Politikacı Olmayan Politikacı, Lider Olmayan Lider, Sonuç Olarak İnsancıl Başkanlar

Sandık başına gidin çağrısı yapan sıkıcı bir yazı yazmak niyetinde değilim. Tam tersine, çok renkli biriyle tanıştırmak istiyorum sizi…

Bir belediye başkanı düşünün ayda bir geceyi kadınlar gecesi ilan etsin, tüm kadınlar özgürce, dilediklerince sokaklarda dolaşsın…

Bir başkan düşünün kampanyalar düzenlesin, bunların hepsine de bizzat kendisi çıksın, ”Çocuklarımızı kurtaralım” diye haykırsın. Ve o başkan bütün çocukların kahramanı olsun. Çünkü o başkan onları şiddetten, açlıktan kurtarmış olsun…

Bir başkan düşünün, su israfını önlemek için nasıl duş alınacağını televizyonlardan göstersin. Sabunlanırken suyu kapayın çağrısı yapsın…

Bir başkan düşünün trafik kazalarında ölenleri anımsamak için kaza yerlerindeki cadde ve kaldırımları sapsarı yıldızlarla kaplasın.

Bir başkan düşünün sanatla iç içe olsun, güler yüzlü olsun, sevecen olsun…
Bir başkan düşünün…

Ben böyle bir başkan düşünemiyorum.

Benim düşünebildiklerim, yalnızca bugüne kadar gördüklerim. Bugüne kadar meydanlarda boğaz boğaza gelip, sizin benim için değil, kendileri için o başkanlık koltuğunu isteyenler. Bunu da açık açık belli edenler.

Birkaç gün sonra hepimiz sandık başına gideceğiz. Hepimizin gideceğini umduğum için hepimiz diyorum. Çevremdeki dostlarımın bir bölümü protesto etmek için gitmeyeceklerini söylüyor. İkna etmek kolay değil. Vatandaş olarak hakkımızı – fikrimizi – isteğimizi – seçimimizi demokratik yollarla ifade edebileceğimiz tek yol. Sanki bugüne kadar gelenleri bizler getirmemişiz gibi, şimdi protesto ediyor olmak niye…

Seçimde protesto olmaz, protesto edenler başkalarının kullandığı oyla protesto edilirler.
Sandık başına gidin çağrısı yapan sıkıcı bir yazı yazmak niyetinde değilim. Tam tersine, aşağıda çok renkli biriyle tanıştırmak istiyorum sizi…

Ben Böyle Başkan İstiyorum

Olay Kolombiya’da geçiyor. Hani şu uyuşturucu cenneti ülke.

Kentimiz  Bogota… Hani şu faili meçhul cinayetler ve kuralsızlıklarla tanınan kent.
Kahramanımız Ulusal Colombia Üniversitesi Rektörü, Profesör Antanas Mockus.
Bogata, 6 buçuk milyonluk bir kent. Bogata’da şiddet, trafik kazaları, kapkaç olayları kol geziyor.

Profesör Mockus, matematikçi. Başarılı bir akademisyen. Matematik kafası nedeniyle olsa gerek olaylara çok farklı bakıyor, farklı görüp değişik yöntemler uyguluyor.

Profesör Mockus çevresinde çok sevilen biri. Her şeyden önce tatlı dilli, şakacı, üstelik bilim adamı. Mockus 51 yaşında, o güne kadar bir tek gün bile politik deneyim yaşamamış bir Kolombiyalı. Mockus; Bogata belediye başkanlığına adaylığını koymak için üniversitedeki görevinden istifa etmiş.

Profesör Mockus ve uyguladığı yöntemler Harvard Business School’da ders olarak okutuldu. Profesör Mockus bundan bir süre önce okula, misafir profesör olarak davet edildi, iki hafta boyunca, uygulamaları anlatması istendi.

Süper Vatandaş

Profesör Mockus’un göreve gelir gelmez yaptıkları herkesin dudaklarını uçuklatmış. Şaka değil, çünkü hiç alışagelmedik yöntemler kullanmış… Bir de ciddi bir öğretim görevlisi olduğunu düşünecek olursak, herkesi şaşırtmış. Ama anlaşılan ciddi görünmek gibi bir tasası yok, hedefi kendisini ifade edebilmek. Örneğin göreve gelir gelmez halkın karşısına süpermen giysisiyle çıkmış. Adına da “süper vatandaş” demiş. Bogata halkından “süper vatandaş” olmalarını istemiş.

