Fikir Buluşmaları’nın Konuğu Rayka Kumru

Ezber bozmak cesaretle konfor alanından çıkmayı gerektiriyor.  Konfor denilen şey o kadar etkili ki, adına ister korkaklık, adam sende ya da neme lazım deyin, büyük rahatlık. Ezber bozanlar ise rahatı sabote edenler. Yalnızca toplum içinde alışıla gelenle değil, kendileriyle de boğuşuyorlar. Rayka Kumru da bence ezber bozanlardan biri. Liseyi Türkiye’de okuduktan sonra üniversite için Kanada’ya gitti. Sosyoloji lisans eğitimi aldı, gözüne “cinsellik bilimleri” takılınca yan dal yapmaya karar verdi. Sonra Avustralya’da seksoloji yüksek lisansını tamamladı. Kumru, Türkiye’nin en genç seksoloğu.

 

Yaprak Özer: Fikir Buluşmaları’na hoş geldiniz diyorum. Fikir Buluşmaları ne de güzel bir isim seçmişiz aslında fikir fikri açıyor, konuklarım birbirinden ilginç ve bugünküsü herhalde gerçekten ilginç. Diğerlerine de haksızlık etmek istemiyorum. Konuğum çok genç, çok tatlı ve değişik bir alanda çalışıyor şimdi söyleyeceğim, seksolog. Türkiye’de olabilir mi? Olabilir. Türkiye’de her şey olur, gençlerimiz her türlü şeyi yapabilirler ve zaten bizi bir araya getiren de bu. Nerede eğitim aldı, bu konuya nasıl girdi daha fazla uzatmak istemiyorum. Rayka Kumru, harikulade genç bir kadın ve onu şimdi birlikte tanıyalım. Hoş geldin.

Rayka Kumru: Hoş bulduk.

 

Yaprak Özer: Tanıştığımızda da zaten anlattıklarınla her şey çok ilgimi çekmişti. Ne yazık ki daha öncesinden bilememişim, tanımamışım ama arayı kapatmamız lazım. Mesleğin seksolog ama böyle bir meslek var mı, anlatır mısın? Böyle bir meslek ticaret odasında veya herhangi başka bir meslek odasında var mı?

Rayka Kumru: Türkiye’de yok. Başka ülkelerde var. Devlet tarafından tanınmış meslekler arasında yer alıyor mesela Kanada’da, Norveç’te vs. ama Türkiye’de henüz yok ama ileride neden olmasın. Ben de zaten seksolog olacağım diye yola çıkmadım üniversiteye giderken.

Yaprak Özer: Ne okudun peki?

Rayka Kumru: Sosyoloji okudum ben. Politika okumaya karar vermiştim aslında ama ders listesinden giderken bir cinsellik dersi gördüm ve aslında hikâye orada başladı.

Yaprak Özer: Peki sen eğitimini Türkiye’de mi yoksa yurt dışında mı aldın?

Rayka Kumru: Ben liseyi Türkiye’de okudum. Liseden sonra Kanada’ya gittim üniversite okumak için. Universal British Colombia’da, Vancouver Kanada’da lisans eğitimimi tamamladım. Sosyoloji ve cinsellik bilimleri diye bir yan dal yaptım. Sonrasında da yüksek lisans için Avustralya’ya gittim.

Yaprak Özer: Peki oradaki konu neydi?

Rayka Kumru: Orada seksoloji masteri yaptım.

Yaprak Özer: Peki seksoloji neleri kapsar? Yani ne anlamam lazım biraz anlatabilir misin, bu konuyla barışamayan bir toplumuz öyle düşünüyorum; kadınları dövüyoruz, cinsel istismar çok yaşanan, haberlerden söz ediyorum yoksa kimseyi, ülkemizi aşağılamak gibi bir şey değil ama barışık değiliz bu konuyla. Bu neleri kapsar, tam olarak ne yaparsın yani bu meslekte senden başkası var mı, tanıyor musun?

