Elit Enflasyonu

Carnival Venetian two faced mask, half black half silver on wavy dark satin textile background. Traditional festival disguise, Mardi Gras event masquerade

Oscar’lar sahiplerini buldu, izlemek için saat farkına rağmen sabahlayanlardan mısınız yoksa iletişim teknolojileri konforuna bayılanlardan mı? Yıldız geçidi, marka defileler, yıla damgasını vuran gaflar, büyük şovlar ve dedikodular… Anlık haberlerin dünyanın öbür ucuna yorumlar dahil anında ulaşması yaratıcı teknoloji kadar servet… Bu işte, teknoloji uzmanları, magazinciler, modacılar, organizatörler, iletişimciler, ekonomistlerden oluşan Oscar ordusu çalışıyor. Ödüle adaylar, film ekipleri, prodüksiyonun görünmeyen köşeleri, hukukçular, lobi grupları da ayrı. Ve en önemlisi izleyici! Her şey onların ilgisine mazhar olmak ve tüketmelerini sağlamak. 2023 Oscar törenini izleyenlerin sayısı 19 milyon altında kalmış. 2014’te 40 milyon kişinin izlediği düşünülecek olursa düşüş dramatik. Bu yıl Amerikan Futbolu Şampiyonluk maçını 123 milyon kişi izlemiş. Dudak uçuklatıyor. Eğlence endüstrisi başka türlü bir şey. Gençlerin rüyası, meslek sıralamasında elitler arasında. Zenginlik, şöhret ve güç!…

VALENTINO, DIOR, TIFFANY…

Lüks markalar yılda bir gece Hollywood Bulvarı’na “kırmızı halı” sermek için bölgeyi ablukaya alıyormuş. Oscar bir gece, ekonomisi yıllarca sürüyor. Oscar gecesi öncesinde şölen haftası var. Bu yıl açılışı Louis Vuitton yapmış, Chanel, Armani, Prada, Versace, Yves Saint Laurent, Philipp Plein gibi markalar çeşitli etkinliklere ev sahibi olmuşlar. Sonrasında “afterparti”ler. LVMH’ye ait bir alkol markası Armand de Brignac, ünlü Chateau Marmont’ta rap müzik sanatçısı Jay-Z ile bir davete;  Gucci ise Madonna ve Guy Oseary’la rakip özel bir partiye ev sahipliği yapmış… Rekabet çok boyutlu ve renkli.

BAŞKA BİR AÇIDAN EKONOMİ

Zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış derlerdi. Zengin ve şöhretlinin malı mülkü bahane diğer halleri konumuz. Zengin ve şöhret yeni elit. Uzun dönemli Dior sözleşmesinin yedi haneli rakamlara ulaştığı ifade ediliyor, çoğu marka yıllık 250 bin dolara kontrat bağlıyormuş. Averaj değere bakar mısınız? Oscar gibi mekanlarda köşeler tutulmuş, bağımsız moda markası görmek zor. Büyük bir marka tarafından desteklenmeyen bir avuç kadar modacı var. Biri de Türk tasarımcı Erdem Moralıoğlu. 2022’de Jessie Buckley’i En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında aday gösterildiğinde giydirmiş.

GİYDİRME 1,5 MİLYON USD

Kimi çok rüküş, kimi efsane… özetle, neredeyse hiçbiri normal hayatta giyilmeyecek kadar uçuk kaçık giysileri teşhir edenleri ve kreasyonları ezberliyoruz. Taklit ya da esintisini görünce ulaşabiliyorsak, çok mutlu oluyoruz. Giysiler yalnızca giysi değil. En ünlüsünden en gencine kırmızı halıda bir giysiyle yürümenin bedeli var. Bir yıldızın giydirilme maliyetinin 1,5 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor.  Bu rakamın büyük bir kısmı taşıdıkları mücevherlere ait. (Kaynak: WalletHub-sınırlı bilgi). Çoğu mali bilgi gizli, bu kaynağa göre her 10 yürüyenden sadece 3’ünün sözleşmesi bulunuyor.

TİKTOK GİDERSE NE OLUR?

Konunun boyutlarını biraz daha genişleterek şan şöhretin sınırlarıyla ilgili bilgi vermek isterim. TikTok kullananlarınız var mı; 170 milyon kullanıcısı bulunduğu ifade edilen ABD’de, TikTok Çin sahipliği nedeniyle masum bir sosyal medya platformu olarak görülmüyor. 2023 yılında TikTok’un ABD GayrıSafi hasılasına katkısı 24.2 milyar dolar olmuş (Kaynak: Oxford Economics). 224 bin iş yaratmış. Platform hukuk savaşı veriyor, bir Amerikalı yatırımcıyla yoluna devam edemezse fişi çekilecek. Temsilciler Meclisi Tik Tok’un kapatılmasını onadı. Konumuzla alakasına gelince; TikTok yasağı lüks markaların ve tüm markaların krizine yol açabilecek. Şan şöhret zenginlik platformunu yitirecek. Yeni elitler ne yapacak?…

Aralara serpiştirdiğim “elit” kelimesi dikkatinizi çekmiş olmalı. Çok da yerini bulduğunu düşünmüyor olabilirsiniz. Kafanızdaki elit ile yukarıdaki aktarımım arasında makas açık mı? Neden bu kadar para, neden bu kadar dikkat? Neden bir ordu, neden bu kadar farklı meslek… Niye podyum, niye halı… bu insanlar kim, bize ne faydaları var? diye sormak hakkınız.

