Bunun Adı Mobing!

Mobing, iki “b” ile yazılıyor orijinalinde. İşyerinde tacizi ifade ediyor… Çok, yoğun ve yaygın olarak uygulasak da bugüne kadar adını koymadığımız için ingilizce kelime karşılğıyla dilimize girdi. Tanım iş yerinde psikolojik taciz diyor, buna gore dar ve net gibi duruyor, ama değil. Tacizin içine pek çok unsur girdiği gibi, neyin taciz olduğu tam belirlenemeyebiliyor, aynı zamanda sübjektif olma gibi tehlikeler barındırıyor… Ama bu saydıklarımın hiç biri mobing’e uğrayanların acısını dindirmiyor.  Paradoksal bir durum aslında yaşananlar… Gelişiyoruz ve daha çok dertleniyoruz.  Aşağıda Çağlar Çabuk’la yaptığımız söyleşiyi bulacaksınız.

Çağlar Çabuk, Kimdir : Mobbing Eğitim ve Destek Merkezi kurucusu, profesyonel koç ve eğitimci. Kurumlar ve şirketler için mobing bilgilendirme ve önlem alma eğitimleri veriyor, TBMM Ortak Çalışma Gruplarının moderatörlüğünü yapıyor, TBMM Mobing Alt Komistonunda danışmanlık desteği veren Çabuk aynızamanda  Koçluk Platformu Derği Yönetim Kurulu Başkanı

Yaprak Özer: Mobbing yabancı bir kelime. Bu kelimeyi bu şekilde kullanmalı mıyız yoksa bunu Türkçe bir karşılığı var mıdır?

Çağlar Çabuk: Türk Dil Kurumu çok yakında yeni bir sözcük önerdi bunun için. Bezdiri dedi.

Yaprak Özer: Sonradan üretilen Türkçe kelimeler insanın kulağını tırmalıyor. İş yerinde uygulanan psikolojik yıldırma dendiğini duyuyorum. Doğru mudur?

Çağlar Çabuk: İş yerinde yaşanan iki kişi ya da birden fazla kişinin bir kişiye yönelik yaptığı sistemli, kasıtlı ve planlı süreklilik arz eden bir yıldırma biçimi. Bu yıldırmaların, bu baskıcı davranışların bütününe söylediğimiz, ifade ettiğimiz bu kelime.

Yaprak Özer: Bu davranış şekilleri çok çeşitli olmakla birlikte aklıma ilk gelen cinsel taciz olabilir. Birkaç tane daha örnek verirseniz, daha sonra detaylara ineriz.

Çağlar Çabuk:  Cinsel tacizi ayrı bir yere koyarsak, cinsel taciz zaten yasalarda suç olduğu tanımlanmış. İş verenin her şekilde önlemesi gereken taciz türlerinden bir tanesi. Fakat mobing olaylarının arasında cinsel tacize de rastlayabiliyoruz. Psikolojik taciz devam ederken, başında veya sonunda cinsel tacizle karşılaştığımız vakalar var. Fakat mobing dediğimiz, ben tek “b” ile kullanıyorum özellikle. Çünkü bu sözcük televizyon dediğimizde aklımıza renkli, sesleri yayan, insanları gösteren bir kutu demediğimize göre bu da tek sözcükle bize bir şeyleri çağrıştıran bir kelime. Psikolojik tacizde, hangi davranışları taciz olarak tanımlayabiliriz? Antipatilerden kaynaklanan, kişisel veya mesleki bir takım hoşlanmama durumları, kıskançlık, önünde engel olarak görme, hedef olarak görme, kendisine o kişiyi tehdit olarak algılaması, bir şeyinden rahatsız olması ve herhangi bir nedenle başlayan bir çatışmanın çözümlenmeyişi, kestirip sonlanmayışıyla birlikte sürekli hale gelmesi ve içinde artık o kişiyi “Ben başka ne yapıp da yıldırabilirim? Ne yapıp da buradan kaçırtabilirim?” duygusunu yaratabilecek noktaları gözlemlediğimiz bir süreç.

Yaprak Özer: Ama o kadar çok ki, siz konuşurken bile insanın aklından film şeridi gibi pek çok şey geçiyor. Bir, iki, üç, on, on beş diye ayırt edilebilecek bir şey herhalde bulunamıyor.

Çağlar Çabuk: İçinde izolasyon var, aşağılama var, hakaret var, küçük görme var, eğitimini, okulunu, yaptığı işi, iş yapma biçimini eleştirme var. Hiç takdir etmeme olabilir ya da üzerinden sürekli iş alarak onu yalnız bırakma, işsiz bırakma ya da kapasitesinin çok üstünde işler yükleyerek başarısını, motivasyonunu, performansını düşürecek. “İşte, bakın yapamıyor zaten. Gördüğünüz gibi verdiğimiz bir işi beceremiyor zaten. “ gibi ön yargıları pekiştirici oluyor.

