Dünyayı Kurtarmak İçin Geç Mi Kaldık?

Dikkatimi çeken kadınlarla ilgili bilgiler paylaşmama izin verir misiniz? Fazla değil 2 tane. Bizim tanımadığımız kadınlar bunlar. Biri Christiana Figueres diğeri Brittanny Kaiser. Birbirlerine taban tabana zıtlar. Farklı kuşakların temsilcileri.

Web Summit değerlendirmelerimi sonsuza kadar paylaşmak niyetinde değilim, sabrınızın bir sonu olduğunun elbette ki farkındayım. Malum minik ülke Portekiz’in başkenti Lizbon’da büyük cesaretle düzenlenen dijital platform Web Summit’i kadın erkek dağılımındaki eşitlik nedeniyle ben de yere göğe koyamayacağım. O nedenle kadından söz etmeden geçmeyeceğim. Ve fakat şunun da farkındayım bu salonlar şahane ama dünyanın geri kalanında yani neredeyse her anlamda kadın erkek eşitliği yok. Kadın hala örseleniyor, aşağılanıyor, istismar ediliyor. Burası bana şu anlamda da eşsiz bir ışık oldu. Kendimden daha genç jenerasyonları bu kadar kalabalık göremediğim için kısa bir süreliğine umudumu yitirmişim galiba. Kendime geldim, şahane oldu. Bir iki adet süper kadın çıkarmak yerine sürü sürü çıkabileceğimizi gösterdi. Yeni trendi de gözledim; iki dirhem bir çekirdek, markalar içinde erimiş kadın tipi göremedim. Hepsi kendisi gibi. Temiz pak alımlı ama sade, hareket kabiliyetini kaybetmemek için basit, özgüvenli… makyajsız, topuklusuz!…

“DÜNYAYI KURTARMAK İÇİN GEÇ Mİ KALDIK?” sorusunu başlığına alan bir panele tahmin edeceğiniz gibi ancak kadınlar katılır. Cinsiyet ayrımı yapmıyorum, doğamızda var. Kestirip atmadan gerekçeleriyle çözüm yaratmak ve hayır kurtarabiliriz diye haykırmak.

Panelin konuşmacı katılımcılarından biri Christiana Figueres. Küresel İyimserlik anlamına gelen Global Optimism kurucu ortağı. Kosta Rika vatandaşı. Uzun yıllar Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği konvasiyonunda görev almış. Bu süre içinde hükümetleri, sivil toplum kuruluşlarını, aktivistleri, finans kurumlarını bir araya getirip Paris Anlaşması diye anılan son yılların en büyük çevre tarihi adımı yaratan kişilerden biri. Hani o tarih ki, Figueres toplantıda konuşurken Başkan Trump da keskin bıçağını sağına soluna saplamaya devam ediyordu. Buna karşın Figueres, yola devam dedi.

Christiana Figueres’i daha önce neden kesfetmemişim ben de kendime şaşırdım. 62 yaşında olduğunu söyledi. Küçücük minyon… konuşurken devleşen bir kadın.

Yerküre gelecek nesillere kalacak mı? sorusuna, “Endişeniz mi var, tabii ki kalacak. Milyonlarca yıl nasıl kaldıysa. Soru şu olmalıydı insan nesli kalacak mı? Bundan önceki enerji metotlarına teşekkür edip emekliye ayırma zamanı geldi. Evet kömür, petrol ve diğer yer altı ve üstü zenginlikler olmasaydı bugünleri göremeyecektik. İyi ki varlar bizi bu noktaya getirdiler. Ama bundan sonra sahne yenilebilir enerjilerin. Petrol firmalarına, kömür madenlerine, “teşekkür ederiz işiniz bitti” demeliyiz. Kimse alınmasın gücenmesin. Herkesin bir devri var, haydi size güle güle.” Ve sahneye dönerek dinleyenlere sordu; “bugüne kadar güneşten fatura aldınız mı ya da rüzgar size vergi uyguladı mı? Uygulamaz. Yenilenebilir enerji arayışımız ilk yatırım olarak maliyetli olduğu doğru ama sonrası bedava. Neden yer küreyi daha fazla hırpalıyoruz?”

