Ayakla başın arasında karnım aç

Küresel olarak pirinç, tahıl, yağ ve şeker gibi temel gıda maddelerinin fiyatları geçen yıl bu zamana göre en az yüzde 50 arttı. İnsanlar yiyecek alamıyor. Dünya aç! Otuz yıldır ilk kez aynı anda pek çok yerde gıda yüzünden protestolar patlak verdi. Bangladeş kargaşa içinde, Çin endişeli… Mısır ve Haiti’deki gıda krizi çatışmaya dönüştü.

Dehşet senaryolarının bini bir para: BM’nin tahminine göre artan gıda fiyatları nedeniyle dünyanın en yoksul insanları arasında yer alan 100 milyon kişi gıda yardımına muhtaç. Bu yıl 73 milyon kişinin gıda ihtiyacını karşılamayı hedefleyen Dünya Gıda Programı’nın bütçesi talebi karşılamaya yetmiyor. Gıda fiyatlarındaki artışın gelişmekte olan ekonomilerdeki ortalama enflasyonu yüzde 2 artıracağı, yaşam standardını olumsuz etkileyeceği, bununla birlikte tahıl fiyatlarının 2015’e kadar yüzde 10 ila 20 artacağı varsayılıyor. Stratejik stok düzeyleri buğday ve pirinçte son yılların en düşük seviyesinde.

Şimdi okuyacaklarınıza inanamayacaksınız: Bu yıl dünya toplam tahıl üretimi artarak 1.66 milyar tonu buldu. Geçen yıldan 89 milyon ton daha fazla. Tüm zamanların rekoru!

Açlığı yaratan ne o zaman? Biraz o biraz bu… Enerji krizi açlığa neden oldu. Tahılın biyoyakıt olarak kullanılması açlığı tetikledi. Çin ve Hindistan zenginleştikçe et tüketimi arttı… Bir Çinli 20 yıl önce 20 kilo et yerken bu yıl 50 kilo et yemeye başladı. Gelişmekte olan ülkelerin artan et talebini karşılamak için tarlalar hayvan yemine ayrıldı. Bir kilo et için 8 kilo buğday kullanılıyor. Yetmezmiş gibi Çin Başbakanı Wen Jiabao’nun ‘Süt için’ çağrısı yaptığı Çin’de süt tüketimi yüzde 25; Çin’in en büyük süt ithalatçısı Almanya’da süt fiyatları yüzde 50 arttı. Avrupa’da süt krizi patlak verdi. Avustralya’daki kuraklık, dünya tarımını vurdu.

Bilgisizliği dünyadan bağımsız yaşamak, bunu da özgürlük sayan Türkiye ise pirinç fiyatları fırlayınca uyandı. TÜİK verileri, 2007’ye damgasını vuran küresel ısınmaya bağlı kuraklık ve yanlış destekleme politikalarının, tarımda rekor düzeyde bir küçülmeye yol açtığını ortaya koyuyor. Tarımda 2007’de yüzde 7,3’lük küçülme yaşandı. 2002-2006 döneminde ekim alanları nohutta yüzde 20, kuru fasulyede yüzde 28, mercimek ve pirinçte yüzde 30 civarında geriledi. Ziraat Mühendisleri Odası bu yıl Türkiye’de kırmızı mercimekte, buğdayda, arpada üretim düşüşü öngörüyor. Buna Türkiye’nin özgür ruhu mu denir, yoksa aymazlık mı, artık siz karar verin.

Tarımdan kopan ve kentlerdeki işsizlere katılan halkın dramını da unutmamak gerek. Ama benim en çok hayretle izlediğim, kadın istihdamındaki düşüşü, tarımdaki kadınların kente gelmesine bağlayan akademisyenler. Tarımdaki kadın kayıtsız aile işçisi değil miydi? Kayıtsız kadın kayıtlı kadın rakamlarını nasıl düşürür bize bir izah edin ne olur?

Açlığa dönelim; her zaman olduğu gibi Türkiye çözümünü hızla üretti. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, “Pirinç yerine bulgur yiyin. Pirinçte aşırı nişasta, bulgurda hem protein hem de B grubu vitaminler var. Bulgur, pirince göre çok daha besleyici ve sağlıklı” dedi.

Yöneticilere anımsatmakta fayda var; Türk toplumu tahılla besleniyor. Türkiye’de günlük kalorinin yüzde 42’si tamamen buğdaydan, yani ekmekten karşılanıyor. Kırsal kesimde, bu oran yüzde 70’e çıkıyor. Ancak toprağımız çinko ve demir yönünden fakir. Ekmeklerimizde çinko yok denecek kadar az.

Çinko ve diğer temel elementlerin eksikliği çocuklarda, büyüme ve beyin gelişimi ile zeka gelişimini etkiliyor, öğrenme yeteneğinin gelişmemesine; büyüklerde kısırlığa neden olabiliyor. Selenyum eksikliği, kanser gibi hastalıkları tetikliyor, bağışıklık sistemini zayıflatıyor.

Eğitim raporları bile beslenme rakamları veriyor. Türkiye genelinde 4-5 yaş grubu çocuklarımız yüzde 15,4 oranında, Orta ve Doğu Anadolu Bölgesi özelinde yüzde 26,6 oranında yetersiz besleniyor. Çocuklarımızın girdikleri tüm sınavlarda daha iyi beslenen ülke çocuklarından geride kalmaları tesadüfle açıklanamaz herhalde.

Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Ayaklarla baş arasında besinle doyuracak karnımız, hoşgörüyle besleyecek yüreğimiz var.

Paylaş