Anlam Arayan Kalabalık
Bu yıl Web Summit’te dolaşırken şu enerji hissediliyor: rekor yatırımcı, rekor karşılaşma, rekor beklenti… Ve gerilim, akıl sır ermiyor değil mi? Para yağıyor, iş fışkırıyor burada tıfıl tıfıl zenginler abi ve ablalarının ağzının suyunu akıtıyor, ama gerginler!
Ufak ufak açayım halkaları… Teknolojinin yönü değişti; medya, iş modelleri ve hatta internetin kendisi yeni bir döneme giriyor. Bir önceki notlarımda “olgunlaşma ve direniş” duygusunu anımsatayım. Yazıma substack, LinkedIn, bloğumdan ulaşmanız mümkün.
Onlara göre “yarın yok” bana göre “bunlar, yarın yok”
Biraz da işin içinde paranın ve kamuoyunun yönünü tayin eden yeni kavramları okumak lazım. Burada gördüğüm temel eksiklik bir kavramı yarın yok gibi tüketmeleri… sonra yaratıcı olacağım diye çatlamaları. Bazı abuk subuklukları anlatsam mı anlatmasam mı bilemiyorum ama içinde“shit” olan şirket ünvanı ve kendisini arayanlara için “bk herif” gibi sözde komik ve özgün şekilde otomatik mesajla yanıt verdiği için sahneyi kaplayanlar, aklımı midemi bulandırdı. Onlar, “yarın yok” ben, “bunlar yarın yok” dedim içimden.
Rakamlar ve yatırımcıların dönüşü
71.386 katılımcı, 157 ülke. Üç gün boyunca salonlara girip çıkan insanlar yalnızca teknoloji meraklıları değil; 268 kamu heyeti, küresel medyanın kalburüstü isimleri ve tarihteki en yüksek yatırımcı katılımı olan bin 857 fon temsilcisi de burada. Geçen seneye göre yüzde 74 artış, etkinliğin cazibesi kadar “yüz yüze anlaşma”nın değerini hiçbir zaman yitirmeyeceğini gözler önüne seriyor. Hala bildiğimiz en iyi finansman motoru yüz yüze!
Küçük dedikodu
Türkiye Web Summit peşindeymiş. Geçen yıl da yazmıştım. 2027 yılına kadar kontratları var. Lizbon’dan söküp alamayacaklarını anlamışlar galiba ama parayı bastırıp bir formunu Türkiye’ye getirmeye sanki and içmiş görünüyorlar… Kim bilir bizimkiler belki “Invest in Turkey” standında dönen savunma üretimini çekerler… bu alanda da çok girişimci var. Ama ben Web Summit sahnelerinde “savaş ne kadar iyi bir şey” diyeni duymadım. Herkes burada çiçek çocuk bir tek Türkiye standı, savaş naraları atıyor.
Çöpçatanlık revaçta
Bu yıl 400 özel buluşma toplantısı düzenlenmiş, katılımcıları ilgi, sektör ve niyete göre eşleştirdiler. Böylece, fuar deneyimini “şans işi” olmaktan çıkarıp ürünleşmiş bir ağ tasarımına dönüştürmek istedikleri anlaşılıyor.
Yaratılan ekonominin tesadüf olmamasını sağlamak üzere konuyu farklı noktaları derinleştirerek sağladıklarını söyleyebilirim. Örneğin; “Partner” listesi neredeyse küresel güç dengesinin fotoğrafı gibi: IBM, Visa, Qualcomm, Alibaba Cloud, Replit, Huawei, LinkedIn, KPMG, Revolut People…
“En meşhuru en paralı”yı çekme sanatı
Açılış gecesinde Khaby Lame’den Maria Sharapova’ya, Anton Osika’dan Cristóbal Valenzuela ve Michele Catasta’ya uzanan renkli bir hat vardı. 10 yıl önce minicik bir standla gelen Revolut bugün Avrupa’nın en değerli özel teknoloji şirketi” hatırlatması, koridorda gezinen her iki kişiden birinin aklındaki soruyu tetikliyor: “Bir sonraki Revolut burada mı?”
