Haber Kaynağını Söyle, Kimsin Diyeyim

Ne okuyorsunuz ne izliyor kimin sözüne güveniyorsunuz? Haberlerinizi nereden ve kaç kaynaktan topluyorsunuz? Doğru habere ulaştığınızı düşünüyor musunuz? Kendinize göre bir “sağlama” metodu geliştirdiniz mi? Arkadaşlarınızı sosyal medya reaksiyonlarına göre sınıflara koyar oldunuz mu? Yakınlarınızın hatta küçüklerin olduğu kadar büyüklerinizin haber kaynaklarına müdahale ederken buluyor musunuz kendinizi? Bu soruların bir kısmı mutlaka karşılık buluyordur, yalnızlık sendromunda tek başınıza olmadığınızı bilmek rahatlatır mı… haber okumak başka haber okuryazarı olmak başka. Önerim haber okuryazarı olmak. Bu bir kere olup bitmiyor, süregiden bir yaşam…

 

Oxford Üniversitesi Reuters Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsü’nün 2020 Dijital Haber Raporu’nu dört gözle bekliyordum, pandemi kırılımının medya tüketiminde neye yol açtığını verilerle göremediğim için 2019’u kaynak aldığım çalışmaları kullanamaz olmuştum.

 

5 kıtadan 40 ülkede 80 binden fazla kişinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarını medyada okumuşsunuzdur… verilen özet, bende olduğu gibi sizde de anlam ifade etmemiş olabilir. Türkiye bölümlerini doğrudan çevirince başka, önü arkasıyla Türkçeleştirince başka çıkıyor. Örneğin, Türkiye’de medyaya güven bu 40 ülke arasında hatırı sayılır çıkıyor. Önemli olan kimin güvendiği çünkü okur arasında ciddi polarizasyon var. Aynı şekilde Türkiye’de birincil haber kaynağı televizyon. Benzer durum söz konusu. Türkiye’de TV bir numara diye kestirip atmak kolay. Doğru, önlenemez bir etki alanı var. 65+’da televizyon hayatın en önemli unsuru. Corona nedeniyle eve hapsedilen bu kesim televizyona daha fazla mahkum oldu. Yayın akışlarındaki negatif bilgilere binaen yarattığı travma nedeniyle televizyon ya da belli kanalları izlemesi neredeyse yasaklanan 65+ var. Benzer nedenlerle evine televizyon sokmayan ya da yalnızca tematik ve alternatif eğlence kanallarını izleyenler ya da çocuklarına televizyonu men edenler… ne demeli. Bu araştırmaların yapıldığı kitleyi de iyi bilmek gerek. Aslında Corona’nın televizyondaki artışı tetiklediğini tahmin etmemek mümkün değil. Pandemi tutsaklığında, çaresizlik içinde, tükettikçe tüketme hissi yaratan negatif habercilikle kuşatılanlar bir süre sonra iradeyi teslim edebiliyor. Önemli bir bulgu da Türkiye’de geleneksel medyayı sağ muhafazakar görüşlü kesim, dijital medyayı liberal sol kesim daha fazla tüketiyor. Türkiye açısında işin bir diğer ilginç yanı görece güvenilen haber kaynaklarında Fox ve NTV televizyonda, Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerde ipi göğüslüyor. Yakın geçmişin tiraj ve rating şampiyonu Hürriyet ve Milliyet ile CNNTürk ve Kanal D bir gün elbet ders notu olacaktır. Hükümete yakın medyaya gelince, güven endeksinde sonda olmakla birlikte takip edilmekte öndeler. Bunu, Ankara nabzını tutmak üzere geliştirilen bir metot olarak yorumluyorum.

 

Araştırmalarda haber okur yazarı olmanın maliyeti nedir? Sorusuna yanıt bulmakta güçlük çekiyorum… Dijital abonelik-tiraj gibi kriterlerle ölçmek mümkün değil. Haber okur yazarlığı doğruya ulaşma çabasıysa, zaman maliyeti-yanılma payı-alınan hatalı ya da gereksiz kararlar gibi kriterler de önemli kalem olmalı.

