Kariyer Rehberi – Selen Kocabaş

Yaprak Özer: “İş Destek Genel Müdür Yardımcısı”, bunu duyanlar normal bir titr olarak algılayabilir. Oysa ki içinde insan kaynakları, idari işler, emlak satın alma, kurumsal bilgi teknolojileri, iç iletişim ve Turkcell Akademi fonksiyonlarının sorumluluğu bulunuyor. Yani sizin CV’nize bakınca altında bu titr iki satır olarak görülüyor. Bu nasıl bir pozisyondur, Turkcell’deki bütün işleri siz mi yapıyorsunuz?

Selen Kocabaş: Aslında bu pozisyon yaşayarak şekillenen ve gelişen bir pozisyon. Hakikatten kapsamında insan kaynakları başlı başına bir fonksiyon. Turkcell grubuna baktığımızda, 11 bin kişiden bahsediyoruz. Gelişim tarafına baktığımızda ekosistemimizle birlikte 50 bin kişi. Bunun üzerine bir de satın alma tarafı var. Tabii ekip işi, bu işlerin başında da birlikte çalıştığım çok donanımlı yetkin arkadaşlarım var.

Yaprak Özer: Normal midir bu kadar fonksiyonu bir arada tutmak? Diğer şirketlerde çok görmediğim ama belki sizin sektörünüzde olağan bir şeydir, onu öğrenmek istedim aslında.

Selen Kocabaş: Bir takım temel tanımlı fonksiyonlar şirketlerde var. İnsan kaynakları, satış, pazarlama vs. şeklinde. Belli yapılarda da ihtiyaçlar farklılaşıp çeşitlenebiliyor ya da şekillenebiliyor. Bizim sektöre baktığımızda işin insan yönetimiyle birlikte belli alımlar, özellikle teknik olmayan alımlar benim kapsamımın altında. Bunun içerisinde bir medya alımından da bahsedebiliriz, bir sarf malzemesi alımından da bahsedebiliriz.

Yaprak Özer: Bir kariyer sitesi olan Monster, Türkiye’de bir araştırma yapmış ve en çok çalışılmak istenen şirketleri sormuş gençlere. Nedense benim zamanımdan bugüne hiç bir şey değişmemiş. En çok çalışılmak istenen şirketler Koç Holding ve Sabancı Holding çıkmış. Bu araştırmayı nasıl yorumlamalıyız? Gençlerin ufukları mı, yoksa Türk ekonomisi mi dar?

Selen Kocabaş: Holding yapılarına ve krizlere baktığımızda, aslında Türkiye birkaç yılda bir kriz yaşayan bir ülke. Malum 2009 büyük bir krizdi ama 2000’lerin başından beri 5 tane kriz yaşamışız. Bu krizlerin en büyük eziyetini çalışanlar çekmiş vaziyette. Bir krizin ardından da hemen bir işten çıkarma, işsizlik. Bu anlamda da genç olsun olmasın, ülke toplumumuza baktığımızda daha büyük holding yapıları güvence veren yapılar. Gireyim ve güvenceli bir hayat yaşayayım yaklaşımı yüksek olabilir. Ama bunun ötesinde de benim bulunduğum kuruma da baktığımızda belli sektörlerdeki belli şirketler özellikle genç neslin ilgisini çekiyor.

Yaprak Özer: Turkcell 5 ve 6. sırada. Hani kapı gibi kurumlardan biri olan İş Bankasını 10. sırada görüyorum. Neden?

Selen Kocabaş: Araştırmadan araştırmaya göre de farklılık var. Mesela biz Business Week’in yaptığı araştırmayı alıyoruz. Business Week’in yaptığı araştırmada Turkcell, bu anlamda genç popülasyonun ilk tercihi. Capital’in yaptığı araştırmada her sene liderlerin ilk tercih ettiği kurum çıkıyoruz. Monster’ın da kendi bir portföyü var ona göre şekillenip değişebiliyor.