Yatırımcı listesindeki isimler iddialı: QED, Accel, Amino, Indico… Öte yanda 2.725 start-up/108 ülke; sergi alanında nereye dönseniz demosu açık, sunumu hazır bir ekip. Notum şu: 2022–2023’ün “kemer sıkma” ikliminden sonra iştah geri dönmüş; ama seçici, ama daha metodik. Bu yatırımcı dalgası, “değerleme şenliği” değil; ürün-pazar uyumu ve kazandıran birim ekonomi arayan akılcı bir bakış.
Kusura bakmayın jetlerinize yer kalmadı
Web Summit’in bu yılki gündeminde bir konu daha vardı: özel jet sıkışıklığı. Yanlış duymadınız. Lisbon Havalimanı, inovasyon kadar iniş-kalkış yoğunluğu yaşıyor. Organizatörler, “kusura bakmayın ama artık jetinizle inebileceğiniz en yakın nokta İspanya olabilir” mesajı geçti. Teknolojinin geleceğini tartışmaya gelenlerin bir kısmı, geleceğe karadan iki saat uzaklıkta park yeri aradı.
Bu küçük kriz, Web Summit’in ironisi. Dünya karbon ayak izini azaltmaya çalışırken, “geleceğin fikirleri” özel jet trafiğine takıldı. Belki de bu tablo, inovasyonun da piste inmeden önce biraz yer bulma disiplini kazanması gerektiğini gösteriyor. Lisbon’a gelmenin en kısa yolu bu kez “ticari uçuş” olmuş olabilir ama içeride konuşulan fikirler kadar havada süzülen jetler de bu zirvenin gerçeklik testi. Hoşuma gitmiyor, çünkü bu balon bir gün patlayacak ve bizi içine alacak olmasına itirazım var.
Hükümet ve bürokrasi olmadan olmaz
Teknoloji ve yapay zeka sahneleri ele geçirmiş gibi görünse de, bu yıl tartışmaların bir kısmı hükümetler arası diyalog ve kamusal politika ekseninde seyretti. Özellikle Başkan Trump’ın tarifeleri ve “geri kalan dünyanın” pozisyonu başlıklı panel, yatırımcı rakamlarını okurken yalnızca sonuca değil nedene bakmamız gerektiğini hatırlattı. Uzun ekonomi analizi yapmayacağım; fakat bin 857 yatırımcıyla rekor katılımın arkasında, yalnız sermaye iştahı değil, politik riskin yeniden fiyatlanması ve “nerede iş yapılır?” sorusuna verilen yeni, pratik cevaplar var.
“Neden Türkiye?” sorusuna “Neden Portekiz?” cevabı
Portekiz Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nden konuşmacıyı dinlerken etkilendim. Genç özgüvenli ve çok iyi İngilizce konuşan bürokratın çizdiği çerçeve dikkat çekiciydi. Öncü kavramı “istikrar” üzerine kurdu: “Yaşamak için güvenli yer; hukukun işlediği, hakların hem yatırımcı hem yurttaş için korunduğu yer; makroekonomik istikrar; düşük işsizlik; gelişmiş ülkeler içinde en düşük kamu borcu; adil ve öngörülebilir enerji uygulamaları; azaltılmış bürokrasi; Avrupa–Orta Doğu–Afrika’ya yakın coğrafi avantaj; ucuz yenilenebilir enerji; Avrupa’nın veri/giga merkezleriyle bağlantılı altyapı; güçlü yetenek yönetimi ve ülkeye kaliteli göç kabulü…”
Bu liste, Web Summit’in neden yıllardır Lisbon etkisi yarattığını da açıklıyor: Yatırımcı, “oynak olmayan çerçeve ve hızlı icraat” arıyor.
“Trump” adı geçmeyen toplantı toplantı değil
Panelin “tarife” notu kısa ve öğreticiydi: Dünya pozisyon aldı. ABD’yle baştan iş yapmayanlar zaten etkilenmedi; yapanlar da sepet çeşitlendirerek etkisini azalttı. Tedarik zinciri kadar sermaye akışı da riskini yayıyor. Rekor yatırımcıyı böyle okumak mümkün: Yüz yüze anlaşmalar geri döndü ama bu dönüş, “her yerde değil, istikrarın ispatlandığı yerlerde” oluyor. Lisbon’un koridorlarında gördüğümüz kalabalık, tam da bu nedenle anlamlı.
