Farkımız Farklılığımız

Adı İnsan – Forum’un Ocak konusu: Farklı olmayı göze alabilir misiniz? Sizin farkınız ne? insankaynaklari.com kullanıcıları, Yaprak Özer ile görüş ve deneyimlerini paylaşıyorlar.

Yaprak Özer Adı İnsan – Forum’da sizlerle…

Ocak ayından itibaren her ayın son haftası, iş ve yaşama dair konu başlıkları altında Yaprak Özer sizlerle Adı İnsan köşesinde buluşacak. insankaynaklari.com’da yayınlanacak Adı İnsan – Forumu’na katılarak görüş ve deneyimlerinizi tüm insankaynaklari.com kullanıcıları ile paylaşabilir, danışmak istediğiniz konuları ve sorularınızı Yaprak Özer’e yöneltebilirsiniz.

Adı İnsan – Forum’un Ocak konusu:

“”Farklı olmayı göze alabilir misiniz? Sizin farkınız ne?””

Aşağıda ilk forumumuzdan seçmeler var. Ne yazık ki herkesin sorusuna ve yorumuna yer vermek mümkün olamadı. Katılımınız için çok teşekkürler, benim için müthiş bir deneyim oldu, umarım siz de keyif alırsınız…

Bir düşünce platformu yaratmak istedik, daha ilk günden harikalar yarattık…

Evet, size soruyorum;
Farklı olmayı göze alabilir misiniz? Ayrık otu olmayı… Sürüden ayrılmayı…
Zaman zaman parmakla gösterilmeyi,  zaman zaman sövülen, zaman zaman övülen, zaman zaman kovulan, zaman zaman aranan…

Herkesten daha farklı düşünmeyi kast etmiyorum yalnızca, düşüncelerinizi ifade etmeyi bu sorunun göbeğine yerleştirmek istiyorum.

Bütün dünya, bir farklılık edebiyatı tutturmuş gidiyor. Biz de kuyruğuna takılıyoruz tabii…
Farklı olmayanı dövecekler neredeyse. Farklı değilsen, hayat yok diyorlar sanki…

Farklı olmak için ne yapmalı? Farklı olmak adına farklı olmaya kalkışmak ne kadar doğru? Eğer siz siz değil, farklı olmaya çalıştığınız bir başkasıysanız, o zaman diğerlerinden farkınız ne? Kendinizi farklı buluyor musunuz? Farklı olmalı mısınız? Diğerlerinin aynısı olmak hoşunuza gidiyor mu? Peki, fark yaratmak ne demektir? Farklı olanlar şanslı mıdır?

Farklar görülmek için midir? Gösteriş için midir? Gösteriş için giyilen farklar, farklı olmaya ne kadar yaklaştırabilir?

Görüyor musunuz, alt tarafı bir buçuk soruyla başladık ve bir nefeste kaç soru ürettik. Bu haftadan itibaren bir forum köşesi başlattık. Bu forum sizin köşeniz. Aslında bir konuşma odası! Ayda bir kez forum platformu açacağız, düşüncelerinizi almak, sorularınızı yanıtlamak istiyoruz. “Biz” diye konuşuyorum, çünkü aslında site yöneticilerinin fikri bu macera. Nedenine gelince, benimle paylaştığınız maillere günlük koşuşturma içinde yanıt veremiyorum. Onlar ve siz benden şikayetçisiniz… Doğrusunu isterseniz, bu anlamda ben de kendimden memnun olduğumu söyleyemem. Aslında her yazı yazanın, okuruyla paylaşım içinde olması, mesleki sorumluluğu gereğidir. Ancak iletişim araçlarının yoğunluğu, hayatımıza ansızın ve çıkmamak üzere girmiş olmaları, sizi nasıl etkiledi bilmiyorum, ama beni “şahane” etkiledi diyebilirim. Bu sayede 24 saati 48 saat gibi yaşamaya başladım ama yaptığım işlerin sayısı bir’den on bire, yirmi bire, yüz bire fırladı. Keşke daha fazla zamanım olsa diyorum hala…

Günah çıkarmama izin verdiğiniz için teşekkürler.

