Mantıklı olur sanmıştım

Seçime 28 gün kaldı. Dünyanın, Türkiye’nin ve siyasi partilerin gündemini inceledim hepsini bir kağıda başlıklar halinde döktüm. Dünyanın ne konuştuğunu ve niye konuştuğunu buldum. Türkiye’de kimin ne konuştuğunu çıkaramadım. Siyasi partilerin ne söylediğini birkaç cümle dışında anlamadım.

Dünyanın en önemli gündem maddesi küresel ısınma ve iklim değişikliği. Dünya genelinde insanların yüzde 80’i, Türkiye’de her üç kişiden biri küresel ısınmayı en büyük tehdit olarak görüyor. İç Anadolu’ya eskisi gibi kar yağmıyor. Burada da Akdeniz ikliminde yetişen hayvan ve bitki türleri yetişiyor artık. Tuhaftır Ilgaz Dağları’na yazın kar yağıyor. Bu yıl ağaçlarda hem çiçek, hem meyve, hem de yaprak bir aradaydı. Çiftçiler buğdayların büyümeden başağa döndüğünü ve içinin boş olduğunu söylüyor. Çevre ve Orman Bakanı; pahalıya patlayacağı için Türkiye’nin Kyoto Anlaşması’na imza atmayacağını ilan etti.

Dünya susuzluğu konuşuyor. 2025 yılında dünya nüfusunun üçte biri şiddetli derecede su sıkıntısı yaşayacak. Bu yaz suyumuz yok! Van Gölü’nün üç katı kadar olan sulak alanımız yok oldu. Meyvecilik yapamıyoruz. Sedir ağaçları kurudu, meşe ağaçları tehlikede. Kendi kendimizi besleyemiyoruz. Siyasi partilerin seçim söylemlerinde su da yok, tarım da. 

Dünya, eğitim sorunlarını konuşuyor. İki milyar insan işlevsel okuryazar değil. Türkiye’de okuryazar görünüp, okuduğunu anlayan, anladığını yazan, yazdığını konuşabilecek kadar iyi eğitim almış azınlık, üniversite mezunu olduğu halde hiç kimsenin iş vermeye yanaşmadığı yeteneksiz yığınlar var. Siyasi partiler geçen seçimlerde kapı kapı nohut, pirinç dağıtmışlardı. Bu yıl ÖSS’yi kaldıracağız diye atıp tutuyorlar. Türkiye’de genç işsizliği tavan yaptı.

Partiler vitrine birkaç adet kadın koydu. Türk kadını işsiz, cahil ve zulüm görüyor. Hiçbir siyasi partinin seçim bildirgesinde kadın, çocuk ve genç için eylem planı bulunmuyor.

Dünyanın en önemli gündem maddelerinden biri sağlık. 1973–2000 yılları arasında, insanlarda hastalığa neden olan 39 yeni enfeksiyon tespit edildi. Mikrobik direnç dolayısıyla bu hastalıklara karşı kullanılan ilaçların başarısı sınırlı. Salgınlar kapımızda. Türkiye’nin bırakın küresel bir salgınla baş etmek üzere geliştirdiği ulusal eylem politikası olmasını, keneyle savaşmak için bile planı yok.

Aşırı kirlenme, ekolojik şartların değişimi  yüzünden Akdeniz’e yabancı balık türleri göç etmeye başladı, besin zinciri bozulunca balıklar birbirini yiyor. Kimyasallar, çevre kirliliği ve zamansız avcılık yüzünden hayvan türleri azalıyor.

Ne diyor bizim siyasi partiler: “Ona oy verme bana ver.” 

Siyasi partilerin seçim bildirgelerini tek tek inceledim. Nedense hepsi aynı şeyi söylüyor: mazot 1 YTL, ÖSS kalkacak, emekliye 14 maaş, elektrik bedava… Daha ileri gidenler Kuzey Irak’a girecek, çoğu IMF’ye geçit vermeyecek. Terörle mücadele edecekler, yolsuzlukla savaşacaklar, çevreyi koruyacaklar. Kuru sıkı!

Geçtiğimiz yıl kızım sınıf başkanlığına aday oldu. Seçim kampanyası düzenledi. Vaadleri siyasi partilerinkinden daha detaylı ve planlıydı. Seçimi kazandı, okulun son gününe kadar verdiği sözleri tutmak için çalıştı. Tuttu!

Diyelim yeni bir otomobil alacaksınız. Satıcı en iyi, en hızlı, en güvenli bizimki diyecek. Siz ne yapacaksınız? Fiyatı, ödeme koşullarını soracak, kıyaslayacak, ikinci el fiyatını sorgulayacak, finansal kiralama ile satın alma arasında gidip geleceksiniz… Zaten daha önce otomobil dergilerini yalayıp yutmuş olacaksınız. Yakıt harcaması, güvenlik donanımı, elektrik aksamı, garanti süresi, servis hizmeti gibi özelliklerini biliyor olacaksınız. Dersinizi çalışmadan o kadar para verilip otomobil alınır mı hiç? Kolay mı, ortalama üç yıl kullanacaksınız.

Sizi yönetecek siyasi partiyi seçerken de bu kadar duyarlı olabilecek misiniz? Birbirinden  mantıklı ve duyarlı sorular sorabilecek misiniz? Çocuğunuz, siz, anne ve babanız… Hayatınızda 5 yılı sorgulayacak mısınız?

Paylaş