaydım. Aradan çok zaman geçti.

 

Uyanalım beyler, yerli malı yurdun malı gönlü burada olursa herkesin malı. Ne yapıyorsunuz, gönülleri çekmek için. Ne yapıyorsunuz akılları çelmek için.

 

İrlanda böyle kalkındı. İsrail böyle doğdu. Çin ve Hindistan bunun için tehdit. Uyu güzel Türkiye’m uyu, uyu da büyü… Bostandaki karpuzlar da yakında olacak. Kızaracak mis gibi kokacak… Sonra ortasından çat diye çatlayacak. Uyu da büyü…

 

 

Paylaş