Asıl soru: Etkinlik sonrası para gerçekten akıyor mu?
Web Summit–Crunchbase 2025 Finansman Raporu net: 2024 Start-up Programı’ndan sonra yaklaşık 200 girişim toplam 715,5 milyon dolar yatırım aldı. Yani “fuar bitti—mailleşme başladı” senaryosu işe yarıyor. Dahası, AI & ML (Yapay Zeka ve Makine Öğrenmesi) girişimleri tek başına 334,6 milyon dolar çekmiş; bir önceki yıla göre yüzde 360 artış. Bu, ilgi değil ürünleşme işareti.
Raporda yapay zeka dışında ilk 10’a giren alanlar: SaaS, fintech, sürdürülebilirlik-cleantech, healthtech ile wellness, enerji, reklam-pazarlama teknolojileri, e-ticaret ve perakende, telekom ile BT, eğitim.
Bir dipnot daha: Web Summit 2024’e katılan start-up, konuşmacı ya da partner 332 şirket toplamda 128,8 milyar dolar fonlama açıklamış. Bu rakam 2023’ün iki katından fazla.
Kadın dostu yapay zeka
Herkes yapay zeka konuşuyor. Start-upların neredeyse beşte biri doğrudan AI/ML (Artificial Intelligence / Machine Learning – Yapay Zeka / Makine Öğrenmesi). Ardından SaaS (Software as a Service – Hizmet Olarak Yazılım), healthtech & wellness (sağlık teknolojileri ve iyi yaşam), fintech (financial technology – finansal teknoloji), sustainability (sürdürülebilirlik) geliyor.
Buraya kadar şaşırmadınız biliyorum. Fark yaratan veri: start-upların yüzde 40’ı kadın kuruculu. Bu oran, “panelde çeşitlilik” düzeyini aşan bir şey; erken aşama fonların kapılarını zorlayan yeni bir kurucu profili var.
Sahne listesi de mesajı güçlendiriyor: Qualcomm CEO’su Cristiano Amon yarının çiplerini, Runway ve Replit gibi üretken AI (Artificial Intelligence – Yapay Zeka) öncüleriyse yazılım üretiminin yönünü anlattı. “Bir yılda 8 milyon kullanıcı” ivmesi yakalayan Lovable’ın hikayesi, burada yatırımcının neden kalabalık olduğunu anlatan canlı örnek. Loveable hikayesini aşağıda ayrıca anlatacağım.
Lovable’ın Hikayesi ne? Loveable ne?
“Vibe Coding” yani kod yazmayı bilmeden kod yazma işinin “iş”e dönüşme süreci. Lovable, 2023 yılının sonlarında Stockholm’de Anton Osika ve Fabian Hedin tarafından kurulmuş. Tıfıl demiştim size… şirketler de tıfıl!
Lovable “kod bilmeden uygulama, web sitesi yapabilme” yle başlamış. Platformun mottosu “fikri doğrudan ürüne dönüştürüyoruz”. Şirket 2025’te aktif kullanıcı sayısını 2,3 milyon olarak açıkladı, Kasım döneminde yaklaşık 8 milyon kullanıcıya yaklaştıklarını bildirdi. Günde 100 binden fazla yeni ürün (web site, uygulama, prototip) oluşturuyorlar. Başlangıçta bireysel kullanıcıların, hobici geliştiricilerin alanı gibi görülen Lovable, bu yılın başlarından itibaren kurumsal kullanıma yöneldi. Fortune 500 şirketlerinin yarısından fazlasının platformu denediği ya da kullandığı bilgisine ulaştım. Bu uzun sürmez diyenleri de duydum, eklemek isterim.
Web Summit gibi etkinliklerde Lovable’ın öne çıkmasını nedeni; bence trendsetter olmak. Her yıl konuşulacak bir konu lazım. “Loveable ve internet bitiyor mu” mesela…
Çin Çin Çin
Bu yıl iki yeni eksen dikkatimi çekti. China Summit, yalnız sahnede değil kuliste de etkisini gösterdi: Çin kaynaklı donanım ve yazılım üreticileri ile fonlar daha görünür, daha rahat anlatıyor. Bu, geçen yazının “çok kutuplu teknoloji endüstrisi” tespitinin somut devamı.