Rayka Kumru: Bu alan yani seksoloji alanı aslında birçok farklı konuyu kapsıyor. Anatomiden toplumun incelenmesine, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan vücudun kas sistemine, ikili, üçlü, çoklu ilişkilerden ebeveyn çocuk ilişkisine kadar birçok farklı alanı aslında kapsıyor. Benim daha çok ilgilendiğim alan işin daha sosyal boyutu, lisansım sosyoloji üzerine olduğu için. Psikoloji okumuş kişiler de seksolog olabiliyor, tıp okumuş kişiler de seksoloji eğitimi alabiliyor. Herkes kendi alanında cinsellik uzmanlığına aslında sahip olmuş oluyor diyeceğim ama cinsellikte hiçbir zaman tam olarak uzman olunduğuna inanmıyorum. O yüzden zaten uzman gibi şeyleri çok kullanmaktan da hoşlanmıyorum. Çok sık değişen bir alan, benim üniversitedeki kitaplarımda olmayan şeyler şimdi çok fazla konuşulmaya başlandı.

Yaprak Özer: Mutlaka. Zaten Pandora’nın Kutusu yani bütün dünyada belki aslında şöyle bir haksızlık etmiş olabilirim Türkiye’de barışık değil ama dünyada da barışık olmadığımız konular arasında. Peki sosyal boyutuyla ben ilgiliyim dediğin şey nedir? Bu işin sosyal boyutu nedir?

Rayka Kumru: Burada sosyal boyutundan kastım aslında kültür olarak burada dinin etkisi olabilir, coğrafyanın etkisi olabilir, bazen hava koşullarının etkisi olabiliyor. Aile sistemi, ahlak anlayışı, bunların hepsinin cinselliği nasıl etkilediği-etkilemediği, nelere sebep verdiği, nasıl etkileşim içinde olduğunun incelenmesi aslında sosyal boyutu. Benim işim bir şeye bakıp tüh neden bu böyle oluyor ya da bu çok yanlış demekten ziyade neden bu oluyor, buna sebep veren şeyler nedir. Öncelikle onu anlamak ve ona göre hareket etmek.

Yaprak Özer: Şimdi hemen şu soruyu sormak istiyorum: çalışma alanına neler giriyor diye ama ona gelmeden önce senin anne-baba dedik oradan atlamak istemiyorum. Anne baban ben sosyoloji okuyacağım dediğinde bir insanın çocuğu sosyoloji okuyacağım deyince tamam gayet güzel yani net bir başlık ama o çocuk ben seksolog olacağım deyince insan herhalde yani ne demek, nasıl olacak bu diye olabilir diye düşünüyorum. Seninkiler ne dediler?

Rayka Kumru: Ben Skype’ta konuşurken söylemiştim anne ve babama. Çünkü Kanada’daydım ve bir şekilde mezun olmak üzereydim, Rayka ne yapacaksın mezun olunca soruları gelmeye başlamıştı. Ben de ben çalışacağım alanı buldum demiştim onlar da böyle heyecanla nedir, babam biraz hukuk umut ediyordu, hukukçu olmamı çok istiyordu çünkü. Anneme söyledim, dedi ki ay muhteşemmiş gibi kendi kendine küçük bir kahkaha attı. Babama söyledim, babam durdu beş saniye ses çıkmadı dedi ki tamam yavrum oku tabii oku da önce bana şunun ne olduğunu anlat, ben de soranlara söyleyebileyim dedi. Aslında bu konuda gerçekten çok çok şanslıyım ki hala hem annem babam hem kardeşlerim hem birlikte olduğum kişi mesleğimi gerçekten çok destekliyor. Desteklemekle kalmayıp ilgi de göstermeye başladılar. Yani annem ve babam artık aktivist konumuna bile geçti diyebilirim.

Yaprak Özer: Harikulade bir şey. Peki bu mesleği icra ettiğin alanlar neler bugün? Belki yarın neler olacak, onlardan bize birazcık söz edersen.

