Plastik Ekonomisi

Plastik Ekonomisi kavramını duydunuz mu? Hayli ciddi hayli kritik bir ekonomi. Vezir de rezil de edebilen cinsten. Vezir etmesi, değersiz bildiğimiz, elimiz titremeden çöpe attığımız bir malzemenin  değerini anlatmasından… “Bir dakika, attığın her plastik, ister torba ister pet şişe paranı şöminede yakmakla eşdeğer” diyor.  Rezil etmesi yanlış kullanıldığında yok olmaması, bizden, çocuklarımızdan ve hatta torunlarımızdan sonra yerkürenin sefasını sürecek olması. 2050’ye geldiğimizde, denizlerimizde balıklardan daha fazla plastik olacak.  Bir başka yönüyle; her yıl 300 milyon ton plastik saçılıyor, bunların yalnızca yüzde 9’u yeniden dönüştürülebiliyor, yüzde 14’ü ancak toplanabiliyor.

İlginç bilgi notu paylaşmak isterim; sandığımız gibi büyük kentlerimiz büyük plastik üreticileri değiller. Türkiye örneğinde, küçük turizm beldelerimiz büyük kentlerden daha fazla plastik üretiyor.  Paradoksal bir durum. Küçük sevimli beldeler turizmi yönetebilecek modern yapılara sahip değiller anlaşılan.

Plastikle ilgili yaşadıklarımızı aslında önce kafamızda ayrıştırmakta fayda var. Öylesine girift bir hayat sürdürüyoruz ki, adeta normal yaşamın parçası oldular. Geçen gün hava güzel, deniz kenarında bir kahvedeyim, önümde martılar kendilerine atılan yiyecekleri tırtıklıyor. Bir tanesi pek akıllı, kocaman ekmek görünümlü hafif bir plastiği diğerlerinden kaçırıp gagalamaya başladı. İçim cız etti. “Aman yemesin” diyerek koşturup elimdeki simit ve ekmekleri önüne atarken, biraz ileride sevimli karabatağı başka bir plastiği tırtıklarken görünce kendimi çaresiz hissettim. Rüzgarda uçuşan plastik torbalar, ağaçlara takılıp asılı kalan poşetler günlük görüntümüzün parçası değiller mi…

Leyla Arsan, Tages danışmanlık firmasının kurucusu.  Finans sektöründe başladığı çalışma hayatında rotasını farklı bir yola çevirdi, 20 yıl kadar önce ki, o zamanlar çok yeni olan Avrupa Birliği fonları ve projeleri konusuna eğildi, uzman oldu. Bugün parmakla gösterilecek kadar derin bir deneyime ve portföye sahip. Yaptıklarından mutlu ve tatmin olmalı ki, hayatını yalnızca danışmanlık statüsünde proje yapmakla geçirmek yerine bilfiil de dahil olarak inandığı çokuluslu konulara katılım sağlıyor.

Plastik Ekonomisini anlatmak üzere geliştirdikleri Plastic Twist  kavramı böyle bir şey; ses getiren çokuluslu  inovatif projelerden biri. Plastic Twist, çevirelim dönüştürelim diyen bir oluşum. Arsan, Türkiye bacağını başarıyla yönetiyor. Ben oluşumun önce adına, sonra içeriğine kapıldım. İstanbul’da düzenledikleri çalıştay ve küçük konferansı fırsat bildim katıldım. Bildiğimi sandığım konuların dönüştürülmüş versiyonunu öğrendim.

Platic Twist yalnızca gönüllere hitap eden bir sivil toplum hareketi değil, bildiğiniz alışveriş ekonomisi. Tam da bugünlerde önemli bir noktaya gidiyor. Ekip, 18 Ocak’ta İsviçre Bern’de Crowdfunding kampanyası başlatıyor. Bir tür para birimi olan Token’ları piyasaya sürüyorlar. Ocak-Nisan arası sürecek hayli heyecanlı bir süreç. Şimdi size bu heyecanı tane tane aktaracağım. Adı ister plastik ekonomisi ister Plastic Twist olsun, işin özü bana göre ters köşe ekonomisi.

