Gazete okumayan adam gazete satın aldı

Köpek adamı ısırırsa haber olmaz, adam köpeği ısırırsa haberdir. Gazete okumayan bir adam gazete satın alırsa ne olur?  Haber olur tabii… Ama farkında değil misiniz, aslında olan olur!

Washington Post 140 yıldır her gün haber yapıyor, içerik üretiyordu. Gazete hisselerini 80 yıldır elinde bulunduran Graham ailesi, Washington Post’u, adı dijital çağ ile özdeşleşen Amazon’un kurucusu ve gazete okumadığını söyleyen Jeff Bezos’a sattı. Washington Post’un kendisi haber oldu.

Washington Post gazetesi, Amazon’un sahibine gitti diye üzüldüğüm sanılmasın. Hatta, iyi ki ona gitti. Ya bir müteahhide gitseydi… Medya dışında her işle iştigal eden, tüm motivasyonu hükümete yaranmak olan biri ya da birileri tarafından alınsa daha mı iyiydi? Gazetenin kurucuları, olanı biteni bir yerlerden izliyorlarsa  mezarlarında ters dönmemişlerdir, eminim.

Siz günde kaç gazete okuyorsunuz? Ya da şöyle sorayım; Hiç gazete okuyor musunuz? Kaç medya mensubunu izliyorsunuz? Ya da şöyle sorayım; İzlemeseniz ne olur?  Diyelim gazete okumadınız dünyadan bi haber misiniz?  İşte mesele de bu. İletişimin içindeyiz, o kadar ki, kaçamıyoruz. Eskiden günde 10-15 gazete okumakla övünürdüm… Şimdi? Hiç gazete okumadan toplamındaki haber ve yazıların 2-3-4  mislini okuyorum. Bezos’un söylediği bu.

Uzun yıllardır yerli yabancı şirketlerin tepe yöneticilerine medya ilişkileri eğitimi veriyorum. Eğitimlerimin özelliği kişiye özel olması. Buna karşın hepsinde kaçınılmaz olarak medya nereden geldi nereye gidiyor seansı yapıyoruz. Gelişen ve dönüşen medya ilişkilerindeki kritik bazı konuları anlamak ve dengeyi kurmak hiç de kolay değil.  Biliyorsunuz artık yalnızca gazetelerden ya da TV’lerden konuşmuyoruz. İnternet mecralarından konuşuyoruz. Dijital teknolojiden konuşuyoruz. Sosyal mecraları anlamaya çalışıyoruz. Vatandaş  gazeteciliğinden ve iletişim kirliliğinden, dezenformasyondan söz ediyoruz. Kurum içi kurum dışı iletişimden… Doğrudan dolaylı iletişimden… sektörel, yerel, ulusal iletişimden konuşuyoruz. Şaşırıyorlar. Sıradan görülen ve hatta çoğunlukla küçümsenen iletişim dünyasını anlamak diğer sektörleri kavramaktan daha zor. Biliyorum, bizler atom çekirdeğini keşfetmiyoruz ama sizlerin kahve sohbetlerinde konuşmaktan zevk aldığınız kadar kolay bir iş de yapmıyoruz.

Washington Post’un satılmasının benim için ayrıca bir anlamı var. Gazetenin efsane yazı işleri müdürlerinden biri olan Alfred Friendly anısına yaşatılan gazetecilik bursunu yıllar önce kazanmış, bu sayede ABD’nin en büyük haber kurumu Gannett News Service ağına bağlı USA Today ve The Tennessean gazetelerinde çalışmışlığım var.

Washington Post’a geri dönecek olursak, bir gelenek tarih mi oluyor, yoksa küllerinden mi doğacak?… Belki de hiç biri olmayacak, geçmişte gazetecilik dersi veren kurum şimdide medya entegrasyonu dersi verecek. Hibrid bir yayın organı ortaya çıkacak.