Rayka Kumu: Biraz uçsuz bucaksız bir alan aslında. Şu anda iki farklı üniversitede ders veriyorum. Bir üniversitede biraz daha uluslararası bir perspektiften toplumsal cinsiyet dersi veriyorum. Biraz daha sosyoloji bazlı bir ders. Lisans öğrencilerine ikisi de. İkinci üniversitede de cinsel sağlık eğitimi veriyorum psikolojik danışmanlık ve rehberlik öğrencilerine. Bu da aslında karşıma çıkacak cinsellikle ilgili vakalarda neyin ne olduğunu bilebilsinler, yüzleri kızarmasın, insanlara hangi dili kullanarak konuşacaklarını bilebilsinler kısmını aslında en çok kapsamayı hedefleyen bir konu.

Yaprak Özer: Şapkalarından biri o zaman anlıyorum ki eğitmen yani akademik olarak eğitmenlik. Onun dışında neler yapıyorsun, bu kadarla mı kalıyor çalışmaların? Ben biliyorum ki değil de onun için biraz açabilir misin?

Rayka Kumru: Bunun dışında okullar eğitmen olarak beni çağırıyor cinsel eğitim konusunda.

 

Yaprak Özer: Orta eğitim mi bunlar?

Rayka Kumru: Ortaokul ve lise. Yani dördüncü sınıftan başlıyor ve yukarıya doğru, lise sona kadar gidebiliyor.

Yaprak Özer: Onlara cinsellikle ilgili bilgiler veriyorsun.

Rayka Kumru: Evet. Burada cinsellik eğitimi olduğu için çok yanlış anlaşılabilen bir konu oluyor. Burada ergenlikle ilgili konuşuyoruz, flört etmekle ilgili konuşabiliyoruz. Kişiler kendilerini nasıl koruyabilirler, hangi yaşta hangi davranışlar uygundur gibi konuları konuşuyoruz.

Yaprak Özer: Aslında yardımcı olabilir miyim, yani senin şimdi benimle de paylaştığın kitabın var burada. Bir kitap iki ayrı fasikül şeklinde. Birisi anladığım kadarıyla ebeveynler öbürü de çocuklar için. Ve burada zaten bu eğitimi anlıyorum değil mi? Vücudunu tanıma, çocuğun vücudunu tanıması, hislerini yorumlayabilmesi, bunları yönetebilmesi bir de galiba aile ve çocuk arasındaki o ilişki ve yönetim. Çok değerli olduğunu düşünüyorum. Bir kere okuması son derece rahat, çocuk da okuyabilir, her kademeden eğitimi olan anne baba da okuyabilir ama şunu görüyorum ki şununla yüzleşmiyoruz anatomi dedik ya, vücudumuzu tanımıyoruz galiba problem o. Cinsellik deyince yalnızca bu seks olarak aklımıza geliyor ama senin anlatmaya çalıştığın şey bu değil anladığım kadarıyla. Yalnızca bu değil, olay büyük bir olay. Doğru muyum yanlış mıyım?

Rayka Kumru: Kesinlikle çok doğrusunuz zaten bütün olay vücudu ilk başta tanımakla başlıyor. Vücudu tanımadığımız zaman sahiplenemeyiz, vücudu sahiplenemediğimiz zaman vücuda neyin kabul edilip neyin kabul edilemeyecek bir davranış olduğunu saptayamayız, belirleyemeyiz. Böyle istenilmeyen bir davranışla karşılaştığımız zaman da kime başvuracağımızı, haklarımızın ne olduğunu, bunun iyi mi kötü mü hissettirdiği gibi birçok farklı konuyu bilemiyoruz. Bu olumsuz davranışlar için de olumlu davranışlar için de geçerli. Ne yazık ki biz haberlerde son zamanlarda olumsuz haberlerle karşılaşıyoruz vücuda dair özellikle ve insan psikolojisine dair. Fakat vücut aslında bununla ilgili konuşursa ve bununla ilgili bireylerin eline yeterince bilgi geçebilse, vücut birçok olumlu şeye de sebep verebilecek bir oluşum.

