Virgülüne dokunmadan

Yazının başlığı, “virgülüne dokunmadan” çünkü, aşağıda okuyacaklarınız yıl başından bu yana istihdamla ilgili medyada çıkan haberler. Geçenlerde bazı haberleri biriktirdiğimi farkettim. Hani istediğim kadar zaman ayıramadığım, okuyamadığım ya gerekirse diye düşündüklerim… Kirli çıkı diyebilirsiniz. Sağlık olsun. Arada bir koy sepete türü haber biriktirmenin faydasını her zaman görmüşümdür. Size de tavsiye ederim.

Hemen hepimiz her gün gazete okuyoruz. Yine her gün istihdama ilişkin haberleri görüyoruz. Okuyoruz diyemiyorum, çünkü bazen zaman olmuyor bazen daha önemli işler araya giriyor. Bakıyor ama görmüyoruz. Düşündüm ki, madem ben kendim için böyle bir istihdam kumbarası yaptım. Bu haberleri toplu halde sizinle paylaşmalıyım ki, bir anlamı olsun.

Peşinen söyleyeyim, yazının sonunda çıkartmanızı istediğim bir ders yok. İstihdamın yurt içi ve yurt dışındaki fotoğrafını takdim ederim.

Dünyadaki işsizlerin yarısı genç

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Küresel İstihdam Eğilimleri Raporu’nda, küresel işsizliğin 2005’te de yükseldiği açıkladı. Bir önceki yıl dünya genelindeki işsiz sayısı iki yıl öncesine göre 2.2 milyon artarak 191.8 milyona yükseldi.

Raporda, dünyadaki işsizlerin yarısının gençlerden oluştuğuna ve genç işsizlerin sayısının giderek arttığına dikkat çekildi. Raporda, birçok ekonomideki büyümenin yeni işlere veya ücret artışlarına dönüştürmede başarısızlığı ile doğal felaketler ve artan enerji fiyatlarının, özellikle yoksulları ağır biçimde etkilediği anlatıldı.

Raporda, kadınlarla erkekler arasındaki istihdam açığının son on yılda bir ölçüde kapandığı, ancak açığın gene de büyük olduğu ifade edildi. Dünyada işsizlik oranının en yüksek olduğu bölgenin yüzde 13.2’lik oranla Ortadoğu ve Kuzey Afrika olduğu belirtildi.

Kaynak: Hürriyet, 5 Şubat 2006

Devlet prime katılsın kadın istihdamı artsın
TİSK raporunda Türkiye’de kadınların işgücüne katılım ve istihdam oranlarının çağdaş ülkelere göre çok düşük olduğu belirtilerek, 1990 yılında her 3 kadından 1’i istihdam edilirken, bu oranın 2004 yılında 4 kadından birine düştüğü kaydedildi. AB ülkelerinde 2 kadından 1’i istihdama katılıyor. Ulusal İstihdam Stratejisinin ve kapsamlı bir kadın istihdamı politikasının olmaması, çalışma mevzuatımızın kadınları koruma amacıyla bu alanda işyerlerine aşırı yükümlülükler getirmesi, buna karşılık güvenceli esneklik yöntemlerini AB düzeyinde içermemesi sonucu, keskin rekabet şartlarındaki işyerlerinin kadın istihdamı konusunda çekingen davranmaları, ağır istihdam vergilerinin kayıtdışı istihdamı cazip kılması, genel eğitim ve mesleki eğitimin yetersizliği, işyerlerinin işgücü ihtiyaçlarına uygun eğitim verilmemesi, sivil toplumun ve kadın derneklerinin dağınık yapısı kadın istihdamındaki sorunların nedenleri.
Kaynak: Şükrü Küçükşahin, Hürriyet, 11 Şubat 2006

Ekonomik kriz aileleri vurdu boşanma oranı yüzde 245 arttı
Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) hazırladığı rapora göre, son 15 yılda boşanma oranı yüzde 245 arttarken, 2000-2004 yılları arasında 353 bin 765 çift boşandı. ATO’nun Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün verilerinden yararlanarak hazırladığı “Boşanma Raporu”na göre, borçlarını ödeyemeyen vatandaşların icra ile yüz yüze kaldığı da belirtildi.

