Aklımla Oynama

Biri izah edebilir mi?

TIME En Etkili 100 listesinde Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol yer aldı. Haberi okuduktan hemen sonra tesadüfen bir dostun paylaştığı videoyu izledim; jinekologların erkek olmasının günah olduğunu ifade ediyordu. Benimkisi özet ve kibar… o daha farklı bir üslupla konuştukça doluyor, doldukça konuşuyordu. TIME 100 etkili kişiyi dünya çapında etkin 100 kişinin anlatımıyla sunmuş.  Birol’u da Amerikan Başkanı Joe Biden’ın yakın çevresinde yer alan çevre ve iklim konularından sorumlu özel temsilcisi John Kerry anlatmış. Kerry özetle diyor ki, bizi felakete götüren gerçekler (iklim – enerji felaketini kastediyor) temelsiz saldırı altındayken veri odaklı yaklaşımı, bilgi birikimi, pozitif duruşu, geleneksel incelikleri bir araya getirmekteki   mahareti Birol’u, dünya liderlerinin tarafsızlığına inandıkları güvenilir otorite yapıyor. Ayrıca Birol, Uluslararası Enerji Ajansı’nı petrol piyasalarını izleyen bir kurum olmaktan dünyanın önde gelen ekonomilerine danışmanlık hizmeti veren bir yapıya dönüştürdüğü için de övgüyü hak ediyor.

Ne kadar gurur verici bir tanıtım… Aynı derginin kısa süre önce kapağında yer almayı başaran Biontech kurucuları karı koca Türkler de koltuklarımızı kabartmıştı… ve tabii ismini sayamayacağım diğerleri ki, ortak özellikleri bilim ve bilgi. Bu insanlar, her gün bırakın bilimle alakasını mantıkla yan yana gelmeyen ipe sapa gelmez özlü fetvaların yükseldiği toprakların evladı değil mi?…

Bize işlemez

Bir rapor daha… bir veri daha… bir senaryo daha… fark eder mi? Gerçekleri görmemizi kolaylaştırır mı?… Denemesi bedava, gayret benden! Chatham House iklim raporuna bakacak olursak, karbon emisyon oranları 2030’dan önce beklenen ölçüde düşmezse, yerküre ısısı tarihi ortalamanın 12 kat üstüne çıkmış olacak. “Hayatta kalma eşiği” olarak ifade edilen ısı stresine maruz kalacak küresel nüfus 10 milyonu bulacak. Ayrıca yaklaşık 3,9 milyar insan büyük ısı dalgalarıyla boğuşacak (2040). Küresel gıda talebini karşılamak çok çok zorlaşacak. Tarım sektörünün 2050’ye kadar yüzde 50 daha fazla gıda üretmesi gerekecek. Bununla birlikte, 2040’a kadar, şiddetli kuraklıktan etkilenen ekili alanlar ortalamanın üç katından fazla olacak. Küresel olarak, bireylerin toplam kalori alımının önemli bir bölümü buğday ve pirinç (%37). Bu kritik mahsullerin her ikisini de yetiştirmek için kullanılan küresel ekili alanların %35’inden fazlası sıcağa maruz kalacak.  Felaket senaryoları dört bir yandan geliyor; her yıl yaklaşık 700 milyon birey en az 6 ay sürecek kuraklığa maruz kalabilecek.  Bize gelmez (!) diye bir şey söz konusu değil; hiçbir bölge kurtulamayacak. Raporlar 2030’u bilemedin 2040’ı işaret ediyor. 50 yaşındaysanız 60… 20 yaşındaysanız 30’lu yaşlarınızda… çocuk ve torunlarınızın bu felaketle boğuştuğunu göreceksiniz!Ölümler artacak, acı çekenler çoğalacak, mutsuzluk yaygınlaşacak… tabii ki, siyasi istikrarsızlık, güven krizi, bölgesel ve uluslararası çatışmaların sayısı ve tonu tavan yapacak, bulaşıcı hastalıklarda önlenemez yükseliş, benzeri görülmemiş mahsul kıtlığı, gıdaya ve suya ulaşmak için göç dalgaları yaşanacak.