Yaprak Özer: Şimdi ben bir kelimeyi cımbızlayayım, hak dedin. Ne hakkından söz ediyoruz yani ben çocuk hakkı biliyorum, kadın hakkı biliyorum pek de olmasa uygulamada ama bu sözünü ettiğin hak ne hakkı?

Rayka Kumru: Cinsel haklar bildirgesi var Dünya Cinsel Sağlık Örgütü tarafından yazılmış olan. Bu 1990’ların sonlarında hazırlanmaya başlanıyor ve şu anda internet sitelerine, Google’a yazdığınızda ???? sitesinde Türkçe olarak da var. Bireylerin bedensel, psikolojik cinsel anlamda haklarıyla ilgili bir bilgilendirme.

Yaprak Özer: Evrensel haklar. Anladığım kadarıyla eğitimlerinde zaten bunlar da söz konusu oluyor. Yani izleyenler için bence hepimizin geriye dönüp bakabilmesi gereken ve kendi kendimizi de eğitmemiz gereken alanlardan biri. Şu anda çok üstüne gidemiyoruz belki ama. Merakımı gidermek için hemen bir soru daha sorayım. Annen ve baban harikulade insanlar, belli ki seni bir kere kucakladıkları için konuları da kucaklıyorlar ama toplum seni kucakladı mı onu merak ediyorum. Yani nasıl tepkiler alıyorsun? Mutlaka olumlu da oluyordur, umuyorum öyle ama zorlukların var mı, paylaşır mısın varsa neler olduğunu?

Rayka Kumru: Benim çektiğim zorluk çoğunlukla mesleki yani mesleğin çok tanınmaması, alanın çok tanınmamasıyla alakalı oldu. Türkiye’de çok iyi çalışmalar yapan birçok cinsel anlamda alanda çalışan terapistler, psikiyatri ve psikologlar var. Bu işin hakikaten eğitimini almış ve muazzam işler başaran insanlar var zaten haddime değil onları şey yapmak. Bunun haricinde terapi yapmayan (ben terapi yapmıyorum) ve yine de cinsellik alanında çalışan bir insan çok büyük bir soru işaretiyle karşılandı. Hem alanda çalışanlar tarafından hem alanda çalışmayanlar tarafından. Dolayısıyla benim çektiğim zorluk kendimi tanıtmak ve işimi tanıtmanın haricinde mesleği tanıtmak ve alanı tanıtmak gibi bir dert oldu.

Yaprak Özer: Yani bir ileri iki geri yapıyorsun herhalde.

Rayka Kumru: Kesinlikle.

 

Yaprak Özer: Ben kimim ne yapıyorum, ondan sonra da çalışmalarını yapıyorsun değil mi? Öyle mi anlamalıyım?

Rayka Kumru: Çok basit bir örnek üzerinden anlatmam gerekirse bir okula gittiğimde ya da bir okulda danışman olan biriyle tanıştığımda bu mesleği yaptığımı söylediğimde çok ilgisini çekiyor fakat benim gibi birine neden ihtiyaç olabileceğinin bağlantısını kurmakta zorlanabiliyor insanlar.

Yaprak Özer: Peki orada da ufak bir parantez açıp konuya da aydınlık getirelim. Senin bir spor kulübü ile ilişkin olduğunu biliyorum ya da belki şu an için bu proje bitmiştir ama söyleyebilirsen söylemeni isterim. Ayrıca belli başlı okullarla sürdürülebilir çalışmaların var. Bunlar çalıştığın diğer alanlar. Bir de tahmin ediyorum kurumsal bazda danışmanlıkta verdiğin galiba en azından eğitim, seminer diyeceğimiz şeyler oluyor. Onlardan da söz edelim ki yani bu bir kere kurumun deyince kurumların cinselliği olur mu olmaz mı, seksolog orada ne iş yapar, bence çok iş yapar tahmin edebiliyorum seni dinledikçe aklıma bir sürü şey geliyor. Okullar zaten herhalde çok açık alanlar. Mülteciler biraz önce konuşuyorduk kendi aramızda, mülteciler ev sahipliği yapıyoruz ama çok sorunları var. Eminim sorunlarından bir tanesi bu gibi gibi. Ama ben konuşmayayım sen konuş.

