Zihniyet

dry cracked land drought and climate change background

İklim krizi uzun yılların ürünü. Dün olmadı yarın da sonlanmayacak. Ağırlıklı olarak insan eliyle yapılan tahribattan oluşuyor. Sorun geliyorum dedi, pek çok uyarı verdi, uzmanlar konuştu… Boş!

Sen misin dinlemeyen, art arda patlamaya başladı, “ne oluyor?” dedik. Geç!

Yunanistan yanıyor… bize doğru ilerliyor. Kayıp başvurusu yapılmadığı için kimlik doğrulaması da yapılamayan cesetler bulunuyor, göçmenlere ait olduğu sanılıyor. Zavallılar!

Kanada yıldıracak kadar uzun zamandır alevlerle boğuşuyor. Hawaii tarihinin en büyük yangınını yaşadı. Binlerce kişi kayıp, ölü sayısı 100 üstü. ABD de çaresiz!

Bu yazıyı yazdığım sırada Çanakkale kül oluyordu. Güney sahillerimizde ormanlık araziler yandı/yanıyor, yanmayanlar talan ediliyor. Akbelen’de ödüllü müteahhitlere… selam!

Bu işin seli var, depremi var, kuraklığı var, değil mi? Türkiye’nin üç yanı deniz, susuz!

Ve işi ciddiye almaya karar verdik. Ağustos ayında yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Türkiye iklim krizini milli güvenlik sorunu kapsamına taşıdı. Sonunda!

Açıklamada, iklim krizinin düzensiz göç, sosyal sorunlar, iç karışıklık, uluslararası çatışma gibi sorunlara neden olabileceği ifade ediliyor. Üsküdar’da sabah!

Milli Güvenlik Kurulu’nun iklim krizini güvenlik tehdidi olarak görmesi iyi. Ne olacak şimdi?  Aksiyon ne?

Coğrafyamız 2050’de 2 santigratlık artışı garantiledi. Sıcaklar kuraklığı tetikliyor, yağmur az düşüyor, yangınlar artıyor, bitki örtüsü olumsuz etkileniyor, yiyecek sıkıntı.

Bu kadarla kalsa iyi, psikolojiler bozuluyor, kavga gürültü artıyor, hastalıklarla mücadele güçleşiyor.

Bu saydıklarımın hepsi ekonomiye büyük zarar.

Adet yerini bulsun diye “Çözüm ne?” diye sormayacağım, anaokulu öğrencileri bile biliyor. Hadi!

Çocuklar büyüyünce ebeveynleri gibi “yarın yok” gibi tüketiyorlar. Almanya’da medeni Kapıkule’den sonra zorba olanlar misali…

Madalyonun diğer yüzünde yaşam yok ama renk çok. Fosil yakıt kullanımı gözden düşmüyor zaten Türkiye kömürden vazgeçmeyeceğini açıkladı.

Ne kadar renkli bulursunuz bilmem ama çevreye en fazla destek açıklayanlar fosil yakıtçılar, betoncular…  Gözümüzün içine baka baka…

Durum bizde vahim, her yerde sorun. AB’de kentsel alanlar yüzölçümünün %4’ünü oluşturuyor, nüfusun %75’i buralarda yaşıyor. Dünya genelinde şehirler toplam CO2 emisyonlarının %70’ini oluşturuyor. Talep karşılanamayınca kirletici dizel jeneratörler kullanılıyor. 2050 yılına kadar, (bugün %56) dünya nüfusunun %68’i kentsel alanlarda yaşayacak, iklimlendirme ihtiyacı artacak.

Güler misin ağlar mısın; bir yandan yanarken bir yandan soğumak için yaptıklarımızı anlatayım. “İklimlendirme paradoksu” diyelim adına.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, “Klimalara yönelik artan talep, günümüz enerji tartışmalarındaki en kritik kör noktalardan biridir” diyor.

Günümüzde 1,9 milyar klima ünitesinin faaliyette olduğu tahmin ediliyormuş. Dünya nüfusuna bakınca her dört kişiden biri diyebiliriz. IEA’ya göre, elektrikli fanlar ve klima üniteleri şu anda dünyanın tüm yıllık elektrik tüketiminin %10’unu oluşturuyormuş.

Artan küresel sıcaklıklar ve gelişmekte olan ülkelerde artan refahın 2018 – 2050 arasında binalarda soğutma için enerji talebinin üç katına çıkacağı öngörülüyor. 2050’ye kadar her saniye 10 yeni klima ünitesi eklenmesi anlamına geliyormuş.

Sadece iklimlendirmenin 2030 yılına kadar CO2 emisyonlarında yıllık 1,5 milyar tonluk bir artıştan sorumlu olacağı tahmin ediliyor.

Bu yaz, dünya karada 3, denizde 4 rekor sıcaklık yaşadı. Kentsel alanlarda klima ünitelerinin sokak sıcaklığını 1 santigrat dereceye kadar yükselttiği tespit edilmiş.

Klimalar genellikle fosil yakıtlardan üretilen elektrikle çalıştığından, soğutma patlaması büyük sera gazı emisyonları ile iklim değişikliğini körüklüyor.

“Canım durum çok ciddi” diyerek bir yere varılmıyor…

A’dan Z’ye tepeden tırnağa… küçüğünden büyüğüne zihniyet değişimi gerek. Olur mu sizce?

Bilgi için bakınız;

*Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) ve Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) ‘‘Kömüre Dayalı İstihdamdan Çıkış’’ isimli rapor.  

* Avrupa Birliği (AB), Misyon Odaklı İnovasyon çerçevesinde 2021-2027 dönemi Araştırma ve İnovasyon Gündemi. Misyonlardan biri 100 İklim-Nötr ve Akıllı Şehir. Hükümet, özel sektör, akademi ve vatandaşlar “sahada” buluşuyor.

Paylaş