 

 

Sahte habercilik

Haberciliğin doğum tarihini kesin olarak bilmek bence mümkün değil, insanın var olmasıyla yaşıt olmalı. Amerikan Başkanı Trump’ın (2016) göreve gelmesiyle adeta kayıtlara geçmiş gibi görünen Yalan Haberciliğin tarihini çıkarmak da aynı hesap…  öyle ki, neden yalan haber var? sorusu değil de Neden önüne geçilemiyor? diye sormak daha anlamlı.

 

O kadar basit değil

Science Dergisi, 14 akademisyenin ortak çalışmasıyla yayınladığı “Sahte Haberciliğin Kimyası” başlıklı makalede bu ilginç türü, haber mecralarının, üzerinde oynanmış bilgileri okuyucuya olgusal gerçek olarak sunması diye tanımlamış. Makale, sadece siyasi içeriklerin değil, doğru zamanlama ile yayılan herhangi bir konudaki sahte haberin, hedef kitle üzerinde büyük etki yarattığını belirtiyor.

 

Teknolojinin gözü kör mü olsa?

İnternet bağlantısı olan herkes haber kaynağı “Like” da bir fenomen olunca iş, kontrolsüz güç, güç değildir sloganına dönüyor. Sosyal medyada “gerçek insan”ı taklit eden propaganda unsuru “bot”lara kötü yorum alan bir albüm için de seçim şansı olmayan bir siyasi lider için de başvurulabiliyor. Sorun şu ki, “çok like” artık, işin içinde iş var hissi yaratıyor. Gerçek ise üzerinden sinek eksik olmayan yamuk yumuk organik meyve-sebzeye döndü.

 

Siyah Kuğu’nun trajedisi

Sosyal medyada bilgi yaymak çok kolay; haberi birden çok platformda gören çoğu zaman okumadan paylaşıyor. “Siyah Kuğu”nun babası, çalışmalarını olasılık ve belirsizlik sorunları üzerine kuran matematiksel istatistikçi ve risk analisti Nassim Nicholas Taleb sahte haber kurbanlarından; dönemin İngiltere Başbakanı David Cameron’la (1999) yaklaşık bir saat süren söyleşisinde; verimlilik, asgari ücret, iklim değişikliği, işsizlik gibi konuların üzerinde duruyorlar.  Birkaç saat sonra Taleb, İngiliz medyasında asrın çevre düşmanı ilan ediliyor. İklim değişikliği açıklamasında kullandığı kelimeyi bir haber kanalı sansasyon yaratmak üzere kullanınca,  rüzgarı yakalamak isteyen diğer medya organları konuya atlıyor. Kimse durumu teyit etmek kaygısına düşmüyor, ilk haberi kaynak göstermek yetiyor. Taleb ilerleyen günlerde, iğneyle kuyu kazarak sahte haberleri temizlese de bir kere internete düşmeye görün…

 

Bu kadar mı kolay?

Galiba!… University College Cork, 3 bin kişi üzerinde “doğru ve yalan” haber nasıl ayırt edilir deneyi yapmış. Katılımcılara bazıları sahte 6 farklı “İrlanda’da kürtaj yasası” konulu haber sunmuş.  Çoğunluk, inanmadığı düşünceleri içeren haberleri sahte haber olarak işaretlendirmiş.

 

Bana uyan doğrudur

İnsanoğlu, duymak istediklerine inanıyor, duymak istediğini duyan kişi, sorgulama yetisini kaybediyor. Sahte haberciliğin en büyük nedeni bu olabilir mi?  UC Berkeley öğretim üyesi psikoloji profesörü Tania Lombrazo’ya göre insan psikolojisi, hoşuna giden yalanlara inanmaya meyilli. Sahte haberciliğe göz yummak, aldatıldığını bildiği halde sevgilisine inanmayı tercih eden birinin psikolojisiyle aynı.

 

Paralı haber; üyelik modeli

Küresel olarak haber tüketimi basılı haberden, dijital habere kayıyor. Fakat gelir modeli bu kadar hızlı kaymıyor. Gerçek gazeteciliğin en öne mli sorunu ekonomi. Okur, bedava haber dururken para ödemek istemiyor. Paralı haber üyeliği Norveç ve İsveç gibi İskandinav ülkelerinde artış gösteriyor.