Rayka Kumru: Bu birlikte çalıştığım spor kulübü aslında 14-17 yaş grupları arasındaki futbolcular için bir ergenlik ve vücut farkındalığı eğitimi istedi. Çünkü sporcuların bir takım bedensel olarak sorularının olduğu fakat antrenörlerinin de kurum psikologlarının da tam olarak bizim çizgimiz nedir, biz nereye kadar çocuklarla beden ve cinsel sağlığı ilgilendirecek konularda konuşmalıyız gibi bir çekinceleri oluyor çok haklı olarak. Çünkü spor akademisinde yani BESYO’larda antrenörlere çoğunlukla şu öğretilmiyor: siz bir öğrencinin ya da bir sporcunun su sorusuna cevap vermemelisiniz, bu konuları çok fazla konuşmamalısınız ya da bedensel olarak şu hareketin ötesine belki geçmemelisiniz gibi konular belki yeni yeni konuşulmaya başlandı. Dolayısıyla şu anda yirmi yıllık, muazzam iyi antrenör olan bir insan bu konuda kendini çok geliştirmiyorsa eğer çok fazla bir bilgiye sahip olmuyor haklı olarak. Dolayısıyla bu gibi çekincelerde aslında bir kasık ağrısı şikayeti üzerine bu spor kulübündeki yöneticinin çok duyarlı ve bu konuya çok açık olmasıyla beraber bana haber geldi ve bana dediler ki böyle böyle bize sporcular soru soruyor, biz nasıl cevap vereceğimizi bilemiyoruz lütfen ergenlikle, kendi vücutlarıyla ilgili belki bir takım cinsel davranışlar, kendilerini korumalarıyla ilgili bir çalışma yapar mısınız dendi ve bir çok okuldan da çok çok daha hızlı ilerleme kat edebildik çünkü çok ciddi bir eğitim istediler. Dört buçuk saat süren, farklı modüllerden oluşan bir eğitim gerçekleştirdik hem sporcu hem antrenörlerle.

Yaprak Özer: Yani aslında bu bir kapı ve ardı ardına bir sürü kapının açılacağını tahmin ediyorum. Peki buralarda ne gördün yani genelde hep böyle kendimizi eleştirmeye bayılırız, bence bu tarafımız da Türkler olarak bu coğrafyada yaşayanlar olarak çok açık ama varsa eleştirilerin ya da varsa gördüğün şeyler gözlemlerin ne? Biz bu konuya nasıl yaklaşıyoruz, hiç mi bilmiyoruz yani araştırmalar ne gösteriyor, Türk halkı ne kadar cinsellik biliyor ne kadar bilmiyor, sorunlarının ne kadarı bunlardan kaynaklanıyor?

Rayka Kumru: Bizde çok büyük bir bilgi kirliliği var aslında. Türk halkı cinselliği daha hiç bilmiyor diyemez kimse bence. Çünkü biz bir şeyler biliyoruz. Burada problematik olan bildiğimizin hangisi doğru hangisi yanlış, bazen bunun muhakemesini yapamıyoruz.

 

Yaprak Özer: O zaman kulaktan dolma şeyler.

Rayka Kumru: Mitler çok fazla ağırlıkta bizde.

Yaprak Özer: Bir bilenler de çok fazla galiba.