YAPRAK ÖZER: Ne demek Plastic Twist?

Leyla Arsan: Plastik Twist’in konusu, plastiği aslında “twist etmek”. En kolay anlatımıyla plastiği dönüştürebilmek, yani etrafımızda her yerde birçok atık var, gün geçtikçe çoğalıyor. Eskiden doğaya; gittiğimiz zaman denize, göle, kumsala herhangi bir yere gittiğimizde çöp görürdük ama plastik çöp görmezdik, çöp de görmezdik aslında eskiden çok fazla. Gittikçe artıyor, plajda pet şişe ya da başka atıklar gördüğümüz zaman garipsemiyoruz, bunlar deniz kabuklarının yerini aldı. Maalesef sonumuzu getiriyor, bu sorun çok büyük bir sorun. 2050 yılında balıktan çok plastik olacak, bu çok büyük bir laf.

 

YAPRAK ÖZER: Tüylerimi diken diken oldu.

Leyla Arsan: Sarsıcı bir laf, boşuna çıkmadı.  Ellen MacArthur Foundation’ın yaptığı bir araştırma sonucunda ortaya çıktı. Dünyanın en temiz denizlerinden birisi bizde biliyorsunuz, Ege Denizi, Akdeniz. Denizlerimizde sık sık çöp, plastik görmeye başladık. Bu beni gerçekten korkutuyor. Bu benim kendi özel korkum değil, dünyanın problemi, çünkü inanılmaz çok plastik üretiliyor. Plastiğin en önemli özelliği aslında dünyanın en güzel materyallerinden biri olması. Çok ilginç değil mi?

 

YAPRAK ÖZER: İlgimi çeken temel konu da bu ya…  elimize bayraklarımızı alıp yürüyelim, diyeceksiniz diye beklerken ters köşe yaptınız. Twist edelim.

Leyla Arsan:  Plastik çok ucuz ve çok esnek bir materyal. Onun için çok kullanılıyor onun için herhangi bir üretimde endüstriyel tasarımda her alanda neredeyse her alanda plastik kullanımı tercih ediliyor ama ucuz olduğu için ve esnek olduğu için, aynı zamanda bir de hafif olduğu için çok rahatlıkla saçılabiliyorlar, atılabiliyorlar. Siz örneğin kehribar kolyenizi atar mısınız? Plastikten olsaydı atar mıydınız? Kaybolsa üzülmezdiniz.

 

YAPRAK ÖZER:  Doğru atmazdım ama kaybolsa üzülmezdim.

Leyla Arsan: İşte aslında öyle olmaması lazım, bizim de yapmaya çalıştığımız şey plastiğin bir pırlanta gibi, elmas ya da kehribar gibi değerli bir hale gelmesi. Bizim için önemli olan şey o. Plastik her alanda bu kadar sorumsuzca kullanılmasın, sorumsuzca atılmasın ve sorumsuzca yine aynı şekilde de üretimde de olur olmaz, tercih edilecek materyal haline gelmesin.

 

YAPRAK ÖZER:  Plastik kaybolmuyor, zarar veriyor, kanserojen….   

Leyla Arsan: Petrol bazlı çünkü. Petrole bağlı bir materyal.

 

YAPRAK ÖZER:  Doğal zenginliği kullanıyor.  

 Leyla Arsan: Onu da kullanıyor, onu daha harcayan bir materyal. En önemli özelliği de çok hızlı saçılabilmesi ve öldürücü yanı var, sadece kimyasal bileşeni olarak var.  Herkes denize plastik atılıyor zannediyor, plastik uçuyor, bir plastik torbayı siz çöpe atıyorsunuz, sokaklarda görürsünüz toz gibi uçuşan plastik torbalar var.

 

YAPRAK ÖZER: Kuşlar yerine uçuşan plastik torbalar.

