Ayıkla Pirincin Taşını

Medya, her türlü haberin aktarılmasında en dikkat çekici araç… İletişim araçları arasında ciddiye alınanların başında yazılı basın geliyor. Gazeteye çıkmak, gazetede yer almak çoğu zaman çoğumuz için çok ama çok önemli.

Medya, her türlü haberin aktarılmasında en dikkat çekici araç… İletişim araçları arasında ciddiye alınanların başında yazılı basın geliyor. Gazeteye çıkmak, gazetede yer almak çoğu zaman çoğumuz için çok ama çok önemli.

Ama madalyonun bir de diğer yüzü var. Medyaya konu olmanın bedeli ağırdır. Çoğumuz çoğunlukla popüler olmanın, tanınır ve sayılır olmanın sarhoşluğuna çabuk kapılırız. Oynadığımız aracın ne kadar tehlikeli olduğunu görmeyiz. Oysa herhangi bir medya kuruluşuna verilen bilgide kelimelerin ne kadar kuvvetli olacağını önceden düşünmek gerekir. Bir kere yazıldıktan, bir kere söylendikten sonra varsa hasarı gidermek, eskiye dönmek çok zordur, çok!

Newsweek dergisi 9 Mayıs sayısında tarihi hatasını yaptı. Şimdi ayıkla pirincin taşını dansını oynuyor. Haber kısaydı ama etkisi o denli büyük oldu ki, yer yerinden oynadı. Diyebilirsiniz ki topu topu 13 kelimeydi. Üstelik bir alıntıdan ibaretti. Konu Müslümanlardı…  Kuran’a yapılan uygunsuz davranış hakkındaki alıntı haber dünyayı yerinden kaldırdı. Haber özetle, Guantanamo’daki Amerikan askeri üssünde mahkumlara baskı uygulanması için Kuran’ın tuvalete atıldığını iddia ediyordu.

Haberi takip eden bir hafta içerisinde Afganistan’da yapılan gösterilerde 17 kişi öldü. Olaylar tırmandı. Pakistan’da ciddi sokak gösterileri düzenlendi. Müslümanlar ayaklandı. Her gün konuyla ilgili yüzlerce haber yayınlanmaya başladı. Haftalık Newsweek dergisi neredeyse saat başı haberlerde görüldü. Gösteri haberleri uluslararası haber kuruluşlarına aktarılırken Newsweek’in 13 kelimelik haberi kaynak gösteriliyordu.

Newsweek’e ne oluyordu? İtibarını mı yitiriyordu?

Gösteri haberleri manşetlere çıkınca, Amerikan Savunma Bakanlığı Newsweek’ten Kuran hakkındaki haberinin doğruluğunun kanıtlanmasını istedi. Newsweek haber kaynağını açıklamadı, ama dergi, ismini vermediği kaynağı tarafından doğrulanamadı.

Sonuç, kanıtı olmayan haber yapmak doğru mudur, yapılır mı yapılmaz mı, cezası var mıdır yok mudur sorgu suali bir kez daha tartışmaya açıldı. Her seferinde de Newsweek…

Newsweek dergisinin baş editörü Mark Whitaker televizyonlara çıkıp özür diledi, Newsweek’in habercilik anlayışını anlatmaya çalıştı. Whitaker’a göre Newsweek de diğer medya kuruluşları gibi haberlerini çok sıkı bir biçimde kontrol ediyordu. Ama olan olmuştu.  Hatta Kuran’la ilgili haberin kopyası basılmadan önce Savunma Bakanlığı’na gönderilmişti. Aktarılan bilgiye göre, Amerikan Savunma Bakanlığı yetkilileri haberin Kuran’la ilgili kısmı hakkında herhangi bir itirazda bulunmamıştı.

Olan Newsweek’e oldu. Müslüman dünyasından ve okuyucularından özür diledi. Doğal olarak bu özür para etmedi. Newsweek Müslüman ülkelerde yalan haberle sansasyon yarattığı için; ABD ise bildiğimiz, benzer, olağan nedenlerle protesto edildi.