YETENEKLİ BİREY

Elit kavramı, yerleşik olarak  toplumun en yetenekli veya en ayrıcalıklı bireylerini ifade ediyor. Öyle güçlü bir kelime ki, tanımı tarih boyunca değişmiş. Zenginlik, güç, bilgi, sosyal statü, üstünlükler tarife farklı oranlarla dahil olmuş. Antik Yunan’da varlıklı vatandaşlar, Orta Çağ’da soylular,  Rönesans’ta hümanist düşünürler dikkat çekmiş. Yunan’da elitler toplumsal etkinlikleri desteklemiş. Orta Çağ’da ve Rönesans’ta servetlerini topluma hizmet etmek amacıyla kullanmışlar. Neden, nasıl araştırma konusu. Bugün?… Çeşitli; kripto, beton, sahil şeritleri…

İKTİDAR SEÇKİNLERİ
İtalyan ekonomist Vilfredo Pareto, toplumun yalnızca küçük bir yüzdesinin, kaynağın çoğuna sahip olduğunu, bu kaynakların zamanla yeni kitlelere açıldığını söylüyor. Sosyolog C. Wright Mills’in “The Power Elite” (İktidar Seçkinleri) adlı kitabı Amerikan toplumunda elit tarifini yapıyor. Hiçbir entelektüel işaret taşımasa da kendisi ve benzerleri için toplumsal değişimin sembolü olan ABD eski Başkanı Donald Trump’ın bir önceki kampanyası elitlere açtığı savaşla, yönetimi elitlerle kurduğu bağla geçmişti. Dönemsel değişimi anlatmak için kuvvetli bir gönderme.

KATLANARAK ÇOĞALIYORLAR
Elit olmak önemli, elitler önemli…  Bu kadar önem atfettiğimiz ve duvarda kıymetli bir tablo kıvamında kafamıza yerleştirdiğimiz elit kimliğine ne oluyor? Elit olanların sayısı artıyor, elit olmak için bildiğimiz basamakların sayısı azalıyor. Kolaylaşıyor mu ucuzluyor mu, yoksa işin kuralı bu mu? Ne oluyorsa oluyor ama tanımı yapılamaz hale geliyor.

Her şeyin enflasyonu düzeni bozuyor. Elitler her yerde. Oscar’da, restoranlarda, iş dünyasında, televizyonda panelde, mafya yapılanmalarında, hükümette, yargıda, hapiste… Kim bunlar? Yoksa bir gün her canlı elit olmanın ne demek olduğunu yaşayarak görecek mi? Warhol’un ünlü repliği gibi herkes bir gün 15 dakikalık bir elit olabilecek mi? Her canlı bunu tadacaksa biraz daha kurcalayalım mı?

ORWELL, PARETO VE YARGIÇ
“Elit” kavram olarak birçok düşünür ve yazarın kafasını yormuş. George Orwell, elit terimini bir eleştiri olarak kullanmış, siyasi ve sosyal terimlerin suistimal edildiğine dikkat çekmiş. Vilfredo Pareto elit kavramına ekonomik ve toplumsal bir perspektiften yaklaşmış. Gelir eşitsizliği ve toplumsal hiyerarşilerle ilgili gözlemlerini, “Pareto Prensibi” olarak sunmuş. Tabii günümüzde de çok yazar, düşünür ve bu alanda çalışma var.

Hangisini seçeceğimi bilemediğimden içimizdeki örneklerdense uzak coğrafyalardan örnek vererek size ulaşayım istiyorum. Clarence Thomas, 1991 yılından bu yana ABD Yüksek Mahkeme Yargıcı. Kurumdaki ikinci siyah yargıç olması önemini artırıyor. Başkan George H. W. Bush tarafından atanmış olması kurumun muhafazakar kanadını temsil ettiğine işaret ediyor olmalı. Hangi tarafa yakın olduğunu bir kenara bırakacak olursak, her yargıç gibi görevi adaleti sağlamak, kollamak, kimse kimseden üstün olmasın mücadelesi vermek.

