İstihdam = İş gücü + İşsizlik

Yeni yılın ilk  ayında hayatımızın gerçeklerinden biri yine yüzümüze tokat misali çarptı: İşsizlik arttı! Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in verileri, geçen yılın aynı dönemine göre 202 bin kişinin daha işsizler kervanına katıldığını gösterdi. Artan işsizlik oranı yüzde 9,7 seviyesinde.

Türkiye nesillerden bu yana istihdam sorunu yaşıyor. Ben istihdam sorunu olan bir Türkiye’de doğdum. Kızım istihdam sorunu olan bir Türkiye’de doğdu. İddia ederim, torunum da istihdam sorunu olan bir Türkiye’de doğacak. Kimin hakkı var buna?

İstihdamdan ne anlıyoruz? İşsizlik mi, iş gücü mü… Biz Türkiye’de genellikle işsizlik algılıyoruz. İş gücü olarak bakmadığımız için çok derin ve bugünden yarına çözülemeyecek bir derdimiz var.

Peki neden üstesinden gelemiyoruz? İş gücü sorunumuz işsizlikten daha vahim olduğu için! Ne demek istiyorum, iş gücü demek nitelik demek, verim demek… İş gücümüzde bu temel nitelikler olsaydı, önce yaşadıklarımızdan sonra başkalarının yaşadıklarından ders çıkarabilirdik.

Yüreğinize su serper mi bilemem bizim gibiler var, yalnız değiliz. Ben de “öğrenmeyenin sonu ne oluyor” diye çarpıcı olduğunu düşündüğüm bu örneği sizinle paylaşmak istiyorum.

İş hayatındaki İrlandalılar

Ekonomide yaşanan tıkanıklar, siyasi krizlerle paralel ilerliyor. Uzun vadeli birçok belirsizlik, yatırımcılara ihtiyaç duydukları güven ortamını sağlamıyor. Finansal sorunlar derinleştikçe, işsizlik oranları da sürekli artıyor. İşsizlik, artık gelişmiş ülkeler için de başa çıkılmayı bekleyen bir sorun. Yaşlı kıtada bu sorunları en derinden yaşayan ülkelerden biri İrlanda. Çok değil, birkaç sene önce iflasın eşiğine gelen İrlanda yeniden yatırımcıların ilgisini çekmeye başladı. Ancak ülke, bu kez hiç beklemediği bir konuda hazırlıksız yakalandı: “nitelikli emek”.

Medya uzun süre pozitif ekonomik görünüme yakışır manşetler attı. Ülke, sanırsınız uçtu da uçtu. Ve gerçekten “uçmuşlar”.

Aralarında Microsoft, PayPal ve Fujitsu gibi dünya devlerinin de bulunduğu birçok uluslararası şirket İrlanda’ya yatırım kararı aldı, binlerce işsiz için umut kapısı aralandı. Ancak yatırımcı, İrlanda’da yapılan iş başvurularından hiç memnun kalmadı. Koca ülkede, bu firmaların aradığı kapasitede iş gücü yaratmak mümkün olmadı. İrlanda kocaman bir hayal kırıklığı yaşadı.

PayPal geçtiğimiz yıl İrlanda’da yabancı dil yetkinliği olan eleman ihtiyacı için 19 ayrı ülkeden 500 kişi ithal etti. Fujitsu, doktora seviyesinde eleman ihtiyacını yurt dışı piyasalarından karşıladı. Bugün Dublin’de, iletişim teknolojisi alanında birçok pozisyon boş. Duyurulur! Yalnızca İrlanda mı? Avrupa Komisyonu uyarıyor; 2015’e kadar bilgi ve iletişim teknolojisi alanında 900 bin boş pozisyon oluşacağı varsayılıyor.

Yalnızca İrlanda mı?

Yaşanan, sadece İrlanda’nın başına gelen bir durum değil elbette. İşveren uzun zamandır, yeni mezunların ihtiyaç duydukları bilgi ve donanıma sahip olmadığından şikayetçi. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) hazırladığı “Global Employment Trends 2013” raporunda da dikkat çekilen noktalardan biri, çalışanların niteliklerinin yanlış eşleştiği yönünde. İnşaat ve finans gibi zarar görmüş sektörlerden çıkış yaşanırken bilim ve teknoloji gibi inovasyon temelli mesleklere yeterli giriş yok.

Eurostat verilerine göre, Avrupa’da an itibarıyla 2 milyona yakın boş pozisyon var. Bu sayı 2010 yılında da aynıydı. Aradan geçen zaman içinde bu pozisyonlar uygun adaylar bulunarak değerlendirilemedi. Eurofound verilerine göre şirketlerin yüzde 40’ı doğru vasıflara sahip eleman bulamadıklarını belirtiyor. Bu oran 2008’de yüzde 37 seviyesindeydi. Pek bir şey değişmemiş değil mi?

Her sektör inovasyon bağımlısı… İnovasyon, hayata geçirilebilecek yeni fikir – proje demek. Bunu eğitimli ve nitelikli bireyler yapabiliyor. Özetle iş piyasasında süreç, genişleyen bir kriz haline dönüşüyor. Kaynak: New York Times, ILO, Eurostat, Eurofound, TÜİK

Son cümle: Biz ne yapıyoruz? Türkiye’de şu anda yaşadıklarımız sizce hangimizin işine yarıyor. Boş işlerle uğraşıyor, zamanı yitiriyoruz. Hızlı bir yoksunluk içine sürükleniyoruz! Yazıklar olsun…

Paylaş