SUDAN BİR MEVZU

 

Biz büyük sorunların büyük insanlarıyız. Ufak tefek konularla uğraşmayız. Zaten sorun büyük olmayınca nasıl başa çıkacağımızı da bilmiyoruz. Hangi sorun büyük, hangisi küçük, nasıl ayırt edeceğiz diye soracak olursanız, kolay. Büyüklerin sorunu daha büyük, daha önemli, yığınlar halindeki küçüklerinki de küçük.

Sudan bir sorun anlatacağım size. İrili ufaklı konuların yoğunluğundan anımsayan çıkar mı bilmem, geçtiğimiz yıl ciddi sayılacak bir su sorunu yaşadık: Kuraklık! Uzun uzun su konusundaki yönetim zafiyetini tartıştık. Akıllandık dedik. Bu yıl su sorunu olmayacağına dair umutlandık. Umutlar aşağıdaki kronolojiyle suya düştü…

19 Ocak 2007 Enerji Bakanı, “Sorun yok” dedi. DSİ Genel Müdürü: “Olabilir, tasarruf yapın”.

 

3 Şubat 2008 Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Şubat ayından sonra başkentin su sorununun 20 yıl süreyle ortadan kalkacağını açıkladı.

12 Haziran 2008 Ankara Büyükşehir Belediyesi, “Kızılırmak suyundaki arsenik miktarının hiçbir zaman tehlike arz edecek durumda olmadığını” bildirdi. ODTÜ’den alındığı iddia edilen raporları  ODTÜ rektörü yalanladı: “Şehir suyunda arsenik yok ama Kızılırmak’ta, limitin iki katı arsenik var.” ASKİ Genel Müdürü ise Kızılırmak’tan getirilen suyun son derece sağlıklı olduğunu belirterek, “İsteyen her türlü sivil toplum kuruluşu ya da çeşitli odalar Kızılırmak suyunun tahlilini rahatlıkla yaptırabilir” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir’in suyunu tahlil ettirdiğini ve arsenik oranının yüksek olduğunu iddia eden Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne, “Melih Bey İzmir’in suyuyla neden ilgilenir bilmem. Numunelerde arsenikle ilgili bir sorun yok” yanıtını verdi.

7 Temmuz 2008 İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, “10 mikrogramın altında su vermediğim sürece, su içilebilir diyemem” şeklinde konuştu. Suda litrede 10 mikrogramdan fazla arsenik çıkınca İzmir’in içme suyunun yarıya yakınını karşılayan Göksu ve Sarıkız kuyuları geçici olarak devreden çıkarıldı.

16 Temmuz 2008 Sağlık Bakanlığı İzmir Belediyesi’nden su faturalarına “Şebeke suyu, içme ve yemek hazırlama amacıyla kullanılmamalıdır” yazmasını istedi.

25 Temmuz 2008 Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Türkiye’de 2023 ile 2040 yılları arasında herhangi bir su probleminin olmayacağını belirterek, “İçme ve kullanma için yeteri kadar suyumuz var. Şu an her yerde su akıyor” dedi.

İstanbul için umut Melen Çayı. Tuhaftır çay, Melen Havzası’ndaki 400’e yakın fabrikanın atıkları nedeniyle tehlike altında. İddialara göre Melen suyuna sanayi atıkları ve hatta kanalizasyon karışıyor.

Vücudun tüm fonksiyonlarının sağlıklı işlemesinde su, hayati rol oynuyor. Bağışıklık sisteminin görevini yapabilmesi için su gerekli. Susuz kalmak, sağlık problemlerine neden olabiliyor. Yetişkin ve ideal kiloya sahip bir insanın vücudunun kendini yenileyebilmesi ve toksinleri dışarıya atabilmesi için günde ortalama 2,5 litre suya ihtiyacı var. Kaybedilen su yerine konmazsa böbrek yetmezliği ortaya çıkıyor. Bir insanın vücudunun yaklaşık olarak yüzde 70’i sudan oluşuyor.

Türkiye’de 1960’larda 28 milyon nüfusuyla kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 4 bin metreküptü. Su zenginiydik. Bugün 70 milyon nüfus ve kişi başına düşen 400 metreküp su ile sıkıntı çeken ülkeler arasındayız. Kişi başına düşen su miktarında Türkiye 106. sırada.

Son yüzyılda dünya nüfusu iki kat, su tüketimi ise 6 kat arttı. 1950’de kişi başına düşen su tüketim miktarı 16 bin 800 metreküp, 2000’de 7 bin 300 metreküp… 2025’te 4 bin 800 metreküpe düşeceği tahmin ediliyor.

Bir yandan dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alma telaşı içindeyiz, diğer yandan halka içecek, yemek yapımında kullanılabilecek su sağlayamaz durumdayız. Sağlıksız bireylerden oluşan bir ülkede ekonomik göstergelerin önemi var mıdır? Ekonomik olarak dünyada ilk 20 ülke arasında olup, üç büyük kente, ki bu ortalama 20 milyon nüfus demektir, sağlıklı şebeke suyu garantisi sağlayamıyorsunuz.

Ne kadar sudan bir mevzu değil mi?

 

 

 

 

 

 

Paylaş