2020 Yıldız Haritası: Depresyon Bile Depresyonda

Bir yılı geride bırakırken, çok sevgili dostum Hakan Kırkoğlu’yla gelecek yılın astrolojik dinamiklerini değerlendirdik… Geçtiğimiz yılı artık yorumlamanın, anlamı kaldı mı, sanmam… Anmanın bile anlamını görmüyorum! Total zaman kaybı. Peki bu yılı da mı kayıp hanemize altın harflerle yazacağız? Tarihçi, ekonomist ve astrolog olarak Kırkoğlu’nun bilimsel tespitlerine her yıl başvuruyorum. Çok ilgimi çekiyor ve ilgi görüyor. Geçtiğimiz yıl bu zamanlarda konuştuğumuz konulara yine dönüp baktım, ağırmış! Ana fikri özetleyecek olursam; “Olduğun yerde kalma… değiş ve sisteme güvenme. Eski bitti koş koşabildiğin kadar” demişiz. Demek hala ruhumuzda koş diyecek yer varmış. Bu yıl çevremde tükenmişlik sendromu hakim. Tabii ki bana da çıkmak için gösterdiğim çaba güçlü. Biraz tereddüt etsem bataklık gibi çekecek.

 

Yaprak Özer: Durma, güvenme, eskiye yaslanma; değiş ve koş süreci tamam mı devam mı?

Hakan Kırkoğlu: Devam ediyor, ben onu saatin 12’ye 5 kala durumu gibi açıklamaya çalışıyorum. 2020 genelinde gündemimizi değiştirecek, dönüştürecek, bizi biraz zorlayarak, iterek yönlendirecek çok şey var.

Y.Ö.:  Çok şey var derken?

H.K.:  Hem dünya gündeminde hem ülke gündeminde, tabii kendi kişisel hayatlarımızda da söz konusu olabilir bu.

Y.Ö.: Dünya gündemiyle başlamak isterim 2019 ile 2020’yi birbirinden ayıracak temel bir özellik var mı?

H.K.: 2020’nin sonu itibarıyla, sanki gecenin en karanlık anı, aynı zamanda aydınlığa da yakın olduğumuz zamandır gibi olacak. Büyük döngüler kapanıyor bu dönemde. 2020’nin başında, savaş döngüleri;  Satürn-Plüton kombinasyonu var.

Bu çok önemli, çünkü Oğlak burcunda gerçekleşiyor ve Oğlak, Satürn, Plüton, genelde katı yapıları, sistemleri, organizasyonları, içinde devletin olduğu kurumsal sistemleri zorlayıp değiştiren bir dönem. Biz bu dönemde özellikle sistem üzerinden ya da liderler üzerinden problemler görüyoruz. Mesela NATO’da, Avrupa Birliği’nde, İngiltere’de problemler görüyoruz. Amerika’da… Başkanlık sürecinde bir azil durumu var ve yeniden seçime gidiyorlar. Bütün dünya, sistem üzerinden, liderler üzerinden bir sıkışma ve zorlanma yaşıyor. Aynı zamanda kişilerin karizma ve güçlerini zorlayarak, başkalarını da zorlamayla durumun içine aldıkları anlaşılıyor. Mesela Amerika ile Çin arasında tarifeler… Ticaret savaşları…

Korku, kapanma, milliyetçilik…bu konular, 2020’nin dramatik bir sürece işaret ettiğini gösteriyor. 2021’e geldiğimizde, sosyal açıdan özgürlükleri öne çıkaran, geleceğe bakan, yeni bir trend ortaya çıkacak. Karanlık tünelden geçiyoruz 2020’de.

Y.Ö.:  2020, 2019’un devamı gibi anlaşılan…

H.K.: Evet. 2019’da özellikle inançlar-dini temalar üzerinden, piyasalarda spekülatif koşullara işaret eden çok şey vardı.

