Aklı susturmak mümkün mü?

Ne çok şey yaşadık istemeden ne çok yeni duygu, düşünceyle tanıştık. Bunları eşzamanlı kitlesel yaşamak tarifsiz oldu… bir salgınla durduk, değiştik, dönüştük, bitip tükendik, yeniden başladık… yüzyıllık aralıklarla yaşanan dönüşümlerden birine tanık olduk.

Kendimizle tanıştık her şeyden önce. Yeni yönlerimizi keşfettik, farklı duygularla oynadık hatta onların bizimle oynadığını kabul etmek daha doğru olur. Yitirmekle yüzleştik, çaresizliği tattık. Hayatımızdan günler aylar hatta yılları, irademiz dışında verdik.

Aramızdaki farkların azaldığını gördük, bilim insanı, iş insanı, işsiz, çalışan, okuyan okumayan, zengin fakir, kentli köylü, kadın erkek aynı seviyede durduk. Farkındayım, hiçbiri ne söylediğim kadar kolay oldu ne birkaç kelimeye sığdırdığım kadar çabuk geçti.

Yeni yollar keşfedenler, durumdan fırsat çıkarıp çoğalanlar, tam tersine tükenenler de oldu.

Çevremiz anlatacak hikayelerle doldu. Benim aktaracağım, hayatını yeniden tasarlamaya kalkışan bir tasarımcıya ait. Görece kolay olmalı diye düşünmek mümkün, “ama o zaten tasarımcı” diye baştan karar verip kendi şansınızı baskılamayın.

Endüstriyel tasarımcı Mete Mordağ meslek hayatı ulusal ve uluslararası başarılarla dolu bir tasarımcı. Mordağ Design kurucusu. Evlerimiz, hayatı kolaylaştıran tasarımlarıyla dolu. Farklı disiplinlerde yarattığı tasarımlarla da ticaret hayatının içinde. WeWalk gibi evrensel dokunuşları unutmamak gerek, bu örnek çalışma, bütün dünyadaki görme engellilerin hayatla bağ kurdukları dijital donanımlı özel tasarım baston.

Artık 39 ülkeden 300 sporcunun katıldığı Dünya Kupası, Serbest Dalış Paletsiz Dalış kategorisinde 67 metrede Türkiye rekorunun sahibi. Alanındaki yetkinliğini bu kez endüstriyel ürünler yerine kendi hayatını yeniden tasarlamakta kullanmış. Tatillerinin hobisi dalış sporu tasarımın yanına kurulan yeni yaşamı.

Doğrudur, bazı disiplinlerdekiler daha şanslı. Değişimin çağrısına daha hızla kulak verebildikleri gibi değişimin gerçekleşebilmesine de daha kolay yol veriyor olabilirler. Eğitim olarak mühendislik ve tasarım disiplinlerine sahip olmak, sürdürülebilir spor, piyano ve hepsinin içinde yatan matematik disiplinlerinden beslenmek hayatın orta yerinde bir dakika diyerek “reset” atmayı sizden benden daha kolay mümkün kılmış olabilir. Türkiye rekoruna ulaşmayı tesadüfe ya da mesleki avantaja bağlamak haksızlık.

Bu tarife uymayanların şansı olmadığını düşünmek de düşündürmek de istemem. Ama hatırlatmak isterim ki, her neye sahip olursak olalım hepsinde bir tek ortak nokta ya da yoksunluk var; başlamak üzere ilk adımı atmak.

Hikayeyi anlatmaya kalkınca basit bir akışı var. Kafasını kaldırmadan çalıştığı tasarımdan 50 yaşına gelmeden önce serbest dalışta kendi kendisini sınama sözü pandemi marifetiyle olmuş; “Benim için çok eğitici bir yıl oldu. Serbest dalış, tasarımdan ayırdığım zamanda yaptığım bir hobi, yüzmek akıl ve beden sağlığımı korumak için her gün yaptığım bir spordu. Rekabetçi yarışa katılmak üzere çıktığım yol başka bir hayat açtı.”

İfade ettiği dalış şekli tüpsüz paletsiz bir ipin yanından aşağıdaki hedefe gitmek. Mordağ’ın hedefi Boğaziçi Köprüsü’nün yüksekliğinden fazla. Gözünüzü kapayıp aşağı düşüyorsunuz diye tarif ettiğinde bu sporu bilmeyen biri olarak gözümün önüne korkunç bir şey geldiğini itiraf etmeliyim. Aşağıya düşerken mümkün olduğunca az oksijen tüketmek, olabildiği kadar panikten uzak durmak gerekiyormuş. “Benim için en kolay yolu aklımı susturmak” dedi.