Kimi gülmüş, kimi alay etmiş, bir kısım da beğenmiş. Daha önceki başkanları bilenler ya da anımsayanlar, bu deli dolu adamı denemenin ne sakıncası olacağını düşünmüşler.
Mockus, başarısının sırrını eğitime bağlıyor. ‘Benim tutkum eğitmek’, derken; insanların kalplerini nasıl kazandığını da aslında çok güzel ifade ediyor.

Trafik Kazalarını Önlemek İçin

Bogata’da trafik İstanbul’dan beter. Trafik kazaları her gün can alıyor. Caddelere kuralsızlık hakim. Profesör Mockus trafiği düzeltmek için radikal bazı önlemler geliştirmiş. İlk olarak 20 mim sanatçısını işe almış. Bu 20 mim sanatçısını Bogata’nın trafik açısından en sorunlu ve halkın yoğun olarak geçtiği noktalara yerleştirilmiş. Mim sanatçıları kural tanımadan karşıdan karşıya geçenleri, kırmızı da durmayanları hedef almışlar. Salına salına kırmızıda karşıdan karşıya geçen biri birden arkasında taklidini yapan mim sanatçısı görünce ne yapacağını şaşırmış… Bir iki üç…  Mim sanatçıları oynadıkça, çocuklar eğlenmiş, büyükleri öğrenmiş… Halk bir yandan gülmüş, bir yandan tedirgin olmuş. Mim sanatçıları o kadar sevilmiş ve o kadar tutulmuş ki, belediye 400 gönüllüyü mim sanatı konusunda eğitip, Bogata sokaklarına salmış. Trafik polisleri yerine mim sanatçıları caddeleri ve yayaları kontrol etmeye başlamış.

Profesör Mockus, ünlü düşünür Socrates’in bir sözünü tekrarlıyor; insanlar anlarlarsa o zaman yanlış yapmazlar.

İçinizden güldüğünüzü biliyorum. Çünkü çoğumuz hem anlıyor, hem de bile bile yanlış yapıyoruz.

Profesör Mockus’un trafikle mücadelesi burada noktalanmıyor. Mim sanatçıları çok başarılı oluyor… Ama Profesör Mockus, Bogata caddelerinde alışıla gelmemiş bir başka yöntem geliştiriyor. Trafik kazalarında hayatlarını yitirenler için kazaların meydana geldiği yerlere, kaldırımlara sarı yıldızlar yaptırıyor. Böylece Bogata sokaklarında hayatını kaybeden 1500 kişi her gün gelene geçene kendisini anımsatıyor, trafik kurallarına uymak gerektiği konusunda insanları uyarıyor ve en önemlisi gökten yere düşmüş bir yıldız simgesinde insanlara başlarına gelebilecekleri gösteriyor. Bogata’da trafik kazaları yüzde 50’den daha fazla oranda azaldı. Mockus, polis teşkilatına da el atmış. Rüşvet yüzünden bozulmuş 2 bin kişilik bir bölümü işten çıkarmış.

Su Sıkıntısına Karşı

Profesör Mockus başka alanlarda da birbirinden ilginç yöntemler geliştirmekte gecikmemiş. Bogata zaman zaman ciddi su sıkıntısı çeken bir kent. Mockus’un belediye başkanlığı sırasında kurak geçen bir yaz döneminde, belediye başkanı televizyonlara çıkmaya başlamış.

Ama nasıl?

Profesör Mockus duş alırken! Radikal bir davranış olduğunu söylemeye gerek yok.  Duş alırken görüntülendiği sahnelerde Mockus, halkın karşısında sabunlanırken suyu kapatmanın önemini anlatmış. Akan suyun hepimizin suyu olduğunu, sabunlanırken, kapanabileceğini bu sayede tasarruf sağlanabileceğini söylemiş. Halka, “sabunlanırken suya ihtiyacınız yok, suyu boş yere tüketmeyelim. Gerekmediğinde suyunuzu kapatın…” diye seslenen bizden bir belediye başkanı ben hayal edemiyorum. Ya siz?