Washington Post’un tarihi, geleneksel gazeteciliğin dünden bugüne yaşadığı değişimin bir özeti. 1800’lerin sonlarında Stilson Hutchins tarafından kurulan ve 1. Dünya Savaşı ertesinde Graham ailesinin satın aldığı gazete, 20. yüzyıla damgasını vuran pek çok olaya tanıklık etti. Washinton Post’u dünya çapında geniş kitlelere duyuran olay Watergate Skandalı. Başkan Nixon’ı istifaya sürükleyen süreci sonuna kadar takip eden Washington Post, “açık” bir toplum için basının önemini gösterdi. Zaman içerisinde yaygınlaşan holding medyacılığının aksine, aile gazeteciliğinin güçlü bir markası haline geldi.

Gelin görün ki, bağımsız ve başarılı gazetecilik başarılı bir ticari hayat anlamına gelmiyor. Gerçek anlamda habercilikle iştigal eden tüm medya şirketlerinin çıkmazı da bu! Markayı koruyabilmek ve tüm ticari ilişkilerin dışında bağımsız gazetecilik yapabilmek ağır finansal fedakârlıklar gerektiriyor. Özgür gazetecilik yapabilmeniz için hiç bir kurumla ve siyasetle ilişki kurmayacaksınız. Özgür gazetecilik yapabilmek için yalnızca patron olarak çıkar ilişkileri içinde olmamak yetmiyor, çalışanlarınızın da hiç bir kişi, kurum ve siyasetle ilişki içinde olmadığını garanti etmeniz gerekiyor.

Washington Post yıllar içinde pek çok kez ekonomik sıkıntı içine düştü. Geçtiğimiz senelerde 36 yıllık kitap ekinin yayımını durdurdu. Chicago, Los Angeles ve New York’taki bürolarını da kapatma kararı aldı. Tirajı hafta içi 600 bine yaklaşan, hafta sonu 800 bini aşan gazete bir süredir de zarar ediyordu.

Ve bir gün Bezos’un bu büyük marka için 250 milyon dolar ödemeyi göze aldı. Washington Post için cüzi bir rakam! Hatırlayın, yakın zamanda medya sektörüne giren Demirören Grubu, Milliyet için 48 milyon, Vatan için 26 milyon dolar ödedi.

Washington Post satışını, fiyattan daha ilginç kılan gazetenin yeni patronu ve onunla beraber gelişen yeni vizyonu. Amazon.com’un Jeff Bezos, dijital iletişimin simge isimlerinden biri. Geçtiğimiz yıl yaptığı bir açıklamada uzun zamandır basılı gazete okumadığını söyledi.  Bezos’un, basılı gazeteciliğin kalelerinden birini zapt etmesi önemli bir gelişme. İnternet medyası ile geleneksel medya birbirine nasıl entegre olacak?… Eğer Bezos bunun altından kalkabilirse şüphem yok tarihe geçecek.

Diğer yandan Bezos dünyanın en zengin iş adamlarından biri. Washington Post’u kişisel servetiyle satın aldı. Belli ki, gazeteyi ilk anda Amazon.com’un resmi bir uzantısı olarak düşünmüyor. Washington Post’un reel değeri, Bezos’un 25 milyarlık kişisel servetinin sadece yüzde 1’ine denk geliyor. Gazeteci bir aile tarafından yönetildiği için gurur abidesi olan Washington Post artık Bezos’un. Bezos bireysel özgürlüklere inandığını ve gazetenin yayın anlayışında bir değişiklik olmayacağının sözünü veriyor. Değişimin biçimsel konularda yaşanması bekleniyor. Gazeteyi dijital platforma adapte ederek, kâr eden bir yapıya kavuşturması bekleniyor. Matbaa maliyetini azaltmak isteyen Bezos’un ilk hamlesi, gazeteyi tablet bilgisayarlara adapte etmek, ardından dijital habercilik ile e-ticareti birbirine entegre etmek olacaktır deniyor. Gördüğünüz gibi bildiğimiz anlamda gazetecilik içerik olarak nefes kesen bir değişim yaşıyor.

Paylaş