Kariyer Rehberi – Hüseyin Gelis


Hüseyin Gelis, Siemens A.Ş.’nin CEO’su. 35 yıllık kariyerinin tamamını Siemens’te geçirmiş. Dünyanın neredeyse her coğrafyasında çalışmış. Gelis’le konuşacak çok konu var. Aralarından birini seçtim, dayanamadım iki başlık konuştum. Seçtiğim konulardan ilki basit bir fiziki mekan değişimi gibi görünen radikal bir felsefe değişimi: Ofisleri terketmek… Diğer başlık henüz dilimizde tam karşılığını bulamayan “Compliance” konusu. Bir anlamda mevzuata uyum, aynı zamanda etik değerlerin gözetilmesi, bir diğer taraftan ölçümlemek ve denetlemek…

Yaprak Özer: Siemens’te neler oluyor? Dev bir şirket son dönemlerde yeniden yapılanma içerisinde. Sanki küllerinden yeniden doğmuş hali var, yeni sektörlere girdiniz. Neler söylemek istersiniz?
Hüseyin Gelis: Bitti mi emin değilim. Çünkü pazar değişiyor, dünya değişiyor, tabii Siemens olarak biz de değişiyoruz. Her zaman pazara bakıyoruz, müşterilerimizle konuşuyoruz. Onun için diyoruz ki şirketin bugün ki yapısı yetiyor mu, yetmiyor mu? Bu yüzden yine de şirketimizin bu 160 yıllık tarihinde şirketi tekrar değiştirdik. Ağırlıklı 3 sektör üzerinde çalışıyoruz; enerji, sağlık ve endüstri sektörleri. Bütün dünyada da aynı yapıdayız ve Türkiye’de de 160 yıldan beri faaliyetlerimize devam ediyoruz.

Yaprak Özer: Şimdi bu sektörlerde baktığımda sizin enerji sağlık diye ifade ettiğiniz sektörlerin isimleri “iklim değişikliği ve enerji tedariki“ gibi alışık olmadığımız isimlere dönüşmüş. Örneğin “Kentleşme ve sürdürülebilirlik” gibi alışık olmadığımız ama çok önemli… Biraz da romantik başlıklar haline gelmişler.

Hüseyin Gelis:Romantik mi bilmiyorum, fakat ben de ona inanmak isterim. Genel olarak endüstriye baktığımız zaman daha fazla duygusal bir aşamadan geçiyoruz. Eskiden bir ürünü pazara getiriyordunuz, belirli bir numaralardan bahsediyordunuz. Şimdi bir ürünün resmi var. Daha duygusal bir pazarda yaşıyoruz. Onun için daha duygusal daha feminen ürünler pazarlamaya çalışıyoruz.

Yaprak Özer: Biraz da kadın var mı bunun içerisinde? Feminen deyince belki kadına ürün ve hizmet satma gibi bir odaklanma mı söz etmeliyiz?

Hüseyin Gelis: Muhakkak. Daha evvel de vardı. İş dünyasına da baktığımız zaman bayanları iş dünyasında daha fazla görüyoruz. Şirketimize bugün baktığımız zaman yüzde 26 bayanlar var, yönetici kadrosunda da var. Onların da tabii ki büyük bir etkisi oluyor. Bence bu pozitif bir etki.

Yaprak Özer: Siz 35 yılı aşkın Siemens’tesiniz. Yani aslında gözünüzü Siemens’te açmışsınız öyle değil mi? Bugün kariyerlerini oluşturan gençler için onlar her an bir yerden bir yere zıplamak istiyorlar. Değişiklik istiyorlar. Size bakınca ne görüyorlar dersiniz.

Hüseyin Gelis: Bundan 35 yıl önce Siemens’e başladığımda 35 yıl süreceğini bilmiyordum. O zaman da 2-3 yıl gibi düşünüyordum. Fakat bence en önemlisi bir heyecan yaratmak. Siemens’te de ben çok şanslıydım. 35 yıl 9 çeşit görevde 8 ülkede çalışabildim. Onun için benim için her zaman bir değişiklik vardı, heyecan vardı. Onu bana verdiler. Bana göre 35 yıl değil sanki 5 yıl gibi gelir.

Yaprak Özer: Sizce bunu şirket mi yapmalı yoksa kişi mi kendi kendisine heyecan katmalı, hangisidir?

Hüseyin Gelis: Bence iki tarafta da sorumluluk var. Bizim şirket olarak görevimiz elemanlarımıza yatırım yapıyoruz. Bir tecrübe sahibi olmaları için elimizden geldiği kadar destek vermeye çalışıyoruz. Hem şirket içinde hem de dışarıda da kendilerini daha iyi pazarlamaları için bir görevimiz var. Ama o heyecanı iki tarafın da vermesi lazım. Bu bence iyi bir ilişki gibidir.