Yaprak Özer: Yaygın mıdır?

Çağlar Çabuk: Hem de nasıl.

Yaprak Özer: O zaman insanların işi gücü bırakıp bunları yapıyor olması lazım. Biraz abartıyor muyuz diye düşünmeden de kendimi alamıyorum.

Çağlar Çabuk: Çok güzel bir yere temas ettiniz. Abartıyor muyuz gerçekten? Şimdi abarttığımız durumlar da olabilir ama gerçekten kanıksadığımız “…ya iş hayatı böyledir, kol kırılır yen içinde kalır, bu da büyütülür mü kardeşim?  iki kişi arasında sorun çıkar…” diye baktığımız o kadar çok durum var ki. Bunu ayırt edebilmek için bir normal çatışmayla münakaşayla mobingi birbirinden ayırt edebilmek için içindeki unsurların olup olmadığına bakmamız gerekiyor. Kasıt var mı? Bu iş sürekli bir biçimde aylardır devam ediyor mu ve bu devam eden iş benim hangi tarafıma zarar veriyor? İşime, sağlığıma, psikolojime, fiziksel olarak kendini iyi hissetmeme.

Yaprak Özer: Buna kanıt lazım o zaman. Ben alıngan bir insan olabilirim ve böyle bir şeyin aylardır devam ettiğine hükmedebilirim. Acaba o girer mi, girmez mi? Birisi bana kafayı takmış mı acaba ya da ben mi öyle düşünüyorum? Ya da hakikaten taktı ben mi anlamıyorum gibi tam tersi durumlarda herhalde söz konusu.

Çağlar Çabuk: Evet, abartıyor olabiliriz. Hassasiyet eşiğimiz çok yüksek olabilir ve her şeyden etkileniyor olabiliriz.

Yaprak Özer: İşiniz çok zor diye düşünüyorum ben.

Çağlar Çabuk: Evet çünkü, yaptığımız saha çalışmalarında insanlar ben mobing mağduruyum diye geliyorlar, kendilerini anlatıyorlar. Hikayeye baktığımızda, derine inmeye çalıştığımızda aslında olayın, iş yükü ya da işin kendisinden kaynaklanan stres olduğunu da anlayabiliyoruz. Bu mobing değil. Streslidir iş. Finansçılar, borsada çalışanlar ya da medyada çalışanlar, işin dakikalarla yetişmesi gereken birtakım sektörlerde stres var. Stres var diye burada mobingden bahsedemeyiz. Mobingden bahsettiğimiz yerde, bu işletme içindeki insanların, aktörlerin size nasıl yaklaştığı, nasıl hitap ettiği, sizin değerlerinizi nasıl yücelttiği ya da nasıl zarar verdiğiyle çok ilişkili.

Yaprak Özer: İş yükü ve iş stresi ile mobingin birbiriyle karıştırılmaması gerekiyor aslında ve ben bu anlamda sizin yaptığınız işin çok faydalı olduğunu görmekle birlikte, çok zor olduğunu düşünüyorum. Çünkü her an o bıçak sırtında bir o yana ya da tam tersi tarafa düşebilme ve gerekçelerinizi kaybedebilme tehlikesi aslında hep var gibi.

Çağlar Çabuk: Kesinlikle. Kurumlarda yaptığımız çalışmalarda duyduğumuz şeyler arasında şu var, diyor ki tamam ben şikayetçiyi dinliyorum, mağdur olduğunu söylüyor, çok haklı söylediklerinde fakat ya diğer kişi? O da mağdur edilmiyor mu acaba? Dikkat etmemiz gereken, uyardığımız konular arasında mutlaka gizlilik ilkeleri eşliğinde eşit yaklaşımla, eşit muameleyle her iki kişiyi de mutlaka adil bir biçimde soruşturma, çatışma yönetimi yürütülmesi gerek.

Yaprak Özer: Bir araştırmanın sonuçlarını, paylaşacağım ve rakamlar konusunda sizden yardım almak istiyorum. Bu 2010 yılında yapılmış bir araştırma. Mobinge uğrayan kadın ve erkelere bakmışlar. Araştırmaya katılan kişi sayısını bilmemekle birlikte %68 kadın, %35 erkek yani, erkek de mobinge uğruyor, yalnızca kadın değil. Bir kere onu bir kabul edelim. En fazla mobinge uğrayanlar 21 ile 30 yaş arasıymış. Doğru mu bunlar? Şuraya kadar söylediklerim ya da yanılgı payı olan şeyler midir?