Olayın üzerinden zaman geçtikçe, bazı detaylar biraz daha aydınlandı. Afganistan’daki kanlı protestolarda, olayların patlak verme nedeninin militan grupların kışkırtması olduğu anlaşıldı. Protestocuların çoğunun, Newsweek dergisinin haberini duymadığı, görmediği anlaşıldı.  Küçük bir grubun ise konuyla ilgili son derece kısıtlı bilgisi olduğu anlaşıldı.

Diğer yandan Amerikan Savunma Bakanlığı ve Beyaz Saray, gerçekten olup olmadığı kesin olarak tayin edilemeyen Kuran’a saygısızlık olayının aktarılmasını yanlış bulduklarını, ABD’nin prestijinin zarar gördüğünü belirtip tartışmayı sürdürdüler.

Haberin üzerinden geçen haftalar içerisinde büyük küçük orta boy tartışmalar yaşanmaya devam ediyor. Topu topu 13 kelimeden oluşan doğruluğu kanıtlanmayan ve ortada kalan bir haber…

İletişim, sandığımızdan çok ama çok daha önemli, önemli olduğu kadar kritik ve bir o kadar tehlikeli. İletişim olmadan hayat devam edemez. Ama iletişimi hayatımızın içine aldığımız andan itibaren attığımız her adımı hesap etmek zorundayız.

Newsweek’in yazı işlerinde ne tür tartışmalar yaşandı ya da yazı yayınlanmadan önce halkın ve Müslümanlar’ın tepkisinin ne olacağı düşünülüp hesap edildi mi bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey var bir daha benzer bir olay çok daha ciddi tartışılacak. Birkaç kez düşünülüp öyle yayınlanacak.

Newsweek dergisi yazı işleri müdürü, özür dışında habercilik sorumluluklarının farkında olduklarını anlatmak için ard arda televizyon programlarının konuğu oluyor, diğer bir taraftan devlet yetkililerinin oklarından kurumunu korumaya çalışıyor. Beyaz Saray ve ordu kendilerini haberden uzak tutmak, olayın hiç olmadığını veya bir kerelik olduğunu, askerlerinin bu konularda çok hassas olduklarını anlatmak için her türlü medya kurumunu kullanıyor, kamuoyuna açıklamalarda bulunuyorlar.

Birebir ilişkide olduklarınızın veya dolaylı ilişkide olduklarınızın hassasiyetlerinin farkında olmak ve bu hassasiyetlerin farkında olduğunuzu hissettirmek iletişim ve ilişki kurmanızdaki en hayati noktayı oluşturuyor. Bir kere bunu atladığınız zaman olaylar kopmuş, söylenenler söylenmiş oluyor.

Bunlar Türkiye’de olsaydı sizce ne olurdu. Böyle bir hassas konuda iletişim faciası yaşamak tabii ki ölümlerden ölüm beğenmek gibi bir şey.

Ancak damarımıza basmayacak konularda bu ülkede hiçbir şey olmaz. Bizim ülkemizde hayatımız iletişim kazalarının üzerine kurulmuş. Bini bir para…

İletişiyoruz da nasıl yaptığımızı umursamıyoruz. Yalan yanlış önemli değil… Unuttunuz mu, biz hala reklamın iyisi kötüsü olmaz melodisini mırıldanıyoruz, aman canım mantığıyla hareket ediyoruz, ben söylemiştim diye zeytinyağı gibi üste çıkıyoruz, unut gitsin deyip kaydı siliyoruz. Her gün gazeteler türlü eksik ve yanlış haberle çıkıyor. Televizyonlar onlardan geri kalmıyor. İletişim tetikçi olmakla eş değer tutuluyor ama kimsenin sesi çıkmıyor. İnsanlar hala birbirini çiğneyip görünme telaşı yaşıyor. Sonra da ayıkla pirincin taşını bakalım.

 

Paylaş