Rayka Kumru: Kesinlikle. Aslında burada birazcık uzmanlara da çok fazla sorumluluk düşüyor çünkü örneğin tıp okulunda ya da psikoloji, sosyoloji mezunlarında cinsellik aslında başlı başına büyük bir alan, bütün bu akademik alanların ele alması gereken. Fakat bizde bunun bir eksikliği de var yani bir çok doktor -ben kendi öğrencilerimden de biliyorum- öğrencilere çok rahatsız edecek bir dille konuşabiliyor, bazen bedensel haklarını çok fazla dikkate almayarak hareket edebiliyor veya duyuyoruz bir çok uzman kişi kocan seni aldatıyorsa şöyle giyin, şöyle makyaj yap gibi…

Yaprak Özer: Aslında toplumsal önyargılarla hareket ediyorlar. Bedeni ile ilgili olarak kitapta da gördüğüm zaten çocukların küçük yaşta eğer bedenimizin özel bölgeleri ve hayır diyebilme gibi benim özelim diyebilme aslında yetiştirilmemizde olsa bugün bazı problemlerimiz çok daha kolay aşılabilir.

Rayka Kumru: Bunun iki tarafı var aslında, bundan bahsetmek gerekiyor diye düşünüyorum. Bu benim bedenim, senin dokunmanı istemiyorum diyebilmek kadar bu benim bedenim ben bu davranışı yapmak istiyorum diyebilmek de önemli. Biz sadece hayır koruma, korkutma kısmını değil aynı zamanda bunun olumlu şeylere vesile olabilecek ve yine bireyin kendi hakkı ve kendi kararlarıyla olabileceği bir şey olduğunu da…

Yaprak Özer: Çok haklısın, ben eksik bıraktım teşekkür ederim. Peki aslında daha açık ya da pek çok şeyi biliyoruz ama bunları biraz daha akademik ya da gerçek bilgilerle biliyor olsaydık bugün yaşadığımız bazı sorunları sence yaşamaya devam eder miydik? Yani kadınların horlanması ya da onların çok açıkça söylemek gerekirse her kadın gibi benim de kendimi çok aşağılanmış hissettiğim, minibüste ona buna tokat atma, bir yerden bir yere giderken ona buna karışmak. Bunlar gerçekten çok aklıma durgunluk veren mevzular ama bunları yaşar mıydık eğer böyle bir eğitimimiz ya da böyle bir geçmiş bilgi birikimi üzerine inşa etseydik yaşantımızı?

Rayka Kumru: Ben birçok problemin aslında yaşanmayacağına inanıyorum eğer böyle bir eğitim sisteminden geçsek. Özellikle gençlerle çalışırken çok fazla fark ediyorum bunu ve aynı anda 14-15-16-17-18 yaşla çalıştığım ortamlarda özellikle şunu fark ediyorum: 14 yaş grubu gelen bilgiye, yapılan tartışmaya, sorulan soruya çok daha hızlı bir şekilde olumlu cevap verebilme potansiyeline sahip. Yani yaş arttıkça hani ağaç yaşken eğilir sözü doğru. Hiçbir zaman hiçbir şey için geç değil fakat ne kadar erken o kadar daha az tabu, o kadar daha az ayıplık kafesi, o kadar daha az önyargının içine gömülmüş oluyor bireyler.

 Yaprak Özer: Biraz da hoşgörü galiba değil mi yani aslında bu eğitimler şu anda en ihtiyaç duyduğumuz konu olan hoş görüyü biraz daha beslerdi onu söylemek istiyorum. Ben bu konumuzun, tartışmamızın yalnızca cinsellik ya da seks ya da seksolog algılandığı şeklinin dışında bir noktayı gündeme getirmek istiyorum. Açıkçası hemen her gün haberlerde orada burada özellikle sosyal alanda ve siyasal alanda çok seksist konuşmaların olduğu bir gerçek. Bunlar canımızı topyekûn acıtıyor. Yalnızca kadınların değil erkeklerin de toplum olarak. Burada ne düşünüyorsun yani bu söylemin, bu sert, hoyrat söylemlerin senin çalıştığın konularla herhangi bir ilişkisini bugüne kadar kurdun mu ya da böyle bir çalışma var mı?

