Sosyal Medya Çocukları Nasıl Bozdu?

Çocuğunuz var mı, yoksa da çevrenizde çocuk var mı? Keşke olsa, umarım vardır… Anlatacaklarım için çocuk sahibi olmaya gerek yok. Hepimizin bir zamanlar çocuk olduğunu anımsamaya ihtiyacı var. Onlar bizim en önemli servetimiz. İnsan servetini korur değil mi… Pek öyle görünmüyor ama… Servetten anladığımız başta betonlu betonlu zenginlik olmak üzere göstermeye bayıldığımız diğer lüksler herhalde.

Doğrudan gireyim, 6-15 yaş çocuklarda internet kullanımı yüzde 82.7 civarında. Bunların yüzde 90’ı her gün internette, yüzde 8.5’u haftada bir giriyor. Tahmin ediyorum gelir seviyesine bağlı, imkan bulsalar onlar da her gün girecek.

Nasıl iş bu? Bu çocuklar internete girince “ne yapıyor”a yanıtı “en az ne yapıyorlar?” diye aktarayım; sırasıyla “en az” bilgi arıyor, elektronik posta gönderiyor, haber okuyor, ücretli video izliyor, alışveriş yapıyorlar. Düzden bakınca; “en çok ne yapıyorlar?” sorusunun yanıtı çıkıyor. Sırasıyla, oyun oynuyorlar, ücretsiz video izliyorlar, sesli görüntülü aramalar yapıyor, sosyal medyada zaman geçiriyorlar. Bir de bol bol televizyon izliyorlar.

Bir küçük araştırma hamlesi daha yapınca oltama ilginç bir detay daha takıldı. ABD Cleveland Clinic, Instagram, Snapchat ve Tik Tok bağımlısı çocuklar üzerinde araştırma yapmış. Fiziki ortamdan arkadaş edinememek, “uygunsuz” sitelere girmek, Instagram ve Snapchat’tekilerde görülen davranış kalıpları, TikTok’ta ise yüzde 72 oranında tekrar eden istemsiz ve anlamsız hareketler olarak bilinen “tik”ler geliştiriyorlar. Sosyal medya uygulamalarının kontrolsüz kullanımı, çocukların endişe aralıklarını sağlık limitlerinin üzerinde, öz güvenlerinin ise limitlerin altında olduğunu gösteriyor.

Madalyonun aynı yüzünden size başka bilgiler sunacağım; Türkiye’de… çocukların karıştığı suç oranları (2021) yaklaşık yüzde 11 oranında artmış. Bu çocukların yüzde 42’si mağdur olan çocuklar, anlayacağınız ne yaptığını bile bilmiyor. Buna karşın aralarında yaralamaya, hırsızlığa… uyuşturucu almak bulundurmak ve satmak gibi suçlara karışanlar da var…

Madem bakamıyoruz, çocuk doğurmasak mı acaba diye düşündüğümü itiraf etmek istiyorum.

Neşen Yücel, Find My Kids Türkiye Ülke Müdürü. Yücel, profesyonel geçmişe sahip. Ruhu, bankacılıkta en fazla griye dönebilen siyah beyaz şeritlerden dışarı fışkırmış gibi göründü bana. Diğer ilginç faaliyetin yanında, konumuz olan 6-17 yaş çocuk ve gençleri konu alan bir sosyal girişimi yönetiyor: Find My Kids.

Find My Kids bir araştırma notu yayınladı, şu bilgiler dikkatimi çekti;  “Türkiye’de çocuklar günde 6 saat sosyal medya kullanıyorlar”. Biraz daha derine inince 13-18 yaş arasındakilerin 9 saate ulaştıklarını fark ettim. Resmi çalışma günü 8 saat… İçinde çay ve yemek molaları da var. Tüm dünyada daha kısa çalışma günü ve hibrit çalışma düzeninin yasallaşması üzerine büyük tartışma yaşanıyor. Beyaz yakalı büyükler bilgisayar karşısından kalkmak, daha az çalışmak demek istemem de daha kaliteli zaman geçirmek istiyor. Bu konudaki tartışmalar alev alev büyüyor… Kimse çocuklardaki yangını görmüyor ama… Küçük bir çocuk 6 saat… ergen  9 saat yani resmi çalışma saatlerinin ötesine taşan dijital faaliyette. Buna akıl sır erdirebiliyor musunuz?

 

Söyleşimiz Youtube‘da, dinlemek isteyenler için Spotify‘dayım.

Yaprak Özer: Tam olarak ne oluyor, Find My Kids’i da anlatarak izah eder misiniz?  

