Youtube’a “iyi konuşma videosu” yazın karşınıza istemediğiniz kadar çok çıkacak. Geçtiğimiz günlerde, dünyanın en çekici bireylerini bulma ve konuşturma işinin ustası TED Küratörü Chris Anderson’ını canlı izledim. TED Talks ruhunu aktardığı konuşmasından ruhumu teslim etmeden çıktım, bazen olmuyor işte… Kimi konuşmalar da beklemediğiniz anda gerçekten izlemeye değer çıkıyor.
Lizbon Belediye Başkanı Carlos Moedas’ın ana fikir olarak “imkansız sanılanın mümkünle buluşması”nı aktardığı 6 dakikalık konuşmasını izlerken biraz kısa sürmesinden biraz içeriğinden, biraz da ortamın enerjisinden etkilendim. Hatta analize değer bularak paylaşmak istedim.
Modeas, uluslararası deneyime sahip bir bürokrat, gelecek vaat eden bir siyasetçi. Genç, enerjik ve pozitif.
- Doğrudan konuya girdi: “Geçen yıl bu sahnede size rüyamdan söz etmiştim. Benim rüyam, Lizbon’un vizyonu!” diye söze başladı.
- Rüya ile vizyon mukayesesi güzel bir başlangıçtı, izleyeni içine çekti. Daha sonra anlatacakları için popülist olmayan bir zemin hazırlayıp, beklenti yarattı.
Kısa bilgi; Portekiz’in başkenti Lizbon Wikipedia’da yer alan fiziki bilgileri hızla geride bırakarak 800 bin nüfusa ulaşmış, kendileri için kalabalıklaşmış bizim için minik bir kent. İnsanı yutan İstanbul’un ancak küçük ilçelerinden biri olabilir. İlk gittiğimde hiç etkilenmediğim gibi yoksul, yoksun, yaşlı bulmuştum… Beyoğlu’nun arkası, Cibali’nin kendisi, en iyi semti Gümüşsuyu tadındaydı. Uzun yıllar imkansızlıktan dokusu bozulmamış olan kent, bugün arı kovanı gibi. Gençleri çekiyor. Yaşlı halinden eser yok diyemeyeceğim, ama dikkat çekmiyorlar, cafeler sokaklar cıvıl cıvıl… yürürken “yatırım”, “fikir”, “girişim” gibi kelimeler kulağınıza ulaşıyor.
- konuşmada beklenen vaadleri sıraladı; 2030’da “Sıfır Karbon”, gence-yaşlıya bedava ulaşım, 65 üstüne bedava sağlık hizmeti…
- Flaş olan vaadi gecikmeden patlattı ve alkışı kaptı; Lizbon’u “unicorn fabrikası”na çevirme projesini anlattı.
- Doğrusu terimi ben de sevdim; “unicorn fabrikası” yeni nesil söylem, kullanınca herkes “vay canına” diye dinliyor.
- Sloganı verdikten sonra kendine mal etme ve içini doldurmaya girişti;
- Orijinal bir tanımlamayı slogana dönüştürdü, muhtemeldir siyasi diğer etkinliklerinde de kullanıma girer; “…Ben imkansızın mümkün olduğu yeri hayal ediyorum…”
- İnandırıcı olmak için mukayese yaptı, somut veri sundu; geçtiğimiz yıl 8 unicorn’un (unicorn deyimi 1 milyar dolar değerin üzerindeki girişimleri ifade eder) merkezini Lizbon’a taşıdığını ifade etti.
- Çıtayı yükseltti, coşkuyu verdi; “Hedefi bu yıl 20 unicorn’a çekiyoruz”. Zaten ağırlıklı girişimci, teknoloji kullanıcısı ve gelecek konularına ilgili kitleye hitap ediyor; herkes heyecanlandı, salon coştu.
Küçük bir not daha; madalyonun diğer yüzünü aktarmak isterim. Bu konuşmayı örnek seçmemin de bir nedeni. Kararı siz verin… Portekiz’den çıkmış bir unicorn yok henüz. Dünyanın başka bölgelerinden çıkanları kendisine çekmeye çalışarak cazibe merkezi olma stratejisi güdüyor. Bizden çıkan unicorn’lar gibi kaçacak dost coğrafya arayanlar, alt yapı, vergi, mentorluk, barış, sükunet gibi unsurları cazip bularak bu minik kente gidiyor.
Bu arada ben İstanbul’un vizyonunu bilmiyorum, siz? Ankara’nın, Kars’ın, Edirne, Hatay, Artvin… ve diğerlerinin vizyonu ne bilen var mı?
- İyi bir konuşma nasıl yapılır? sorusuna yanıt ararken, izleyen ne bekliyor diye sormalı. Marifet dinleyenin hayallerine dokunmak. Yaratıcı fikirler, anlaşılır bir dil, basit, yalın, samimi üslup, heyecan ve enerjiyle buluştuğunda sahneyi de salonu da doldurmaya yetiyor…