Bundan böyle uzun zamandır bu köşede işlemiş olduğumuz pek çok konuda, sizin de fikir bildirmek istediğiniz pek çok konuda konuşabileceğiz. Sakın sorunun bizim taraftan gelmesini beklemeyin, siz de tartışma konuları yaratabilir, bunu benimle paylaşabilirsiniz.
Konuşabiliriz.

Haydi, gelin konuşalım;

Farklı olmayı göze alabilir misiniz?

Sizin farkınız ne?

Siz önden buyrun;

“Çevremdeki insanların yüzde 98’inden daha fazla ‘şey’ algılıyorum ve bu konularla ilgili farkındalık yaratmaya çalışıyorum. Ama üzülüyor ve sinirleniyorum çünkü kendimi yalnız hissediyorum. Sistemi ‘onaylanmak’ üzerine kurulmuş bir toplumda “”diğerleri”” gibi olmadığım için eleştirilere maruz kalmak çok yıpratıcı. Farklı olmamayı kendi adıma düşünemiyorum, ‘self-actualization’ ve sürekli gelişmediğim zaman yaşadığımı hissedemiyorum. Başkalarının neden fark yaratmaya (olumlu anlamda) çalışmadığını anlamakta ise zorlanıyorum.”
X, 30-35, İstanbul

“Farklı olmayı göze almaktan ziyade, farklı olmamın benim için zorunluluk olduğuna inanıyorum. Fakat burada ölçü çok önemli; insanlardan bir insan gibi görünüp farklı ve/veya üstün yanlarım olsa bile bunları gerektiği zaman -gerektiği için- ortaya çıkarmanın doğru olduğuna inanıyorum. Faklı olduğumu zannediyorum, farklı olmamın risklerini taşıyabildiğime inanıyorum. Benim farkım risk alabilme ve inandığım doğruları gerektiğinde sonuna kadar savunabilmemdir. BİR ÖRNEK: Üniversitedeyken öğrencileri aşağılayan bir prof’u (Eski rektör ve eski dekan) şikayet etmiş, sınıftan 40 küsur imza toplamıştım. Benim organize ettiğim biliniyordu, alt ve üst dönemler dahil olmak üzere ilk resmi şikayetin öncüsü olmuştum.”
Metin Er, 24-29, Bursa

“Farklı olmayı göze alabiliyorum. Çalıştığım her kurumda kendi kişiliğim, kendi doğrularım, zekam ve duygularımla “”ben”” olarak vardım. Doğuştan bir özelliğim olduğuna inandığım liderliğimi her zaman ekiplerimle paylaştım. Bilgi ve sevgi aktarımının kişileri hızla geliştireceğine inandım ve sonuçların kurumumu etkileyeceğinin de her zaman farkındaydım. Kurum tarzı veya kişilerin tarzı başımın ve omuzlarımın dik duruşunu hiçbir zaman değiştiremedi. Gelişmemin kendi çıtamı yükselterek (diğerlerinin çıtasını düşürerek değil) olacağına inanarak her zaman kendi kendimle yarıştım.”
Gül Özışıkyılmaz , 35 üstü, İstanbul

“Her zaman için yaptığım her işte verilenlerle hiç yetinmedim. daha güzel nasıl yapabilirimi araştırdım ve de buldum. Bu nedenle hep işim diğer arkadaşlarımdan daha iyi, en azından farklı olmuştur. Sıradan biri değilim, bunu biliyorum ve bunu da her işime olumlu şekilde yansıtıyorum. Tek sorunum; farklı olduğunuzda anlaşılamayabiliyor, yanlış anlaşılabiliyor ya da dışlanabiliyorsunuz. Hırslı olduğunuz düşünülüyor. Aslında bu bir yapı meselesi. Ne yapmalıyız bu durumda? Her zaman için “”mor inek”” oldum, ama hep morarıp kalan da ben oldum. Sıradan olmadığımı bilip nasıl sıradan davranabilirim ki… Böyle mi yapmalıyım? Ben artık farklılığımı sergilemeyerek çözüm buldum, ama ne kadar dayanabilirim bilmiyorum
X, 30-35, İstanbul