Leyla Arsan: Onlar uçuyor gidiyor. Mesela geçen gün ben İstanbul’a yakın bir Karadeniz kıyısında, Ukrayna süt ambalajı gördüm Kırım’dan gelmiş buraya. Dolayısıyla çok hızlı hareket halinde oluyor ve yok olmuyor ama parçalanabiliyor ve mikro plastik haline geliyor, onu da canlılar yiyorlar, biz de yiyoruz.

 

YAPRAK ÖZER: Plastik ekonomisi nedir? 

Leyla Arsan: Yeni bir ekonomi. Bunun iki yönü var, bir tanesi plastik ekonomisi zaten var ama biz yeni bir plastik ekonomisi ortaya koymak istiyoruz.

 

YAPRAK ÖZER: Nedir var olan plastik ekonomisi? Üreticiler mi, toplayıcılar mı?

Leyla Arsan: Bütün kimya sektörü, plastik sektörü, plastik üretimi bu bir takım. Çünkü plastik granül halinde önce, sonra o granüller kullanılıp plastik ürünler üretiliyor ve ondan sonra da o plastikler ambalajlarda,  ev eşyasında polimer haline geliyor. Çok değişik hallere gelebiliyor ve kullanılıyor. Şöyle bir ekonomi üreticiden teknolojik gelişime kadar bilimsel çalışma, araştırma ve tüketici kullanımına kadar ciddi bir döngü var. Bu döngü lineer dediğimiz bir ekonomi. Lineer ekonomi şu; bir şey kaynağından alınıyor, üretiliyor, tekrar kullanılıyor bir sonu var. Her birinin bir yaşam döngüsü ve sonu var, sonra da atılıyor. Bizim söylediğimiz yeni ekonomi, yeni bir kavram döngüsel ekonomi.

Literatürde “circular” ekonomi Türkçesi, döngüsel ekonomi. Buradaki amaç sürekli sıfır kaynağı tüketmemek, sıfırdan üretim yapmamak, döngüsel yapmak. Yani attığımızı da tekrar hammaddeye dönüştürüp ki, o da hammadde alıp, tekrar kullanmak, tekrar üretmek. Bunu hem sanayicilerin kurumların içerisinde yapması hem tüketicilerin kendi evlerinde yapması, hem tasarımcıların, hem tüm üreticilerin her alanda bunu yapabiliyor olması lazım ki, petrol, su kaynakları boşa gitmesin.

 

YAPRAK ÖZER: Şunu sevdim, plastik atılacak kadar ucuz bir malzeme değil diyorsunuz… Plastik bir yatırım aracı aslında. Yani bir malzeme plastik.

Leyla Arsan:  Evet. Plastik atık etrafımızdaki bütün plastik atıklar kullanılabilir materyaller. Siz bunları geri dönüştürebilirsiniz, bu geri dönüştürme prosesleri kırmadan, parçalamadan ya da eritmeden ya da birçok başka kimyasal bileşimlere girmeye kadar değişebiliyor. Bunun yanında bir de İngilizcesi “reuse” Türkçesi “yeniden kullanım” dediğimiz çok önemli bir kavramın üzerinde duruyoruz, çünkü bizim pahalı süreçlere sokmadan yeniden üretim yapabileceğimiz alanlar var.

 

YAPRAK ÖZER: Mesela?

Leyla Arsan: Yeniden  kullanabileceğimiz alanlar var, örneğin pet şişelerin kapaklarını şurada bile ben yapabilirim, basit bir kalıp yaptırıyorsunuz. Eritip, düğme yapıyoruz, çok güzel düğmeler oluyor şimdi ne gerek var sıfırdan düğme üretmeye, pet şişe kapakları var.  Bunun gibi birçok örnek var. Takılar… Konferanslarda kullanılan plakalar yapıyorlar. Plastiksiz bir etkinlik yapabilmek için ne kadar strese girdiğimi, ne kadar zorlandığımı anlatamam. Tabii kaçınılmaz şahane plastik materyaller, çünkü o kadar esnek ve güzel ve ucuz ki niye başka bir materyal kullanıyorsunuz deyince pahalı diyorlar.