Y.Ö: Para birimlerindeki spekülasyon gibi mi…

H.K.: 2020 yılının çok önemli bir konusu, Jüpiter’in Oğlak burcuna geçiyor olması… Jüpiter genelde, zenginleri-sermaye sahiplerini gösterir… Mitolojide de Zeus… Yani hem elit kesimleri ama aynı zamanda, elinde belli bir gücü olan grupları anlatıyor. Jüpiter Oğlak’ta, bizim zararlı ya da düşük dediğimiz bir durumda. Dünya tarihine baktığınızda, Jüpiter Oğlak’tayken, çok önemli ekonomik inişler var; mesela 1929 yılı Büyük Depresyon… 2007’de “Big Crunch” olduğunda Amerika’da ve takiben büyük dünya krizine girdiğimizde, Jüpiter Oğlak’taydı ve şimdi de… Birkaç gün önce Jüpiter Oğlak’a girdi.

Y.Ö.: Ne kadar sürecek bu?

H.K.:  Bir yıllık bir süreç bu.  Şöyle anlamak lazım. Mesela Amerika’da genel olarak, ekonominin çok hızlı ilerlediği, bir büyümenin olduğu, fakat artık bundan sonra faizleri indirmenin mümkün olmadığı bir eşiğe gelindi yorumları yapılıyor. Ekonomistler Amerika hakkında sinyal veriyorlar. İşte bence bu çok önemli. Yani bu yıl, zenginleri üzebilecek ve korku salacak, piyasaları zorlayacak koşullar gündeme gelebilir.

Y.Ö.: Az gelirlinin daha az gelirli, fakirin daha fakir olduğu dönemleri yaşadık. Sermaye sahipleri mi etkilenecek?

H.K.: Büyümenin çok sınırlı olduğu bir dönem olacak.

Y.Ö.: Ama ilk defa, zengin küçük kitlenin etkileneceği dönemden söz ediyoruz…

H.K.: Onların tabana çarptığı bir dönem.

Y.Ö:  Benim için değişik bir cümle oldu. 2020’nin 2019’dan farkını şöyle yorumlayabilir miyim: her şey adeta aynı ama daha kötüymüş gibi…

H.K.: Biraz öyle…

Y.Ö.: Herhalde mühürlenecek, adı konacak hiç olmazsa… doğru mu anlamışım?

H.K.: Satürn-Plüton savaş döngüleri demiştik. Bir çeşit eliminasyon var hayatımızda. Dünyada da böyle. Birtakım sistemler değişmek durumunda. Ülkeler arasındaki ilişkilerde de böyle, ekonomik açıdan da böyle. Dolayısıyla, çok uzun döngüler kapanıyor ki, bunu daha önce de konuşmuştuk; 240 yıllık uzun bir bağlantısı var Jüpiter-Satürn döngüsünün. Bir tepenin eşiğindeyiz, yani…

Y.Ö.:  240 yıllık döngünün tarifini hatırlayalım mı?

H.K.: Astrolojide çok farklı konularda değişik döngüler var. Mesela, Satürn-Plüton 33 yıllık siyasi konuları değiştiren, dönüştüren bir döngü.

Jüpiter-Satürn döngüsü… 20 yılda bir yan yana geliyor bu iki gezegen. Ve bunlar daha çok sosyal politikalar, siyaset, ekonomi, trendleri dönüştürüyor. Yani genel olarak, ekonomide büyüme ve daralma dönemlerini anlatıyor. Bu 20 yıllık döngülerin ilk 10 yılı görece yeni politikaları ortaya koyuyor. İlginç olan şey şu; bu 20 yıllık döngü 240 yılda bir kere sadece bir elementte ortaya çıkıyor. Mesela, 2020’ye kadar yani son 240 yılda toprak elementindeydi.  Astrologlar toprak elementine kapitalizmin gelişmesi, sanayi devrimini atfeder… Maddi olan konulara yönelik insani medeniyetin döngüsü var. Fakat şimdi 2020 sonunda Jüpiter…

Y.Ö.:  Nereye geçecek?

H.K.: Kova burcunda. Ben ona Saka diyorum. Hava elementine geçiyor.

Y.Ö.: Ne olacak hava elementinde?