Siz ne yapacaksınız diye sormayacağım. Soramayacağım… Yaz aylarını cehenneme çeviren kontrolsüz yangınlara inat çok usturuplu yanan 5 yıldızlı otel çevrelerinde beton faaliyetlerin çoktan başladığı ifade ediliyor… Ayrıca Milli Emlak görülmemiş bir mezat furyası başlattı… “Haraç mezat” diye ifade bulan sözel kalıp anlam buldu! Başta kıyı şeritleri olmak üzere ülke satılık. Dijital dönüşümdeki hızımızı baş döndüren dijital mezatlardan takip edebilirsiniz. Bize iklim krizi sökmez, betona devam…

Onların parası biter miydi?

Financial Times’ı haberine göre Janet Yellen, Biden Kongre borçlanma limitini artırmadıkça ABD Hazinesi’nin gelecek ay nakit riskiyle karşı karşıya kalacağını söyledi. Hazine sekreteri Kongre liderlerine yazdığı mektupta, nakitin ne zaman biteceğine dair “belirli bir tahmin” sunamayacağını, en muhtemel sonuca göre kasanın Ekim ayında boşalmış olacağını söyledi. Biden’ın milyarlarca dolarlık alt yapı yatırımları ve önceki yönetimlerden devraldığı boşlukları doldurma gayreti para yutuyor. Merak ediyorum neden her şeylerini satmıyorlar bizim gibi?

Tarihe geçmenin yolu bu mu?Çin’de 10 yaş çok kritik. Çocuklar okulda bundan böyle liderleri Xi Jinping düşüncesini öğrenecek. Gençlik yıllarına gelmeden Jinping’in hayatını ezberlemeleri beklenecekmiş. “Xi Jinping Dede” mottosuyla çocukların kalbine ve sonra fikrine yerleşmeye çalışıyor. Stalin’in Rusya’sı, Çavuşesku’nun Romanya’sı, Kim’in Kuzey Kore’si, Castro’nun Küba’sı gibi mi olacak acaba. Tarih hiçbirini hayal ettiği gibi anımsamıyor… Geçtiğimiz günlerde izlediğim bir konferansta Çin’in bir yandan sol, bir yandan sağ görüşe doğru hızlı hareket içinde olduğunu ifade eden uzmanlar ilgimi çekti. Yönetim kademesi dışında zenginliğin bölüşülmesini destekleyen Çinli lider, münferit rakip zenginleri istemiyor…  Olacaksa küçük parçalara ayrılmış zenginlikler (klişe olacak ama en fazla o bilindiği için Alibaba – Ant örneği gibi) diğer yandan milliyetçiliğin ciddi bir damar oluşturduğu gözleniyor. Afganistan’da aşırı İslamcı Taliban’la iyi ilişkiler ile içerideki Uygur Türklerinin durumunu izlemenizi öneririm. Siyaset benim konum değil liderlik tarafında son bir cümleyle noktalamak isterim; Mustafa Kemal Atatürk. Türk asıllı DJ Ümmet’in Çin’de gerçekleştirdiği konserde İzmir Marşı’nı ve Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa diye yankılanan arenayı örnek göstermek isterim. Youtube’da bulabilirsiniz.

“Meritocracy” liyakat demek

İngiliz tahtının beklerken yaşlanan varisi Prens Charles, Suudi iş adamı Mahfouz Marei Mubarak’ın kurucusu olduğu hayır kurumlarına 1,5 milyon sterlinden fazla bağışta bulunmuş bir iş insanına şövalyelik ve İngiliz vatandaşlığı için devreye girmesi nedeniyle İngiliz basınında bolca yer aldı. İlginç değil mi… Hayır! Diyeceksiniz muhtemelen. Bizde çeşit çeşit liyakat(sız) örnekleri olunca, neden böyle bir haberi gündeme getirdiğimi merak edebilirsiniz. Bazı konular sınır tanımıyor, her coğrafyada oradan buradan çıkıyor. Kurumsal yapı güçlüyse keyfiyet kazanamıyor, bizim gibi coğrafyalarda maalesef keyfiyet kurala geçit vermiyor. Sizinle “meritocracy” temasında okuma radarıma almayı planladığım küçük bir liste paylaşacağım: David Goodhart – Head, Hand, HeartMichael Sandel – The Tyranny of Merit

Son olarak

The Banker Dergisi’nde yayınlanan, Gender Equity Needs More Than Anti-Bias Training başlıklı, kurumlarda cinsiyet eşitliği yaklaşımlarına pencere aralayan ve Yapı Kredi Bankası örneğini irdeleyen bir makaleyi ilgili olanlarınızın dikkatine sunmak isterim.

Yazarlar: Nouriel Roubini, Kübra Koldemir, Paul Smith

Paylaş