Rayka Kumru: Lisan çok önemli bir şey çünkü kullandığımız sözler bizim gerçeğimizi oluşturuyor bu kadar basit. Bir kültürde ya da bir alt grupta kullanılan dili incelediğiniz zaman zaten o grubun önyargıları, düşünce sistemleri, kadın-erkek diğer cinsiyetlere bakış açısını hepsini birden anlayabilir hale geliyorsunuz. Dolayısıyla dil çok çok önemli. Ben üniversitedeki öğrencilere özellikle belki birçok kişi hoşlanmaz ama diyorum ki sapık kelimesini kullanmanızı yasaklıyorum. Çünkü akademik bir ortamda evet sapık kültürel olarak çok kullanılan bir kelime fakat ne anlama geliyor. Bir biz şeye sapık dediğimiz zaman onu anlamayı bırakıyoruz otomatik olarak çünkü bu zaten sapık ve bizim entelektüel kapasitemizin algılamayacağı bir oluşum ve biz bunu otomatik olarak dışarıya atıyoruz. Ayıp da aynı şekilde. Ali’ye göre ayıpla Veli’ye göre ayıp bambaşka iki anlama geliyor ama biz ayıbı nedense çok kolektif ve çok sık kullanılan bir şey haline getiriyoruz. Burada ayıp yerine hangi kelime kullanılabilir.

Yaprak Özer: Peki başka neyi yasaklıyorsun?

Rayka Kumru: Sapık, ayıp bir de tercih kelimesini. Cinsel yönelimden bahsederken cinsel tercih kelimesini. Tabii bunu çok uzun, birkaç ders boyunca konuşuyoruz. Böyle sadece tepeden inme yasak gibi değil.

Yaprak Özer: Yasak dediğin şey senin tahmin ediyorum sembolik yani biraz dikkat çeksin diye ama tercih yerine ne kullanıyorsun?

Rayka Kumru: Cinsel yönelim veya yerine göre cinsel kimlik kelimesinin kullanılması. Bu özellikle herhangi bir cinsel yönelime sahip bir insan yani heteroseksüel, gay, lezbiyen, biseksüel veya diğer cinsel yönelimlerden de olabilir. Bir bireyle konuşurken tercih dendiği zaman benim öğrencilerim pdr öğrencileri olduğu için, o danışma odasının içinde güven sıfıra iniyor otomatik olarak ya da inebilir. Çünkü otomatik olarak karşınızdaki insana ben seni anlamıyorum ya da ben seni yargılıyorum gibi bir mesaj da vermiş oluyorsunuz. Kelime çok güçlü bir şey gerçekten. Tercih biraz öğrencileri alıştırmak adına ve bunu zihinlerine entegre edebilmek adına kullandığım sözcüklerden birisi.

Yaprak Özer: Eğitime çok açık bir alanda çalışıyorsun. Buradaki eğitimin bu noktada akademik formasyon ya da akademik eğitime nokta koydun mu yoksa başka bir noktaya doğru gidecek misin? Yani şunun için soruyorum, bu her meslekte soracağım bir şey değil fakat çok disiplinler arası bir iş yaptığını düşünüyorum. Nereye doğru gitmeyi düşünüyorsun? Ve şu anda benim, bilmiyorum maksadımı aşmak istemem açıkçası beni lütfen düzelt ama şu anda Rayka’nın yaptığı işleri bir buz dağının üzerinde ve mecbur kaldığı için hepsini bir arada yaptığını düşünüyorum. Neden çünkü çok boş ve çok ihtiyaç duyulan bir alan ama burada gerek uzmanlaşma herhalde yaşanacak ve orada sen de daha derinlere ve onun altına daha yayılacaksın. Doğru ise doğru ama bu konudaki gelecekle ilgili planlarınla belki aydınlatabilirsin bizi.

Rayka Kumru: Benim gelecek için hedeflerim arasında biraz daha yaş grubu olarak lise çağı yani ergenliğin artık son dönemlerine doğru olan grupla çalışmak beni çok memnun ediyor gerçekten, çok farklı bir dinamiği olan grup. Böyle gruplarla çalışmak, mümkünse sporcularla çalışmak gibi bir hedefim var.

