Susma sustukça sıra sana gelecek, korkma korktukça bir kez daha yapacak

Bu ayın forum konusu “taciz”di. Taciz başlığı altında gelen yanıtların neredeyse hepsi cinsel taciz üzerine oldu.

Aşağıda okuyacağınız yorumların bazıları, size tanıdık gelebilir. Bazılarına benim gibi şaşıracaksınız. Çünkü yanıtlayanların küçük de olsa bir kısmının konuyu küçümsediklerini göreceksiniz.

Aslında kadınların taciz mağduru olduklarının kabullenilmiş gözükmesi, yetmezmiş gibi sorumlusu olarak da gösterilmesi acı. Yıkılması gereken tabular var. Taciz konusunda konuşmak bunlardan biri. Ama sanırım daha önemlisi önyargılar. Taciz utanılacak bir şey değil, saklanılacak bir şey de değil. Bu yazıyı okuyanlar arasında uğradığı tacizi hayatının sonuna kadar saklamayı planlayanlar olduğunu biliyorum. Sizin için en doğrusu neyse onu yapın. Daha fazla zarar göreceğinizi bile bile ortalara çıkıp kendinizi feda etmenizi isteyemem.

Ama… cesaretiniz varsa, sonuçlarına katlanabiliyorsanız, ayağa kalkmanız gerekiyor.

Sustukça, sıra bir başkasına geçecek, korktukça bunu yapanlar alışkanlıklarına devam edecek.

Cinsiyet ayırımı yaptığımı düşünmenizi istemem. Çünkü hiçbir konuda yapmadığım gibi bu konuda da yapmam, yaptırmam. Gelen yorumlardan, tacizin üstelik cinsel tacizin yalnızca kadınlara uygulanan bir şiddet türü olmadığını göreceksiniz. Erkeklerin de bu konuda şikayetleri var. Tacizi yaratanların yüzde yüz erkek olduğunu ilan edemeyiz. Erkekler yaparsa “tü kaka”, kadın yaparsa “ne güzel… lütfen biraz daha” zihniyetiyle de dolaşamayız. Kimden gelirse gelsin, nasıl gelirse gelsin, taciz tacizdir. Kadın erkek ayırımı yapılamaz. Ancak şu gerçek de unutulamaz, pek çok başka ülkede olduğu gibi bizim ülkemizde de tacize uğrayanların neredeyse tamamı kadınlar.

Cinsel tacizi küçümseyenlere küçük bir hatırlatma, sizin de kızınız, karınız, bir kadın yakınınız var. Bu konuyu düşünürken bir zahmet onları gözünüzün önünden geçirin. Bakalım hala aynı şeyleri hissedebiliyor musunuz.

Bu arada taciz deyince çalışanların en önemli yarasının tacizin cinsel boyutlu olan kısmında bulunduğunu gördük. Ama bu ülkede ve tüm dünyada hakaretle, sözlü ve sözsüz çeşitli tarzlarla tacizler yaşandığını ve başka yöntemler kullanılarak da insanların taciz edildiğini unutmayalım.

Çoğu katılımcı kadınların giyim ve kuşamlarıyla bu tacizi yarattıklarını söylüyor. Bu ciddi bir insan kaynakları sorunudur. İşyerinizde giyim kuşam konusunda kurumsal bir yaklaşım benimseyin ya da benimsetin.

Tacize Uğrayanlar Konuşuyor

Burada okuyacaklarınız, aslında dünyanın en acıklı konusu. İstemediğiniz ilişkilere zorlanmak, acaba susarsam işi alabilir miyim diye düşünmek, ses çıkartmamalıyım bu işe ihtiyacım var diye çaresiz kalmak…

“20 yaşındayım ve daha ön görüşmede bile tacize uğradığım oluyor. Anlamadığım, gittiğim görüşmelerde titiz ve temiz görünmeye dikkat ederim, üstelik çirkin de değilim. İş görüşmelerine ne tarzda kıyafetle gitmeliyim bilemiyorum.”