Neşen Yücel: Yaklaşık 13 senelik bankacılık kariyerim oldu. Kredi kartları gibi ürün yönetimi ve iletişim tarafındaydım, ayrıldım şirketimi kurdum; danışmanlık yapmaya başladım. Uzun süredir yabancı start-up’larla çalışıyorum, alanım teknoloji ve inovasyon. Yaptığım her projenin gezegene bir faydası olmasını hedefliyorum. Eşimle 2013’de sosyal sorumluluk projesi Coder Dojo Türkiye’yi kurduk. Coder Dojo kodlama dünyasıyla son kullanıcıyı bir araya getirdiğimiz, çocukların çok tartışılan ekran sürelerini verimli hale getirdiğini düşündüğümüz bir platform oldu. Üniversitelerde, kurumlarla Dojo’ları kurduk. Gönüllük esasıyla çalışan ortamda yazılımcılarla 6-17 yaş çocukları bir araya getirdik. Şöyle düşünün; bu çocuklar, yaş farkından dolayı Bayram sofrasında dahi yan yana gelmezken kodlama sayesinde üretmek için aynı masanın etrafına oturdular. Bilenler bilmeyenlere öğretti, yaş, sosyal statü farkı ortadan kalktı. İsteyen herkes Coder Dojo açabilir, coderdojo.com’da adım adım her şey anlatılıyor. Uluslararası bir platform. Hedefimiz 5 sene içinde bu farkındalığı yaratıp; müfredata girmesini sağlamaktı. Artık birçok okulda kodlama dersi var, bilgisayar olmasa da algoritma ve algoritma mantığı nedir anlatılıyor. Biz misyonumuzu tamamladık.

Yaprak Özer: 6-15 yaşta internet kullanımı yüzde 82.7 civarındaymış. Yapmadıkları şeyler yaptıklarından acı. Üzülmedim diyemem, sana mı kaldı diye sorabilirsiniz tabii…

Neşen Yücel: Valla hepimize kaldı, bu toplumda yaşıyoruz… bu çocuklar büyüyecekler, ülkemizi yönetecekler, bizim kullandığımız ürünlerin servislerin yöneticileri olacaklar. Bizim geleceğimiz onlarda ama bu çocuklar ne yapsın? Baktığım zaman, toplumun genelinden farklı bir davranış sergilemiyorlar.

Yaprak Özer: Hayır sergilemiyorlar. Yüzde 72’si TikTok’ta, yüzde 59’u Youtube’da, yüzde 54’ü Instagram’da dolaşıyor bu çocukların…

Neşen Yücel: Şaşırtıcı mı?

Yaprak Özer: Şaşırtıcı olan haberleri tarayın, Instagram ve Facebook 2021-22’yi davalar ve ciddi tartışmalarla geçirdi… Ne değişti? Çocuk istismarı söz konusu; örneğin kız çocuklarının Instagram etkisiyle güzel görüneyim diye psikolojilerinin bozulması büyük olay olmasına olay da sosyal medyada geçirdikleri zaman 1 yılda yüzde 17 artmış.

Neşen Yücel: Find My Kids araştırma platformu değil. Bu araştırmayı topluma fayda sağlayacağını düşündüğümüz için paylaştık. Find My Kids temelde ebeveyn konforu sağlayan bir “GPS locater” yani takip sistemi. Çocuğun fiziki dünyadaki hareketlerini takip etmeyi sağlıyor. Ne çocuğu ne de veliyi fazla meşgul etmeden ve özellikle de çocukları rahatsız etmeden yapmayı sağlayan bir uygulama.

Yaprak Özer: Ne demek bu?

Neşen Yücel: Uygulama ücretsiz olarak anne baba telefonuna, çocuğun da telefonuna indiriliyor; Pingo diye bir uygulama. Çocuğun bundan haberi olması gerekiyor. Görmemesine imkan yok, gün içindeki fiziki hareketini, rotasını uygulamadan takip edebilirken, ücretli ek özellikleriyle, örneğin sanal çit oluşturulabiliyor. Diyelim bir sitede yaşıyorsunuz, sınırlarını uygulamada belirleyip, siteden veya okuldan çıktığında belirlediğiniz adreslere giriş ve çıkış yaptığını takip ediyorsunuz. Acil durumda çocuk ebeveynine SOS sinyali gönderip otomatik olarak konum bilgisi paylaşılabiliyor.

Yaprak Özer: Herkesin rızasının olduğu bir sistem dediniz, açar mısınız?

Neşen Yücel: Evet başka bir şey kılığında değil. Özellikle altını çizmek istediğimiz konu bu. Bu bir casusluk uygulaması değil; tam tersine “kidSAFE” sertifikası var…

Yaprak Özer: Ne demek? Ben ilk defa sizinle öğreniyorum.

Neşen Yücel: Bizim alanımızın sertifikasyonu bu. Veri gizliliği önemli, topladığımız kişisel bilgileri hiç kimseyle paylaşmıyoruz. Bu bilgiler yok ediliyor. Sektörümüzde çok değerli bir sertifika. Düzenli kontrol ediliyoruz.

Yaprak Özer: “Sektörümüz” dediniz… Find My Kids hangi ülkeden çıkmış bir uygulama, kidSAFE dediğimiz, hangi yasal mevzuata tabi? Türkiye’de durum?…

Neşen Yücel: Find My Kids Amerikan şirketidir, 40 ülkede faal. Her ay 3.5 milyondan fazla ebeveynin aktif olarak dünyanın her yerinde kullandığı bir uygulama.

Yaprak Özer: Türkiye’de ne kadar kullanıcı sayısı?

