20. yüzyılın en etkili yazarlarından biri olan bilinen Jorge Luis Borges, William F. Buckley’e (1977) yazılarını İspanyolca yazmasına karşın, İngilizce’nin anadilinden ‘daha iyi’ olduğunu söylemiş. Bu bilginin bir Twitter mesajı olarak dikkatimi çekmesini bir yönüyle komik buldum. Güzel Türkçemizle ilgili -özellikle seçim öncesi- düşündürdükleri ise tek kelimeyle trajik.
Neden seçim öncesi? Bıraktım kendisini gazeteci yorumcu sanan şarlatanların üç beş kelimeyle konuşmasını, yönetime aday kişilerin kendilerini ve strateji-planlarını anlatmak isteyecekleri varsayımıyla dilin tüm inceliklerini kullanmak arzusunda olacaklarını düşünüyorum. Hakaret ve küfür lügatı konu dışı.
Arjantinli ünlü yazar Jorge Luis Borges, İspanyol diline yaptığı edebi katkılarla tanınıyor. Borges’in İspanyolca yazmasına karşın İngilizce’ye methiyeler düzmesini yadırgamayın.
Pek çoğumuz farkında değiliz ama dil en önemli servetimiz. Parayla satın alınmıyor. Türkiye sokaklarında, üzerlerinde taşıdıkları giysi ve aksesuarlar ile bindikleri arabalar ile müdavimi oldukları mekanların yabancı dilden türetilmiş çoğu garip, zamir-edat-bağlaç-fiil bulamacıyla türetilmiş sınırlı kelime cephaneliyle dil bilgisinden yoksun konuşanlar dolaşıyor! İstanbul’un en işlek mahallelerini örneğin Sirkeci-Eminönü-Laleli-Bahariye- Bağdat Caddesi… gezin bakalım tabela kirliliğinden mideniz bulanmadan eve dönmeniz mümkün mü? Mesleği öğretmen siyasetçinin, dil yerine TikTok dansıyla gençleri ikna çabasına bir de buradan bakın.
Bir siyasi partinin ya da bir milletvekili adayının, dile ve iletişime “sansür” yerine zenginlik vaadini duyacağımız günler gelecek mi? Dil, geçmişimiz ve geleceğimiz demek.
Jorge Luis Borges, İngilizce’nin “zenginliğine” hayranlığını birçok farklı kültür ve etkiyle şekillenmiş bir dil olmasına bağlıyor; Latin, Cermen ve Kelt dillerinin yanı sıra pek çok dilin unsurlarını da özümsediğini belirtmiş. Birleşim, çeşitli, esnek ve çok çeşitli fikir ve kavramları ifade edebilen bir dil yaratıyor.
Ünlü yazarımız Zülfü Livaneli’nin Oksijen Gazetesi’nde bir makalesi dikkatimi çekmişti (17-03-23) “Dil bir gönül demektir” diyordu. Ne kadar doğru. Livaneli, Türkçe’nin uğradığı öz Türkçe ve farklı kültürel fetihlerle kısıtlandığı için üzüntüsünü dile getiriyor…
Borges, İspanyolca’nın güzel ve zarif olmasına karşın İngilizceyle kıyaslandığında daha sınırlı bir ifade yelpazesine ve daha katı bir yapıya sahip, “kapalı” bir dil olduğunu söylüyor, İngilizce’nin kolay ifade, nüans, anlam incelik ve çeşitliliği gibi teknik yetenekler sunduğuna dikkat çekiyor. Kelime dağarcığının yanı sıra İngilizce fiil zamanlarının esneklik ve sürelerde ince ayar yapma olanağı tanıması, daha az gramer kuralıyla esneklik tanıması da cabası.
Merak edebilirsiniz, diller genel olarak kaç kelimedir diye. Farklı kaynaklar kelime sayma kriterlerine göre farklı tahminlerde bulunuyor. Dillerin aktif ve pasif hazneleri bulunuyor. Türk dilinin aktif kelime haznesi yaklaşık 100-150 bin kelime, Oxford İngilizce Sözlüğü 170 binden fazla kelime içeriyor. Pasiflerle 250 binden fazla olduğu tahmin ediliyor. İspanyolca’da yaklaşık 100 bin, Almanca’da yaklaşık 100 –200 bin, Rusça’da 150-200 bin aktif kelime olduğu tahmin ediliyor.
Kaç kelimeyle iletişim kuruyoruz peki? Kullanılan kelime sayısı, bireyin eğitim seviyesi, mesleği ve sosyal geçmişi gibi faktörlere bağlı olarak değişiyor. Eğitimli bir yetişkinin diyelim 20-30 bin kelimelik aktif kelime dağarcığına sahip, günlük iletişimde yalnızca birkaç binini kullanıyor.
Sosyal medya platformlarında kaç kelimeyle iletişim kurduğumuza dair herhangi bir tahmin yürütmemize gerek var mı? Penn State Üniversitesi çalışmasında bir Tweet’in ortalama uzunluğu 33 kelime, Pew Araştırma Merkezi çalışmasında bir Facebook gönderisinin ortalama uzunluğunu 97 kelime ilan etmiş. Emojilerin, resimlerin ve diğer sözsüz iletişim biçimlerinin kullanımı unutmayalım, aman haksızlık olmasın.
Günlük gazete ve televizyonlarda kullanılan kelime miktarına ilişkin herhangi bir tahmin maalesef bulamadım. Amerikan Basın Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırma, ortalama bir gazete makalesinin 500 – 800 kelime olduğundan yola çıkmamı önerdi. Televizyon daha zor. En kalitesi diye haber yayınından gidelim kağıt üzerinde 30 dakikalık yayında yaklaşık 20-25 dakikalık gerçek haber içeriği bulunuyor, kalan reklam… fikir verir mi?