Daire alamayan çanta alıyor

Lüksün fiyatı çok yüksek. Yoksulluk da zenginlik de paralel şekilde tırmanıyor. Paralel devlet, paralel yaşamlar, paralel… Meğer paralellik hep varmış, biz ilişki kurmasını bilememişiz. Her ne kadar birincide yaşayanların sayısıyla ikincide yaşayanların sayısı paralellik taşımasa da, artış aynı şekilde keskin ve hızlı. Zenginliğin sembolü lüks. Lüks ürünler yani. Lüksün önlenemeyen fiyat artışı devam ediyor. Bloomberg’in haberine göre zengin için bile lüksün fiyatı çok zengin! Sürekli artması zenginin alım gücünü aşıyor… Artık siz tahmin edin.

İzlerken, yayılan enerjiden belliydi ki haberi yapanların isyan ettikleri, küresel sosyo-kültürel dengesizlik değil, “ama alamaz olduk ne oluyor!” gibi bir şeydi. Kadın sunucu çantaya gelince hassasiyetini dile getirdi, “ne biçim iş bu, aynı ürün farklı fiyat…” Bir de konu kaşmire gelince sessizliğini bozdu, aynı sıklıkta kaşmir lüks mağazada 3-4 misli, sıradan markada ucuz. Gönlümüz tabiii ki, “marka”dan almaktan yana. Louis Vitton çanta bir yıl içinde yüzde 12 artmış. Chanel yüzde 100! Neden acaba diye düşünmeye gerek var mı? Alan var ki, artıyor.

Ancak Bloomberg Tv’deki kısa haberin yorum analizi, ekranda uzunca gösterilen fiyat etiketlerinden daha ilginçti: “New York’ta sıradan ortalama daire fiyatı 1.3 milyon dolar. Daire alamayan çanta alıyor.”

Herkesin rüyası New York’ta yaşamak. Çünkü, pek çok şeyin kalbi burada atıyor. New York’ta yaşamak bir statü sembolü. Yaşadığımız kent ve daire yetmiyor ama statü karnemizi yükseltmeye. İyi giyinmek de gerekiyor. İyi yerlerde yemek de… Diyelim öyle böyle kente kapağı attınız. Sıradan bir daire alacak kadar kazanmıyorsunuz. Ama gözünüz de gönlünüz de yukarıda. Görecek ve görülecek yerlerde bulunmanız şart. Yemek yemek bahane, görünmek gerek. Başka ne statü sembolü var? Çanta! Çanta, ciddi bir statü sembolü. Öyle ki, lüks restaurantlarda kadınların irili ufaklı çantalarını önce en yakınlarının sonra çevrenin gözüne sokması boşuna değil… Bunun için artıyor fiyatlar.

Nasrettin Hoca hikayesini çocukken bıkana kadar dinledik, ilerleyen yaşlarda anladık. Ye kürküm ye…

 

Paylaş