Yaprak Özer (Y.Ö): Staj konusunda ne düsünüyorsunuz, stajların yararına inanıyor
musunuz?
Erdal Karamercan (E.K.): Stajların hakikaten çok yararlı çünkü üniversite egitim
sistemimizde teorik yapımız çok agırlıklı. Üniversitelerde konusma yaptıgım zaman
çocukların aslında o pratik bilgilere aç oldugunu hissediyorum; yani hakiki dünyada neler
oluyor, is dünyasında gerçekler nedir, bunları yansıtan bir egitim sistemi yok veya kısıtlı.
Y.Ö: Siz akademik kariyer planlarken profesyonel is hayatına atıldınız. Nasıl oldu?
E.K: Benim doktora yapma gibi bir niyetim yoktu masterımı yaparken basarılı oldugum için
doktora bursu verdiler. Okumaktan çok keyif alıyordum, o gün için o kararı verdim, doktora
yapayım dedim. Bunu ileriye yönelik herhangi bir endüstride çalısmayla birlestirmemistim.
Aksine doktora yaparken akademik hayatta kalmayı düsünüyordum. Türkiye’ye döndügüm
zaman akademik kariyerin benim bıraktıgımdan geriye gitmis oldugunu gördüm. Sonra
endüstriye döndüm. Doktora yapmıs olmanın endüstride bu noktaya gelmis olmamla çok fazla
iliskisi oldugunu sanmıyorum veya benim için bir kariyer tercihi degildi.
Y.Ö: Siz is görüsmesi yapıyor musunuz?
E.K: Ben is görüsmesi yapacak en son kisiyim. Aslında benim böyle bir yetkim yok. Bana
baglı çalısacak üst kademe yöneticileri seçiyorsam onlarla yapabilirim. Bizde süreç insan
kaynakları koordinatörleri tarafından belirlenir. Basvurular önce bir özgeçmis üzerinden
degerlendirilir ki yılda 120 bin civarında basvuru oluyor.
Y.Ö: Bu kadar yüksek basvuru nasıl eleniyor?
E.K: Geçtigimiz yıl staj hariç 120 bin civarında oldu. Önce bir sistem içinde elenir. Sonraki
asamalarda görüsmeye çagrılır. Bu görüsmede sözel ve sayısal testlerin dısında, ngilizce testi
yapılır. Elbette bu asamaya gelmek için önce CV üzerinde aranan pozisyon kriterlerine uygun
olmak gerek. Hangi pozisyona aranıyorsa onunla ilgili belirli kriterler var, belirli puan
kriterleri her bir okula göre farklı kriterler ondan sonra da o asamalardan geçildikten sonra da
hangi yöne dogru yönlenecekse o yönün yöneticileri ile mülakatlar baslar.
Biz Eczacıbası Toplulugu içinde en mükemmel insan kaynaklarını yaratmak istiyoruz. CEO
olarak benim üç önceligim vardı: Bir tanesi Eczacıbası degerleri ki bu degerler bizi Eczacıbası
yapan ve bundan sonra bizi gelecege de tasıyacak olan degerler. kincisi stratejiler ki bizim
çok güçlü stratejik plan yapımız vardı. Büyümemizi ve gelismemizi bu stratejik plan yapısı
çerçevesinde sürdürürüz. Üçüncüsü de insan kaynakları.
Y.Ö: Bazı testlere soktugunuzu söylediniz, ne tür testler bunlar?
E.K: Kisisel birtakım yetenek ve yetkinliklerini ortaya çıkarmak üzere duygusal zeka gibi
testlere sokuyoruz. Bizim ögrenim ve ögretim sistemimiz tamamen beynimizin sol lobu
üzerine. Biz sag lobu da ölçmek istiyoruz çünkü asıl yaratıcılık ve yenilikçiligin o lobda
oldugunu düsünüyoruz.
Y.Ö: Bütün anne ve babalar çocuklarının sol beyinleri üzerinde çalıstılar bugüne kadar
matematik ögrensin, istatistik ögrensin diye ne oldu..
E.K: Onlar okuldan mezun etti ama duygusal zeka hayattan mezun ediyor.
Y.Ö: Yani yanlıs yaptık öyle mi?
E.K: Yanlıs degil, eksik yaptık
