Yap git uzaklaş(MA), yanımda kal

 Bu haftanın en önemli gelişmesi 100 Dolara dizüstü bilgisayarlardı. Massachusetts Institute of Technology (MIT) Media Laboratory’nin kurucusu Nicholas Negroponte iki yıl önce teklif ettiği projeyi hayata geçiriyor. Bilgisayarlar hükümetlere satılacak ya da kurumlar alacak,  çocuklara dağılacak. Madem çocuklara okul götürülemiyor o zaman bilgi taşınabilen bilgisayarlar çocuklara gider. Milyonlarca çocuk okuma yazma öğrenecek. Fakirlik bitecek, suç azalacak. Negroponte’nin bir yere heykelini dikeceklerini sanmam, kitaplarda adı geçerse geçer… Denize at balıklar yesin misali… Ruanda’da, Nijerya’da ya da başka bir yerde eğitime bir tuğla koyuyor.

Türk firmaları da kurumsal sosyal sorumluluk projelerine büyük ilgi gösteriyor. Pek çoğunun, hakkını yemeyeyim devletin de ama konuyla ilgili kafa karışıklığı olduğunu söylememe gerek var mı? Sosyal sorumluluk aile ya da kurum dışında kalanlara yani topluma sorumluluğunu tarif eder. Zorunluluk değil, ‘gönüllülük’ ilkesine dayanır. Bu yüzden bir eğitim ve kültür meselesidir; uygulanması bir ‘kafa değişikliği’ gerektirir. Süreklilik ister. “Bugün yaptım, hayırsever oldum, bitti” gibi bir anlayış yoktur, adanmışlık sözkonusudur.

 Biz ne yapıyoruz? En çok büyük bütçelerle okul yapıyoruz. Dört duvar… İçine konacak öğretmeni, öğrenciyi, eğitimin kalitesini düşünmüyoruz. Zaten öyle bir olanak da tanımıyorlar bize. “Yap git uzaklaş”! Türkiye’nin en eski öğretmenlerinden biri küçük birikimleriyle Doğu”da bir köye okul yaptırdı. Bağışlanan bilgisayarlar, çocuklar kurcalayıp bozmasın diye kilit altında. Bilgisayarların görünüşü şahane, nem yüzünden çalışmıyorlar. Modelleri eskidi. Emekli öğretmen bilgisayarları kilitten kurtarmak için uğraşıyor.

 Bir de bu işi reklam unsuru olarak yapanlar var! İki haberi çıksın diye hayatında bilgisayar görmemiş çocuklara TIR’la bilgisayar götürüp, çocuklar bir saat oynadıktan sonra geri alıp gidenler olduğunu duyunca yutkundum. Üçüncü grup yapmak isteyip biraz üşendiği, biraz da “Aman pahalıdır altından kalkılmaz şimdi” diyerek ömür boyu korkanlar. Evet pahalıdır, çünkü zaman ve emek harcanır.

 Geçtiğimiz hafta 2006-2007 çalışmalarını sonuçlandıran İndeks Strateji Yarışması 95 üniversite öğrencisine staj olanağı, 52 gence de eğitim fırsatı yarattı. Beş yıldır süren bir sosyal sorumluluk projesi bu. Hedefi yetenek yönetimi. Her yıl üniversiteden mezun olan üç gençten biri işsiz. Pek çok genç de tesadüfen girdiği işyerinde mutsuz. Proje gelecek yıl Milliyet İnsan Kaynakları ve insankaynakları.com’la birlikte yürüyecek, büyüyecek. Sürekliliği olsun, daha fazla gence ulaşsın diye! Küçük bir ekip, “yok” paralarla muazzam bir bütçe yarattı. Gönül bütçesi. Olabiliyormuş demek. Şimdi onu kurumsal yapılarla paylaşmak zamanı. Yüzünü görmediğiniz gençler yararlansın diye.

Neden gençler? Dünyada işsiz sayısı 191,8 milyon. Gelecek 10 yıl içerisinde 1 milyar iş yaratmamız gerekiyor. 300 milyondan fazla genç yoksul, 84 milyon genç işsiz. Türkiye’deki genç nüfus 13 milyon civarında… İşsizlik oranı yüzde  21,7. Daha ne olsun, işte bunun için!

Anımsayacaksınız 2006 Nobel Barış Ödülü, Bangladeşli Muhammed Yunus’a verildi. Yunus, mikro kredi projesiyle ödülü hak etti. Mikrokrediler, geleneksel banka kredilerini alamayacak kadar fakir girişimcilere, özellikle kadınlara 50-100 dolar gibi küçük miktarlarda veriliyor. Bankadan bugüne kadar yüzde 97’si kadın 6.61 milyon kişi kredi aldı. Onlar artık bir bakıma  özgür. Çocuklarının karnını doyuruyor, koca dayağından korunuyor. Çoğunun Yunus’un yüzünü bile gördüğünü sanmıyorum.

Heykelinizin dikilmesine gerek yok, bir yerlerde bir küçük çocuk, bir genç, bir yaşlı, bir ağaç, bir gölet sizin ilginizi bekliyor. Kurumadan, karınca kararınca uzatın elinizi, değiştirin kafanızı, açın gönlünüzü! Ve yalnızca bu yıl değil, gelecek yıl, sonraki yıl, her yıl yapın. Bu ülke bizim.

Paylaş