“Farklı olmak sadece bir yere gelinceye kadar göze alınabilir. İnsanlar bir yerlere gelmek için maske kullanarak gerçek kişiliklerini gizliyorlar. Bunun adına da farklılaşma diyorlar. İstenilen elde edilince de gerçek kişiliklerine geri dönüyorlar. Benim farkıma gelince de doğal ve 7’sinde kimsem 70’imde de o olacağımdır. Saygılarımla.”
Erkan Özer, 24-29, Eskişehir

“Farklı olmayı göze alırım ama bu sefer beni anlamazlarsa… Zaten kimse anlamıyor. Bazen dünyadaki herkesten farklı ve sanki özel yaratılmış gibi hissediyorum. Biliyorum tüm insanlarda da bu düşünce vardır ama ben yinede farklı olduğumu düşünüyorum. Bu yüzden benim duygularım da farklı. Şu anda bu yazıyı okuyanlar benim ne demeye çalıştığımı anlamaya çalışıyor. İşte bendeki farklılık. Kendimi anlamıyor, anlatamıyorum ve beni anlamıyorlar. Aslında ne istediğimi biliyor ama yapamıyorum. Daha fazla karmaşıklığa girmeden bitiriyorum yazımı umarım beni anlarsınız.”
Gökçe Dirin, 18-23, İstanbul

“Farklı olmayı göze alabiliyorum çünkü her zaman kendimi diğerlerinden ayıran farklı, pozitif bir özelliğimi bulabiliyorum. Yani ben, ‘Ben farklıyım’ diyebilenlerdenim. Kendime fazlasıyla güveniyorum çoğu zaman. Acaba gerçekten hissettiğim kadar farklı mıyım yoksa kendimi mutlu etmeyi iyi mi biliyorum?”
Ali Gülmez, 24-29, İstanbul

Biraz da soru cevap

“Evet, alabiliyorum biliyorum ki (veya mecburum) küresel dünyada herkes her an bir şeyler hatmetmekte ve hepsi aynı şekilde yaşamayı kabullenmişler. Sanki bir balo var; herkes penguen kıyafeti altında ve hep aynı nakaratlar. Bakkalından en modern denilen holdinglere kadar… Ama ben öyle olmak istemiyorum… Peki, nasıl bunları fark etmem, bu bilgiyi abur cubur gibi tüketen bir toplumda nasıl kendi zümremi oluşturabilirim…””
Gün Sazak Göktürk, 24-29, Kahramanmaraş

“Bilgiyi yalnızca biz Türkiye’de sizin tabirinizle “abur cubur” yer gibi tüketmiyoruz. Diğer ülkelere baktığımızda da durum pek farklı değil. Bizim göze batan yanımız ise, ne yazık ki, eğitim seviyemizin düşük olmasından kaynaklanan ve bu düşük seviyenin daha geniş kitleleri etkiliyor olması gerçeğinden çıkarak yarattığımız adını koyamadığım tuhaf kültür. Belki de sizin dediğiniz gibi penguenler kültürü. Geçiriyorsun üzerine penguen giysini, al sana farklılık. Sevgili Gün Sazak Göktürk aslında benzetmenizi çok sevdim.”

“İnsanların kendilerini farklı mı gösteriyor yoksa gerçekten farklı mı olduğunu nasıl ayırt edeceğiz?”
Tuğba Korkmaz 18-23, İçel Mersin

Deneyimlerim, pek çok kişinin farklı gözükmeye çalıştığını, aslında böyle bir farkı olmadığını gösterdi. Başlarda bu tür insanların farkının gerçekten farklılıkları olup olmadığını anlayamadığım zamanlar oldu. Ama emin olun gerçekten giyilmeyen farklar çok kısa zamanda sırıtır. Farkınız siz olmadıkça, bir yerlerde unutmanız kaçınılmaz değil mi?

