Kariyer Rehberi-Seçim ve Gençler

Bugün sizi bir sınıf ortamına davet ediyorum. Bilgi Üniversitesi’nden üç genç arkadaşım. Üçü de öğrencim. Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi İçerik Yönetimi dersi öğrencilerinden üç kişi. Berrak Kurdoğlu, Nisa Ziyal, Hayri Berk Ersoy. Konumuz seçimde iletişim, seçim iletişiminde gençlik. Bu sezonun son dersi de diyebiliriz.

Türkiye nüfusunun yaş ortalaması 29.
Türkiye’nin yüzde 52’sini 30 yaş altı gençler oluşturuyor. Nüfusun yüzde 26’sı 15-29 yaş arası gençlerden oluşuyor.

18 yaşında oy veriyor, 25 yaşında seçilebiliyoruz.

18-30 yaş arası oy verecek gençlerin sayısı yaklaşık 15 milyon…
İlk defa oy kullanacak seçmen sayısı 4 milyondan fazla.

“İlk defa oy verecek seçmen”lerin doğum yılı 1986’dan 1989’a uzanıyor. Türkiye 1,5 milyonu aşkın üniversite öğrencisiyle birçok Avrupa başkentinin nüfusundan daha fazla üniversiteli gence sahip.

Bu seçimlerden beklentilerimiz var. İlk etapta kadın ve genç sayısının artmasını bekliyor ve istiyoruz. Yapılan tahminlere göre mecliste 48 olan kadın milletvekili sayısının 114’e ulaşması bekleniyor. CHP listesinde 109, AK Parti listesinde 78, MHP listesinde ise 68 kadın adaya yer verildi.  CHP’nin listesinde 38, AK Parti listesinde 55, MHP listesinde ise 8 kadın aday seçilebilecek yerlerden listeye girdi. AK Parti, seçimlerde aday gösterdiği 550 milletvekili adayının 24’ünü 25-30 yaş aralığından seçti. CHP, 30 yaş altı 25 aday gösterdi.

Diğer yandan hem genç istiyoruz hem kadın istiyoruz, ama bu konuda çabalarımız çok sınırlı. Her şey bir yana siyasetçiler gençlerle konuşmasını onlarla iletişim kurmasını bile bilmiyor. Bakın neden böyle diyorum.

Türkiye’de 35 milyon kişi internet kullanıyor  (yüzde 43 kadın, yüzde 57 erkek). Bunların yüzde 45,2’si her gün, yüzde 20’si haftada en az 2-3 saat internette. Bu kitlenin yüzde 34,3’ü AB sosyo ekonomik gelir grubunda, yüzde 28’i online alışveriş tutkunu. Şimdi siz böyle bir kitleyi nerede yakalarsınız, meydanlarda mı internette mi?

Yaprak Özer: Arkadaşlar eminim biliyorsunuz ama sizler Türkiye’nin en önemli gruplarından birisiniz. Nedir, gençlersiniz. Daha önce oy veren var mı?

Berrak: Evet,var.

Nisa: Ben de verdim.

Yaprak Özer: Şu anda seçime endeksli bir gündem yaşıyoruz. İzliyor musunuz?

Nisa: Kampanyaları takip ediyoruz. Yani iletişim kampanyalarını daha çok takip ediyorum, bölümümle alakalı olduğu için. Reklam bölümündeyim.

Yaprak Özer: Berk sen neleri takip ediyorsun?

Berk: Ben de siyasi partilerin vaadini, gençliğe yönelik daha çok kendime yarayabilecek şeyleri takip ediyorum.

Berrak: Ben de aynı şekilde çalışmaları ya da yaptıkları açıklamaları, projelerini takip etmeye çalışıyorum.

Yaprak Özer: Türkiye nüfusunun yaş ortalaması 29. Yüzde 52’si 30 yaş altı. Bu sizlerin ne kadar önemli bir grup olduğunuzu gösteriyor. Nüfusun yüzde 26’sı 15-20 yaş arasında. Aslında sizlersiniz. Kendinizi önemli hissediyor musunuz?

Berrak: Hissediyorum tabii. Çünkü sosyal mecra da olsun, sosyal alanda olsun gençler çok önemliler.

Yaprak Özer: Biz mi size hissettiriyoruz, yoksa siz mi hissediyorsunuz?

Berrak: Siz hissettiriyorsunuz.

Yaprak Özer: Berk sen aynı fikirde misin?