İnanmayacaksınız belki de, su kullanımı iki ay içinde yüzde 14 azalmış. Bugün Bogata’da su tüketimi 1993 yılına oranla yüzde 40 daha az.

Eylem Kartları

Bogata Belediyesi’nde boş durmak yok. Bir dizi eylem kartları hazırlanmış ve bunlar halka dağıtılmış. Eylem kartlarının bir yüzünde başparmak tebrik edercesine havaya, diğerinde başparmak yerercesine aşağıya bakıyor.

Eline eylem kartlarını alan vatandaşlar sokaklarda gördükleri doğru hareketleri onaylamak için başparmak havaya, yanlışları kınamak için de başparmak aşağıya tarafını kullanmışlar.

Çılgın bir görüntü olmakla birlikte yüzlerce kişi üşenmeden gönüllü olarak Bogata sokaklarında dolaşmış. Sürekli kart kaldırıp indirmişler.
Kendinizi böyle dolaşırken düşünebiliyor musunuz?

Havuç Yasaları

Profesör Mockus sevimsiz işler de yapmış. Örneğin halktan bir kereliğine gönüllü olarak yüzde 10 daha fazla vergi vermelerini istemiş. Bu çağrıya 63 bin kişi tereddüt etmeden yanıt vermiş. Yapılan araştırmalar Bogata’nın gelirlerini, 1990 yılına göre 2002’de 20 kat artırdığını gösteriyor.

Profesör Mockus ve maceraları bu kadarla kalmıyor. Belediye başkanı halka çağrı yaparak, karşılaştıkları düzgün, dürüst taksi şoförlerini belediyeye bildirmelerini istemiş. Halk hizmetinden memnun kaldığı taksi şoförlerini belediye başkanının ofisine bildirdikçe sayılar artmış. Mockus, bu taksi şoförleri için kendi himayesinde bir “zebra kulübü” kurmuş. Bizi düşünsenize, biz iyileri düşünmez tamamen kötülere konsantre oluruz. Tecavüze yeltenenleri, adam dövenleri vs. şikayet eder dururuz. Orada herkesi iyi olmaya özendiren bir sistem kurulmaya çalışılmış.

Durun bitmedi. Mockus, Havuç Yasaları da oluşturmuş. Havuç Yasası’na göre bar, eğlence yerlerinin gece yarısından sonra saat 1’de kapatılmalarını istemiş.

Çocuklarımızı Koruyalım

Bogata sokakları artık daha güvenli. Cinayetler, saldırılar ciddi oranlarda düşmüş. Profesör Mockus renkli kişiliğiyle basına güzel bir malzeme yarattığı için sanırım ciddi bir medya ordusuyla dolaşıyordu. Ancak o medyayı bilinçli ve planlı olarak da kullanmış. Örneğin, “çocuklarımızı koruyalım” kampanyası başlatmış.

Televizyon radyo çağrılarıyla çocukların ateşle oynamaları halinde tehlikeli sonuçlar yaratabileceklerine ikna etmiş. Meydana gelebilecek kazalardan söz etmiş. Yine aynı kampanyada anne ve babalara seslenmiş, çocuklara uygulanan şiddetin sona ermesi için önemli adımlar atmış. Bunların hepsini kendisi yapmış.

Bundan bir süre önce Profesör Mockus’un başkanlık ofisine bir kadın başvurmuş. Üç yaşındaki kızının doğum günü hediyesi olarak kendisinden Bogata Belediye Başkanı Antanas Mockus’la görüşmek istediğini söyleyip, partiye davet etmiş. Profesör Mockus üç yaşındaki hayranının doğum gününü kaçırmamış. Mockus bu olayı Harvard’da verdiği derste şöyle anlatıyor:

“Doğum gününe kadar her şey çok güzel, olması gerektiği gibi.” Küçük çocuklar beni seviyor diye düşünüyor, demek yaptığımız kampanyalar çok yararlı” diye keyifleniyorduk. Oysa gözden kaçırdığımız önemli bir nokta vardı. Daha yapacak çok önemli işler olduğu. Çocuğun annesi doğum gününde bir teşekkür konuşması yaptı. Kızını dövdüğünde üç yaşındaki çocuğun kendisini, beni telefonla arayacağını söyleyerek tehdit ettiğini söyledi. Ve ilave etti oysa kızım daha telefon çevirmesini bile bilmiyor.“