“İlk iş görüşmemde çok büyük bir fabrikanın müdür yardımcısı tarafından tacize uğradım, ben işe giremedim, o da işinden oldu. Şu an işsizim, ilk iş görüşme deneyimim çok ağır geldi, güvenimi yitirdim kendime de çevreye de. İnsanlar konumlarını, erkekliklerini kullanırken insan olduklarını unutuyorlar. Namus, şeref, paranın önüne geçti maalesef. Eğitim de yetmiyor artık insanlara… Şu an işim olabilirdi ama göz yumamazdım.”

“İşyerinde, bayan bir üstüm tarafından ilişkilerimin takibi yapılıyor.Yine aynı işyerindeki bayan arkadaşıma karşı yoğun bir baskı var.”

“Bir kadın bunu hak etmek için ne yapmıştır? Bu neyin sonucudur? Ceza mıdır? Onur duyulacak bir durum mudur? Yani güzel olduğuma sevinmeli miyim?”

“Patronum tarafından taciz edildim. İşin gerçeği, patron bayan, yaşı bayağı bir var… Bunun nedeni ne olabilir, bana göre çok ters bir durum, umarım anlamışsınızdır.”

“Genel müdürün vaktinin uzun bir bölümünü bayan elemanların yanında geçirmesinin teknik adı var mıdır? Bence günümüzde bayanların tacizi ya da seksi/erotik giyinmeleri ile tahrik sonucu, erkeğin,oluşan durum karşındaki tavrı taciz midir?”

………….

Güzin Abla Köşesi

Kendimi tutamayıp bazılarına yanıt vermek gereği hissettim. İşte bazı arkadaşların cinsel taciz konusundaki görüşleri ve benim yorumlarım;

“Yani işi buldum da, olay tacize geldi… Taciz bir gerçek olabilir, ama Türkiye’de oturtulan “İnsan kaynakları” konsepti Amerika’daki ya da Avrupa’daki ile bir değil… Her hafta Avrupa’da ya da Amerika’da yaşanan sorunları ülkemize taşıyıp, web sitenizde görüş alacağınıza, Türkiye’ye özgü sorunlarla uğraşın! Yöntem ve Sistemi aynen alıp oturttuk ama sorunları bile alıp oturmayın… Mülakatlarda hala insanları ihtisas performansına göre değil, İngilizce bilgisine göre değerlendiren kurumları eğitin. Halen bunu bile beceremiyorken şu an için başlı başına sorunumuz olmayan şeylerle vaktimizi almayın…”

Sevgili okurum, sizi bu konuyla meşgul ettiğimiz için nasıl üzüldüm, tarifi mümkün değil. Ancak neden yanıt verip zaman ayırdığınızı da anlayabilmiş değilim. Taciz konusunu işledik çünkü üstü sürekli örtülen, altı da sürekli kanayan bir yara. Mülakatlarda anlaşılan İngilizce’niz yetersiz olduğu için olumlu sonuç alamıyorsunuz. Ama unutmayın, sizin girdiğiniz o mülakatlardan bazı kadınlar allak bullak olarak çıkıyor. Neden biliyor musunuz, tacize uğruyorlar. Görmezden mi gelelim? Taciz konusunda cinsel taciz ya da diğer taciz ayırımı yapmadık. Ama yukarıda bir zaman ayırıp okuduklarınız, cinsel tacizin ne kadar yaygın olduğunu gösteren birkaç örnek. Anlıyorum karnınız aç, işiniz yok ve tacizi düşünemiyorsunuz. İş bulduğunuzda ya da karnınız doyduğunda da bu konuya verdiğiniz önem bu kadarla mı kalacak, merak ediyorum. Ve son sözüm, evet pek çok şeyi ABD’den ya da Avrupa’dan düşünmeden küt diye getirdik. Keşke bu tür uygulamalar için de küt diye getirebileceğimiz bir şeyler olsa…

“Farz edelim siz bir erkeksiniz ve karşınızda çok alımlı, güzel ve aşırı derecede açık giyimli bir bayan var ve işiniz gereği aynı odayı paylaşıyorsunuz. Dürüst olun taciz eder misiniz (gözünüzle) yoksa sıradan bir durum gibi işinize mi yoğunlaşırsınız?”