Yaprak Özer: Bir CEO ne yapar, gününüzü nasıl geçirirsiniz? Siz çok yoğun olmalısınız, çok seyahat ediyor olmalısınız ama bir CEO’nun öncelikleri nedir?

Hüseyin Gelis: Zaten bir toplantı odasında yaşıyoruz. Günde en az 16-17 tane toplantımız oluyor. Eskiden bu toplantılar ofiste oluyordu, şimdi video konferanslar üzerinden yapıyoruz. Ne değişti dediğiniz zaman, bu son 20 yılda daha fazla ekip çalışmaları var. CEO olarak ben onların hep etrafında beraber problemleri çözmeye çalışıyoruz. Yeni, global stratejilerimizi Türkiye’ye de yerleştirmeye çalışıyoruz. Siemens’te bir CEO’nun görevi yurt dışında her zaman Türkiye’nin bir elçisi olmak. Çünkü 160 ülkede şirketi var. Tüm o 160 ülkedeki CEO’lar diyor ki bizim ülkede yatırım yap. Ben de diyorum ki Türkiye’de yatırım yapalım.

Yaprak Özer: Siz aslında bir değişimi de yönetiyorsunuz. Şu sırada önemli bir değişimi yönetiyorsunuz. Siemens 160 yıla nazire yapar gibi ofisleri terk ediyor. Ofissiz çalışma ortamına geçiyorsunuz. Nasıl bir şey yapıyorsunuz?

Hüseyin Gelis: İstatistik verilere baktığımız zaman Simens’te Türkiye olarak bir eleman günde kaç saat ofiste masasında çalıştığını gördük. Ortalama elemanlarımızın yüzde 50’si masalarında çalışıyor. Diğer zamanlarda müşterilerle toplantıdalar. İlk aklınıza gelen bir soru vardır; hakikatten her çalışana bir ofis, bir masa gerekiyor mu veya başka bir düzen mi gerekiyor. Birincisi oradan biz başladık. İkincisi de hangi yerlerde çalışıyoruz? Ortalama elemanlarımız 2 saatini falan yolda geçiriyorlar. İkinci problem bu. Yeni teknolojiler var. Bu yeni teknolojileri değerlendiriyor muyuz diye kendimize sormamız lazım. Eskiden ofiste çalışıyordunuz. Telefonunuz da, bilgisayarınız da ofisteydi. Şimdi hepsi cebinizde. Onun için diyoruz ki yeni konseptimizde elemanlarımız istediği yerlerde çalışabilirler. Evden de olabilir, ofisten de olabilir ama tamamen yeni bir düzen.

Yaprak Özer: Ofisleri terketme sürecine Ankara’da başladınız. Ankara bir bürokrasi şehri; masayı, odayı, titri, şoförü, sekreteri sever. Yani biz Türkler de severiz, bunu da yadsıyamayız. Siz ofisleri kaldırdığınızda insanlar çıplak gibi hissetmediler mi kendilerini?

Hüseyin Gelis: İlk önce tamamen bir stres yarattı. Bu konuyu ilk açtığımız zaman nasıl olabilir dediler. Yurtdışından gelen yeni bir konsept ama Türkiye’ye uymuyor bu. Fakat Ankara halkının da bir özelliği var; liderliği, biz bunu yaparız diye. Önce bir analiz ettiler bunu sonra tamam biz yaparız bunu dediler.

Yaprak Özer: Sizin odanız var mı?

Hüseyin Gelis: Benim bir toplantı odam var. Benim ofisim hakikatten bir toplantı odası ve gittikçe o da değişecek.

Yaprak Özer: Ofissiz hayat, bu çok ciddi bir ölçümleme ve takip gerektirir. Bir yandan da daha çok çalışmayı getirir diye düşünmekteyim. Yanılıyor muyum acaba?

Hüseyin Gelis: Çok haklısınız. Ofiste çalıştığınız zaman arkadaşlarınızın etrafındasınız, değişik bir düzen var. Evde çalıştığınız zaman çok disiplinli çalışmanız lazım. Çünkü evde çalıştığınız zaman otomatikman daha fazla çalışma riski var. Bu yüzden evde de belirli ve düzenli bir şekilde belirli saatlerde çalışmanız lazım. Bizim amacımız evde çalışacağınız zaman daha fazla çalışmanızı istiyoruz, öyle bir şey yok. Biz belirli hedefler veriyoruz elemanlarımıza ve o hedeflere bakıyoruz. Belirli bir zaman, belirlediğimiz bir kalite ama istediğiniz yerde çalışabilirsiniz.