Berk: Ben Berrak’a çok katılmıyorum. Sadece lafta kalıyor. “Gençler geleceğimiz” deniyor, ama o geleceğe bir türlü ulaşamıyoruz.

Yaprak Özer: Biz bol bol konuşuyoruz, ortada bir şey yok. Onu mu anlamam lazım?

Berk: Aslında öyle biraz. Günümüzün ortakları lafını duymuştum. “Gençler günümüzün ortaklarıdır” bu söz benim daha çok hoşuma gitmişti.

Nisa: Aslında bahsediliyor ama iletişimde pek göremiyoruz gençleri. Özellikle de siyasi partilerin iletişiminde.

Yaprak Özer: Peki “sevgili ortaklar”, mecliste bekliyoruz ki kadın ve gençlerin sayısı artacak. Bu söyleme inanıyor musunuz?

Berk: İnanmak istiyoruz diyelim.

Nisa: Bence de.

Yaprak Özer: Gerekli mi, gençler olmalı mı mecliste?

Berrak: Gerekli. Zaten yeni düşüncelerin ortaya çıkması için, gençlerin olması gerekiyor.

Yaprak Özer: Peki, meclisteki yas ortalamasının kaç olduğunu biliyor musunuz?

Berk: 45- 50’den aşağı değildir.

Yaprak Özer: Meclisin yaş ortalaması 54. 54 yaş sizin için nasıl bir yaş?

Nisa: Fazla.

Yaprak Özer: Sizi anlamayacak kadar fazla mı?

Nisa: Yani daha genç olması gerekiyor benim kanaatimce.

Berrak: Arada çok büyük bir nesil farkı var. O yüzden zaten ne onlar bize ulaşabiliyor, ne de biz onlara ulaşabiliyoruz diye düşünüyorum. Orta nokta da pek buluşamıyoruz.

Yaprak Özer: Sağırlar diyalogu mu bu?

Berrak: Evet.

Nisa: Yani onlar söylüyor, biz anlamıyoruz.

Yaprak Özer: Berk, “Ben vaadleri izliyorum” dedin. Aklında kalan vaatleri sayabilir misin?

Berk: Gençlere yönelik olanlardan, özellikle üniversite öğrencileri için kredi ve burs vaatleri oluyor.

Yaprak Özer: Ne diyorlar tam olarak?

Berk: Aslında çok açık vaatler yok. Zaten çok yüzeysel bahsediyorlar. Kredi şu an zaten var, burs zaten veriliyor. İktidar partisi “isteyen her öğrenciye burs veriyoruz” diyor. Ama bu biraz muallak.

Yaprak Özer: Seni cezbetmedi anladığım kadarıyla.

Berk: Daha somut, daha elle tutulabilir veriler olmalı. En azından bir rakam verilsin, somut veriler verilsin ki biz de inanalım ve kafamızda o düşünceler oluşsun.

Berrak: Bu şey gibi aslında, sınıf başkanı seçerdik eskiden. Sınıf başkanı seçimlerinde dondurma vaadi olurdu, “Bütün sınıfa dondurma alacağım” derdi. Biz de sırf o yüzden, belki de dondurmamızın gelmeyeceğini bilerek, oy verirdik, ama sadece vaat olduğu için.

Yaprak Özer: Gelmeyeceğini bilir miydin?

Berrak: Evet yani kim alabilir ki, bir özel okulda değilsen.

Yaprak Özer: Ama o dondurmaya sen oy veriyordun ve sınıf başkanı seçiliyordu.

Berrak: Evet oy veriyordum, orada bir ümit vardı. Ama şu anda öyle oy vermiyoruz ya da öyle düşünmüyoruz.

Nisa: Vaatlerin arkasında daha gerçekçi bir şey olması gerekiyor.

Yaprak Özer: Gerçeği tarif et bana?

Nisa: Gerçek, daha somut veriler Berk’in dediği gibi.

Yaprak Özer: Peki her ile bir üniversite vaadi sizin için cazip mi?

Nisa: Gerçekleşecek bir vaat gibi gelmiyor bana.

Yaprak Özer: Neden?

Nisa: Biz üniversiteyi bitirecek insanlar olduğumuz için, beni yakalamıyor en azından.

Yaprak Özer: Ama şunu söyleyelim, sen üçtesin bir yılın daha var. Berk mezun olmak üzere, eğer ben ona iyi not verirsem. Bunların sizi bir yerden yakalaması gerekmez mi?