H.K.: Bundan sonraki 240 yıl boyunca, artık düşünün, 2 bin 260’lara kadar sürecek. Bir bakıma insan odaklı her şey daha fazla olacak… Çünkü Kova’da insan figürü var… Elinde amfora tutan genç erkek figürüdür. Bu burç özellikle teknoloji, özgürlükler, inovasyon… Biraz Mr. Spock gibi burçtur Kova burcu. Yani duygulardan arınmış, teknolojik yönü ağır basan, esasında bizim medeniyetin gittiği yola benziyor. Yapay zeka gibi insanla teknolojiyi bütünleştirecek bir süreç başladı. Özellikle bu dönemin insan scope’una daha yakından bakmalı… Şu anda biz bu sürece entegre oluyoruz bundan sonra bu konular, ekonomik yapıda görülecek. Petrolün, toprağa dayalı kaynakların mesela yavaş yavaş yerini farklı teknolojilere bırakacağı bir dönem. Ve insan odaklı. Bütün dünyayı ilgilendiren siyasi gelişmeler… Komplo teorisi gibi dursa da demokratik mi yoksa başka bir şekilde yönetileceğine kadar gidecek ekonomik bir yapı bu. Siyasi argümanları değiştirecek.

Y.Ö.:  Teknolojinin de marifeti olacak sanki bu yapıda.

H.K.: Devletin kontrolü, bireyin kontrolü… Siz oy verebilecek misiniz, belki artık dijital olarak oy veriyor olacağız.

Y.Ö.:  2020 belli ki, içinden geçerken, çok zorlanacağız …

H.K.:  Sıkışacağız…

Y.Ö.: Sonunda bir şeyleri göreceğimiz bir yıl olacak.

H.K.:  En azından oraya varacağız. Evet, evet.

Y.Ö.:  Sanki kaos bir tanıma girecek.

H.K.: Jüpiter-Satürn döngüsü, ekonomik aynı zamanda siyasi, sosyal konuları da içine alan bir döngü. Genel olarak 3-4 yıldır zaten küçülme… yeni fikirlerin ortaya konmaması, liderlerin belki kifayetli olmaması nedeniyle yeni strateji ve politika yok…  Ama bir arayış var ve bir yandan da savaş döngüsü var. Biz bireysel olarak, 2020 sonunda, Kova burcu döngüsüyle açacak yola odaklanmalıyız.

Y.Ö.: İnsan, teknoloji…

H.K.: İnsan, teknoloji, eğitim, danışmanlık, aynı zamanda medya, dijital olan koşullar, ulaşım gibi konular… Kişisel gelişimimizi daha yeni ve inovatif şeyler üzerine odaklamalıyız. Artık eski ekonomiyi bıraktık zaten. Artık konuşmayacağız. Fakat dediğim gibi, 2020’nin bu güç savaşlarıyla çok alakası var. Çünkü Jüpiter, üç kere Plüton’la da birleşecek.

Y.Ö.: Dünyayı birkaç adımda tanımlayalım mı?

H.K.: Dünyada, Oğlak’taki gezegenler yani, Satürn ve Jüpiter Oğlak’ta… Birincisi, bunların daraltıcı tarafından bahsettik, ekonomik anlamda Jüpiter Oğlak’ta. Oğlak aynı zamanda, sistem ve devlet ya da hiyerarşik yapılarla da alakalı. Fakat Jüpiter-Plüton üç kere birleşiyor. Bu, genelde belirli ideolojilerin, belirli politikaların ülkeler arasında birbirlerine dayatılması anlamında çok problematik. Amerika’nın Çin’e dayatmaları, Hong Kong’un durumu, siyasetin insanlara dayatılıyor olması… Bunlar 2020’nin problemleri ve manipülatif güçler, terörize edilen şeyler, hep böyle baskı yoluyla gelen koşullar var. Bunlar,  mutluluğumuzun ve zenginleşmemizin önünde engeller oluşturuyor. 2020 global perspektifte çok sıkı, depresif olabilecek, zenginleri zorlayan ama aynı zamanda kurumsal ve siyasi anlamda kıt kaynakların olduğu, paranın ve büyümenin sınırlı olduğu, hayatta kalma mücadelesinden dolayı, düşmanca tavırların ortaya çıktığı bir atmosfer.