Eski medya yeni medya’nın kodlarını çözer mi?
İkincisi Future of Media Summit. Editörler, yayın yönetmenleri, haber ekonomisinin ağır topları bir arada. Medya tarafında bin 519 yayıncı, editör, muhabir dolaşıyor buralarda. Şu sorunun yanıtını aradıklarını söyleyebilirim: “Yeni teknolojiler haberin dilini ve gelirini nasıl değiştiriyor?”
Konuşulan şu: “İçeriğin üretimi, dağıtımı ve gelirine dair hikaye yeniden yazılıyor.” Kimse eski modele dönülmeyeceğini biliyor; herkes “editörlük, standart, güven” üçgenini nasıl koruyacağını tartışıyor. BBC’nin başına gelenleri ve gelecekleri burada niçin sürekli dönüp dolaştığını anlamak zor değil.
Büyük tartışma: “İnternet Bitiyor mu?” ya da “Uzun Yaşayacak mı?”
Salonda bu yıl en hararetli sohbet buydu. İki kampın güçlü tezlerini özetleyeyim:
“İnternet Bitiyor”diyenlerin argümanları; Platform Çürümesi (Enshittification): Büyük platformlar önce kullanıcıyı, sonra işletmeleri, en sonda herkesi sömürüyor; kalite sistematik biçimde düşüyor. Bu, kullanıcı güvenini ve keşfi öldürüyor. Açık Web geriliyor. “Web tarayıcıda” geçirilen zaman uygulamalara kaydı; kapalı bahçeler, tarayıcının ve bağlantılı keşfin yerini alıyor, açık ekosistem zayıflıyor. İçerik kirliliği ve yapay zeka seli yaşanıyor. Düşük maliyetli üretken yapay zeka, düşük kaliteli siteleri çoğalttı; binlerce yapay zeka üretimli haber sitesi ölçeksizce içerik basıyor; arama ve keşif kalitesi düşüyor. Sayfa ağırlıkları şişiyor; mobil/masaüstü yükleri artıyor; kullanıcı deneyimi daha maliyetli hale geliyor.
İnternet, kullanıcı aleyhine bükülen teşvikler, kirlenen sinyaller ve kapalı platformların baskısıyla işlev kaybı yaşıyor.
“Hayır, Evriliyor ve Yaşayacak” diyenlerin argümanlarını bu kadar güçlü bulamıyorum. Nedeni basit, yazdığım her şeyi yaşıyorum ve kalitesiz kalabalıktan ben de yıldım. Bana göre iki kamp da gerçek ve doğru… Ancak kullanıcı dostu, şeffaf, adil, güvenli olanlar yaşar.
Yeni ne öğrendim?
Deneyim Ekonomisi kırılma noktası yaşıyor. Experience (Deneyim) araştırmasına ulaştım burada konuşmacıları izlerken sizinle paylaşmak isterim:
Yöneticilerin yüzde 94’ü müşteri deneyimi stratejisi iş başarısına doğrudan katkı diyor,
Yüzde 93’ü dijital dijital müşteri deneyimi iyileştirilmeli diye kabul ediyor,
Yüzde 76 yapay zeka dönüşümünde geride olduğunu düşünüyor,
Yüzde 88 yapay zeka kişiselleştirme vaadi gerçekleşmediğine inanıyor,
Bu arada dijital müşteri deneyiminde lider olan şirketler yüzde 30 daha fazla gelir üretiyor.
Araştırmanın kritik cümlesi: “Yapay zekayı verimlilik için kullanmak kolay; ilişki kurmak için kullanmak zor.”
Araştırmanın ikinci kritik cümlesi; “Bir sonraki dalga Agentic AI (Agency-Driven Artificial Intelligence) Ne demek; bağlamı, niyeti ve duyguyu algılayarak kullanıcı lehine eylem alabilen yapay zeka sistemleri demek. Yani müşterinin yerine düşünen, bağlam, niyet, duyguyu anlayan ve müşteri lehine harekete geçen sistemler. Bunlar beni çok korkutuyor.
Son Söz
Koridorda duyduğum en iyi cümleyle bitireyim: “Burada yalnızca kartvizit değil, yön değiştiriyoruz.”