Yaprak Özer: Peki neden kamu yok, gençler neden kamuda çalışmak istemiyorlar? “Benim hayalimde kamuda çalışmak var” diyen gençlerle karşılaşmıyorum, neden?

Selen Kocabaş: Aslında şöyle bir şey var, buna biraz da yumurta tavuk hikayesi olarak bakmak lazım. İş dünyası da bir platform olarak kamuyu bir alternatif olarak çok da ön plana çıkartmıyor. Araştırmalarda ya da anketlerde sorulara bakın… Sanki, “özel sektördeki tercihleriniz neler” başlığı altında gibi görünüyor. Bir bu yön var. Bir ikinci yön de aslında, kamu tarafında belli alanlarda istihdam güdüsünün artarak devam edeceğini düşünüyorum. Mesela PERYÖN şapkamı takayım, biz PERYÖN olarak baktığımızda dernek olarak özel sektör derneği değiliz. Hem kamunun hem özel şirketin derneğiyiz. Yani insan yönetimine önem vermiş olan tüm şirketleri kucaklayan bir derneğiz. Odaklandığınızda yol kat ediyorsunuz. Biz yıllardır kamu üye sayımızı artıralım odağındayız. Yaptığımız kongrelere, toplantılara kamu da katılsın, genel yelpazeyi sağlayalım.

Yaprak Özer: Örnek olarak Amerikan Dışişleri Bakanlığı ya da benzeri bazı kamu kuruluşları gençleri çekebilmek için özel sektörle yarışan istihdam politikaları uyguluyorlar. Bizde böyle bir şey görmüyorum, belki benim gözümden kaçtı diyeceğim ama kaçtığını sanmıyorum, doğru mu?

Selen Kocabaş: Kamu tarafında da özellikle yine PERYÖN tarafında da Çalışma Bakanlığı’yla yaptığımız çok önemli projeler var. Mesela en son Sosyal Güvenlik Kurumu ile bir panel yaptık. Bu panelin amacı, iş dünyasında özel sektörün insan kaynakları tarafındaki iyi uygulamaları kamuyla paylaşmaktı. Bunlar nedir; doğru örnekleri, doğru uygulamaları karşılıklı özel sektörün kamuyla, kamu sektörünün özel sektörle paylaşması ve buralardan da doğu istihdamı, doğru işe alım stratejilerine yol açılmasını sağlayabilmek.

Yaprak Özer: PERYÖN’ ün 3000 civarında üyesi var. Üyelerinin yapısı nedir? Hangi ölçekte şirketlerden oluşur?

Selen Kocabaş: Yoğunlukla orta ve büyük ölçekli şirketler var. Fakat özellikle KOBİ’leri işin içine katmak bir odağımız. Çünkü insan kaynakları tarafından baktığımızda KOBİ’ler tarafında ciddi bir gelişim ve potansiyele ihtiyacı var. Biz de dernek olarak insan yönetimi konusunda referans noktası olalım, bilgi başvuru noktası olalım dediğimizde KOBİ tarafına odaklandık.

Yaprak Özer: Yüzdesi ne kadar şu an?

Selen Kocabaş: Şu anda KOBİ’nin yüzdesi çok düşük, %10’lar civarında.

Yaprak Özer: Neden gençler küçük şirketleri ya da KOBİ’leri düşünmezler? Burada bir bilgi eksikliği mi var, Türkiye’de istihdamın neredeyse tamamını KOBİ ve küçük şirketler yapıyor. Nasıl bunları cazip kılacağız?

Selen Kocabaş: Şimdi burada aslında büyük kurumlara çok rol düşüyor. Mesela, Turkcell olarak biz ne yapıyoruz; diyoruz ki bizim 11 bin çalışanımız var, ekosistemimizle birlikte 50 bin kişilik bir aileyiz. Burada bizim bahsettiğimiz birçok küçük iş ortağımız var. KOBİ’miz var ve onların da hem gelişimlerini desteklemek hem de işe alım noktasında desteklemek anlamında kendimize rol biçiyoruz.