Y.Ö.:  Hong Kong örneğin dünyada metrekare fiyatlarının en yüksek olduğu coğrafyayken, haline bakın…

H.K.:  Evet o depresif şu anda… Büyük Depresyon, Jüpiter Oğlak’tayken oldu. Ya da işte Amerika’dan en son global büyük kriz, ülkeleri, Yunanistan’ı çökertti. Büyük kurum ve sistemlerin dönüşüme uğraması gereğinden bahsediyoruz. Diyorlar ki, “NATO kalacak”. NATO devam edecek olsa da hiçbir şey olduğu gibi devam etmeyecek bu dönemde. 240 yıllık döngünün içinde artık yeni bir başlangıç noktasına geldik. Geçmişe bakarak projeksiyon yapmak iyi değil.

Y.Ö.:  Ya Orta Doğu?… Bizde Akdeniz konusu var. Orada da sular sıcak.

H.K.:  Türkiye açısından… Bizim ülkemiz bu yıl kendi fabrika ayarlarına geri dönüyor gibi.  Satürn-Plüton…

Y.Ö.: Ne demek o?

H.K.:  Ne demek bu? Her yılın bir fiks menüsü bir de alakart menüsü vardır. Fiks menüye baktığınızda, bu yıl bizim ülkemizin ana konusu, halka odaklı olan her şey: güvenlik, halkın huzuru, parası, ekonomisi ve genel olarak milliyetçilikle ilgili temalar olarak gözükmekte… 2019’da çok görünmeyen gizli kalan şeyler vardı. Mesela işte, Amerika ile Rahip Brunson üzerinden bir sürü tehditler, ondan sonra arka planda pişirilen şeyler vardı. Bu yıl Türkiye, kendi gündemini daha net belirleyebilecek bir çizgide duruyor.

Y.Ö.:  Neler var mesela?

H.K.: Ama bu demek değil ki, tehditler bitti. Bitmedi. Bu yıl da gerek askeri anlamda gerek Orta Doğu çerçevesinde bence önemli riskler var. Ve bu özellikle kış aylarında Ocak-Şubat döneminde çok dikkat çekici bir şekilde gözüküyor.

Türkiye’nin genel döngülerine bakıldığında, alakart menüde, yakın komşularla ilgili konuların ön plana çıktığını görüyoruz, yıllık haritada. Yıllık haritada Başak yükseliyor. Başak, Türkiye’nin Üçüncü Evi. Üçüncü Ev komşuları gösterir. Üçüncü Evde bir yeni ay olmuş. Yani çok yeni durumlar, komşularımız Suriye, Yunanistan ve Avrupa Birliği ile olan koşulları bayağı tırmalayacak gibi gözüküyor. Bu, yılın ikinci yarısında da devam ediyor. 2020’nin sonbaharında savaş gezegeni Mars geri gidecek.

Y.Ö.:  Geri gidiyor demesi, rahat bırakıyor anlamında mı?

H.K.: Hayır. Esasında olaylar daha karmaşık hale geliyor, sürüncemede kalan işler var demek. Bu yıl, ordumuza çok iş düşecek gibi gözüküyor. Askerin ve ordunun genel olarak devlet mekanizmasının, çok ön planda olacağı bir yıl.

Bir diğer önemli şey… Türkiye, var olan ittifaklarını nasıl sürdürecek? Burada da eskiye bakarak düşünmemek gerekiyor. Bu dönemde bizi zorlayan şey, öldürmeyen şey güçlendirir derler… Türkiye, Amerika ve bölge içinde kendi gücünü yeniden ortaya koydu. Farklı tercihler yaptığını gösterdi. İslam dünyası bize sırtını döndü, yalnız kaldık. Türkiye, Avrupa Birliği karşısında yalnız kaldı. NATO’nun bir anlamı kaldı mı…

Y.Ö.:  Rusya ve Çin ile ilişkilerimiz kuvvetli. Akdeniz, petrol enerji için çok anlamlı.

