Kariyer Rehberi – Gülseren Onanç


KAGİDER Kadın Girişimcilerin sözcülüğünü yapıyor. Önemli bir yapılanma. Katma değeri olan bir sivil toplum kuruluşu. Başkanı Gülseren Onanç, görev süresinde aktif çalışmalar yapan, kendisi de bir kadın girişimci olan, özetle aydınlık bir kadın. Kadın girişimcileri anlatmak öyle 15-20 dakikalık programa sığacak bir konu başlığı değil. Ama her zaman umduğunuzu bulamayabiliyorsunuz, o zaman bulduğunuzla yetinmek zorundasınız. Kısa da olsa Onanç’la yaptığımız söyleşi önemliydi.

Bu söyleşiyi daha da anlamlı ve bence önemli kılan bir başka kadın daha var: Emel Aksoy Gündemir. Emel Balık ve Balık Ağı Ltd. Şti’nin kurucusu. Derler ya elinin hamuruyla erkek işine kalkışmış bir kadın. Balık ağı üretiyor, yurtdışına ihraç ediyor, istihdam sağlıyor, ezber bozuyor. KAGİDER’in kadın girişmcilik yarışmasının ikincisinde, kurdeleyi göğüsledi, herkesin dikkatini çekti ve birinciliği aldı. Yarışlar durduk yere kazanılmıyor. İlginç hikayesine dair birkaç cümle aktararak programa renk kattı.

İki ilginç, renkli, başarılı, cesur kadınla kısa söyleşimi aşağıda bulabilirsiniz:

Yaprak Özer: Kadın girişimciliğiyle ilgili son rakamsal veriler neler?

Gülseren Onanç: 80.000’e yakın olduğunu düşünüyoruz. Bir envanterimiz yok elimizde ama TOBB’un kayıtlı rakamlarına baktığımızda daha çok kadın hissedar rakamlarına baktığımızda 80.000’e yakın görüyoruz. Toplam 1 milyon 300 bin TOBB’a kayıtlı işletme var. Bu yaklaşık toplam rakamın %6’sı gibi bir rakam. 100 işletmeden 6’sı kadınlar tarafından kurulmuş veya büyük bir hissesine sahip. Bu oran Avrupa’da %25’lerin üzerinde, Amerika’da %40’ların üstünde.

Yaprak Özer: Neden cesaret edemiyoruz?

Gülseren Onanç: Cesaret elbette bunun önemli bir değişkeni. Neden cesur kadınlar yetiştiremiyoruz belki de ilk önce sormamız gereken şey çünkü cesaret de bize verilen bütün değer yargıları içerisinde aldığımız ya da alamadığımız bir özellik.

Yaprak Özer: Yetiştiremiyoruz derken, sistem de buna pek müsait değil, değil mi?

Gülseren Onanç: Sistem, aile, değer yargıları… Kadın ve erkek aslında daha cesur, risk alabilen, geleceği öngörebilen, hayal edebilen, biraz sıra dışı düşünen bireylerin yetişmesi gerekiyor ki daha çok girişimci olabilsin bir toplum içinde.

Yaprak Özer: Bu cesareti gösterenlerin ortak paydası nedir?

Gülseren Onanç: Bir kere kendilerine güveniyorlar ve kendilerinin yetkinliklerine güveniyorlar. Normalde kadınla erkek girşimci arasında gördüğümüz en önemli fark ki girişimcide ille de olmak zorunda değildir. Girişimci; fırsatı görürse bu yetkinlik kendisinde yoksa bile birilerinden alıp o fikri o kaynaklarla, bunlar hem insan kaynağıdır hem de finansal kaynaktı, birleştirip uzun süreli değer katabilen ve uzun süreli değer oluşturabilen işletmeyi hayata geçirmektir aslında. Kadınlar daha çok kendi üzerine kuruyorlar bütün işletmedeki yetkinliklerini. Eğer bir gazeteciyse halkla ilişkilerle ilgilenip kendi ajansını kuruyor veya iyi bir insan kaynaklarıysa çıkıyor daha sonra insan kaynakları şirketi kuruyor. Türkiye’de bizim girşimci fotoğrafı çekildiğinde şöyle bir sonuç çıkıyor; 25-35 yaş arası lise mezunu ve erkek. Böyle çizdiğimizde tabloyu zaten erkek herhangi bir meslek edinmeden de belki de mesleği olmadığı için girişimci olmaya zorlanıyor.

Yaprak Özer: Kadın girişimciler kendi yaptıklarını anlatıyormuş erkekler de başkasının kendilerine neler yaptığını anlatıyormuş.