Farz edelim ben bir insanım. Ve samimiyetle söylüyorum, odamdaki kişinin cinsiyeti beni ilgilendirmezdi. Karşımdaki kişi herhangi bir şekilde bende rahatsızlık oluşturduysa, o zaman bunu kendisiyle paylaşır ve beni rahatsız etmesine engel olurdum. Kaçamak göz tacizlerini anlayışla karşılamamı beklemiyorsunuz herhalde. Samimiyetle.

“Kabahat taciz edende mi? Edilende mi?”

Verdiğiniz yanıt, “dişi köpek kuyruğunu sallamazsa…” gibi bende unutmak istediğim bir yaklaşımı anımsattı. Üzüldüm. Tecavüze uğrayıp, bir de ailesi tarafından ölüm fermanları imzalanan, töre cinayetlerine kurban edilen kızlarımızı anımsadım. Ne farkı var, söyler misiniz? Bir an bu tavrı değiştirmeyi düşünebilir misiniz? Deneyebilirsiniz… Unutmayın tacizin affedilecek bir yanı yok. Taciz eden siz olduğunuzda sorun sanıyorum yok. Taciz edilen siz olduğunuz da sanıyorum sorun büyük. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın dersek, kızımızı ve karımızı ve hatta annemizi tacizden kim kurtaracak.

“Osmanlı ve Batı kültürüne sahip birisiyim. Erkek olduğum halde günü birlik ilişki yaşayamıyorum. Çünkü değerlere önem veren birisiyim. Nasıl oluyor da bayanlar daha rahat olup günü birlik ilişki yaşayabiliyorlar. İnsan, ilişkilerinde saygı ve sevgiyi gerçekten canı gönülden benimserse, ömür boyu temeli sağlam ve hiçbir zaman yıkılmayacak ilişkiler kuracağına inanıyorum.”

Sözünü ettiğiniz bireysel bakış açısının taciz ile ilgisini kuramadım. Diyelim ki kurmak istemedim. Sanırım iş yerinizde gördüğünüz ve tasvip etmediğiniz olaylar var. Sakın siz bu ikilemler içinde gidip gelirken, iş yerinizde bir kadın ya da bir erkek anlatamadığı, utandığı ve acı duyduğu bir ilişkiye zorlanıyor olmasın. Ahlak başka bir kavram, taciz ise daha başka.

“Merhabalar Yaprak Hanım. İşyerlerinde oldukça mini etek giyip erkekleri baştan çıkartan kadınların sizce hiç mi suçu yoktur?”

Ben, size bakmayın derim.

İş yerinizdeki insan kaynaklarını, kurumsal kültüre uyulması açısından ikaz edin derim. İş yerleri, çarşıda pazarda dolaşıldığı gibi gelinen yerler değildir. Kurumsal kültürde bu tür davranışların yeri yok. Ama birileri mini giyiyor diye cinsel tacizi hafife almam mümkün değil. Sanırım buradaki konu insan kaynakları sorunu.

“Taciz,yaşamın her alanında var ne yazık ki… İş yerlerinde özellikle de bayanlara karşı uygulanan taciz büyük bir talihsizlik… Bence bunda değişen dünyada yalnızca giyimiyle gelişen Türk insanının teşhirciliği de önemli bir faktör. Bu konu daha detaylı tartışılabilir fakat insanların yurtseverliği ve hümanizmi gelişmedikçe, bir netice alınacağını sanmıyorum. Ben 23 yaşında, işletme öğrencisiyim. Seçmediğim şartlar ve mecburiyetler içinde yaşamaktayım. İş bulamıyorum, iş kuramıyorum ve neticede sahip olduğum hiçbir şey yok. Ailemle sorun yaşıyorum, gidecek bir yerim de yok. Gün geçtikçe umudum tükenmekte, yeteneklerim körelmekte. Tüm çevrenin baskısı ve hayatın bana uyguladığı bu tacize nasıl son verebilirim?..”