H.K.: Bu süreç, esasında Türkiye’yi bir yandan da güçlendiriyor. Tabii Amerika ile… Ama şu da var, çok büyük bir karmaşanın içinden geçiyoruz. Yani bir de Türkiye’nin kendi ülke dinamik haritasına baktığımızda Neptün, Ocak ve Şubat’ta tepe noktasından geçiyor. Türkiye’nin gündeminde ülke yönetimini, hükümeti ilgilendiren konularda, yılın ikinci yarısında çok büyük belirsizlikler var. Belki bu tür liderliği ya da yeni bir dönemi getirebilecek koşullar var. Bu, biraz tabii ekonomiyle de alakalı olabilir. Çünkü genel olarak, Mart’tan başlamak üzere, 22 Mart-2 Temmuz’da Satürn Kova burcuna gelecek, 8. Evi’ne Türkiye’nin. 8. Ev genel olarak, finansal piyasalar, borçlar – alacaklar, uzun vadeli ya da büyük miktarda borçlar ve uluslararası konuları ilgilendirebilir.  Dolayısıyla, Türkiye’nin para koşulları burada mutlaka kontrol edilip düzeltilmek zorunda.

Y.Ö.: Nisan’a kadar bıçak sırtında mıyız? Seçim?

H.K.: Yılın ilk yarısında ekonomiyi sıkıştırabilecek krizler olabilir. Yepyeni koşullar getirebilir, çok beklenmeyen olaylar olabilir. Bunlar yeni durumlara yol açabilir.

Yılın ortasındaki haritalara baktığımda, çok karışık görüyorum. Çok belirsizlikler var yılın son çeyreğinde – sonbahar aylarında. Yeni hareketlilik getirebilir seçmen düzeyinde, seçim düzeyinde olabilir. Olabilir yani. Hayır diyemem.

Y.Ö.: Yine heyecanlı bir yıl. “Godot’yu bekleme” durumunda olacağız…

H.K.: Yani sanki dar bir tünelin içinde sürüne sürüne gitmek durumundayız.

Y.Ö.:  Oksijensiz kaldık ama. Ben ciğerlerime oksijen çekmek istiyorum.

H.K.: Bu yıl özellikle iş hayatı, balta girmemiş büyük bir ormanda olmak gibi. Herkes kendi kaynaklarını iyi kullanmak durumunda ve daha iyi planlamak ve rasyonalize etmek durumunda. Yavaş yavaş depresyondan pozitif bir bakış açısına geçeceğiz. Bunun için 2020’yi beklememiz gerekiyor.

Y.Ö.:  Depresyonun da sonu yok.

H.K.:  Depresyon bile depresyon geçiriyor.

Y.Ö.:  Nereye kadar depresyon?

H.K.: Sermaye sahipleri de politikacı siyaset açısından da öyle… ekstrem fikirler, ekstrem politikaları aşırı vurgulamak, korkuları, sınırları, duvarları arttırıyor-yükseltiyor. Bunlar da bence önümüzdeki en önemli bloklar yani. Dünya ekonomi düzeni içinde zor bir dönemde olacağımız kesin. 2020 ile beraber ortaya iyice çıkacak. Türkiye’de de zaten yeni partiler, yeni isimler, siyaset figürleri daha net bir şekilde ortaya çıkacak. Jüpiter-Satürn döngüsü çok önemli. 20 yıllık bir döngüden bahsetmiştik ya, Jüpiter-Satürn son birleşmesi 2000’deydi. Şimdi 2020’de olacak. Hatırlarsanız 2001’de Adalet ve Kalkınma Partisi kuruldu. Büyüme döneminde yeni politikalar, siyasetler kuruldu. Şu anda saat 12’ye 5 kala derken, siyasi anlamda da bir ömrün sonuna gelmekten bahsedebiliriz. Yani artık yeni siyasetler, yeni siyasetçiler gelecek…

Y.Ö.:  Yeni söylemler, yeni sistemler herhalde…

H.K.: Evet. Artık şu anda eski bir defteri kapatıyoruz. Tarihsel açıdan gezegenlerin döngüsü siyasi açıdan da bunu gösteriyor. Seçime de işaret ediyor olabilir.

Y.Ö.:  2019’da şaha kalkan milliyetçilik de bu 20 yıllık döngüye giriyor mu?

H.K.: O ayrı bir döngü. O 33 yıllık bir döngü. O, bizim bence daha çok dış politikamızı, Amerika ile olan görüşmelerimizi, Avrupa Birliği’yle bizi zorluyor ama bir yandan da sağlamlaştırıyor. 2020’nin ordu açısından çok önemli bir yıl olduğunu o yüzden söyledim. Savaş konuları kritik… Yani Türkiye, her açıdan kendini göstermek durumunda. O bakımdan da tabii, stresleri olacak.