Fiilen aklınızı susturmak mümkün mü? Düşüncelerinize mola verip, sessizliğe gömülmek ne demek… Konuya fazlaca kafa yormamış biri olarak aklıma, konsantrasyon, disiplin ve sistemli çalışma geliyor ama doğrusu daha ilerisini tasvir edemiyorum: “Geçtiğimiz 5 ayda en iyi yapmayı öğrendiğim şey aklımı susturmak oldu. Aklım ne kadar çok konuşuyormuş meğer. Ne kadar zeki, akıllı olursanız olun aklınızı durdurmayı bilmiyorsanız hiçbir önemi yok. Fren sistemi bulunmayan, dünyanın en hızlı arabasına sahip olmak gibi bir şey” diye başladığı sözlerini dalışta aklı susturma ihtiyacına bağladı: “Dalarken aşağı düşme anında aklınızı susturmazsanız, bilinç altınız panikliyor. 67 metre aşağı iniyor oradan sizin için bırakılmış bir etiketi alıp yine aynı yolu yukarı çıkıyorsunuz. İnişinizde 30 metreden sonra kolları çekip yanınıza alıyor serbest düşüşe (free fall) geçiyorsunuz. O sırada aklınızın susması, uyumanız gerek. Ufacık bir düşünce zerresine izin veremezsiniz. Gözünüz kapalı aşağı düşerken her ne kadar bir süre sonra ki, bu dalışta hedef 67 metre olduğu için hedeften 3-4 metre önce 64 metrede uyanmam gerektiğini az çok hissetsem de enseye yerleştirilen saat uyarıyor. O zaman, “yeniden kollarımı çekmeli kalan 4 metreyi aşmalıyım” komutuyla hareketleniyorsunuz. Yukarı çıkış hiçbir zaman sessiz olmuyor, beyninizdeki komutlar durmuyor ama sakin kalmanız gerekiyor”

Aklı susturmak ya da durdurmak, pek çoklarınız gibi benim de yapamadığım bir şey. Yine çoklarınız gibi “durdurun dünyayı bir ineyim” diye çığlık atma isteğini yaşamışlığım da tabii ki var… nasıl yapılacağını öğrenmeye ne dersin diye soracak olursanız, ben denemedim. Mordağ, hayattaki her aktivite yeterince disiplinle tekrarlanır ve üzerine çalışılırsa başarı sağlanacağına inanıyor.

Geldiği evreyi tanımlarken, kendisine 50 yaşına gelmeden verdiği sözü tutabilmiş bir insanın rahatlığıyla konuştuğunu görüyorsunuz. Haklı buluyorum, hakkı. Tasarımda yakaladığı pozitif döngüye, serbest dalışta da girdiğine inanıyor. Şimdi önündeki sınav, ikisini armoni içinde bedeninde muhafaza etmek.

Buraya kadar okurken anlatılanların masalsı geldiğini biliyorum, ben yapamam bize uymaz, yerim dar diyenlerinizi de duyuyorum. Şaşıracaksınız, çevremde farklı yaşlarda, çoğu benden yaşça küçük pek çok kişiyle derin sohbetlerim oluyor. Ne şanslıyım ki, bana da sormaya ya da içindekini anlatmaya değer bulanlar oluyor… bu hikaye ve zamanlaması biraz da bundan. Yalnız değilsiniz.

Pek çoklarımızın uzun uğraşlar vererek başarılı olamadığımızı gördüğümüzü biliyorum. Belki bir iki cümle daha Mete Mordağ kilidi açar ne dersiniz; “yakın zaman önce bir projeyi aldığımda onunla birlikte onun izin verdiği kadar yaşıyordum, hep onunla uykumda, yemek yerken, spor yaparken… her yerde onunla yaşıyordum. Suyun altında sus diyen bir akıl olduğunu keşfettim. Meditasyon yoga hayatıma girdi.”

Benim bu söyleşiden aldığım özellikle zor zamanlardan geçerken tılsım sembollerle bezeli bileziğe benziyor; barış, sakin durmak, konsantrasyon… her şeyden ayrıştığını düşündüğünde ise çevrenle birleşmek.

Mordağ söyleşi süresince Nitche’den ne kadar etkilendiğini ifade eden örnekler sundu. Ben de deli sorulara sahip, aklını susturmaya çalışanlara güncel isimlerden birini “Kendi Nedenini Bul” (Find Your Why) diyen Simon Sinek’i önermek isterim.

Çaba dünyaya uyum sağlama çabası. Armoni içinde sevdiğiniz bir ritimde, istediğiniz stilde… Mordağ koskoca denizde ufacık bir nokta olduğunu görmenin özgürlüğünden söz edebiliyor. Umarım bir hayattaki bir deneyim pek çok hayattaki pek çok farklı deneyimi tetikler. Önemli olan özgün mutluluğu yakalamak.

Bir yazıya sığdırılabilecek duygulardan, hatta yer yer karmaşık gelebilecek düşünceleri youtube’daki söyleşide bulacağınızı hatırlatmak, ilgilisi olanlara ya da zamanın gelmiş olduğunu düşünenler için güzel bir pencere araladığıma inanmak istiyorum.

Yorucu bir yılın sonuna yaklaşırken aklımızı susturmanın ilk adımı olarak negatif-kötü-olumsuz düşünceleri uzaklaştırmakla başlamayı öneriyorum. Beyin vücudumuzdaki en aktif organ. Bedenimizdeki oksijeni en hızlı ve en çok tüketen araç. Kötücül düşünceler oksijeni daha fazla emiyor. Korku, panik, pişmanlık negatif kalp atışlarını tetikliyor, enerjiyi alan duygularla bizi baş başa bırakıyor.

Dalarken derine inmek için vücudumuzdaki oksijeni – enerjiyi verimli kullanmak gerektiği kadar, günlük yaşamdaki tüm uğraşlarımızda derine inmenin karşılığı olan başarı-tatmin duygusu aklı ve bedenimizdeki oksijeni verimli kullanmaktan geçiyor olmalı. Deneyerek farkı görebiliriz. Önemli olan o ilk adımı atma arzusu ve cesareti. “Aklı susturmak mümkün mü” diye sorarak başladım, bu kelimeye kadar ulaştığımıza göre zor olsa da mümkün olduğu inancında birleşiyoruz. Ne güzel.

Paylaş