Yaprak Özer: Nasıl yapıyorsunuz bunu?

Selen Kocabaş: Bu anlamda bir çok proje var. Mesela bunlardan bir tanesi İŞKUR’la birlikte istihdam yaratıyoruz. Bu Turkcell’in yaptığı bir proje.

Yaprak Özer: Diyelim ki iş ortaklarınızın istihdam ihtiyaçları var. Size CV’lerin yağdığını düşünüyorum. Bunları paylaşmak ve o çocukların hepsini alamayacağınıza göre diğer ortaklarınıza yönlendirme mi yapıyor musunuz?

Selen Kocabaş: Bizim için kanalımız önemli, kanalda bayi yapımız var. Küçük birçok bayimiz var ve bu bayimizin perakende konusunda uzman çalışana ihtiyacı var. Biz diyoruz ki İŞKUR’a; önce İŞKUR’a kayıtlı işsizleri alalım, birlikte eğitelim, sonra belli bir sınavın ardından KOBİ diye tanımladığımız iş ortaklarımıza istihdam yaratalım. Bu kapsamda hem çağrı merkezi tarafında hem sahada 1500 kişiyi eğittik, 1000 civarında istihdam yarattık.

Yaprak Özer: Biz istihdamın önemini , işssizlik sorunun nedenlerini anlayabildik mi, işsizliği çözebildik mi sizce?

Selen Kocabaş: Buna bir ifade kullanıyoruz hemen sizinle paylaşayım; mesela 2009 krizi demin dedik ki sektör olarak, iş dünyası olarak başarısız olduk, birçok kişi işten çıkarıldı. Diğer yandan birçok pozisyona eleman aradık, ama bulamadık. Buradaki sıkıntı bir yerden de mesleksizlik, doğru mesleği edindirememekten kaynaklanan bir Türkiye sıkıntısı var. Bunun birkaç bacağı var. Çalışma ve Sosyal Güvenlik, sanayi ve Milli Eğitim bacağı sayılabilir. Ayrıca PERYÖN gibi STK’lar bu bağlayıcılığı sağlamak durumunda. Üniversite müfredatına baktığımızda öğrenmek istediğimiz o müfredatın içeriği öğrenciye iş bulma olasılığı sağlıyor mu, sağlamıyor mu? Bu partilerin konuşacağı doğru bölümlerde okutulup doğru projelerle bunu sağlamak gerekiyor.

Yaprak Özer: Kimler iş bulabilir bu dönemde? Böyle hap gibi bir reçeteniz var mı?

Selen Kocabaş: Tabii sektöre göre ihtiyaçlar değişiyor. Bundan bağımsız, bir kere ne yapmak istediğini bilmek çok önemli ya da ne yapmamak istediğini bilmek. Çünkü bizim şöyle bir sıkıntımız var; bir kişi karşınıza geliyor ve ben ne olursa olur yaparım, yaklaşımında oluyor. Halbuki şu taraflarım güçlü benim ve ben bu taraflarım üzerine yatırım yaptım ve size şu alanlarda değer katarım demesi önemli. Uzmanlık, odaklanma bence kritik noktalar. Aslında kendine inanmak, bilmek, bildiği konuda da karşısındakini ikna edebilmek önemli.

Yaprak Özer: Şöyle bir tanımınız var; “ana resmi görme güdüsü olan, çabuk öğrenen, müşteri hissiyatı güçlü, eş güdüm sağlayacak…” böyle devam eden bir tanım.

Selen Kocabaş: Orada bahsettiğim şey şu; kendini bilip, ana resmi, yani bu şirket burada ne yapar ve ben bu şirketi analiz ederek hangi noktada değer katabilirim diyebilmeli. O dönemki ihtiyaçlara doğru ve hızlı çözüm bulabilecek, müşteri burada benden ne bekliyor, ben onun derdine nasıl derman olurum diye düşünmesi gerekiyor.

Paylaş