 

YAPRAK ÖZER: Hatırlatmak istiyorum, biz Akdeniz sahilini en fazla kirleten ülke seçilmişiz değil mi?

Leyla Arsan:  Evet WEF raporuna göre öyle. Biraz da akıntıyla ilgisi var Ege denizinde,

 

YAPRAK ÖZER: Ama yani hafifletici bir sebep değil. Plastik üreten 6’ncı büyük ekonomiymişiz bütün dünyada. Avrupa’da ikinciymişiz.

Leyla Arsan:  Çok ciddi bir plastik üretimimiz var.

 

YAPRAK ÖZER: Şimdi, evet üretim yapmak çok güzel ama bu bilinci dönüştürerek üretim yaparsak daha güzel olacak. Bunu nasıl bir inovatif düşünce ile yeniden kazanabiliriz?

Leyla Arsan:   Aslında, iş çok basit, düşünce çok kolay. Buraya gelmeden önce öğlen yemeği yiyordum, karabiberlik var böyle öğüterek döküyorum plexi glass bir materyal, içi de metal plastik metal karışımı. Kırıldı ve patladı bütün karabiberler saçıldı baktım, takamıyorum uğraştım tamir etmeye bir parça kırılmış içinde. Şimdi böyle özel bir endüstriyel tasarımı o.  Sofrada bulunan kişi, “çöp oldu” dedi, çöp der demez, elinden aldım parçalarına ayırdım, bütün parçaları tek tek koydum ne işe yarayacaklarını söyledim. Hepsini aldım sakladım, atmadım, çünkü onları kullanacağım ben. Basit, dememin sebebi bu, bu bir düşünce, davranış değiştirme biçimi. Aslında Türkiye’de bu hep özellikle evlerde ve ailelerde eskiden beri hep var olan bir şeydi, üretim artmadan önce biz hep tasarruf yapardık, o düşünceye geri dönmek gerekiyor aslında.

 

YAPRAK ÖZER: Projede kaç Avrupa ülkesi var?

Leyla Arsan:  7 ülke, 9 ortak.

 

YAPRAK ÖZER: Yunanistan ve Türkiye gibi sorumsuzca plastik üreten veya daha geride olanlar var, bir de yine anladığım kadarıyla neredeyse sıfır çöpü olan ülkeler de var değil mi?

Leyla Arsan:  İsviçre ve Hollanda.

 

YAPRAK ÖZER: Döngüsel işin içerisinde blockchain çalışması var ya da olacak. Biraz onu anlayabilir miyim nasıl bir çalışma ya da plastikle bağlantısı mı var?

Leyla Arsan:    Yok çok doğru. Blockchain çok önemli, aslında buradaki esas konu bu sorunun dünyanın çok taraflı bir sorunu olması. Baştan beri çok güzel konuya geçtik lineer ekonomiden, döngüsel ekonomiyi anlatırken hep tarafları anlattık. Bir üretici var, bir tüketici var, bir hammadde civar bir işleyici var, bir dönüştürücü var yani taraf çok fazla, lojistik var. Burada önemli olan kolaboratif bir farkındalığı yaratmak ve hep birlikte hareket edebiliyor olmak. Tekrardan başa döneceğim bu sadece belli bir sektörün belli bir ülkenin problemi değil, dünyanın problemi. Dünya hep beraber hareket etmezse, birlikte hareket etmezse bu iş çözülmez, hiçbir şey çözülmez. Şu anda parça parça bir sürü çözüm üretilmiş durumda, ama hiçbirinin birbirleriyle ilgisi de yok. Esas sorun o, en başta sorduğunuz “neden plastic twist var?” sorusunun yanıtı. Biz yeni bir plastik ekonomisi oluşturmaktan bahsediyoruz. Yeni plastik ekonomisi oluşturmak hiç kolay bir şey değil, tek başına buradan bizim, 7 ülkeden 9 ortağın iyi niyetli fikirlerimiz ve çalışkan hareketlerimizde tek başına olacak bir şey de değil bu. Bu bir cin fikir aslında. Dedik ki, öyle bir şey oluşturalım ki, teşvik edici bir şey olması lazım. Teşvik edici olsun, hızlı bir şekilde yayılsın, kaybedecek vaktimiz yok.