Taciz yaşamın her alanında var. Teşhisinize katılıyorum. Bir de Türk insanının değişen dünyada yalnızca giyimiyle gelişen bir profil çizdiğini vurgulayan görüşünüze… İş aramaya gelince, sanırım orada tacizi önce siz kendi kendinize uyguluyorsunuz.

“22 yaşında bayanım. Özel bir bankada çalışıyorum. İş arkadaşım bir bey.  Bana bayan çorabı hediye etti ve sürekli bana çorap almak istiyor. Sizce ne yapmalıyım?”

Kendimi Güzin Abla gibi hissettim birden ama bu maile yanıt vermeden de geçemedim. Size ne yapmanız gerektiğini söyleyemem ama ben ne yapardım söylebilirim. En başta o çorabı almazdım. Israrla çorap hediye etmek istemesi karşısında ise, sanırım ona başına bir çorap örülmek üzere olduğunu lisan’ı münasip bir şekilde ifade ederdim. Darılmayın, mailiniz “neler oluyor hayatta” dedirten cinsten. Tabii sizi de anlıyorum, Anlamaya çabalıyorum. Yaşınız  gerçekten küçük, insan o yaşlarda gölgesinden korkuyor, bırakın al çorabını yoksa başına çorap örerim demeyi… Cesaretinizi toplayın, ‘teşekkür ederim istemem’ deyin. Bundan sonra “hayır” denebileceğini aklınızdan çıkarmayın. 

“Selam. İşyerinde sadece kadınlar değil, erkeklerde taciz ediliyor.Eğer taciz kötü bir şey ise neden sadece kadınlar ses çıkarıyor? Hımm”

Yorumunuzun sonundaki “hımmm” kısmını bir türlü anlamlandıramadım. Hani çok bilgiç bir eda mıdır…. Küçümser mi… “Hadi canım sen de, herkes halinden memnun” şeklinde bir yaklaşım mıdır bilemedim. “Hımmm” durumunuzu geçersek, yanıtım net; herkes hür iradesiyle bir ilişki yaşamalıdır, taciz edilmek kişilerin anayasal haklarının ihlalidir. Erkekler acaba anayasayı tek taraflı ihlal ettiklerinde duydukları hazzı, karşı tarafın onlara karşı ihlalinde de mi hissediyorlar. Benden de size bir hımmm!….

Başka Bir Açıdan

Bu işyerlerinde bayanlara yönelik olan tacizler daha fazla olmaktadır. Bunun önlenmesi için hangi koşullarda neler yapılmalı açıklar mısınız teşekkür ederim.”

“Selamlar! İş yerinde patronu tarafından tacize uğrayan bayanlar sırf işten çıkmamak için, işsiz kalmamak için taciz denen rezilliğe katlanıyor. Bunu ispatlayan bayanın tazminat almaya hakkı var mı sizce?”

“Sendikasızlaştırılmış ve hakları her geçen gün azaltılan çalışanların bu tür tacizler karşısında haklarını koruyabilmelerinin yolları nelerdir? Türkiye de hukukun geldiği nokta ortada. Bu tür tacizlere karşı ne yapılabilir. Teşekkürler.”

“Firma sahibi eşinin kıskanması yüzünden, bir iş arkadaşım işten ayrılmak zorunda bırakıldı. Bu konuda ne yapılabilir?”

“Cinsel taciz (sexual harassment)” kavramı ilk defa 1975 yılında kullanıldı. ABD’de, Birleşik Çalışan Kadınlar Enstitüsü, Carmita Wood adlı kadına, amiri tarafından yapılan cinsel yaklaşımlar bu kavramla ifade edildi. Kavram, Türkiye’ye girmekte gecikti. Taciz deyince hepimizin tüyleri diken diken oluyor. Ne kadar anladığımız, anlam verdiğimiz ise başlı başına bir soru. Yukarıdaki yorumların pek çoğu, bana, konuyu anlamadığımızı anlattı. Bir arpa boyu yol alamamış olmak yine beni üzdü. Sizi olduğu gibi bu durum beni ne yazık ki şaşırtmadı.