Berrak: Beni yakalıyor. Her ile üniversite olması bence çok güzel bir şey. Çünkü insanlar ailelerinden koparak bir yerlere geliyorlar. Zor yaşam şartları altında İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde okuyorlar. Bence kendi illerinde olması güzel bir olanak olabilir.

Yaprak Özer: Başka ne hatırlıyorsunuz? Biraz sizi zorlayayım.

Berrak: Üçüncü köprüyü hatırlıyorum.

Yaprak Özer: Gençlerle ne alakası var üçüncü köprünün? Başka!

Nisa: İkinci İstanbul Projesi.

Yaprak Özer: Onun seninle ne alakası var?

Nisa: Benimle hiç bir alakası olmadığını düşünüyorum. Ama onu hatırlıyorum. Bir de bu YGS’nin kalkması.

Yaprak Özer: YGS’nin kalkması. İstediğiniz bir şey mi?

Berrak, Berk,Nisa: Evet, yıllardır istenilen bir şey.

Yaprak Özer: Anlaştığınız tek veri bu gibi geldi bana.

Nisa: “Gençler geleceğimiz” diyorlarsa, böyle bir özgürlüğün olması şart diye düşünüyorum.  İnsanların istedikleri okula, istedikleri zaman, istedikleri şekilde gitmeleri gerektiğini düşünüyorum.

Yaprak Özer: Peki bu seçimde vaad dondurmaları alabileceğinizi düşünüyor musunuz? Sizce YGS kalkar mı? Herkese burs verilir mi? Her ile bir üniversite açılır mı? Eğitim tamamıyla bedava olur mu? Bunlar olabilir mi sizce, gerçekçi mi?

Berrak: Ben ümidimizi kaybettiğimizi düşünüyorum. Yıllardır zaten aynı şeyler konuşuluyor ve sürekli bir vaadde bulunuyorlar. Ama ben hiçbir şeyin gerçekleştiğini tam anlamıyla göremediğim için şu anda “evet gerçekleşir” diyemiyorum. Sadece umut.

Yaprak Özer: Biz, size Y kuşağı diyoruz. Y kuşağı olarak sizleri önce belirli bir yaş dilimiyle sınıflandırdık. İnterneti çok iyi kullandığınızı düşünüyoruz. Bütün bu seçim iletişimi sizi nerede yakalıyor. Sizin kullandığınız araçlarda sizi yakalıyor mu?

Nisa: Sosyal mecralarda yakalaması gerekiyor.

Berrak: Yakalamıyor.

Yaprak Özer: Peki nerelerde yakalayabilirler siyasiler sizi? Siz nerelerde dolaşıyorsunuz?  Nasıl haberleşiyorsunuz, söyler misiniz?

Berk: Tabii ki önce sosyal mecra. Facebook, Twitter sizin dediğiniz gibi Y kuşağının en çok kullandığı internet araçları bunlar. En çok yakalamalarının muhtemel olduğu noktalar da bu alanlar. Bence bu alanlara önem vermeliler. Sonuçta ABD Başkanı Barack Obama’nın seçim kampanyasında neler yaptığını biliyoruz. Biz bunun ne kadar aktif bir şekilde kullanılıp ve geri dönüşünün ne kadar güzel alındığını biliyoruz.

Yaprak Özer: Neden size bu yeni iletişim araçlarıyla ulaşamadıklarını düşünüyorsunuz?

Nisa: Daha çok yeni bu tür şeyler. Sosyal medya daha yeni yeni iletişim ağı olmaya başladı. Facebook ve Twitter olarak kalmamalı. Şu an ülkemizde ve dünyada birçok sosyal platform var.

Berrak: Ben çok iyi kullanamadıklarını düşünüyorum. Sosyal mecrayı bilmedikleri ve çok iyi kullanamadıkları için yakalayamıyorlar. Ama bu bir bahane olmamalı ya yanındaki ya da kendisi bir şekilde yakalamalı.

Yaprak Özer: Biz bir de sizlerin apolitik olduğunuzu düşünüyoruz. Öyle misiniz gerçekten? Evet, hayır diyebilir misiniz?

Berk: Gençleri potansiyel bir tehlike olarak gördükleri için öyle yapmaya çalışıyorlar.

Yaprak Özer: Değilsiniz yani.

Berrak, Berk, Nisa: Değiliz.

Nisa: Sonuçta gençler nüfusun büyük bir bölümünü oluşturduğuna göre apolitik olamayız.

Berk: 20 milyon kişinin apolitik olması çok zor.

Paylaş