Blockchain zaten bu tip sorunlara çözüm olmak için geliştirilen bir teknoloji. Kripto para bir kazanç olduğu için herkesin gözü onda. Ama aslında blockchain’in en önemli özelliği, bütün bu farklı tarafların aynı anda, aynı ortamda birlikte açık ve izlenebilir bir çalışma yapabildikleri güvenilir platform olması. Aslında bir teknoloji altyapısı.  Bunu birtakım platformlar kullanılabiliyor.

 

YAPRAK ÖZER: Nasıl girecek?  Plastikte blockchain aracılığı nasıl olacak, örnek var mı?

Leyla Arsan: Hemen örnek vereyim; örneğin basit bir çikolata ambalajı üzerine konuşurduk. Çikolata, sütten, kakaodan yapılıyor başka maddeler de var. Dışında ambalajı var plastik. Süt bir yerden geliyor, inek, keçi… hangi ülkenin, hangi çiftliği, hangi hayvandan çıkıyor, hangi fabrikada işleniyor, hangi kakao bir araya geliyor ya da nasıl süreçler oluyor ürün üretiliyor… ambalajı geliyor, ambalajda plastik kullanılıyor, plastik atıktan mı yoksa sıfır üretim plastik mi, kimden gelmiş o plastik, kim onu ambalaj haline getirmiş tasarlamış ve sonunda o ürün nasıl olmuş ve tüketiciyle buluşmuş? Ve bitmiyor, tüketiciyle buluşuyor, tüketici onu yiyor, ambalajı atıyor, artık kim topluyorsa oradan başka bir ürün haline de gelebilir. Bütün bu süreci blockchain ile izlemek mümkün. Nestle’den Unilever’e kadar Coco Cola’dan Danone’a kadar birçok büyük uluslararası şirket bu konuda çalışıyorlar, kendi blockchain platformlarını oluşturmak için. Çok yakın bir gelecekte ambalajların üzerine yazacak bütün hikâyesini biz QR koduna bakıp öğreneceğiz. Kaçağa izin yok.

 

YAPRAK ÖZER:  Türkiye buna hazır mı?

Leyla Arsan: Türkiye buna hazırlık yapıyor, Türkiye’nin stratejik planlarında var, özellikle Cumhurbaşkanlığı bu konuda çalışıyor; Strateji Dairesi Başkanlığı. Hem blockchain, hem de kripto para üzerinde çalışıyor, şu anda diğer ülkelere göre bu konudaki regülasyonlarımız ki, bunu bir tek blockchain olarak değerlendirmemek lazım, Türkiye’de zaten bu konuda üretilen yenilikçi fikirler, Startup’lar ve birçok proje var. Bizim amacımız teşvik etmek. Blockchain sadece bunu kullanıp izleme ve birlikte güvenli ve açık bir şekilde birlikte çalışma…

 

YAPRAK ÖZER: Bürokrasiyi bertaraf etmiş olacak, hızlanacak şeffaflaşacak, güvenli kontrol edilebilir, en güzeli de ölçülebilir olacak herhalde.