“Yaklaşım ve tepkilerde farklı olmak sizin “”garip”” ve anlaşılmaz biri imajı yaratmanıza sebep oluyor. Acaba farklı olmayı bu imajı yaratmadan başarmak mümkün mü? Değilse farklı olmaya değer mi?”
X, 30-35, İstanbul

Farklı olmak garip, tuhaf, anlaşılmaz olmanızı gerektirmiyor. Bunu içselleştirdiğiniz zaman farkı giyiyorsunuz. Farkı giydiğiniz zaman sizin için, başkalarının gördüğü sizde garip ve anlaşılmaz bir resim yerine, farkınızın adını koyamasalar da “siz” duruyor olacaksınız. Farkınızı garip, tuhaf ve anlaşılmaz bulmadığınız sürece başkaları sizi normal ve farklı görecek, emin olun.

“Herkes farklıdır. Farklı olanlardan bizi daha farklı ve özel kılan nedir ne olabilir?”
X, 24-29, İstanbul

Sanırım, gözükmek yerine, yapmak; konuşmak yerine gerçekleştirmek… Farklı olmak budur. Ülkemizde ne yazık ki farkı yakalamak için en çok tutunduğumuz dallar, dış görüntüde farklı olmak… Eyleme geçenler, farklarını ortaya koyabilmekte sıkıntı çekmiyor. Doğuştan ortaya çıkan fiziki farklarımıza böylece bize ait farklar yerleştirebiliyoruz.

“Aslında hiçbirimizin hiçbirimizden farklı olmadığının farkında olmak bile farklı olmak değil midir?”
Yücel Yarar, 18-23, Antalya

Farkındalık da bir farklılıktır. Bazılarımız, hatta çoğumuz farkındalık içinde olamıyor. Rüzgara kapılmış giderken kendimizin ve çevremizin farkına varmak, aslında farklılıklarımızı teşhis etmek demektir.

“Yeterince çalışmamız gerektiğini bilincinde miyiz? Aslında olması gerekeni değil, kısa yoldan ve kolayca sonuca ulaşmaya çalışmıyor muyuz?”
Kemal Çelik, 35 üstü, İzmir

Size nasıl katıldığımı anlatmam zor. Çok haklısınız. Çalışmıyoruz, çalışmak istemiyoruz, çalışmayı sevmiyoruz, aralardan bir yerlerden başarıya ulaşmaya bayılıyoruz ve başkalarının başarılarının kolay elde edilmiş olduklarını varsayıyoruz. Sonra da nasıl fark yaratabileceğimizi düşünüyor, fark yaratamadığımız için de hayıflanıp duruyoruz…

“Ben bir firmada çalışıyorum, oradaki insanlar yapı ve kültür bakımından benden alt seviyede ama ben oların bir alt kadrosunda çalışıyorum. Yani onlar üst ben onlardan daha iyi nasıl olabilirim?”
X, 18-23, Ankara

İzin verirseniz, size hiç de hoşunuza gitmeyecek bir yanıt vermek istiyorum; çalışarak ve fark yaratarak. Fark yaratmak demek, aynadaki görüntünüze bir çentik daha atıp, sizden farklı olduğunu düşündüğünüz mesai arkadaşlarınızla aranızda bir fark ya da bir ayrılık daha yaratmak değil. Farklı bir proje, farklı bir iş yaratarak katma değer ortaya çıkarmak. İnsanların görüntülerinin sıradanlığı ya da onların daha alt ekonomik koşullardan geliyor olmaları fark yaratamayacakları anlamına gelebilir mi? Bugüne kadar aksini gösteren pek çok örnekle karşılaştım.