Çağlar Çabuk: Çok 28’ler, 60’lar, 65’ler bu değil ama dünyada yapılan araştırmalarda, bizim kendi yaptığımız mobing eğitim destek merkezi çalışmalarında da kadın başvuru sayısının erkeklerden daha fazla olduğunu hep gördük. Erkeklere olmuyor mu mobing? Olmaz olur mu? Elbette var fakat, erkeğin toplumdaki yeri, iş yaşamındaki kendini ifade etme biçimiyle kadınınki gerçekten farklı. Kadın daha kolay kendini anlatabilen bir figür bizim de gördüğümüz çalışmalardan. Yaş ortalaması olarak da, evet 21-30. Fakat ben daha çok yeni kuşağın değil ama x kuşağının daha fazla bu sorunları yaşadığını gözlemliyorum. Artık kendini oturtmuş, ifade etmiş, kendini gerçekleştirme yolunda giden…

Yaprak Özer: Okuduğum bütün materyaller mobinge uğrayanların iyi eğitimli, kendisini ifade eden, kariyer yolculuğunda da özenerek izleyeceğiniz tiplermiş gibi anlatılıyor, bu doğru mu?

Çağlar Çabuk: Doğruluk payı çok yüksek. Mobinge maruz kalan kişinin, hedef olan kişinin grubun dışında birtakım özellikleri var.

Yaprak Özer: Ne onlar? Başarı mı?

Çağlar Çabuk: Evet, başarılı olabilir, çok güzel olabilir ya da çok çirkin de olabilir. Bir fiziksel engeli olabilir, rahatsız edici bir davranışı olabilir.

Yaprak Özer: Ne yapacağız;  güzel olsanız olmuyor, çirkin olsanız olmuyor, başarılı olsanız olmuyor. Bu nasıl iştir?

Çağlar Çabuk: Bitirdiği okul ya da bitiremediği okul, bütün bunlar grup içinde ötekileştirmeye sebep olabilecek nedenler arasında.

Yaprak Özer: İyi de kazandıkları ifade ediliyor…

Çağlar Çabuk: Bizim çalışmalarımızda bir tane bile bir lise mezunu başvurusu almadık. Üniversite mezunu, yüksek lisans, doktora, profesörler, yönetim kurulu üyeleri, iş insanları

Yaprak Özer: Cesaret edememe  liselinin gelememe sebebi o olabilir mi? Yoksa onları kimse dikkate mi almıyor şeklinde düşüneceğiz?…

Çağlar Çabuk: Bunu tam bilemiyorum fakat, tahmin ettiğimiz, gözlemlediğimiz şöyle bir şey var; üniversiteyi bitirmiş, kendini ifade eden, bir kariyer yapmak isteyen, başarı odaklı insanların eğitimde, toplum içinde, işletme içindeki duruşları da aslında çok belirgin. Hakkını arayan ve hakkını arama yolunda sonuna kadar gitmek isteyen insanlarla karşılaşıyoruz.

Yaprak Özer: Özelde mi daha çok, kamuda mı daha çok?

Çağlar Çabuk: Aslında özelde daha çok gibi görünüyor çünkü başvurular özelden geliyor fakat, kamu öyle böyle değil. Kamudan her gün onlarca başvuru alıyoruz.

Yaprak Özer: Kol kırılır, yen içinde kalır durumu öyle mi?

Çağlar Çabuk: Evet. Kamuda gidecek yer yok. 657 sayılı yasaya tabii memurların gerçekten durumu çok güç ve çok fazla sayıda memur başvurusu alıyoruz.

Yaprak Özer: Şunu sormadan edemeyeceğim. Özelde de olsa diyelim ki mobing konusunda dirayetli birisi çıktı. İş yerini bir şekilde yargıya taşıdı, artık siciline işledi. “Bir başkası onu işe alır mı?” diye de herhalde korkuyorlardır. Cesaret isteyen bir şey bu.

Çağlar Çabuk: Evet, bunu da duyuyoruz. Mağdur arkadaşlardan şunu da duyuyoruz; şimdi ben bir iş görüşmesine gittiğimde bana sorsalar acaba bir önceki işinden neden ayrıldın, ben ne diyeceğim.

Yaprak Özer: Mobinge uğradım ve kanıtladım diyecek herhalde.

Çağlar Çabuk: Evet, mobinge uğradım ve bu nedenle oradan ayrıldım. Eğer işe alımcı ve o işe alım yapacak firmanın insan kaynakları yönetimi bu konuda duyarlı değilse, bu belalıdır şimdi bizim şirkete de sorun getirebilir, bu sorunu transfer edebilir diye endişelerle karşılaşıyoruz.

