NE İŞ OLSA YAPARIM EKONOMİSİ

 

 

Perşembe günü ülkedeki haber programları “Bugün çok güzel haberlerimiz var“ diye açıldı. Herkes güzel bir şeyler duymaya susadı. Arada bir de olsa, duyduğumuz güzel cümlecikler içimizi ferahlatıyor. Ama kağıt üzerinde kalıp, günlük hayatımıza yansımakta çekingen davrandıkça, susuzluğumuz artıyor.

 

İlk mutlu haber, 2004 yılında Türk ekonomisinin 9.9 büyüme kaydetmesiydi. Türkiye rekor kırdı, Çin’i bile geçti. İkinci mutlu haber, kişi başına milli gelir 4 bin 172’ye yükseldi. Hiç bu kadar zengin olmamıştık gibi başlıklar atıldı.

 

Hiç bu kadar zengin olmamıştık derken topu topu 4 bin dolarlık bir zenginliği yakaladık. Ülkede bazılarımız 40 bin dolara zenginlik demezken bir kısmımızın da  400 dolara sahip olmayı zenginlik saydığını unutmamak gerek.

 

Rekor büyüme kırdık ama işsizlik yalnızca yüzde 0.2 geriledi, toplam 644 bin kişiye istihdam sağlayabildik. Çok büyüdük ama  az/yok istihdam yarattık. İstihdam, bir tek  kayıtdışında arttı; yüzde 2.

 

Hiçbir gelişmeyi küçümseme niyetim yok. Haksızlık olur. Olanları görmezlikten gelmem söz konusu değil. Taraf tutacak da değilim. Zaten tutulacak bir taraf yok.

Ülkem zenginleşirse, birey olarak ben de zenginleşirim. Ülkem gelişirse, ben de her zamankinden daha fazla refah içinde yaşama şansına sahip olabilirim. Ülkemde istihdam rakamları artarsa, daha güvenli bir ortamda yaşayabilirim.

 

İlk kitabımı yayınladığımda yıl 2001’di. Kitabın başlığı olarak “Ne İş Olsa Yaparım Abi”  diye ısrar ettiğimi anımsıyorum. Yayıncı, “…daha bir insan kaynakları olsun…” demişti ben istememiştim, sonunda her ikimizi de mutlu edecek ortak bir noktada buluştuk. Her şeyin gözünü çıkartmasını seven ben, profesyonel hayatıma da o yıl nokta koyup, krizin göbeğinde iş kadını olmaya karar verdim. Herkes ağlayıp  sızlarken gittim şirket kurdum.

 

Neden anlatıyorum bunları… Kitabın başlığı, “Ne iş olsa yaparım”dı ama çaresizliği değil, gücü temsil ediyordu. Gücün bundan böyle bireyde olduğunu, kendine güvenen, farkını yaratan, aklını çalıştıran ve çok çalışan bireyin hedefleri doğrultusunda nereye isterse gidebileceği anafikrini işliyordu. Kitabın başlığı ilgi çekti. Pek çok söyleşi yaptım. Çok yerde anlattım. Ben tüm röportajlarda yetenek/rekabet/fark üzerinde durmaya çabaladım. Soruları yönelten herkes tam tersini duymak istedi. Ben insanların ne iş olsa yapmak zorunda kalmamaları gereken bir Türkiye hayal ettiğimi anlattım.

 

Artık pes ediyorum! İş piyasasında bugün ne iş olsa yapacak insanlar dolaşıyor.  Büyümenin tavana vurduğu, hiç bu kadar zengin olmadığımızı açıkladığımız gün, keşke bir de sokağa çıksaydınız. Önünüze gelene sorsaydınız. Sorsaydınız onlara, “hayalin ne” diye, “iş bulmak” diyeceklerdi. Sorsaydınız onlara “ne olmak istiyorsun” diye, “çalışan biri” diyeceklerdi. Sorsaydınız onlara “ne istiyorsun” diye, “iş” diyeceklerdi.

 

Hadi beni yanlı buldunuz, duygusal dediniz… Sokaktakileri DİE rakamları anlatsın size. Bilenler bir kez daha okusun, bilmeyenler gözlerini açsın.

Hanehalkı İşgücü Anketi 2004 Yılı sonuçlarına göre, önceki yıl yüzde 10.5 olan işsizlik oranı, 2004 yılında yüzde 10.3’e geriledi. 2004 yılında sadece 644 bin kişiye yeni istihdam sağlandı. İşsiz sayısı 5 bin arttı. İstihdamın yüzde 53’ünün kayıtdışı çalıştığı tespit edildi. Okur-yazar olmayanların işsizlik oranı yüzde 7’den yüzde 3.7’ye düştü. Lise altı eğitimlilerde işsizlik yüzde 10.2’den yüzde 9.1’e indi. Durun; lise mezunlarında yüzde 12.8 olan işsizlik oranı ise yüzde 15.1’e yükseldi. Yüksekokul ve fakülte mezunlarının işsizlik oranı da yüzde 11.1’den yüzde 12.4’e çıktı!

 

Son paragrafın tercümesi şu; çarpık bir düzende yaşıyoruz. Eğitimsiz olanlarımız daha şanslı. Kayıtlı iş az, kayıtsız iş daha çok. Kadına, gence ve üniversite mezununa iş yok. Hepsi “ne iş olsa yaparım abi” diye dolanıyor. Kimisinin diplomasında işletmeci, kiminde ekonomist, kiminde kimyager yazıyor… Diplomalarında ne yazdığına bakmadan her şeye talip olup, aralarından şanslı olanlar alakasız işlerde çalışabiliyorlar.

 

Büyüme buysa eğer, biraz garip değil mi sizce de… Herkes hayalini süsleyen şu ya da bu işi değil, ne iş olsa yapabileceğini söylüyor.

Paylaş