Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı önceki gece TRT 1’deki söyleşi programında izledim. Kendisine yöneltilen sorulardan biri şuydu; “İktidarınız süresince yapmak isteyip yapamadığınız ne var?” Başbakan, türban konusunda istediklerini yapamadıklarını ama yapacaklarını söyledi. Bazı konuların çok hassas olduğunu ve toplumu gerdiğini, bu gerginliğin zararını telafi etmenin şimdi mümkün olamayabileceğini söyleyip; “Ben sabırlı bir insanım beklerim, bu konuya halledeceğim” dedi.
Oysa ben, bu sorunun yanıtının şöyle olmasını beklemiştim, “Çözemediğimiz en önemli konu istihdamdır. İşsizlikle mücadelede başarılı olamadık. Ama çalışıyorum, ben sabırlı bir insanım ve inatçıyım, ülkenin “tümü”nün başbakanı olarak sorunla mücadele edeceğim. Yeni işler yaratılmasına önayak olacağım, Türkiye’nin insan sermayesinin kalitesinin artması için çalışacağım.”
Asıl şimdi aktaracağım bilginin Türkiye’yi gerdiğini düşünüyorum. Telafisi mümkün olmayan durumlar doğurabileceğine inanıyorum; Türkiye İstatistik Kurumu’nun Mart 2006 dönemine (şubat-mart-nisan) ilişkin hanehalkı işgücü araştırmasının sonuçlarına göre, 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus 2 bin 878 bin kişi arttı, böylece bu kategorideki toplam nüfusumuz 51 milyon 408 bine çıktı. İşgücü (istihdamdakiler ve işsizler) 99 bin kişi arttı, yani, 23 milyon 883 bine çıktı. Bu dönemde ekonomi, net 82 bin kişiye istihdam sağlayabildi. İşsiz sayısı 17 bin kişi artışla 2 milyon 611 bine ulaştı. İşsizlik oranı geçen yıl martta olduğu gibi bu yıl da yüzde 10.9’da kaldı. Büyüme nedeniyle aksi olması gerekirken, geçen yıl yüzde 47.1 olan işgücüne katılma oranı bu yıl yüzde 46.5’e kadar düştü. İstihdam oranı yüzde 41.9’dan yüzde 41.4’e geriledi.
Programı izleyen pek çok anne babanın, başbakan kadar şanslı olmayı dilediğine inanıyorum. Çocuklarını bırakın yurt dışında okutmayı ya da yurt dışında istihdam olanakları sağlamayı; kendi ülkesinde okutamıyor olmak, okutsa da çocuğunun işsizler ordusuna katılması olasılığı yüreklerini acıtıyor olmalı.
İstihdamdan anladığımız nepotizm (siyasi yandaşlık) olursa, Türkiye’de yaşanan kalitesiz çalışan, kaliteli işsizlik ile büyümeye karşın iş yaratamama ve sonuç olarak işsizliği bir sorun olarak kabullenmek zor olabilir.
Daha ne istiyorsunuz, Sosyal Güvenlik Reformu hazırladık diyebilirsiniz. Biz, istihdam deyince konuyu emeklilik yaşına bağlayıp kurtuluyoruz. Sosyal Güvenlik Reformu’nu hazırlayan teknokrat ve bürokratlar bile itiraf ediyorlar ki, tekrar tekrar Cumhurbaşkanı’ndan dönen çalışmanın istihdam boyutu unutulmuş. Üzerinde durulan neredeyse tek konu emeklilik yaşı. Reform yalnızca bütçeyi dengelemek üzere çıkartılırsa o reform değil, düzenleme oluyor. Nerede insan kaynakları, nerede işsizliği yaratan sorunlara çözüm, nerede yetenekli iş gücü. Nerede resmin bütünü?
Yetenek kelimesine bayılıyorum. Kullanın, havanız olsun. “Yetenek Savaşları” başlığını neredeyse 10 yıl önce Kariyer Dünyası dergisinin kapağına taşıdığımda çok sükse yapmıştık. Kapağın içeriği insan kaynakları açısından gelecek 10 yılı anlatıyordu. Devrimsel diyebileceğimiz konulardan söz eden kurgusal bir senaryoydu. Hayal de diyebilirsiniz. On yıl çabuk geçti. Bugün yetenek savaşlarının tam ortasında yaşıyorum. Ama çevremde sayısız işsiz, az yetenek, bol sıradanlık olduğunu görünce içim cız ediyor. İşe adam arayın, istemediğiniz kadar başvuru alacaksınız. Dışarıda kuyrukta iş bekleyen binlerce insan var. Başvuru yapan adayların çoğu ya gerçekten işe yaramaz ya da işinize yaramaz nitelikte. İşe yarayanların sayıları az ve pahalı. Tuhaf bir durum, adama ihtiyacınız var, adam çok ama yok…
Çözüm ne? Bir tek çözüm yok. Bu bir paket. Aslında bir anlayış demek gerek. Sağlıklı yaşam uzmanlarının söylediği gibi… Kafayı değiştirmek gerekiyor. Diyelim değiştirmeye karar verdiniz benden de size bir küçük katkı… Esnek çalışmak!
McKinsey dünya çapında bir danışmanlık firması. Yılda dört frekans çıkan bir yayınları var. Geçmiş sayılarından birinde küresel istihdam kurumu Manpower’ın CEO’su Jeff Joerres’la söyleşi yayınladılar. Manpower her yıl 72 ülkede iki milyon çalışan yerleştirdiği için yöneticisinin sözlerine itibar etmek gerek. Küresel istihdam piyasalarıyla ilgilenenler için söyleşinin geneli ilginç. Benim en çok ilgimi çeken nokta ise esnek işgücü konusunda aktardıkları oldu.
Joerres’e göre büyük şirketler hareket kabiliyetlerini artırmak için esnek kadro kullanmaya başladılar. Manpower’ın en büyük 10 küresel müşterisinde esnek çalışanların oranı toplam çalışanların yüzde 10-25’ine denk geliyor. Ne büyük rakam değil mi?… Joerres’in esnek istihdam piyasasını övmesini doğal karşılayabilirsiniz. Kuruluş amaçları dönemsel ve esnek işgücü hizmeti vermek. Ancak geleceğe baktığınızda yetenek savaşlarının insan kaynaklarında yapısal değişikliklere yol açacağını görmek için Manpower’ın başında oturmanız gerekmiyor.
Türkiye’nin en büyük sorunu işsizlik. Yaratıcı çözümler bulmak zorundayız. Bildik yöntemlerden uzaklaşalım. İşsizlik mücadele için topyekün savaş gerekiyor. Kararlı olmak, gönüllü olmak, ısrarcı ve inatçı olmak gerekiyor. Toplumun dengelerini, ihtiyaçları ve dünyanın nereye gittiğini bilmek gerek. Her üç ayda bir yayınlan istihdam verilerinin, varolan anlayış ve çabayla yüzümüzü güldürmesini beklemeyelim. Bütüne bakalım ve acil hareket planı yapalım. Türkiye’ye sağlam bir insan kaynakları stratejisi gerek.