Kadın Gecesi

Çocuklar, yaşlılar, gençler ve kadınlar Mockus’u seviyorlar, çünkü onlar için bir şeyler yapmaya çabalıyor. Örneğin kadınlar için kadınlara özel gece ilan edebiliyor. Kadınlar sokağa erkekler eve gecesi. Düşünebiliyor musunuz…

Düzenlenen ilk kadın gecesinde tam 700 bin kadın sokaklara çıkıyor. Bütün barlar, restoranlar, kafeler, sinemalar onların.

Mockus, kadın gecesinin erkeklere hapislik anlamına gelmemesi için, erkeklerin sokağa çıkma yasağının tamamen gönüllülük esasına dayalı olduğunu da ilan ediyor. Bogata erkeklerinin çoğu o gece evde çocuklarıyla kalıp eşlerini dışarı gönderiyor.

Bu arada Mockus’u sevmeyenler de var. Örneğin ilk gece 200 bin erkek sokağa çıkıyor, bazıları gösteri yapıp, Mockus’u palyaço ilan ediyor. Profesör Mockus bu gecelere devam etmiş. Kentin kadın gecesi emniyet müdürü bir kadın, asayişi sağlamakla yükümlü bin 500 polis görevlisi de kadın.

Neden Rahatını Bozdu

Profesör Mockus, 1993 yılında bir akademisyen olarak gelebileceği en güçlü ve iyi makama gelmiş bir kişiydi. Yaşadığı kentten memnun değildi. Çok sevdiği işini yani öğretmenliği bıraktı ve halkının hizmetine girdi. İlk dönem seçildiğinde ne yapacağı bilinmiyor bazıları kendisiyle alay ediyordu. Çünkü bu canlı, kanlı ve heyecanlı adam olmadık yöntemler düşünüp hizmeti eğlenceye dönüştürüyordu. Kimileri itirazlarını sürdürdü, kimileri sevdi. Ama sevenlerin sayısı o kadar çoğaldı ki, Profesör Mockus, Bogata gibi şiddeti, hırsızlığı ve kötülüğü ile tanınan bir kentte ikinci kez Belediye Başkanı seçilmeyi başardı.

Profesör Mockus, hiçbir gün lider gibi davranmadı. ‘Ben liderim’ demedi. Ama o bir liderdi. Sanırım liderin, ben liderim edasıyla dolaşmasına gerek yok. Lider zaten lider. Mockus, politikacı değildi. Hiçbir zaman da olmadı. Olmaya da niyet etmedi. Bunun için bozulmadı. Yozlaşmadı. Kokuşmadı. Başardı.

Öğretmen olması ve eğitime gönül vermiş olması, bildiklerini dikte etmek yerine başkalarına aktarmak şeklinde oldu. Böylece halkını eğitti, bilmediklerini gösterdi.

Kadına, çocuğa, erkeğe, polise, taksiciye, kısacası aklınıza gelen herkese ayrı ayrı eğildi. Ayırım yapmadı. Halk için oradaydı, o bunun bilinciyle görev yaptı. Bugün dünyanın belli başlı üniversitelerinde misafir profesör olarak yaptıklarını anlatıyor. Umarım bir gün gelir, bizim kentlerimize talip olanlar, başarılarını dünyanın değişik akademik kuruluşlarında anlatabilecek kadar başarılı olurlar. Ama önce o koltuklara kendileri için değil, bizim için oturduklarını idrak etmeleri gerekiyor. Belediye başkanlığı, hükümet başkanlığı birer toplumsal görevdir. Bir bankanın genel müdürlüğü ya da bir holding yönetim kurulu başkanlığı değildir. Buralarda halk için kariyer yapılır.

Sizi bilmem ama ben Profesör Mockus gibi birinin bizim ülkemizde de görev yapmasını çok istiyorum. Ne yazık ki hiçbir partide böyle bir aday görmüyorum. Bu kafalarla Türkiye’de hiçbir zaman böyle adaylar çıkmayacağını da adım gibi biliyorum.
Ama… Kendime inat, umudumu yitirmeyeceğim.

 

Paylaş