Leyla Arsan: Evet ölçülebilir ve açık. Şimdi burada bir de veri oluşturuluyor, oluşturulan verilerde açık herkesle paylaşılıyor bu tabii hiçbir zaman ne kişisel, ne kurumsal veriler, bunlar sadece süreçlerle ilgili veriler. Burada ki, bizim esas fikrimiz Plastik Token oluşturmak, bunu da blockchain altyapısı üzerine oluşturmak. Plastik Token bir kripto para. Kripto paralar tip, tip. Bir bitcoin gibi tamamen finansal amaçlı, kendisinin değerlendiği paralar var, bir de hizmet bazlı kripto paralar var onlara da token diyoruz.  Çeşitler var ama bizim kullandığımız bu. Biz sürdürülebilirlik için bir kripto para kullanıyor olacağız, zaten token’a sürdürülebilir yeni para birimi deniyor, yeni yeni kavramlar.

Basitçe anlatmak gerekirse token birkaç sebeple kullanılıyor, kişilerin yanlış yaptıklarını cezalandırmak demiyim de bir nevi trafik polisinin ceza kesmesi gibi düşünelim. Bir davranış biçimi değiştirmek, bir sadakat gibi düşünmek. Örneğin; bankaların kredi kartları var, sadakat programları var para puanlar bonus’lar gibi…. Her kurumun ayrı ayrı var.  Herkes kendine göre yapıyor. Herkes kendisi için yapıyor.

Sistem bir bütün değil.

 

YAPRAK ÖZER: Küçük küçük şeyler dünya kadar enerji harcanıyor aslında.

Leyla Arsan: Aslında amaç enerji harcamak değil, hedef önemli, buradaki hedef bankaların ya da kurumların daha çok para kazanmaları. CRM o değil midir? Müşteri ilişkilerinizi iyileştirirsiniz, sadakat programları yaparsınız ki, size daha çok para gelsin. Token’ın amacı kurumların kendilerine fayda sağlamaları değil, bütün dünya için ulvi bir hedefi var. Sürdürülebilirlik ulvi bir şey. Ama erişilemez hale getirmemek lazım. Aslında paradan, para yapmayı değil, kendimize temiz ve iyi bir yaşam yapmak istiyoruz.

 

YAPRAK ÖZER:   Böyle bakarsak dönüştürücü.

Leyla Arsan: Dolayısıyla buradaki amaç hizmet token’ı oluşturmak, kurumları, kişileri, herkesi bu sürecin içerisine dahil edecek bir teşvik mekanizması oluşturmak, token kazanmak isteyecek.  Bir kavram daha; dijital cüzdan. Yarın öbür gün kâğıt para kalmayacak tamamen dijital cüzdan olacak kredi kartı falan hiçbiri zaten kalmayacak. Plastik token bir teşvik aracı olacak. Ama token döviz cinsi bir para birimi olmayacak, buradaki para birimi olması gerekiyorsa, olacak olan plastik olacak. Bizim amacımız plastiği değerli hale getirmek, plastik para etmeli, token değil, token bir araç. Token xx kart gibi bir araç. O süreçte ne kadar çok kullanılırsa bu arz talep dengesi değişecek, bizim amacımız arz talep dengesini değiştirmek, onun içinde talebi arttırmak yani neye talebi arttırmak, plastik atığa talebi arttırmak, sıfır plastiğe değil, plastik atığa. Siz ancak teşvik ederseniz bu kişileri daha çok atık kullanmaya teşvik ederseniz ki, herkes nasıl teşvik oluyor Kapitalist bir dünyadayız.

 

YAPRAK ÖZER:  Eski barter sisteminin modern versiyonuna benziyor, elle tutulabilir bir şey.

Leyla Arsan:  Evet, amacımız token daha başka yerlerde de kullanılabileceği için örneğin Migros’ta ya da başka bir bankada plastikten kazandığınız token belli kuruma bağlı olmayacağı için hızlı oluşacak.

 

YAPRAK ÖZER: Plastikleri toplayacağız, geri dönüştüreceğiz, plastikten korkmayacağız, plastik değerli bir şey sakın atmayın.

Leyla Arsan:  Aynen öyle. Atmayın, çok kazanacaksınız. Yarın öbür gün token’lar çok işe yarayacak.

 

Söyleşimizi Yaprak Özer Youtube kanalından izleyebilirsiniz.

Paylaş