Yaprak Özer: Burada öncü olabileceğinizi düşünüyor musunuz? Ben bazı Türk şirketinin bu konuda deneyimli olmadığını gözlemliyorum. Bunda yanılıyor da olabilirim tabii.

Hüseyin Gelis: Buna benzer modeller vardır. Bütün dünyada biz buna karar verdik, dedik ki bunu bütün dünyada yerleştirmek istiyoruz. Belirli bir hedefimiz var. Önümüzdeki 5 yılda şirketimiz elemanlarının yüzde 20’nin evden çalışmasını istiyoruz. Önümüzdeki 10 yılda bugünkü metrekaresi 40.000 olan ofisimizi yarısına indireceğiz. Daha ekonomik, hızlı, verimli ve müşterilerimizin isteklerine aslında daha çabuk haraket verebileceğimize inanıyorum.

Yaprak Özer: Kaç kişi çalışıyor Siemens Türkiye’de?

Hüseyin Gelis: Bugün toplam olarak 6500 elemanımız var. Ortalama 2000 eleman evden çalışacak. Fabrika için biraz zor olur bu.

Yaprak Özer: Compliance diye yeni bir kavramla tanıştındınız bizi. Mevzuata uyum deniyor, ama anlamakta güçlük çekiyorum. Compliance officer diye yeni bir titr de kazandırdınız. Ne iş yaparlar?

Hüseyin Gelis: Mevzuata uyum konusunda Siemens son yıllarda zorluk yaşadı. Ondan sonra biz bu konuda dedik ki yapacağımız bir iş varsa tamamen hem şirketin belirli prensipleri var ona her zaman uymamız gerekiyor. Ama sırf şirket değil, bunu elemanlarımızdan, tedarikçilerimizden, partnerlerimizden bekliyoruz. Comliance officer dediğimiz arkadaşımız da bu konunun yönetimini yapıyor.

Yaprak Özer: Bir örnek vermek istiyorum. Siemens’te hediye almak, hediye vermek yok. Kurallar hayatın önemli bir parçası…

Hüseyin Gelis: Hediye alma verme konusunda biz 2-3 yıl önce bir karar verdik. Hediye vereceğimize o parayı alalım daha iyi bir yere yatırım yapalım. Tedarikçilerimize, partnerlerimize bunu bildirdik. Biz Türkiye’de ilklerdendik bu konuda. Gayet iyi oturdu. Eskiden yaptığımız gibi büyük hediyeler yollamıyoruz. Hediyeleri de kabul etmiyoruz. Bence çok önemli. İkincisi yemeğe gitme konusu halen devam ediyor, öyle bir şey problem değil. Ama daha net, sistemde belli. Eğer siz bugün bir müşteriyle ihale konusunda görüşüyorsanız bu müşteriyle kaç kere yemeğe gittiniz onu kontrol etmeniz gerekiyor. Müşteriyi yemeğe götürebilirsiniz ama abartmamanız lazım. Compliance dediğimizde aslında iş etiğinden de bahsediyoruz. Kültürümüzde de yeni bir konu değil bu. Aslında bu konuda cesaret gerekiyor bence. Etik konusu çok karışık bir konu. Bazen bu konu üzerinde konuştuğunuz zaman stres de yaratıyorsunuz. Aslında bu konuyu her yerde konuşmamız gerekiyor. Sadece iş hayatında değil; üniversitelerde, evde de bu konu hakkında konuşmamız gerekiyor. Çünkü bence çok önemli ve sadece Türkiye’de değil yurtdışında da bu aynı konu.

Yaprak Özer: Aslında genel geçer bir şey değil ama bu denetlenmek bizim için çok alışılmamış bir şey. Fakat zaman içerisinde sanıyorum daha sık karşılaşacağımız, performansımızın, yaptığımız işileri gerekçelendireceğiz doğru mu özetledim?

Hüseyin Gelis: Aynen öyle.

Yaprak Özer: Peki yeni yapılanmayla ilgili son olarak bana ne söyleyebilir siniz?

Hüseyin Gelis: Compliance konusunda son olarak bir konu açmak istiyorum; o da etik bir dernek kuruldu biliyorsunuz. Siemens’in de burada büyük bir katkısı var. Büyük bir Etik derneğimiz var. İnanıyorum ki sırf şirketler için değil kamu için de bir şeyler yapacağız. Türkiye inanılmaz bir Pazar, ben inanıyorum ki Siemens’in portfolyosuyla Türkiye’ye çok iyi bir destek verebiliriz. En çok beğendiğim bir konu da Türkiye’de her şey yeşil, doğaya daha dikkatli davranıyoruz.

Paylaş