Neşen Yücel: Türkiye’de her ay 40 – 60 bin arasında indirme oluyor, indiren herkes ücretsiz olarak GPS takip fonksiyonunu kullanabiliyor. Bunun için bir ek ücret alınmıyor. 45 farklı dilde hizmet veriyoruz, 150 ülkede çalışıyor uygulamamız… Dünyanın farklı yerlerinde 100’den fazla çalışanımız var. Ben Ülke Müdürü olarak hizmet veriyorum. Topluma uygun dilde yerelleştirmesini yapıyorum, basınla ilişkilerini iş ortaklıklarını markanın ve uygulamanın topluma en iyi faydayı sağlayacak şekilde paylaşılmasını ve büyümesini sağlamaya çalışıyorum. Sertifikasyonumuz Amerikan. Uygulama bağımsız olarak inceleniyor ve online güvenlik ve gizlilik açısından da bu standartları karşıladığı anlamına geliyor. GPS izleme sektöründeyiz, mottomuz: “güvenli aileler başarılı çocuklar”.

Yaprak Özer: Tek oyuncu siz değilsiniz bu alanda galiba.

Neşen Yücel: Biz değiliz tabii ki güvenlik önemli ama günün sonunda bu bir GPS locater, GPS’in doğru konum göndermesi, en kritik şey. GPS’in çocuğun doğru konumunu veriyor olması, teknolojik bir altyapıya dayanıyor. Biz bu konuda en iyi altyapıyı sağlıyoruz, en net, doğru… hassas konum veren uygulamayız.

Yaprak Özer: Ssosyal medya bilgilerine nasıl ulaştınız?

Neşen Yücel: GPS locater’ın yanı sıra “online tracker” dediğimiz sanal hareketleri izleme ve raporlama fonksiyonumuz var.

Yaprak Özer: Bundan çocuğun haberi var mı?

Neşen Yücel: Her şeyden haberi var. Zaten anne babaya da rapor gidiyor ama çocuğun kendi uygulamasında fonksiyonlar görünüyor. Mesajlaşma programında kiminle konuştuğunu, ne yaptığını takip etmiyoruz. Çocukların da kişisel bilgilerine saygılıyız. Anne babanın bilmesi gereken nedir? WhatsApp’ta günde 12 saat geçiriyor veya TikTok’ta günde 8 saat geçiriyor… Platform bilgileri… kaç saat geçirdiğini görüp buna göre kendi muhakemesini yapıp; eğer gerek görüyorsa çocuğunu sorgulayabilir.

Yaprak Özer: Çocuklarda şu semptomlar dikkat çekiyor; fiziki ortamdan arkadaş edinememek, “uygunsuz” siteye girmek, istemsiz tikler geliştirmek…

Neşen Yücel: Ek bilgi verebileceğim, bizim kullanıcı öykülerinden akran zorbalığının ve siber zorbalığın çok artmış olduğunu anlıyoruz. Bir terim kullanıyorlar: “ezik”, duydunuz mu? Sadece Türkiye’de değil… akran zorbalığıyla ilgili çok acı hikayeler dinledim.

Instagram’ın hayatımıza girmesiyle, filtreler selfie’ler sayesinde herkes kendi yüzünü keşfetti. Sonra beğenmediği yerlerini düzeltmeye çalıştı. Düzeltemeyen, filtre kullanmaya başladı ve herkes standart güzellik çerçevesine oturmak zorunda kaldı. Anne babalar, büyükanneler için bile geçerli. Hepimiz daha güzel görünmek istiyoruz. Çevremde gördüğüm şey, ilkokul çağından itibaren, özellikle kız çocuklarının bir yetişkin gibi davranıyor, giyiniyor, konuşuyor olması…

Bunun bir de siber zorbalık tarafı var. İşte bu Instagram ve TikTok kültürünün doğurduğu o standart güzellik çerçevesinde olmak; olmadığın sürece, kaç yaşında olursan ol kendini güzel bulmama, daha zayıf olma, daha uzun tırnaklara sahip olma… Bunlar çocukların kendilerini geliştirmelerine, sağlıklı düşünen olumlu bireyler olmalarına engel olan, pranga… Farkındalık yaratılması tarafında çalışmak istiyoruz. Konularımızdan biri bu.

Yaprak Özer: Sosyoekonomik statü ebeveynde arttığında değişiklik oluyor mu?

Neşen Yücel: Kullanıcılarımızın gelir ve eğitim seviyesini araştırmıyoruz. Coder Dojo sebebiyle farklı anne babalarla zaman zaman bir araya geldiğimden şunu gördüm. Eğitimli anne babaların bilinçli olduğunu gördüm. Örneğin 6 yaşından küçük çocukları almıyorduk, her ne kadar kodlama öğrenecek bile olsalar ekran kullanımını yüreklendirmemek lazım. Çocukların motor sistemlerini geliştirebilecekleri… elleriyle veya fiziki olarak bahçede yapabilecekleri faaliyetler içinde olmaları gerekiyor. Bazı anne babalar ekran süresini kısıtlıyorlar. Ama bu kaç kişidir Türkiye genelinde?

 

Paylaş