Aşağıda okuyacaklarınız, özetle taciz konusunun Türkiye’de algılanışı, yasada ne şekilde yer aldığı… Dediğim gibi özet, hatta çok özet… Çalışma Yardımcı Doçent Dr. Kadriye Bakırcı’ya ait. Çalışmanın adı, “İşyerinde Cinsel Taciz” Yasa yayınları, Kasım 2000.

Türk İş Hukuku’nda işverenin hizmet akdinden doğan, iş ilişkisi içinde işçiyi gözetme borcunun kapsamı bazı yazarlarca dar olarak ele alınıyor. Bu borcun kapsamı bazı yazarlar tarafından genellikle işverenin, işyerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini alması, işçinin işletme tehlikelerine karşı korunması yönünden inceleniyor.

Bundan çıkan sonuç, sanki işverenin yalnızca işçinin yaşam, vücut bütünlüğü ve sağlığını, işletme tehlikelerine karşı korumakla yükümlü olduğudur. Oysa işverenin işçiyi gözetme borcu, yalnızca yasadan doğan somut kişilik değerleriyle ve işletme tehlikelerine karşı korumayla sınırlı değildir.

İşveren, iş ilişkisi içinde işçinin kişiliğine saygı göstermek ve korumak, sağlığı için gerekli olan dikkati sarfetmek ve ahlaka uygunluğun sağlanmasını korumak zorundadır. Bu kişilik değerlerine yaşam, sağlık, bedensel ve zihinsel bütünlüğün yanısıra özellikle kişisel ve mesleki şeref, işletmede konum ve itibar, özel yaşam alanı ve gizlilik alanı, düşünceyi açıklama özgürlüğü ve sendikal örgütlenme özgürlüğü dahildir.

Anayasanın 17. maddesi herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkına sahip olduğunu; 19. maddesi herkesin kişi özgürlüğü ve güvenliğine sahip olduğunu düzenlemektedir. Anayasa hükümleri kişileri de bağlayan temel hukuk kuralları olduğuna göre, işverenin işçinin maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkına ve kişi özgürlüğüne saygı göstermesi bir Anayasal yükümlülüktür.

İş yasalarında işçinin işyerinde cinsel tacize maruz kalması halinde uygulanabilecek herhangi bir ceza yaptırımına yer verilmemiştir. Ancak tacizde bulunan bizzat işverense ve davranışı suç oluşturuyorsa, işveren için ceza davası açılabilir.

Cinsel taciz bir hizmet akdinin yapılmasına ilişkin görüşmelerde de söz konusu olabilir. Cinsel taciz, doğrudan işverenin davranışlarından kaynaklanabileceği gibi, yardımcılarından birinin veya birkaçının davranışlarından da kaynaklanabilir.

Hizmet akdi görüşmeleri esnasında taciz, fiili bir takım davranışlar (dokunma, öpme) biçiminde olabileceği gibi,aday hakkında (örneğin fiziksel görünüşü hakkında) çeşitli yorumlarda bulunmak veya iş ilişkisinin kurulması açsınından gerekli olmayan, adayın özel yaşamına müdahele edici nitelikteki (örneğin cinsel yaşamıyla, erkeklerle ilişkileriyle vs. ilgili) sorular sormak biçiminde de olabilir.

İşveren gözetme borcu çerçevesinde işçilerini diğer işçilerinin tacizinden de korumakla yükümlüdür. İşçinin işverenin başka işçisine sataşması veya ahlak ve iyiniyet kuralları ve benzerlerine aykırı davranması halinde işveren sataşan işçinin hizmet akdini derhal feshedebilir. 

İşveren, işçilerini üçüncü kişilerin tacizinden de korumakla yükümlüdür. Bunlar, işverenin işçileri dışındaki kişilerdir. Sözgelimi, işverenin arkadaşları, işçilerinin yakınları, müşteriler, satıcılar, alt işverenler vs. yukarıda da belirtildiği gibi işverenin bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi borca aykırılık oluşturur.