Yaprak Özer: Yeni kanun çıktı. Borçlar Kanunu’nda mobing geçiyor, Başbakanlık Genelgesi var. Faydalı oldu mu bu yasal düzenlemelerin?

Çağlar Çabuk: Faydalı oldu, daha da faydalı olması için çalışmamız gerekiyor. Kanun geçti ama kanun Temmuz 2012’de yürürlüğe girecek. Hazırlanmak ve tedbirleri almak için henüz vakit var.

Yaprak Özer: Avrupa  Birliği’ndeki müktesebata uyum çalışmalarının bir parçasıydı. Umarım kağıt üstünde kalmaz.

Çağlar Çabuk: Umuyoruz. Takipçisiyiz. İzliyoruz çalışmaları. Genelge yayınlandıktan sonra daha bir hareketlendi piyasa aslında. Kurumlar, evet biz bu konuda bilgilenmeliyiz farkındalığını yaşamaya başladılar. Çok önemli hakikaten.

Yaprak Özer: Bir Mobing Komisyonu kurulmuş anladığım kadarıyla ya da kurulacak. Bu komisyonda kimler yer alacak?

Çağlar Çabuk: Çalışma Bakanlığı’nın bünyesinde Mobingle Mücadele Kurulları oluşturulması bekleniyor 81 ilde. Biz de bunu merakla araştırıyoruz. Bu kurulda hekimler, psikologlar, psikiyatrlar, insan kaynakları uzmanları,… Bu alanla ilgili çalışan kimler olmalı diye soruyoruz. Tabi Çalışma Bakanlığı bu durumda herkesi mobing konusunda bilgilendirecek, eğitecek, uzmanlaştırma gerekecek.

Yaprak Özer: Karar, herhalde burada en önemli unsur değil mi? Biraz önce sözünü ettiğimiz gibi bazı konular biraz oraya biraz buraya yapışabiliyor. Sayıca bilebiliyor muyuz Türkiye’de mobingin miktarını?

Çağlar Çabuk: Herhalde kobisinden, 10 kişilik işletmesinden, binlerce kişisi olan işletmelere kadar her yerde mobing var.

Yaprak Özer: Ceza verildi mi bugüne kadar hiç?

Çağlar Çabuk: Henüz ceza almış işletme yapısına rastlamıyoruz fakat, bireylere açılmış davalar var ve manevi tazminatla cezalandırılan dava sonuçları var. Türkiye’de şu anda bir tane Ağır Ceza’da takip edilen, yürütülen bir dava var. Bir edebiyat öğretmeninin davası. Bu ilk duruşması görülen ve yeni başlayan bir dava. Eğer kazanırsa mağdur, Türkiye’de emsal olacak.

Yaprak Özer: Gelişmişlikle birlikte halının altındaki sorunlar su üstüne çıkıyor. Tahmin ediyorum yurtdışında çok fazla değil mi örnekleri ya da hukukla mücadele konusundaki başarılar çok daha fazla?

Çağlar Çabuk: Dünyada Avrupa Birliği’ne üye bütün ülkelerin yasalarında, iş yasalarında, medeni kanun, ceza kanunu gibi yerlerde mobingle mücadele ve önleme mutlaka yasaya geçmiş. Dolayısıyla ancak baktığımızda, Fransa’da, Almanya’da, İskandinavya’da mobingi tedavi edecek kliniklerden destek merkezlerine kadar ciddi yapılanmalar var. Fakat İskandinavya yine mobing intiharlarının çok olduğu ülkelerden bir tanesi.

Yaprak Özer: Umarım o noktalara gelmende önlemlerimizi almış olabiliriz. Anlıyorum ki özel ve kamu ayrımı gibi bir şey yok. Kamudan başvuru olmuyor diyorsunuz. Mesleklerde belki sormam gerekir son olarak size. Belli meslekler var mı? Ben hep sağlık alanının çok açık bir yara olduğu hissine kapıldım. Yanlış bir şey de söylemek istemem.

Çağlar Çabuk: Çok haklısınız. Sağlık alanında hekimler, hemşireler en çok mobingin yaşandığı işletme türlerinin içindeler ve hakikaten hemşireler özellikle haklarında yapılmış çok araştırma var. Akademisyenler, öğretmenler fazlasıyla mobing yaşayan kesimlerden.

Yaprak Özer: Hemen her sektör diyebiliriz galiba.

Çağlar Çabuk: Ve rekabetin çok sert olduğu sektörlerde. Medya da buna dahil ve finans sektörü, sigorta sektörü.

Paylaş