İşin ilginç yanı paralı haber aboneliğinde monopol oluştuğu gözleniyor. New York Times’ın 3.3 milyon aboneliği, en yakın rakipleri Wall Street Journal (1.5 milyon) ve Washington Post’un (1.2 milyon) toplamından fazla. Almanya’da paralı haber aboneliği yapanların (%70) sadece bir adet gazeteye üyeliği var, 423 bin üyesi bulunan Bild gazetesinin en yakın rakibi 105 bin üyelikle Zeit. Geride kalanlar pastadan pay kapmak için yaratıcılıklarını zorluyor; The Times üyelerine bedava Wall Street Journal ve indirimli Washington Post ve Amazon Prime üyeliği vadediyor.

 

Skandallara rağmen

Facebook, tüm iniş çıkışlara karşın sosyal medya üzerinde en çok tercih edilen haber kaynağı. Birçok ülkede Facebook kullanımı düşerken WhatsApp ile Instagram çıkışta. Facebook’tan haber paylaşımında Türkiye birinci. WhatsApp, Brezilya ve Malezya gibi ülkelerde en çok kullanılan uygulama; Türkiye’de de hatırı sayılır bir aktivite var.

 

Eğlence haberin önünde

Birçok ülkede online hizmetlere para harcayan grubun büyük çoğunluğu haber üyeliklerine para harcamak yerine Netflix, Spotify gibi eğlence sektörüne hizmet eden üyelikleri tercih ediyor. Gençler sadece bir online servise para verme hakları olsa bunu eğlence sektörü için kullanacaklarını söylüyor. 45 yaş altı, video (Netflix, Amazon Prime), ardından online müzik üyeliği diyor, elektronik haber ise çok düşük. 45+ üstünde medya eğilimleri farklılaşmaya başlıyor.

 

Gençler en çok Snapchat ve Instagram’da zaman geçiriyor. Birincil haber kaynağı olarak Instagram en çok Türkiye’de sonra sırasıyla Brezilya, İspanya, ABD…. Podcast’ler hayatımıza alternatif haber kaynağı olarak girdi, gençler çok ilgi gösteriyor.

 

Haber Kaynaklarına Güven

Haber kaynaklarına güven Finlandiya, Portekiz, Danimarka gibi ülkelerde hala yüksek (yüzde 50 ve üstünü görebiliyor). Macaristan, Yunanistan, Güney Kore  habere güvenin düşük olduğu ülkeler. Habercinin, haber kaynakları; politika ve iş çevresi yakınlığı tarafsız görülmüyor. İç siyaset güven erozyonun önemli nedeni. Medyaya güvenin yüksek olduğu ülkelerde bile genel güven kaybı ciddi. Başkan Trump sonrası ABD’de Demokrat kesimin liberal haber kaynaklarına yönelmesi, güven oranını artırsa da ülkedeki siyasi kutuplaşmayı körüklemiş. Brexit ve sonrası İngiltere’de durum adeta bir laboratuvar çalışması, zaman içinde daha iyi yorumlayacağımızı düşünüyorum.

 

Popülizm ve Medya

Bu başlık çok kullanılsa da altında yatan veriler ilginç. Ben bir tanesini cımbızlayayım; “popülist” kesimin ayrıştırıcı özelliği, haber kaynağı olarak televizyon kullanması. Karşıt grup öncelikli haber kaynağı olarak sosyal medyayı tercih ediyor.

 

“Haberden Kaçınma” Trendi

Yeryüzünde bilinçli olarak haberden kaçınan ciddi bir kesim var. Depresif atmosfer, medyada pessimist yaklaşım… okur ve izleyici kaçırıyor. Haberden kaçınmada Hırvatistan birinci, Türkiye ona çok yakın (yüzde 50 üstü) ikinci. Her 10 kişiden 6’sı medyanın “güçlü insanları sorgulama” görevini yerine getirmediğini düşünüyor.

 

Gençlerin haber tüketme alışkanlıkları

Y (25-34) ve Z (18-24) kaliteli habere ulaşmak, zaman ve para harcanacak bir ihtiyaç değil. Kolay anlaşılabilir ve hızlı ulaşılan haberin peşindeler. Z, internet öncesi yaşamdan bihaber, teknolojiye Y’ye göre daha yatkın. Y telefonlarının haber bazlı uygulamalarını kullanıyor, Z sosyal medya uygulamalarına öncelik veriyor. Gençleştikçe habere verilen değer düşüyor. Y, Facebook uygulamasını kullanırken Z, Instagram ve Snapchat’te zaman geçiriyor.

Paylaş