Cinsel taciz olaylarında işverenin mağdurun hizmet akdini feshi bazı durumlarda kötü niyetli veya haksız fesih veya her iki durum birden oluşturabilir.

Yine işçinin diğer bir işçi tarafından taciz edilmesi halinde, tacizde bulunan işçinin değil, mağdurun işinin ya da çalıştığı yerin değiştirilmesi de hakkın kötüye kullanılmasıdır ve mağdur bu yöndeki talimatlara uymak zorunda değildir. Mağdurun talimatlara uymaması nedeniyle hizmet akdinin feshi, kötüniyetli fesihtir.

İşçinin cinsel tacizden ötürü Anayasal bir özgürlük olan yargı organları önünde hak arama özgürlüğünü kullanması nedeniyle işten çıkarılması fesih hakkının kötüye kullanılmasıdır. İşçinin cinsel taciz nedeniyle mahkemeye başvurması, böyle bir niyeti açıklaması ya da taciz mağduru birini bu yönde teşvik etmesi nedeniyle işten çıkarılması iyiniyet kurallarına aykırıdır. Yine bu konuda tanıklık etmesi nedeniyle işçinin hizmet akdinin feshi kötü niyetli fesihtir. Türkiye tarafından 1994 yılında onaylanan 158 sayılı hizmet ilişikisinin işveren tarafından sona erdirilmesi hakkında sözleşmeye  göre, işçinin işvereni şikayeti işçinin akdini feshi ihbarı için geçerli bir neden değildir

Tacize uğrayan kişi çalışmayı reddebilir; Hizmet akdini feshedebilir; maddi tazminat; manevi tazminat; tecavüze son verilmesi ve tespit davası açabilir.

Hukuka aykırı olarak şahsiyet hakkına tecavüz edilen kişi hakimden tecavüzde bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir; Şahsiyet hakkı ihlal edilenin rızasına veya üstün nitelikte bir özel ya da kamu yararına veya kanunun verdiği bir yetkiye dayanmayan her tecavüz hukuka aykırıdır.

İşveren hizmet hakkı gereği, gözetme borcu çerçevesinde işçilerinin kişiliğine saygı göstermek ve işçilerini cinsel taciz oluşturan davranışlara karşı korumakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğe uymayan işveren, doğan zarardan akit gereği sorumludur.

İşçinin cinsel tacize uğramasının malvarlığına yansıyarak bir azalma meydana getirmesi hallerinde, işçi işverenden maddi zararını talep edebillir.

Cinsel taciz veya cinsel tacize gösterdiği tepki nedeniyle, onur kırıcı veya arkadaşları arasındaki saygınlığını zedeleyici davranışlara maruz kalan veya hizmet akdi haksız  ve kötü niyetli feshedildikten başka, feshin işyerinde herkesin önünde işçinin onurunu kırıcı, itibarını zedeleyici tarzda yapılması ya da işçiye haksız bir takım isnatlarda bulunulması nedeniyle manevi zarara uğrayan işçi, duruma göre tecavüzün sona erdirilmesi veya hukuka aykırılığı tespit eden kararın yayınlanması ya da üçüncü kişilere bildirilmesi ve maddi tazminat davalarıyla birlikte veya diğer davaların koşulları oluşmamışsa tek başına manevi tazminat davası açabilir.

Cinsel tacize maruz kalan mağdur, cinsel tacizin devam ediyor olması halinde tecavüze son verilme davasını açabilir. Bu davanın açılabilmesi için tecavüzün hukuka aykırı olması yeterlidir; failin kusurunun bulunması şart değildir. Bunun gibi tecavüzden bir zararın doğması da aranmaz. Ancak koşulları gerçekleşmişse bu davayla birlikte maddi ve manevi tazminat davaları da açılabilir.