Kaynak: Hürriyet, 13 Şubat 2006

Her 4 Türk’ten biri yoksulluk sınırında
Türkiye genelinde her yüz kişiden 1.29’unun açlık, yüzde 25.6’sının ise yoksulluk sınırının altında bulunduğunu ortaya çıkaran TÜİK’in yoksulluk araştırması, kırsal kesimde hem yoksulluğun hem de açlığın giderek büyüdüğünü gösteriyor. Kırsal kesimde açlık çekenlerin oranı yüzde 2.39’a yoksulluk sınırının altındaki nüfusun oranı ise yüzde 40’a kadar yükseldi. Okur yazar olmayıp yoksul konumda olanların nüfus içindeki payı 2003’de yüzde 9,66 iken bu oran 2004’de yüzde 10,22’ye çıktı. Türkiye’de ataerkil ailelerin yüzde 32.02’sinin, çekirdek ailenin ise yüzde 23.25’inin yoksulluk sınırının altında bulunduğu belirlendi. Kentlerde 15 ve daha yukarı yaşta istihdam altındaki fertler kapsamında, maaşlı olarak çalışan ve yoksul konumda bulunanların nüfus içindeki payı 2003’de yüzde 17,47 iken 2004’de yüzde 17,88’e yükselirken, kırsal bölgelerde yüzde 7,25’den yüzde 6,96’ya indi. Türkiye genelinde ücretli ve maaşlı olarak çalışan fertlerin yoksulluk oranı, yüzde 15,28’den yüzde 10,35’e, kentlerde yüzde 14,27’den 8,79’a, kırsal kesimde de yüzde 19,03’den yüzde 16,71’e geriledi. Türkiye çapında ekonomik olarak aktif olmayan ve yoksul konumda bulunanların nüfus içindeki payı yüzde 36,70’den yüzde 36,08’e, 15 yaşından küçük yoksul fertlerin oranı da yüzde 28,77’den yüzde 28,65’e indi.

Kaynak:  Hürriyet, 26 Aralık 2005

Beyaz yakalıya iş bankacılık, sağlık ve havacılıktan

Ekonomide son üç yılda büyümenin devam etmesiyle birlikte hareketlenen Türkiye’de, bankacılık, havacılık, ilaç, sağlık ve enerji, beyaz yakalıya istihdam yaratma açısından lokomotif sektörler olacak. 2006’da Koç, Sabancı gibi büyük gruplar yaklaşık 20 bin yeni istihdam yaratacak. Bankacılıkta ise yaratılacak istihdam sayısı şimdiden 10 bin olarak açıklanıyor. Büyük gruplar önümüzdeki dönemde enerjiyi önemli bir istihdam kapısı olarak öne çıkartacak.Havacılık sektöründe ise akaryakıtta ÖTV’nin indirilmesiyle bilet fiyatlarının ucuzlaması ve uçak taşımacılığına talebi artırması, havayolu şirketlerinin filolarını genişletme kararlarını beraberinde getirdi. Uçak sayısı ve uçuş noktalarının yanı sıra koltuk kapasitelerini artıracak şirketler doğacak personel ihtiyacını yeni alımlarla giderecek.

HRM Danışmanlık Kurucu Ortağı Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka “GSMH’ye bakıldığında önümüzdeki yıl öncelikle otomotiv ve perakende sektöründe büyüme bekliyoruz. İstihdam açısından bakıldığında bankacılık, havacılık, inşaat, ilaç, sağlık sektörleri önde gelecek. Önümüzdeki yıl içerisinde bankacılık sektöründe yüzde 20’lik bir büyüme öngörülüyor” dedi.

Kaynak:  CnnTurk, 20 Şubat 2006

Kamuya 100 bin yeni personel

PTT Genel Müdürü Osman Tural, personel ihtiyacını karşılamak için 1.250’si posta dağıtıcısı olmak üzere 3 bin personel alınacağını bildirdi. Bu yıl devletin geneline ise toplam 100 bin yeni personel alınacak. 2005’de kamu kurum ve kuruluşlarında emeklilik, istifa veya ölüm yoluyla ayrılan personelin yüzde 80’ini kuruluşlar herhangi bir kurumdan izin almadan doldurabilecek. Bu  çerçevede 75 bin yeni personel kamuda işe başlatılırken, KİT’ler ve yerel yönetimlere alınacak yeni personelle sayının 100 bini bulması bekleniyor.  

Kaynak:  Sabah 24 Ocak 2006

Türkiye, Avrupa’nın en yoksul ülkesi

Satın alma gücü paritesi (SAGP) ile AB ülkelerinde kişi başına gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) 100 olarak alındığında, Türkiye 29 puan ile son sırada kalıyor. Türkiye AB 25’in yüzde 29’u, Portekiz ise AB 25’in yüzde 72’si oranında kişi başına GSYİH değerine sahip iken, Portekiz Türkiye’den yaklaşık yüzde 148 oranında daha fazla kişi başına GSYH değerine sahip bulunuyor. Lüksemburg’da kişi başına GSYH değeri ise Türkiye’nin yaklaşık 7.8 katını buluyor.