“Sizce farklı olmak adına her zaman kimsenin davranmadığı gibi mi davranmalı bir pazarlama yöneticisi farklılığı nasıl yakalar?”
Melih Çakmak, 18-23, İstanbul

Sanırım kimse sizden süper olmanızı beklemiyor. Ama beklenenler satış kotanızı doldurmak ve hedefleri tutturmak ve mümkünse üzerine geçmek… Bunu yapabilmek için yaratacağınız araç ve yollar ise sizin farkınız. Birlikte çalıştığınız arkadaşlarınızı daha iyi satış yapmak, hiç bir satıştan eli boş döndürmemek, severek satmak noktasına geldiğinizde zaten farklı olmuyor musunuz?

“Farklı olmak ortamda tutunmak elbette ki istiyorum. İşletme 3 sınıf öğrencisiyim. Okulun bitmesine bir şey  kalmadı ama ben hala ne yapacağımı, ne de nasıl uzmanlaşacağımı bilmiyorum. Hırslıyım yükselmek ileri gitmek istiyorum ama nasıl?”
İpek Narin, 18-23, İstanbul

Bu sorunun yanıtı aslında çok basit, ne istediğini bulmak için çalışacaksın. Ne yazık ki, pek çok genç arkadaşım, bu duygu ya da düşüncenin bir sabah uyandıklarında gökten inmiş olacağını sanıyor. Hırslı olman ne kadar güzel, ama yalnızca hırslı olmak gerekmiyor. Hırsını bir noktaya yöneltmen gerek. Şu anda bu hırsı, ne istediğini bulmak, bunun için kendini tanımak, ama bütün bunları yaparken yeteneklerinle, çevrendeki ihtiyaçları birleştirip, açık noktaları teşhis etmen gerekiyor.

“Elbette farklı olmayı göze alabiliyorum, ben yüksek kimyagerim fakat deneyimlerimi ve farklı olduğumu kanıtlayabilecek bir iş bulamadım ki böylelikle ülkemizde verimli ve farklı olduğumuzu nasıl göstereceğiz sizce?”
Hacer Bayrak, 24-29, Zonguldak

Yalnız değilsiniz demem, içinizi rahatlatabilir mi acaba? Sizin gibi bir sürü işsiz var, sabredin demek… Hiç sanmıyorum. Türkiye’nin dağ gibi bir sorununun içinde ezilmemeye çabalıyorsunuz. Yapıcı olabilmek ve hiç olmazsa bir cümleyle yanıt verebilmek adına, size iş bulamama gerekçelerinizi kendi kendinize analiz edebilir misiniz diye sormak isterim. İş olmadığı için mi, zaman zaman çıkan işlerin size uygun olmadığı için mi kendinizi gösterecek bir platform yakalayamıyorsunuz? Acaba var olan iş piyasası şartlarını düşünerek, istemeden de olsa, kararlarımızı esnetebilir miyiz? Bu sayede daha geç bir zaman diliminde aradığımızı yakalayabilir miyiz? Doğrusunu isterseniz, size istediğiniz yanıtı vermem mümkün değil. Türkiye beni engelliyor. Üzgünüm.

“Farklı olmayı sıradan olmakta buldum. Evet, ben farklıyım, çünkü herkes farklı olmaya çalışırken ben sıradan olmayı istiyorum. Sıradan olmakta bir farklılık değil mi?”
Dursun Bozkurt, 30-35, İstanbul

Kendinizi bulduğunuz zaman, verebileceğim tüm yanıtları da zaten siz kendiniz yanıtlamış oluyorsunuz. Doğru, sıradan olmak farksız olmak değil. O kadar suni farklı olanlar ve farklılıklar var ki, ben bozulmadan sıradan kalınca çok farklı oluyorum demek istiyorsanız haklısınız. Ben farkımı kendim yaptığım için çok sıradan oldu, farkım kimsenin gözüne batacak bir şey değil, benim onunla uyumlu yaşayabildiğim bir durum diyorsanız, yine haklısınız…