Gülseren Onanç: Biliyorsunuz biz son 4 yıldır Türkiye’nin kadın girişimcisini seçiyoruz. Garanti Bankasıyla beraber, her sene artan oranla başvuru geliyor. Kendini göstermek isteyen kadın oranı artıyor. Bizim son jüri toplantımızda 15 tane kadınla görüştük. İstediğimizde aslında bizim başarı hikayesini anlatırken yaptığı iş odaklı anlatmasını istiyoruz. Çünkü başarı aslında o işin nereye geldiğiydi. Biz hep kendisinin ne kadar büyük zorluklarla o raddeye geldiğini dinliyoruz. O kadın girişimci olmaması için aslında önünde çok engel var. Aileye göre ondan beklenmeyen şeyi yapıyor aslında. Beklenen şey iyi bir eğitim alması, iyi bir anne olması, eş olması; kendini, ailenin birikimini ateşe atmasın. Bir kadın oğluna birikimlerini verir de kızı için vermesinde bir neden bulamaz.

Yaprak Özer: Kadınlar hep hikayelerini anlatıyorlar peki erkekler ne anlatıyor?

Gülseren Onanç: Erkek genellikle işinin büyüklüğü, ne kadar kazandığı kar gibi konular anlatıyor. Ama bir hikaye anlatacaksa ona verilmeyen destekler, ona atılan küçük kazıklar gibi şeyleri anlatıyor.

Telefon bağlantısı;

Yaprak Özer: Sizi bu balık ağı reklamıyla tanıyoruz. Siz KAGİDER’in 2. yarışmasının birincisisiniz. Çok kısa kendinizi anlatabilir misiniz?

Emel Aksoy Gündemir: Ben çok küçük yaşlarda başladım, ortaokul dönemlerinde babam balıkçıydı. Onun sonrasında sorunların Türkiye’ye gelmesiyle birlikte annemle birlikte evde ağ yaparak başladık. Üniversiteye kadar devam etti. Üniversitede su ürünleri bölümünü kazandım. Bu bölümde de okuyunca profesyonel hayata geçmiş oldum.

Yaprak Özer: Bugün kaç kişi çalışıyor yanınızda?

Emel Aksoy Gündemir: Bugün 30 kişi çalışıyor ama çok kısa bir zaman önce Norveç’te bir firmayla ortaklığımız oldu. Bir yıl içinde bu sayı 50-60 kişiye ulaşacak.

Yaprak Özer: Şirketinizin geçmişi ne kadar?

Emel Aksoy Gündemir: Benim 16. senem sektörde.

Yaprak Özer: Kadınların işlerine duygusal yaklaşmaları başarılarını nasıl etkiliyor?

Gülseren Onanç: Kadınlar önce duygusal olarak bir boşluk olduğuna inanıp öyle atlıyorlar diyelim denize. Bizim verdiğimiz kadın girişimci eğitim programlarının ilk aşaması iyi bir iş planı yapmak.

Yaprak Özer: Emel Hanım’ı niye seçmiştiniz? İyi bir işplanı olduğu için mi?

Gülseren Onanç: Biz Emel Hanım’ı çok iyi bir girşimci olduğu için seçmiştik. Herhalde ailesinden de gelen işe olan yaklaşımı, bilgisi ve bunu bir işe çeviriyor olması, sürdürülebilir bir işe çeviriyor olması önemliydi bizim için. İşini seviyor olması yarattığı bu katma değeri birileriyle paylaşıyor olması önemliydi. Bir de o zamanlar da bu yabancı firmayla görüşmelerini başlatmıştı.

Yaprak Özer: Emel Hanım siz kendinizi ne kadar duygusal tanımlarsınız?

Gülseren Onanç: Duygusallık her bayanda olduğu gibi bende de var. Bu yapımızda var. Ama iş hayatında duyguyla mantığı karıştırmak çok doğru olmuyor. Zararını görebiliyorsunuz. O yüzden de o ikisini çok ayırt etmeye çalışıyorum. Fakat belli noktalarda da birbirine karıştığı oluyor.

Yaprak Özer: Bundan sonraki finansal hedefleriniz neler?

Emel Aksoy Gündemir: Benim bu yarışmada seçilmemin en önemli nedenlerinden biri de erkek egemen bir sektörde kadın olabilmekti. Şu anda hala benim sektörümde benim konumumda böyle bir işletme sahibi bayan yok. Türkiye’de de yok yurtdışında çalıştığım firmalardan da bilgi alıyorum, oralarda da yok.

Yaprak Özer: Siz bugün Türkiye’deki 5 fabrikadan ikisinin sahibisiniz değil mi?

Emel Aksoy Gündemir: Evet 2 tane fabrikamız var.

Gülseren Onanç: Son zamanlarda gördüğümüz en önemli katma değeri kadının aslında sosyal girişimci dediğimiz yani toplum içerisinde kaybolmaya yüz tutmuş bazı değerlerin çok büyük yatırım yapılması gereken bir sektöre herhangi bir girişimcinin girmediği alanlara da girebiliyorlar. Biz bunu sosyal girişimci olarak tanımlıyoruz şu anda. Toplumun ihtiyacı var. Temel olan burada para kazanmak değil. Kültürünü sürdürmek temel nedeni oluyor kadın girişimcinin. Daha sonra bunu bir iş modeliyle sürdürülebilir hale getiriyorlar.

Paylaş