Thomas’ın bizim coğrafyamıza uzanan şöhreti ne yargı ne muhafazakar ne de siyah olmasından. Harlan Crow isminden kaynaklanıyor. Crow ismini Google’layın çok zengin bir emlakçı olduğunu okuyacaksınız. Müthiş bir sanat koleksiyoneri. Siyasi partilere yüksek miktarda bağış yapmasıyla dikkat çekiyor. Muhafazakar. Doğal olarak, bürokratik elitlerle sıkı ilişkisi var!… Adı yargıç Clarence Thomas’a menfaat sağlayan kişi olarak anıldı. Yargıç, Crow’un lüks yatında rutin tatiller yapmayı seviyormuş. Konuyu ortaya çıkaran gazeteciler büyük bir magazin ve siyaset bombası patlattılar. Eskiden olsa yer yerinden oynardı, biraz sarsıldı tabii… Zenginlik ve güç başka şey, hayat devam ediyor.

ELİT NEYE BENZER?

Üç aşağı beş yukarı bir fikrimiz var tabii, ama gelişmeler karşısında şaşkınız. Bir elit, ABD’de zengin, siyaseten güçlü ve popüler kültür ürünü…  Avrupa’da aileden soylu, eğitim seviyesi yüksek, kültürel etkisi geniş, Orta Doğu’da aile bağları güçlü, din vurgusu yoğun ve tabii zengin bir şahıs. Her yerde farklı özellikleri bir kenara koyun, ortak payda zengin ve güçlü!

Yeni nesil hükümet ve elit kavramı iç içe. Samimi. Dünya Bankası baş ekonomisti olarak görev yapmış olan Sırp asıllı Branko Milanovic’in, gelir dağılımı ve eşitsizlik üzerine yaptığı çalışmalar ilginizi çekebilir. Küresel eşitsizlik ve gelir dağılımındaki tarihsel değişimler üzerine yaptığı araştırma “Global Inequality: A New Approach for the Age of Globalization”kitabında.

AGORALARDAN NARGİLE HOUSE’A

Elit olanlar belli mekanları seviyor, belli trendlerin peşinden gidiyor. Gittikleri sosyal ortamlara giriş üyelik ya da davetle. Az da itibarıyla o kapıları açanlar var, kapıdan geçiş paraya bakıyor.  Sorarsanız içeride toplumun ileri gelenleri, yüksek statülü kişiler ve etki sahibi bireyler bulunuyor.

Antik Yunan’da agoralar; Roma İmparatorluğu’nda forumlar ve hamamlar; Orta Çağ’da kaleler ve manastırlar; Rönesans’ta saraylar ve sanat galerileri; modern dönemde ise özel kulüpler, lüks villalar ve prestijli üniversiteler elitlerin buluştuğu ve statülerini sergilediği yerler. Bu ortamlar, ilişki kurma ve sosyal statüyü pekiştirme fırsatı.

ARMANİ’NİN A’SI CHANEL’İN C’Sİ

Elitler nereye ekonomi de oraya! Nancy Borowick adlı bir kişi “Learn the 1-2-3s of High Fashion” adlı bir kitap yazmış. Haberi görünce bu kadarı da olmaz dedim… Çocuklara  okuma yazma öğreten bir kitap bu. Bildiğimiz yöntemlerden farkı, A’yı Armani, G’yi Gucci, P’yi Prada’yla öğretiyor. Sayıları 3 Prada ayakkabı artı 2 Gucci çanta, alışverişin adedi bahane, kaç para eder gibi gidiyor herhalde. Yaklaşımını öğrenmeyi lüksle birleştirmek olarak özetlemiş. Yeni nesil elit ebeveynler için ne şahane bir kitap. Koşup alın lütfen…

GÜRÜLTÜCÜ MİLYARDERLER

Yeni elitlerin bir ortak özelliği daha var. Ortadalar. Ama her zaman. Sosyal medya kullanımlarına alışmaya başladık. Ama kopardıkları yaygara başka alanlarda masum olmuyor. New York Times’da bir haber yorum okudum, William D. Cohan imzalı. Başlığı “Gürültücü Milyarderler Servetlerini Nasıl Güce Dönüştürüyor?” Sosyal medyanın, bugünün elitleri zengin bireylerin servetlerini sosyal sermayeye dönüştürme kabiliyetlerini anlatıyor. Cohan, milyarderlerin finansal güçlerini kamuoyu etkisi ve politik etki için kullanma yeteneklerinin, özellikle ifade özgürlüğü üzerine yürütülen tartışmalarda ciddi bir rol oynadığını öne sürüyor. New York Times bu yazıda aralarında Princeton ve Harvard gibi ulaşılması güç Ivy League üniversitelerin rektörlerini harcayan zenginlerden söz etmiş. Bağışlarımı çekerim, tehdidi güçlü karşılık buluyor. Paran kadar konuşabiliyorsun. İfade özgürlüğü denen şey de paran kadar oluyor. Dönemin elit sınıfı senin yerine kullanılabiliyor.

Ne dersiniz, “bu iş ne kadar sürer” diye sormak saflık mı, “bir elitin ortalama raf ömrü nedir” diye mi sormalıyım?

 

Paylaş