“Farklı olmak her zaman için kendimde var olan bir şey oldu benim için. Yani kısaca kendimi farklı görüyorum. Farklı oluşumu pozitif bir hale dönüştürmek için sizce insanlara, daha doğrusu işyerinde ki yöneticilerime kaba tabirli dalkavukluk mu yapmalıyım sizce? Ben farklıyım ama üstlerim kendi menfaatleri doğrultusunda herkese aynı mavi boncuğu dağıtıyor ve buna bozuluyorum. Bana neler söyleyebilirsiniz, düşüncelerinizi merak ediyorum! Şimdiden teşekkür ederim başarılar…”
Umut Söğütoğlu , 24-29, İstanbul

En başta söyleyeceğim şey, farklı olmak adına, aykırı olmayın. Farklıysanız, bunun konforuyla yaşayın. Farklı olduğunu düşünen ve farklı olduğuna inanan pek çokları nedense bu farkı başkalarının da gözüne sokmak için uğraşıp durur. Oysa onlar farklıdır ve böyle bir eyleme girmelerine gerek yoktur. Bazıları da farklı olmadıklarını bilir, farklılığı dalkavuklukta bulur. Böylelerine çok rastladım. Merak etmeyin, dalkavukluk yaptığı da çoğu zaman olayın farkındadır. Herkes işine geldiği gibi davranır. Ben dalkavukların, kavuklarını kısa zamanlar içinde bırakmak durumunda kaldıklarını gördüm. Unutmayın farklıysanız, farklısınız ve hep farklı kalacaksınız.

“Farklı olmak ne demektir? İnsanları daha çok düşünebilmek, çoğu zaman kimselerin göremediklerini görebilmek; yoksa hayatında sürekli  stratejiler üretip bunların doğrultusunda hareket etmek mi? Eğer bunlarsa, işte ben buradayım. Peki, neden hala ortadayız?”
Asiye  Artural, 18-23, Adana

Ortada dediğiniz yer neresi bilmiyorum, ben sizi spot altında görmeyi diliyorum. Farklı olmak yalnızca stratejiler üretip, iş hayatında başarıdan başarıya koşmak değildir. Farklı olmak demek, sizin de söz ettiğiniz gibi, başkalarını düşünebilmektir, başkalarının hayatları için fark yaratabilmektir. Ve yine söylediğiniz gibi kimsenin görmediğini görmektir. Ama gördüklerinizi orada bırakmamak gerek, onları bir proje haline getirmeye ne dersiniz…

“Bana göre herkes kendine göre farklıdır. insanların birbirlerinden üstün ve ayırt edici özellikleri vardır. Ben şunu sormak istiyorum insanlar niçin birbirlerinin güzel farklılıklarından çok hata ve kusurlarını görüp bunları ön plana çıkarmaktan hoşlanıyor?”
Yeliz Arık , 18-23, Bursa

Haklısınız, övgüden çok sövgü alır, bundan rahatsızlık duyar; ama nedense başkalarına karşı övgü düzmekte cimri davranırız. Bir çocuk düşünün, hayatında hiç övülmemiş, hep hırpalanmış, teşekkür edilmemiş, talep edilmiş. . Sizce teşekkür etmesini bilebilir mi, sebepsiz yere birilerine gülümseyebilir mi… hiçbir neden olmadan birilerinin hatırını sorabilir mi… Bu bir eğitim, eğitimin hepsini okul sıralarında almıyoruz, toplumdan, ailemizden eğitimin en büyüğünü alıyoruz. Sanırım bizim kültürümüz birbirimizi bir yerlere taşımak yerine, kafalara basmak üzerine kurulmuş. Şaşırmıyorum artık, üzülüyorum çoğu kez… Alışmayacağız, mücadeleye devam.