Yeni yıla az bir süre kaldı. Her yıl kendimle bir mutabakat yapmaya gayret ediyorum; bu yıl neler yaptım, ne yapamadım gibi. 2020’ye geçmeden atmam gereken bir adım daha kaldı, üzerinde çalıştığım ve hayli iyileştirmeme karşın bir türlü fişini çekemediğim enerji harcamaları. Kurucusu olduğum İndeks İletişim ve çok yakından tanıdığınız İndeks Konuşmacı Ajansı ve diğer hizmetler ister istemez server üzerinden çalışıyor. Datalarımızı bu şekilde yönetiyoruz. Neden diye soruyorum kendime bu kadar çok ve çöp bilgi biriktirmenin kime ne yararı var, arınmak gerek. Serverlarımızın fişini yıl başına kadar çekmiş olacağız. Bulut sistemlere yatırımımızı tamamlamak üzereyiz. Teşekkürler enerji devleri ama ben artık sizden ayrılıyorum.

DÜDÜĞÜ KİM ÇALACAK

Diğer örnek kadın adayım, Cambridge Analytica skandalında “whistle blower” yani düdüğü çalan. Bildiğiniz ispiyoncu kadın. Brittanny Kaiser, yeni Mata Hari. İtiraf edeyim görüntüsü de aratmıyor. Own Your Data Foundation diye bir oluşum yaratmış. Anlamlı; kendi bilgine sahip çık. Ufuk açan girişimler bunlar. Kaiser anladığım kadarıyla konferans konferans dolaşıyor ve dünyanın başına gelen en büyük bilgi istismarının kahramanı olduğu şirketi ve ispiyonlamanın inceliklerini anlatıyor. Tabii bu seansta hiç bilmediğim bir kurumu temsil eden Whistle blower Aid (İspiyonculara Yardım) kurucu CEO’su John Tye’i da unutmamak gerek. Genç bir avukat ve ispiyoncuların haklarını yasalarla nasıl koruyabileceklerini bir grup avukatla birlikte çalışıyor, deneyimlerini de farklı platformlarda aktarıyorlar.

Kaiser’in Cambridge Analytica macerasını anlatan ve baş rolünde olduğu belgeseli izlediniz mi bilmem. İzlerken yer yer antipatik bulduğum ve sık sık sen bütün bunlar olurken nerelerdeydin demekten kendimi alamadığımı anımsıyorum. Dinlerken ispiyoncu olmanın kuralları olduğunu anladım. Cesaret işi olduğuna da hükmettim. Tarih kendisini Cambridge Analytica skandalını ortaya seren dokümanları sağlayan kahraman olarak anacak.

CA skandalının hikayesini anlatmayacağıim, herkes bir ucundan biliyor…  Brittanny Kaiser çalıştığı kurumu ispiyonlamaya karar verdiğinde macerasının en zorlu kısmı başlamış. Kendisine kucak açanlara gitmeli mi, kime güvenecek, yaşamı tehlikede mi, açıklamaları yaptıktan sonra yasalar karşısında kendisini nasıl koruyacak sorularıyla boğuşmuş. Hiç düşünmediğim konulara dikkat çekti.

Tartışmanın en ilginç yanı skandalların ne olduğundan çok, şeffaf toplumların ispiyonculara ihtiyacı olduğu vurgusu oldu. Ne acı değil mi, oysa kurumlar etik olsalar bunlara gerek kalacak mı? Adil bir düzende yaşamayınca iş kelle koltukta dolaşan bir grup ispiyoncuda düğümleniyor. Assange, Snowden ve Kaiser. Mahşerin üç atlısı gibi dolaşıyorlar. Kimilerine göre kahraman kimilerine göre süfli tipler.

Kaiser düdüğü çalmaya karar verdiğinde çevresindeki pek çok kişi kendisini uyarmış, yapamazsın demişler özetle. Adımlarını dikkatli atmış, seri olmaya özen göstermiş, derinlemesine çalışma yapmış. Bu toplantıda öğrendiklerim ispiyoncu tek başına çalışamaz, her şeyden önce çok iyi bir araştırmacı gazeteci ve konusunda çok iyi bir avukata ihtiyacı var. Yasaları, haklarını, ne yaptığını çok iyi bilecek hepsi.

Bizde parayı veren düdüğü çalar. Ben ağzımıza pelesenk olan deyimlerimizi rapt’ı zapt altına almak gerektiğini düşünüyorum, ne dersiniz bana katılır mısınız? Tabii ki önce kafamızı! Ona ne şüphe… Sevgiyle kalın.

Paylaş