Bir elimde cımbız, bir elimde ayna

 

 

Bahar gelince çocukların dikkati yaz tatiline çevrildi. Bizim evde tek bir konu konuşuluyor; yaz okulu. Kızım kendisini ispat etme derdinde. Bununla yatıp bununla kalkıyor. Ben okulların bir hafta uzamasını dert eder sanırdım. Elle gelen düğün bayram misali… “Kar yağdı, okul kapandı, dersler uzadı” söylemine şimdilik inanıyor. Bu yıl okulların bir hafta uzamasına neden olan kar değil, aslında enerji sıkıntısıydı. Enerji rezervimiz olmadığı için okulları kapadık doğalgazdan tasarruf ettik. Eğitim mi?… Boşver, eğitiyorsun da ne oluyor!…

 

Okulun açıldığı günün akşamı çocuk eve mosmor dudaklarla geldi. Doğru sıcak banyoya attık. Kemikleri bir süre sonra ısındı. Okulun adam gibi ısınması bir hafta sürdü. O hafta çok çocuk hasta oldu.

 

Rusya ile Ukrayna arasında gelişen bir sorun yüzünden kızımın etkileneceğini nereden bilebilirdim. İran, “vermiyorum” diyecek ben de üşeyeceğim. Eskiden olsa aklımın ucundan geçmezdi. Burnumun dibindeki Irak halkının büyük olasılıkla enerji yüzünden bu kadar zulüm göreceğini rüyamda görsem inanmazdım.

 

Dünyada en yüksek talep artışı dizel, jet yakıtı ve kalorifer yakıtında gerçekleşmiş. Bizim eve bu yıl doğalgaz geldi. Şehir dışında sözüm ona medeni, ilkel koşullarda yaşıyorduk. Ben bu kış çok mutluydum. Isındım. Böylece likit gaz tekelinden kurtulduk. Yarın ne olur bilinmez, bu yüzden likit gaz tankımızı yerinden sökmedik. Deli misin, ne olur ne olmaz. Enerji politikası olmayan güzel Türkiyemi gelecekte daha çok tatiller bekliyor. Bizim kız aklı erene kadar sevinecek…

 

G-8 Temmuz ayında St. Petersburg’da toplanacak. Ana gündem maddesi enerji. Son üç yılda fiyatlar iki katına çıktı. ABD’nin doğusundan batısınına her yerde elektrik kesintisi yaşanıyor. Çin ve Hindistan’da elektrik kesintileri tahammül sınırlarını zorluyor. El Kaide’nin her an herhangi bir coğrafyada enerji altyapısına saldırma tehdidi ürkütüyor.  Katrina ve Rita kasırgaları sayesinde ilk entegre enerji şokuyla tanıştık; petrol, doğal gaz, elektrik kaynaklarında aynı anda kesinti! Kıyamet günü mü?

 

Her gün okyanuslardan 40 milyon varil petrol geçtiği söyleniyor. 2020’de bu rakam 67 milyona çıkabilir deniyor. ABD petrolünün yüzde 58’ni dışarıdan karşılıyormuş o zaman  oran 70’e çıkacakmış. Okyanuslardan geçen doğal gaz 2020’de üç katına, yani 460 milyon tona çıkacakmış.

 

Rakamlar hayal gücümü zorluyor. Anlamakta güçlük çekiyorum. Kızıma nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Bazen keşke bir kardeşi daha olsaydı diyorum. Sonra düşünüyorum da iyi ki yok. Daha az enerji, daha az çocuk, daha az endişe… Eşittir?.. Böyle bir formulü derslerde okutmadılar.

 

Çin günde üç milyon varil petrol ithal ediyor. Dünya petrol pazarında payı yaklaşık yüzde sekiz. 2000’den beri talepte büyüme payı ise yüzde 30. ABD dünya petrolünün yüzde 25’ini harcıyor. Ama 30 yıldır ABD’de tek bir yeni rafineri kurulmamış. Santrallerde de yeterli gelişim sağlanamamış.

 

Rusya-Ukrayna anlaşmazlığı yine çıkabilir. Seneye dişlerimiz yine takırdayabilir. Tuz Gölü’nün altını depo yapalım tartışmaları gelecek kış yeniden ortaya atılabilir… Meğer doğalgazı herkesten daha pahalı kullanıyormuşuz. Enerji kaynaklarının başında bulunan civar devlet adamları, dalga geçer gibi, “bizden alsaydınız daha ucuz ısınacaktınız” diye laf atıyor.

 

Soğukla mücadeleyi ört bas etmeye çabalayan yönetim, öngörü eksiğini örtebilmek için bu kış kaderimizi bir tankere bağladı. Daha bir iki ay önceki hadise bu. Hepimiz burnumuzu televizyona yapıştırmışız; Tanker yola çıktı. Hayır çıkmadı. Ne o; doğal gaz yüklü bir tanker gelecek Türkiye’de dertler bitecek! Yarın?… Yarın ola hayrola…

 

ABD İran’ı vurabilir. Nijerya’da petrol kaynaklarına düzenlenen saldırıların arkası gelmiyor. Venezüela’nın temel eğitimden öteye geçemediği  söylenen devlet başkanının, ilginç çıkışlarında tam olarak ne dediği anlaşılmasa da, petrolü silah olarak kullandığını kavrıyoruz. Irak’ın petrol ihracatı savaş öncesinin yüzde 30-40 altında, alt yapı yatırımı yapmak mümkün değil. Her gün onlarca insan öldürülüyor. Rusya beş yıldır dünyadaki petrol üretimi artışının yüzde 40’ını karşılıyor. Fakat yatırım yetersiz, siyasi risk yüksek, devlet politikası belirsiz.

 

Dünyada henüz kanıtlanmamış 2 trilyon varil rezerv olduğu sanılıyor. Ortaya çıkarmak sorun. Petrolün bulunmasıyla üretimine geçiş arasında ortalama altı-sekiz yıllık bir süre gerekiyor. Kanıtlanmış rezervler bugünkü tüketim oranıyla dünya ekonomisini 38 yıl daha idare edebilir. Görebilir miyim bilmem. O zaman torunlarım olur herhalde. Ben onların üşümesini istemiyorum. Benden sonra tufan demek istemiyorum.

 

Soru; siz olsanız ne yaparsınız? “Bir elimde ayna bir elimde cımbız umrumda mı dünya” diye yaşamaya devam mı etmeli, yoksa içinde alternatifleri bulunan sağlam bir politika mı oluşturmalı. İkincisi biraz zahmetli. Benden söylemesi. Yatırım yapmak, adam yetiştirmek, görmeyeceğiniz bir gelecek için çalışmak gerekiyor.

Paylaş