İnovasyon ve tüp bebek

İnovasyon riskli bir süreç. Denemelerin çoğu tutmuyor. Pahalı ve boşa para harcama riski var. Deneme yanılmanın üzerinde inşa ediliyor. Çok heyecanlı, hayli arzulanan, stresli, meşakkatli ve mutlu sonla noktalandığında harika bir şey!

İnovasyon… Okulu yok! Meslekten sayılmıyor. Ne olduğu tam olarak belli değil. Kimse tam olarak bizde şu işe yarıyor diyemiyor. Her konuyla ilişkilendirilebiliyor. Küresel ısınma yaşıyoruz, inovasyon diyoruz. Teknoloji gelişiyor, inovasyon diyoruz… Nüfus azalıyor ve yaşlanıyoruz ya da sağlık sorunları artıyor, ömür uzuyor inovasyon diyoruz…

İnovasyon kelimesini cümle içinde en fazla kullanan kesim iş dünyası. Anlaşılan eski iş yapış şekilleriyle, alışageldik insan kaynaklarıyla, geleneksel ürün setiyle olmuyor. Satamıyor, kazanamıyorlar…

Kabul edelim, bir taraftan da yerli yersiz herkes “inovasyon” diyor. Bu inovasyona karşı hangi ara platonik ve oportünist bir aşk geliştirdik çözemedim. İnovatif ülkeyiz desem değil, çocuklara iyi eğitim veriyoruz onlar talep ediyor desem, o da değil. Kafayı kuma gömmüş yaşarken, dünyanın geri kalanına taş çıkartacak kadar hızla değişmemizi anlamak da mümkün değil. Damarlarımızda mutasyona uğramış bir virüs olduğuna kanaat getirdim, ne yapacağımızı bilmiyoruz.

İnovasyon çok kabaca ekonomik getirisi ve sonucu olan değişim. Bir fikrim var diye atlamakla olmuyor, tek bir kişiyle ya da tepeden inme yapılamıyor, emir verince yerine getirilmiyor, elle tutulmuyor, bilançoda net görünmüyor, kültüre dönüşmezse işe yaramıyor, liderlik olmazsa raydan çıkıyor.

Kurumlarda, inovasyona teknoloji departmanı ev sahipliği yapıyormuş gibi görünüyor. İnsan kaynakları sahip çıkmaya çalışıyor. Ar-Ge’de yeşeriyor.

İnovasyonun formülünü Langdon Morris adlı bir yönetim danışmanından dinledim. “Agile Innovation” kitabının yazarlarından biri. Inovasyon literatüründe ses getiren kitabını okuma fırsatım oldu. Buluşmamızda kendisi de inovasyonun “öbür yüzü”nü anlattı. Morris’den ne öğrendin derseniz… Şirket ile inovasyon ilişkisinin tüp bebek yapmaya benzediğini keşfettim:

1. İnovasyon çok riskli bir süreç. Denemelerin çoğu tutmuyor.
2. İnovasyon pahalı bir süreç. Boşa para harcanabiliyor. Deneme yanılmanın üzerinde inşa edildiği için pahalı.
3. İnovasyon hızla ve hızlı olmayı gerektiriyor Kazanmanın tek yolu rakipten daha hızlı öğrenip gol atmak. Ya hızlı olacaksın ya yok olacaksın, kural bu.
4. İnovasyon ekip işi, tek kişilik değil. Tepeden inme olmuyor. Bir kerelik bir süreç değil, her an ve süreklilik istiyor.
5. İnovasyona liderlik edecek biri gerekiyor. Göründüğü kadar kolay değil.

İnovatif bir fikrim var, bu fikrimi hayata geçirmeyelim diyenler de bu fikirlere yatırım yapmak isteyen platformlar da inovasyonun “öbür yüzü”nü içselleştirmeli.

Paylaş