Analar neler doğuruyor

Annelerimiz bizi büyük adam olalım diye doğurdular. Mümkün olsa hamurumuza başarı tuzu bile katabilirlerdi. Anneler çocuklarının müdür olmasını hayal eder. Altında arabası, özel bir ofisi, sekreteri ve tabii iyi de bir maaşı olsun diye dua ederler… İsterler ki mutlaka SSK’sı olsun, mümkünse girdiği işten emekli olsun. Anneler, çocuklarını severken benim oğlum müdür, kızım gelin olacak diye büyütürler. Umuyorum cümlenin ikinci kısmını değiştirmeyi başaracağız. Anneler çocukları doktor olsun, mühendis olsun isterler.

Güzel annelerin, güzel hayalleri sürüyor, sürmeyen zaman! Hayat değişti. Annelerin de hayallerini, hatta dualarını değiştirmesi gerekiyor.

Yıllar önce beni editör yaptıklarında çok heyecanlanmış, mutlu olmuştum. Annem benden daha çok sevindi. Babam, “Çok güzel, daha iyilerini temenni ediyorum ama” dedi… “Kendini bu trafik memurluğuna kaptırma, işin içeriğiyle büyü, uzmanlaş” diye sürdürdü sözlerini. Yıllar sonra daha iyi anladım, iyi bir muhabir olduğum için beni o masaya bağlamışlardı ama ben kariyerimde ilerleyeceksem masamı değil, gazeteciliğimi büyütmeliydim.

Zaman değişti. Ne emeklilik garantili işler gençlerin ilgisini çekiyor, ne de işler insanları emekli edebiliyor artık. En tepedeki koltukta kalış süresi bile 3-5 yıla indi. Alt kademeler elek gibi… Mühendislik okulları hala açık ama mezunlarının çoğu mühendislik yapmaz, yapamaz oldu. Doktorlar çalışacak alan bulamıyor. SSK ülkenin güvenlik sigortası sıfatıyla yerli yerinde duruyor durmasına da, herkes mutlaka özel sigortalı olmak istiyor. İşveren, bir şey bilip kariyerini yıllarca onun üzerine kuran çalışanlar değil, ilgi alanı geniş, riski göğüsleyebilen, esnek, duyarlı, sürekli kendini geliştirmek için uğraşan çalışan arıyor.

Anneler boşuna çocuklarının müdür olmasını istemez aslında. Bir bildikleri vardır. Bizim gibi az gelişmiş toplumlarda dikey hiyerarşi geçerlidir, koltuk önemlidir. Masa, yüksek ücret, araba, sekreter anlamına gelir. Ve işte bu yüzden Türkiye’de insan kaynakları dökülür. Çünkü gözünü koltuğa diken, kendini geliştirmez, koltuğa giden yolu geliştirir. Bakınız Türk siyaseti. Anneler ne yapsın…

Bilgi Üniversitesi’nde e-MBA’de İnsan Kaynakları Yönetimi dersi veriyorum. Her semestre aralarında polis, subay, doktor, mühendis, bankacı, kamu görevlisi öğrencilerim oluyor. Bu semestre Boru İşleri Koordinatörü olan bir öğrencim var. Ben bu titri ilk kez duydum. Malzeme mühendisliği mezunu. Türkiye’nin en büyük taahhütlük ve mühendislik firmalarından birinde çalışıyor. Gelecek 10 yılda mutlaka firmanın tepesinde olacağını düşünüyor. Firma yurtdışında ağırlıklı boru döşüyor. Öğrencimin annesi oğlunun mühendis olduğunu biliyor ama, “Oğlunuzun işi ne?” diye sorana ne diyor bilemiyorum.

Sevgili anneler bugün sizin, bizim günümüz. Hayallerinize engel olmanızı istemiyorum, geliştirin ve değiştirin diyorum. Zamana taşıyın. Çünkü, birkaç hafta sonra çocuklarınız hayatlarının önemli sınavına girecekler. Kimi iyi bir lise için, kimi iyi bir üniversite için yarışacak. Türkiye’de ciddi bir kadın devrimi yaşadığımız şu günlerde madem siyaseti temizlemek için el attık, siyasilerin bir türlü fırsat bulup geçiremedikleri istihdam yasalarının alanına el atalım. Çocuklarımıza sahip çıkalım. Sahip çıkmak, onları anlamak, ilgi alanlarını ölçmek ve değerlendirmekle mümkün olabilir. Liseden bozma üniversitelerden birini kazandıklarında başları göğe ermeyecek. Çocuklarımıza yapacağımız en büyük iyilik onları meslek sahibi yapmaktır. Bırakın müdür olmasınlar, ama bir uzmanlığa sahip olsunlar. Küçük çöplüğün büyük horozu olacaklarına, büyük çöplüğün küçük horozu olsunlar. Güzel annelerin güzel çocukları, dostlar alışverişte görsün diye yetişmesin. Ne varsa annelerde var, günümüz kutlu olsun.

Paylaş