Yaprak Özer: Hedef kitlen aslında biraz daha ayrışacak. İleride büyükler olmayacak mı bunların içerisinde?

Rayka Kumru: Büyüklerde de yine ebeveynler bırakabileceğim bir grup değil diye düşünüyorum. Çünkü çocuk yetiştiriyorlar ve çok çok önemli yani her şey ebeveynde başlıyor gerçekten. O ebeveyn evde o mesajı verdiği zaman, o iletişimi kurduğu zaman dışarıda ne kadar korkunç bir ortam olursa olsun çocuğun dönebileceği güvenli bir kale olmuş oluyor o ev. Biraz onu sağlayabilmek.

 

Yaprak Özer: Peki tekrar okuyacak olsaydın ne okurdun? Bu potpuriye başka bir şey koyar mıydın, başka bir disiplin girer miydi?

Rayka Kumru: Tamamen kedi zevk ve mutluluğum için antropoloji eklerdim kesinlikle.

Yaprak Özer: Ama aslında bence tamamen kişisel bir zevk ve mutluluk için değil sanki çok lazımmış gibi geldi bana.

Rayka Kumru: Çok lazım ama aynı zamanda kişisel olarak çok fazla ilgi duyduğum bir alan.

 

Yaprak Özer: Harikulade. Peki biraz daldan dala tabii konu o kadar enteresan, o kadar geniş ki ama bir iki noktayı söylemeden geçemeyeceğim biraz daha iyi anlayabilmek için Rayka’nın yaptığı işleri. Şu anda aynı zamanda BM’de görev alan bir akademisyenin aynı zamanda yani araştırmalarında ortak araştırmalar yapıyor bunu söylemek istiyorum. Doğru ifade edip etmediğimi tam olarak bilemiyorum ama eğitimlerine devam ediyor. Gerçekten bir profesyonel spor kulübü ile çalışıyor. Yalnızca üniversitede eğitimler vermiyor ama aynı zamanda orta eğitim ve lise düzeyinde çocuklarla çalışıyor. Atladığım bir şey var mı? Çok şey var.

Rayka Kumru: İkinci kitap yolda, geliyor.

 

Yaprak Özer: İkinci kitabını çıkartacak. Harikulade yani istemiyorum ama nokta koymak zorundayım. Sen en son ne diyebilirsin yani belki böyle bir bilmiyorum vermek istediğin bir mesaj vardır.

Rayka Kumru: Vermek istediğim mesaj aslında kapsamlı cinsellik eğitimi ile ilgili bir mesaj. Her fırsatta bu mesajı vermeye çalışıyorum. Bu kesinlikle insanları bir şeye teşvik eden, daha fazla soru sormalarına sebep veren, insanları ahlaki çizginin dışarısına çıkartan bir sistemden bahsetmiyoruz. Burada tamamen insanların hem bireysel hem ilişkilerinde hem de toplum olarak refah düzeyini artıracak, daha sağlıklı olmalarını, kendilerini olumsuz istenmeyen davranış ve durumlardan koruyabilecekleri ve aynı zamanda mutlu, mesut ve sağlıklı (kendileri için tanım neyse) yaşamalarına sebep verebilecek bir sistemden bahsediyoruz. Bu önyargıyı kırabiliyorsam ya da birilerinde kırdıysam ne mutlu bana.

Yaprak Özer: Harikulade. Beni çok aydınlattın, çok teşekkür ediyorum. Fikir Buluşmaları işte böyle bir platform yani bunu hayal ediyordum. Çok değişik konularla, değişik ve özellikle farklı jenerasyonlardan kişilerin birlikte olduğu, getirdiği, değişik fikirlerin, görüşlerin, öğretilerin, bilgilerin olduğunu bize hatırlattığı bir platform. Farklı konular, farklı konuklarla da bunu genişletmeye, zenginleştirmeye devam edeceğiz. Bizi izlediğiniz için de size çok teşekkür ediyoruz.

Paylaş