Kaynak:  NTV-MSNBC, 18 ocak 2006

Asgari ücret gıda harcamasına bile yetmiyor
TÜİK’in komisyona getirdiği rakamlara göre tek işçinin geçimini sağlayabilmesi için ayna net 508.19 YTL’ye gereksinimi bulunuyor. Buna karşın asgari ücretin net tutarı bunun yüzde 25.1 gerisinde net 380.46 YTL olarak belirlendi. Söz konusu asgari ücretle 4 kişilik bir aile ancak 20 günlük gıda harcamasını karşılayabiliyor. Yeni asgari ücret dört kişilik bir ailenin gıda, barınma, sağlık, bakım ve benzeri tüm gereksinimlerine ise 6.2 gün yetiyor. Asgari ücret, yetişkin bir işçinin gıdanın yanı sıra sağlık, bakım ve benzeri diğer harcamalarını ancak 22.7 gün karşılayabiliyor.

Kaynak: Hürriyet, 26 Aralık 2005

Kapasite kullanımı ve işsizlik
İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranlarının, 2005 yılının aralık ayında, bir yıl öncesine göre 3-4 puan gerileyerek yüzde 80,4’e düştüğü açıklandı. İmalat sanayiinde 12 aylık ortalama kapasite kullanım oranı geçen yılın mart ayından beri sürekli geriliyor. Buna rağmen imalat sanayiinde üretim artıyor. Yılın ikinci yarısındaki gelişmeler yüksek kapasite artışlarına rağmen imalat sanayiinde, üretimde çalışan sayısının yıllık ortalama olarak düştüğünü gösteriyor. Bir başka ifadeyle, imalat sanayiindeki büyüme ve kapasite artışları, işsizlik sorununu çözeceğine ağırlaştırmış. Türkiye’deki nüfus eğilimlerine baktığınızda çalışabilir nüfusun iş bulabilen kısmı diğer benzer ülkelere göre çok düşük. Tarımda aşırı istihdam sorunu var. Hem imalat sanayiinde hem de tarımda istihdamın azaldığı bir süreçte sadece hizmetler sektörüyle işsizlik sorunu çözülmüyor.
 
Sorunun çözümü
Hükümet artık istihdama odaklanacağını ve reformlara bu açıdan bakacağını açıkladı. İşgücünün eğitim boyutu ön plana çıkarılıyor. İşgücü piyasasının esnekliği ve istihdamdan alınan vergiler de önemli. Ancak, vergi indirimleri ileride kamu borcunu artırmayacak biçimde yapılmadıkça inandırıcı olmuyor. İnandırıcılıkla birlikte kayıt dışılık da önlenmedikçe indirimlerin istihdamı artırıcı etkisi sınırlı kalıyor.

İşsizlik, düşmek bir yana, artıyor!
İşsiz sayısı 2.5 milyona dayanırken, işsizlik oranı da yüzde 10.1 oldu. Büyüme varken işsizlik neden düşmüyor? Bunun bir nedeni elbette verimlilik artışları. Hatta başlıcası. Daha az işçiyle aynı üretim yapılıyor, ya da aynı işçiyle daha fazla üretim yapılıyor. Egemen olan elbette ikincisi.

Asıl sorun tarımda
Ülkemizde kamu yatırımları bütçe içinde son iki yıldır payını artırıyor. Artan yatırımlar ek bir istihdam kapasitesi yaratmaktan çok, mevcut kapasitenin yenilenmesi ve iyileştirilmesi yönündeydi. İşsizliğin çok ciddi bir nedeni ise tarımda. Tarımda çok ciddi bir fakirleşme yaşanıyor. Son bir yılda tarımdan 1 milyon kişi kopmuş. Ve tabii çoğu kentlere göç ederek işgücüne katılmış, ama iş bulamamışlar. Tarımda ciddi bir büyüme ve verimlik gelişmesi olmadan işgücündeki arz yavaşlamayacak görünüyor. O zaman da işsizlik azalmayacak demektir.
Kaynak: Milliyet, 23 Ocak 2006

Erdoğan’dan sanayiciye: AB bize muhtaç değil
Sanayiciden hükümete: İşsizlik artışı geliyor

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) düzenlediği 3. Bölgesel ve Sektörel Ekonomi Zirvesi’nde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB ile ilgili eleştirilere yanıt verirken, reel sektöre, “AB bize muhtaç değil, isterse başka ülkelerden alır” diye seslendi. Reel sektör temsilcileri ise hükümete, “Ya sorunları çözün ya da işsizliğin artmasına hazırlıklı olun” uyarısında bulundu. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da, konuşmasında, “Hem ihracatta, hem de iç piyasada yaşanan sıkıntılar, artık pek çok müteşebbisimizin, dayanma sınırının ötesine geçmektedir” dedi. Başbakan Erdoğan, sektör temsilcileri ile 5 saat süren toplantısının ardından yaptığı açıklamada, en sıkıntılı sektörün tekstil, hazır giyim, konfeksiyon, deride olduğunu gözlemlediğini kaydetti.