Kanun aksini emretmedikçe, taraflardan her biri iddiasını kanıtlamak zorundadır.” Ancak bu hüküm bu sözüyle kanıt yükünün kime düşeceğini anlatamamaktadır.

Sonuç

Türkiye’de cinsiyet ayrımcılığının ortadan kaldırılmasında, kadınların yalnızca kadın oldukları için maruz kaldıkları olumsuzlukları ve haksızlıkları giderici stratejiler içeren uluslararası kadın hakları hukukunun uygulanması büyük önem taşıyor. Türkiye’de hükümetlerin kadın sorununa el atmalarında, uluslararası hukukun yüklediği yükümlülükler büyük rol oynayabiliyor. Türk hükümetleri her şeyden önce uluslararası hukuka ilişkin yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmeliler.

Taciz konusunda  Yard. Doç Dr. Kadriye Bakırcı’nın dikkate alınması gereken önerileri bulunuyor;

√ Türkiye, işyerinde cinsel taciz konusuna yer veren ilk insan hakları bildirgesi olan “Kadınlara Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması Bildirgesi”ni onaylamalı ve insan haklarına saygılı bir devlet olarak, bu Bildirge’nin yükümlülüklerini yerine getirmeli. Kadınlara yönelik şiddet ve işyerinde cinsel tacize bir insan hakları konusu olarak evrensel bir nitelik kazandıran Bildirge, tavsiye niteliğinde olmasına ve bağlayıcı olmamasına rağmen, Birleşmiş Milletler  Genel Kurulu’nda kabul edildiğinden manevi değeri büyük.

√ İş Hukuku alanında yapılacak yasal bir düzenleme, İş Kanunu  kapsamında olan veya olmayan bütün işçileri kapsamalı. Böyle bir düzenlemede, yalnızca taciz eylemi değil, cinsel kayırmacılık, fiziksel ve dış görünüşe dayalı ayrımcılık da açıkça yasaklanmalı. Çünkü kadınlar yalnızca taciz oluşturan davranışlarla kötü işleme maruz kalmamakta, ayrıca işveren tarafından bir eşya gibi kullanılarak küçük düşürülmekte. Fiziksel olarak çekici resepsiyonistler, satış elemanları vs. müşteri çekmek ve çalıştıran firmayı çekici kılmak için kullanılmakta ve bu durum kadını nesne konumuna indirgerken; bu tür işlere kadınların tercih edilmesiyle mesleki ayrışmaya da yol açılmakta.

√ Öte yandan fiziksel olarak çekici kadınların, liyakat sahibi kadın ya da erkek işçilere tercih edilmesi, ayrıcalıklı işlem görmeleri, diğer işçilerin çalışma istek ve performanslarına müdahele edici, amirlere saygı duymalarını engelleyici, çalışma düzenini bozucu bir durum.

√ İşyerinde cinsel tacizin, fiziksel, sözsel veya fiziksel ve sözsel olmayan taciz biçimlerinden birini alabileceği düzenlenmeli ve çıkarılacak bir tüzükte bunlara ilişkin örneklere yer verilmeli.

√ Kanıt yükü konusunda kolaylıklar sağlanmalı, cinsel taciz ayrımcılığa yol açmışsa, ayrımcılık iddiasında bulunanın ayrımcılığı gerçeğe yakın biçimde ortaya koyduğu hallerde ayrımcılığın varlığı kabul edilmeli, ayrımcılık söz konusu değilse, her iki tarafa da kanıt sunma yükümlülüğü getirilmeli ve kuşku halinde kanıt yükü işverene yüklenmeli.

√ Mağdurların cinsel tacize karşı çıkmaları veya şikayet veya dava haklarını kullanmalarından, tacizi bilenlerin tanıklık yapmalarından ötürü misillemeye uğramaları açıkça yasaklanmalı ve misillemede bulunan işverenlere yönetsel cezalar getirilmeli.

Bayanlar ve Beyler, yapacak çok işimiz var. Bu bir yara ve iyileştirmemiz gerekiyor. Hadi kolları sıvayalım.

Paylaş