“Benim farkım belki yok belki bunu neden yazdığımı bilmiyorum ama herkes gibi kendimi farklı hissetmem gerekirken kendimi güvensiz ve boşlukta hissediyorum! “Benim farkım çile çekmek, 2 üniversite bitirmek ama işsiz oturmak farkım belki de benim keşfedilememem ve farklı olduğumu bile bile kendimi içime kapatıp yeteneklerimi kullanamamam beni kim ne yapsın farklı olmak ne işe yarıyor ki kıymeti olmadıktan sonra sorum yok iletmek istedim bu ülkede farklılık ne işe yarıyor bana bunu cevabını verir misiniz?”
Tuğba Yıldırım, 24-29, Mersin

Farklılık her ülkede olduğu gibi bu ülkede de şikayet etmek yerine, hayatı elimize almaya yarıyor. Hiç kimse şansız doğmuyor, bazılarının şansı diğerlerinden daha fazla oluyor. Hayat boyunca hepimizin yanından şans öyle ya da böyle gelip geçiyor. Bazılarımızın çevresinde dolaşıyor, onlar görmüyor. Bazılarımızın yanına bir kez uğruyor ama o kişi tam on ikiden vuruyor. Sizce bu iki örneği birbirinden ayıran ne olabilir. Başkaları sizi fark etsin diye farklı olmanıza gerek yok. Başkaları için asla, kendiniz için daima. Ve göreceksiniz, bu ülke sizi fark edecek. Şimdi kalkıp silkelenin ve kendinize acımayı bir kenara bırakın. Bu elbiseyi de bir daha giymeyin. Size yakışmıyor. Soru sormamıştınız, ben yanıt vermek istedim. Sevgiyle kalın.

“En büyük projemiz hayatımız. Sizce bu projeye “”farklılaşmalıyım”” hedefi konulmalı mı? Yoksa bu insanın doğasında mıdır?”
X, 18-23, İstanbul

Ne güzel söylemişsiniz, evet en büyük projemiz hayatımız. Ama nedense en büyük projeleri ya işte ya da okulda verdiğimizi sanırız. O projeler için hazırlanır da hazırlanırız. Hayatımızın bizim en büyük projemiz olduğunu bilmez, kılımızı bile kıpırdatmayız. Oysa en büyük sınavı her gün veriyoruz ve bu büyük projenin bir parçası. Bütünü görebilseydik ne iyi olurdu…

“Farklı olmak bence genetik olan bir şey yani insan isterse farklı olamaz. Fakat günümüz toplumunda insanlar farklı görünmek için dış görünüşlerini ya da kişiliklerinde olmak istedikleri kişiliği yansıtmak gibi çabaları var. Ben farklı bir insan olduğumu insanlar içindeki rolümün ve düşüncelerimin onlarla bütünleştiği an bunu hissedebiliyorum. Ve bir de diğer insanlarda bunu gerçekten kabul ediyorsa farkı ve lider sizsiniz demektir. Sizce farklı insan özellikleri nelerdir?”
Yılmaz Ergül, 18-23, Uşak

İnsanların genetik kodlarıyla oynayıp, fiziki yapılarını değiştirerek, diğerlerinden farklı olabileceklerini gördük, görüyoruz. Saçınızı kazıtıp, ten renginizi değiştirebiliyor, gözlerinizle oynayıp, uzayıp kısalabiliyorsunuz… Bu uç örnekler bile mevcut. Peki, siz hala siz değil misiniz? Michael Jackson’ı ben yalnızca müziğiyle anımsıyorum. Skandalları ve fiziki özellikleriyle hiç bir şekilde ilgimi çekmiyor. Keşke yalnızca müziğine konsantre olabilseydi…

“Farklı olmayı göze aldığım için farklıyım. Bulunduğum toplum bunu kaldırmadığı için zorlanıyorum. Takmamayı öğrendim. Ama birinci derece yakınlarımı kendime inandırmakta güçlük çekiyorum neden?”
Aslı Öztopçu, 30-35, Eskişehir

Gerçekten “takmasaydınız” bana bu soruyu sormazdınız. Hala “takıyorsunuz”. Farklı olmayı göze aldığınıza göre siz olmayı göze almış olmalısınız. Eğer böyleyse sizin farkınız başkalarını rahatsız etmeyecektir.

 

Paylaş