Y.Ö.: Güvenlik, strateji ve siyaset trend olacak mı?

H.K.: Yeni trend bence, yeni liderler, yeni siyasetler… Geleceğe bakacağız artık. Belki yılın ilk yarısında sınırlarımızın güvenliği… çok önemli maddeler. Ben, yeni ortaya çıkan, siyasette de ortaya çıkan koşulların çok kolay olacağını sanmıyorum. Bu, 2020 sonunda 2021’de belirgin hale gelecek.

Y.Ö.:  Depresyon da “trend topic” olacak mı?

H.K.: Tabii, evet.

Y.Ö.:  Bireyden söz edelim.

H.K.: Bireysel ekonomiler, bireysel girişimler, yeni ekonomik düzenin bir parçası olacak toprağın yeniden kullanılmasından tutun, şahsi yeteneklerimizi daha inovatif şekilde ortaya koyabileceğimiz mecralar ortaya çıkmaya başlıyor. Bu bakımdan da yenilikçi düşünceleri örgütleyebilecek düşünceler, yeni yönetim teknikleri iş dünyası açısından yepyeni bir felsefenin ortaya çıkması gibi ya da var olanın canlandırılması özendirilmesi gibi görülebilir. Bu dönem düşüncelerimizi nasıl daha pratik, somut kullanılabilir hale getirebiliriz, dar kaynaklarımızı nasıl daha iyi kullanabiliriz sorusuna odaklıyız.

Y.Ö.: Geçmişte terk ettiğimiz konuları örneğin toprakla ilişkimiz gibi yeni yöntemler ve fikirlerle ortaya koymak.

H.K.: Mesela İsveç’te şimdi bir trend çıktı: Atma, tamir et. Çevre, doğa da bununla alakalı. Termik santrallere filtre konulmasından ekonomimizi doğaya göre şekillendirme farkındalığına kadar… Her dönem kendi içinde yeni artılar da getiriyor. Bu tabii, insanın da zaten doğayla olan savaşı. Doğa bizi yaratıcı olmaya zorluyor. O bakımdan, esasında yaratıcı düşünceler, yeni uygulama alanları, ekonomiyi değiştirecek, önümüzdeki süreç ekonomi ve siyaseti teknolojik anlamda şekillendirici olacak. Bunlara uzun vadede bakarak düşünmek gerekiyor. Biraz karışık. Stresli.

Y.Ö.: Bundan sonra yaratıcı fikirlerin, sözde değil eylemde prim yapacağını anlıyorum. Özümüzü de hatırlayan bir yaratıcılık olacak… Boş zenginliğin de dağılacağını anlıyorum…

H.K.: Evet. 2020’de, özellikle ne kadar zengin olacağım değil, ne kadar iyi koruyacağım… koruyacağımız çok önemli. Ama bu bize depresif olarak gözükse de bu yeni mantık, daha akılcı, rasyonel politikaların geleceğini gösteriyor hayatımıza, dünya trendleri açısından bakıldığında.

Y.Ö.:  2021 nasıl olacak?

H.K.: 2021’in havası daha temiz olacak. Daha mantıklı, daha akılcı, daha hareketli, daha pozitif olacak. Dolayısıyla bu yılı bir perdenin kapanması gibi görmek lazım. Siyasette olabilir bu, dünya için de değişik ekonomik konular da olabilir. Pek çok şeyi kapatıyoruz. Bir dönemi kapatıyoruz, onun sancıları var. Bunlar, daha temiz bir atmosfer getirecek.

Y.Ö: O zaman sıkı duralım, az kaldı.

H.K.: Koruyalım. Zorlansak da… Bir de özellikle yılın ikinci yarısında da Eylül, Ekim, Kasım, buralarda birtakım sürtüşmeler var. Çok büyük risklere girmemek gerek. Özellikle iş adamları açısından… Büyük adımları yavaş yavaş atmakta fayda var.

Söyleşiyi youtube kanalımdan izleyebilirsiniz.

Paylaş