Yapay zeka, doğal zekaya karşı

 

 

Sen gidip aynı hafta içinde hem dünyanın en prestijli ödülü Nobel’i kapacaksın, hem de başbakanın makam otomobilinde kilitli kalacak, kurtaramayacaksın. Yine aynı hafta içinde Fransız Parlamentosu’ndan “geliyorum” diye bağıra bağıra geçen aleyhte bir yasaya kayıtsız kalıp gol yiyeceksin, sonra da “benim yerim muassır medeniyetler” diyeceksin.

 

“Ya başbakana bir şey olsaydı?” sorusunun daha çok tartışılacağı ortada. Ben geçtiğimiz hafta yaşanan trajikomik sağlık/güvenlik/yönetim yumağında başka bir yöne dikkatinizi çekmek istiyorum.

 

Başbakanın makam aracı 12 silindirli, yaklaşık 5 ton ağırlığında lastikler özel kaplama, camlar 13 cm kalınlığında. Dışarıdan gelecek tehlikeye karşı korunaklı. İçeriden gelecek tehlikeler için de kapılar kapatıldığında otomobil kendini kilitliyor. Aslında anlaşılıyor ki, otomobil başbakanı, korumasından ve şoföründen daha etkin korumak için kurgulanmış. Aracın ciddi bir sistemi var. Bunun adına “Yapay Zeka” deniyor. Duyduğuma göre Mercedes firması aracın kilitlenme halinde en erken 30 dakika içinde açılabileceğini belirtiyor, ileri teknoloji harikası, bize 8 dakika dayanabildi. Belli ki teknik adamlar balyozu hesap etmemişler.

 

İlaç kullanırken prospektüsünü okur musunuz? Yeni bir elektronik cihaz ya da yeni bir otomobil satın aldığınızda kullanım kılavuzunu inceler misiniz? Yeni giysi aldığınızda yıkama talimatına bakar mısınız… İşe girdiğiniz kurumun tarihini, çalışma şartlarını, kılık kıyafet yönetmeliğini okudunuz mu? Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, Türk halkı okumaz, kural tanımaz, kendi “Doğal Zeka”sına güvenir. Doğal Zeka, cep telefonunun en gelişmişini sever, ama en fazla bir ya da iki özelliğini kullanır, çünkü okumadığı için diğer özelliklerinin ne olduğunu bilmez.

 

Başbakanın şoförü de, koruması da, güvenlik amiri de kısacası çevresindekiler hiçbir şey okumamış, belli. Oysa otomobilin kullanım kılavuzunu okumuş olsalardı, yedek anahtardan kapıların hangi şartta kilitlenebileceği, acil durumlarda yolcuya hayati tehlike yaşatmadan kapıların nasıl açılacağını bilirlerdi. Eğer başbakanın çevresindekiler doğal zekalarına bu kadar güvenmeseler acil eylem planlarına uyarlardı. Başbakan fenalaştığında ambulans ve polis aranarak yolların açılması, sağlanabilirdi. Başbakanı kurtaracağım diye hastaneye ters yönden gitmeye kalkmaz, başkalarının hayatına kastetmez, yol boyunca park halindeki tüm araçlara çarpmazlardı. Hastane bahçesine girdikten sonra “doktor yok mu“ diye bağrışmalarına gerek kalmaz, doktor müdahaleye hazır şekilde bekliyor olurdu. İşte bu bir insan kaynakları konusudur.

 

Bankaların sesli yanıt sistemlerinde, tuşlara basmak yerine insan sesiyle yönlendirme sağlaması bir yapay zeka uygulaması. Otomatik Geçiş Sistemleri’nde (OGS) otomobilinizi tanıyan sistem de… Bazı iş merkezlerinin girişlerinde ilk ziyaretinizde fotoğrafınızı çeken, sonrakilerde yüz okuyarak güvenlikten geçmenizi sağlayan sistemler de yapay zeka… İnsansız uçak bir yapay zeka ürünü. Telefonu açtığınızda size yanıt veren mekanik ses… Bilgisayardaki arama motorları…

 

Yapay zekanın ileri olduğu sektörlerden biri otomotiv. Yeni model birçok otomobilde sensörlerden gelen bilgileri değerlendiren, sürüş seçeneklerini size göre ayarlayan, aracın dengesini ve hızını kontrol eden, yol şartlarını algılayan sistemler mevcut. Bunlar otomobilin farklı yerlerinden gelen verileri değerlendirerek optimum sürüşü sağlıyor. Uzmanlar yapay zekanın otomobillerde verimli kullanılabilmesi için yolların uygun hale getirilmesi gerektiğini söylüyor. Bir de kullanıcıları  uygun hale getirmek gerek. Unutmamak gerekir ki yapay zekayı kullanmak bir zeka işidir…

 

Yapay zekanın mucizeler yarattığı başka alanlar da var. Bir kaza, hastalık ya da doğuştan vücudunun bazı uzuvlarını kullanamayanların eli, ayağı, gözü, hatta dili olabiliyor. Yapay zeka uzaktan hissetme ve koku alma gibi duyularımızı bile elimizden alacak kadar ileri noktalarda…

 

“Yapay Zeka” terimi ilk kez 1956 yılında kullanıldı. Zaman içinde insanın yerine geçebileceği tartışılıyor. 2074 yılında yapay zekalı bir robotun hem fiziksel hem de psikolojik olarak bir insandan ayırt edilemeyeceği öngörülüyor. Yapay zeka modeli sayılabilecek böyle bir robot örneği ile biz de tanışmıştık. Anımsayanlarınız olabilir, Başbakan Japon robot Asimo’nun elini sıkmıştı.

 

Yapay zeka, bazı sektör ve coğrafyalarda insanların elinden rutin işleri almaya başladı.  Böylece tehlikeli, pahalı, hata riski yüksek, kalite/süreklilik/hız gerektiren işlerde insan çalıştırılması yerine makine çalıştırılması yaygınlaşıyor. Tehike çanları ilaç prospektüsü okumayanlar, televizyonun kullanma kılavuzuna bakmayanlar, elinde tuttuğu ileri teknoloji telefonla ne yapacağını bilmeyenler için çalıyor.

 

Siz Türkiye’de işsizlik yaşandığını mı sanıyorsunuz? Durun daha ne gördünüz… Asıl işsizliği niteliksiz personel yerini alacak “ucuz”, “sağlam”, “sürekli”, “düzenli”, “komut alan” Yapay Zeka hayatın vazgeçilmezi olduğunda görün.

 

“Yapay Zeka hayatında daha fazla yer alsın mı?” diye sorsanız itiraf edeyim yanıtım “isterdim” olurdu. Gördüklerime artık ne gülebiliyorum ne sinirlenebiliyorum. Bu sabah haberleri izliyorum, İtalyan Parlamentosu’nda sıradan bir üye kalkıp, “Türkiye’nin AB’ye girmesi için en az 20 yıl gerek” deyince, kızıyorum ama diyecek bir şey bulamıyorum. Ya acil eğitim, ya acil yapay zeka!

Paylaş