Teşhis için teşekkürler, yorum istiyorum

 

 

Kızlara sosyal, erkeklere gerçekçi meslekler yakışır… Kızlar sanatla, erkekler mekanik işlerle uğraşır… Erkekler risk alır, kızlar almaz… Türk genci girişimci doğmaz ama, kazara doğacak olursa, erkekler girişimci olur. Kızlar elinin hamuruyla erkek işine karışmaz. İşte gençlerimizin profili…

 

Türkiye’nin değişik yörelerinde yürütülen bir çalışma, ülkemizin kariyer haritasını çıkarmış. Türkiye’de toplam 41 ilde, yaş ortalaması 18 olan, yaklaşık 100 bin gence ne olmak istediği sorulmuş. İlginç bir manzara çıkmış ortaya. Kızlarımızla erkeklerimiz taban tabana zıt…

 

Araştırma yabancı bir çalışmanın Türkiye’ye uyarlanmış hali. Ben uyarlamaları sevmem. Araştırmada bir takım kriterler var. Yabancı bir dil ve kültürden çeviri. Gerçekçi kariyer, artistik kariyer, geleneksel kariyer bunlardan bazıları. Ne nedir, anlayana aşkolsun. Kendimi düşündüm. Benim mesleğime baktım… Gerçekçi desem değil, geleneksele girse de hemen çıkıyor… Araştırma desem evet, ama biraz artistik yanı var! Ben ne yaptım böyle?…

 

Ne demek istediğimi şimdi daha iyi anlayacaksınız; Türkiyemiz’de gerçekçi kariyer eğilimi en yüksek olan il, İçel. İçel’i neyiyle tanımlayabilirsiniz? Pek çoğunuzun aklına bir şey geleceğini sanmam. Belki de bu yüzden çocuklar gerçekçi davranıyor diye mi düşünmeliyim… Araştırmacı kariyer eğilimi en yüksek il Adana olmuş. Adana deyince aklıma değişik bir sürü şey gelebilir. Çukurova Üniversitesi, İncirlik Amerikan üssü, pamuk tarlaları ya da kebap… Araştırma konusu ve Adana benim beynimde yan yana gelmez… Artistik kariyer eğiliminin patlama gösterdiği iller Tekirdağ ve Bolu. Ödülü paylaşmışlar. Siz Tekirdağ ya da Bolu’da artistik neyle karşılaştınız? Zorladım, Mengenli aşçılar aklıma geldi… Tek artistik şey buysa yandık! Girişimcilik Muğla’da boy gösteriyor, Türkiye’nin en girişimci gençleri Muğla’da bulunuyorsa, neden Muğla ekonomisi bu kadar durgun? Geleneksel meslekler de Erzurumlu gençler arasında popülermiş… Ne diyeceğimi bilemedim.

 

Alıp, çeviri yapıp soruyoruz. Bulduğumuzu yazıyoruz. Alt alta koyup topluyoruz. Al sana araştırma diyoruz. Tespitten analize geçmemizde fayda var. Yaptığımız araştırmaların çoğu teşhis etmek üzerine yoğunlaşıyor. ‘Neden-niçin-nasıl’ türünde sorulara yanıt vermek ise bir başkasının işiymiş gibi davranıyoruz. Neden ile sonuç arasında ilişki kuramıyoruz. Ortaya bu araştırma gibi dünyadan kopuk, Türkiye’yle ilgisiz bir veriler bütünü çıkıyor.

 

Yukarıdaki araştırma sonuçlarından anlayamadığım noktalar şunlar: Neden kızlar mühendisliklere ilgi duymaz, gerçekten duymaz mı? Hangi mühendislik dalında ne kadar kız öğrenci var? Türkiye’nin hangi mühendislik alanlarında istihdam yaratmaya gereksinimi var? Neden gençlerimizin arasından girişimci çıkmaz? Bu onların eğitimlerinden mi kaynaklanıyor? Girişimci olmak isteyen gençlerin baba mesleği nedir? Girişimci olmak isteyenler ne tür iş kollarında kendilerinde girişim yapma arzusu buluyorlar? Ülkemizde girişimci olmak isteyenler için gerekli olan ekonomik ve yasal alt yapı mevcut mu? Bu araştırma sonuçlarının gerçekleşenlerle ilgisi nedir? Bu rakamlardan ne anlamalıyız?

 

Hepimiz işi eksik yapıyoruz. Amaçla aracı karıştırıyoruz. Çocuğum ne/nasıl okusun sorusunu sormak yerine, ilkokuldan itibaren çocuğu hangi okula sokmalı telaşı yaşıyoruz. Çocuğun eğilimlerini ölçmek yerine, sınavda problem çözme yeteneğine konsantre oluyoruz. Kendi kariyer eğilimimize bakmadan çocuğumuzun kariyer ilgisini ölçüyoruz: Artistik, geleneksel!

 

Bu araştırmaya katılan gençlerin çoğunun ne istediklerini bildiklerini sanmıyorum, mesleklerin ne ifade ettiklerinden haberleri olduğunu düşünmüyorum, Türkiye’de hangi meslek dalının önünün açık olduğu konusunda fikir sahibi olduklarına da inanmıyorum. Bizim çocuklar, işte böyle duygu ve bilgi birikimiyle üniversiteye giriyorlar.

 

Genç, üniversitenin ilk yılında hevesle okuluna gider. Sınav sarhoşudur. İlk aylar heyecan içinde geçer. İkinci yılında “ya burası lise gibi” diyecek olur, farklı eğlence ve ilgi alanlarına dalar. Üçüncü yılda kaybolur. Dördüncü sınıf, kafasına saksı düştüğü yıldır. “Ne olacak benim halim?” sorusunu sorar… Herhangi bir işyerinin kapısından içeri girmeden okuldan mezun olur. Çünkü bizim üniversitelerimizde staj, imza atılacak bir kağıt parçasıdır.

 

Ne temel eğitim ve orta eğitim kurumlarında ne de üniversitelerde doğru dürüst kariyer ofisleri bulunur. Birkaç tanesinde bulunması, Türkiye geneli için bir ölçü teşkil etmez. Kapısında kariyer ofisi yazan bürolarda çalışanların çoğu kazara orada oturur. Tesadüfen kariyer uzmanı olan biri, gencin kariyer telaşında ne kadar yardımcı olur?

 

Mesleklerin içeriğini öğrenme fırsatı bulamayan çocuk, o mesleğin kendisine uygun olup olmadığını nasıl anlar… Üniversite hayatı boyunca staj yapmamış bir öğrenci okuduğu dalda kendisinden beklenenlere yanıt verip veremeyeceğini nasıl ölçebilir…

 

Yapılan araştırmalar bunun için bana yeterli bilgi vermez. Tespit yaptık, ki o da eksik, ama  yeter… Artık, çözüme yönelik yorum bekliyorum.

Paylaş