Kaynak: Referans Gazetesi, 7 Şubat 2006

Türk işçisi Rusya ve Irak’a daha çok gidiyor…

İŞKUR kayıtlarına göre, 2002 yılında 26 bin 916 olan yurtdışına giden işçi sayısı, 2003’te 34 bin 151’e, 2004’te 40 bin 198’e, 2005’te de 60 bin 353’e ulaştı.Irak ve Afganistan’ın yeniden yapılandırılması sürecinde bu iki ülkeye giden Türk işçi sayısında son 4 yılda önemli oranda artış yaşandı. Geçen yıl en fazla Türk işçi Rusya’ya gitti. Rusya’ya 2002 yılında 10 bin 137 Türk işçi giderken, bu sayı 2005 yılında 19 bin 540’u buldu. En çok işçi gönderilen ikinci ülke ise Irak oldu. Irak’a 2002’de giden Türk işçilerin sayısı 191’de kalırken, 2005’te gidenlerin sayısı yaklaşık 43 kat artarak 8 bin 237’yi buldu.

Kaynak: HaberX, AA, 8 Şubat 2006

Uluslararası Çalışma Örgütü
Uluslararası Çalışma Örgütü raporunda geçen yıl dünyadaki yüzde 4.3’lük Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) artışına karşın, tüm dünyada aşırı yoksulluk içindeki 500 milyonu aşkın insandan yalnızca 14.5 milyonunun, kişi başına günde 1 dolarlık kazançla belirlenen yoksulluk sınırının üstüne çıkabildiği bildirildi. Raporda, dünyadaki işsizlerin hemen hemen yarısını 15-24 yaş arası kişilerin oluşturduğuna ve gençler arasında işsiz kalma olasılığının, yetişkinlere göre üç kat daha fazla olduğuna işaret edildi. Rapora ilişkin değerlendirmede bulunan ILO Genel Müdürü Juan Somavia, tek başına ekonomik büyümenin, istihdam alanındaki küresel gereksinimleri karşılamaya yetmediğine dikkati çekti. Kaynak: Cnnturk,  5 Şubat 2006

Sokaktaki işsizlik yüzde 17’yi aşıyor…

Türkiye’de iş aramadığı için işsiz kabul etmediği “işsizlerle” mevsimlik çalıştığı gerekçesiyle işgücüne dahil edilmeyenler de dikkate alındığında Türkiye genelindeki işsizlik oranı yüzde 17.2’ye ulaşıyor. Gençler arasındaki işsizlik ise aynı yöntemle yüzde 30’a çıkıyor.İş aramayıp ancak iş bulsa işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirten toplam 1 milyon 780 bin kişi işsiz olarak sınıflandırılmıyor. Ayrıca mevsimlik çalıştığı için bu mevsimde işi olmadığı için çalışmayan 342 bin kişi de işgücüne ve işsizlere dahil edilmiyor. İş aramadığı için işsiz kabul edilmeyenlerle mevsimlik nedenle çalışmayanlar da işsiz kabul edildiğinde TÜİK’in en son 2 milyon 478 bin kişi olarak açıkladığı işsiz sayısı, 4 milyon 609 bin kişiye yükseliyor. İşgücüne dahil olanların sayısı ise 24 milyon 683 bin kişiden 26 milyon 805 bin kişiye yükselirken, yüzde 10.1 olan işsizlik oranı ise yüzde 17.2’yi buluyor. Kaynak: Hürriyet 27 Ocak 2006

Bir türlü kapatılamayan kara delik: İşsizlik

Türkiye’nin en büyük sorunlarından olan işsizlikte, 2008’e kadar iki milyona yakın istihdam sağlanacak olmasına karşılık, işsizlik oranı pek değişmeyecek.

2006-2008 dönemini kapsayan 3 yılda yaklaşık 1.7 milyon yeni istihdam sağlanacak, ancak yine de işsizlik oranı pek değişmeyecek ve 2008 yılında yüzde 9.6 seviyesinde gerçekleşecek.
Kaynak: HaberX, AA, 15 Ocak 2006

Paylaş