Zenginler, Fakirler ve Ölümsüzlük

Yaşamın anlamının ölümsüzlükle ile hayatta kalma mücadelesi arasındaki bir çizgiye sıkışacağını, distopik senaryolarda hayal edebilirdim. Fiilen öyle bir noktadayız.

İsviçre merkezli finans kuruluşu Julius Baer’in yayımladığı “Global Wealth and Lifestyle Report 2025”, yüksek servet sahibi bireylerin tüketim alışkanlıklarını ve yaşam biçimlerini mercek altına alıyor. 20 kalemden oluşan lüks yaşam sepeti üzerinden hazırlanan Yaşam Şekli Endeksi ilginç ötesi. Yapılan çoğu analiz, doğal olarak dar gelir ve ihtiyaç üzerinden. “Lüks Yaşam Sepeti” işte tam da bu noktada duymaya alışık olduğumuz “enflasyon sepeti”nden ayrılıyor. Birinde ekmek, et, süt, meyve-sebze gibi temel gıda maddeleri ile kira-gayrimenkul fiyatı birim… diğerinde sıradan akla ve hayale sığmayacak tüketim kalemleri var.

Lüks tüketimde bu yıl yüzde 2 gerileme yaşanıyor. Pandemiden sonraki ilk düşüş olması anlamlı. Haber değeri taşıyan nokta ise lüks tüketimdeki yön değişikliği. Zenginlerin tüketim ve yatırım mantığında. Üç başlık öne çıkıyor; İlki longevity. Bu kavram sağlıklı uzun yaşam demek. Yüksek servet sahibi bireyler için “sağlık ve finansal longevity” olarak şekil bulmuş. İkinci unsur, “deneyim harcamaları”. Son olarak da “servet yaratmak ve servet korumak stratejileri”.

Benim için varsa yoksa iletişim

Kafamda profesyonel olarak her şey iletişim kurmak-kuramamak anafikrine dönüştüğünden; birbirimizi anlayamamanın nedenlerinden birini yakaladığıma inanarak yazıyorum. Nasıl anlaşalım, uzun yaşamı arayan biriyle hayatta kalma mücadelesi veren biri aynı dili konuşabilir mi?

Toplumda birçok farklı kitle olduğunu sanıyoruz -çünkü ben siz biz oradayız. Gerçek ise şu; gelirin çoğunu elinde tutan azınlık ile nüfusun çoğunluğunu oluşturan yığın iki önemki grup. Arası hızla boşalıyor. Azınlık, para etmediğinden giderek küçülen orta grubun kültür ve eğitim kodlarına saygı duymuyor. Aynı şekilde çoğunluk olan fakir ve yoksun bırakıldıkları kültür ve eğitimsizler de ortadakileri kucaklamıyor. Sosyal ve sınıfsal bir çözümleme yapmak yerine farklı renkleri göstererek iletişim çıkarımıyla kifayet edeceğim. Bu yüzden aşağıda size, Küresel Servet ve Yaşam Şekli araştırma verilerinin bana fısıldadıklarını hikayeleştiriyorum;

Bir “Ölümsüzlük” Projesi

Çarpıcı bulgu, zenginliğin somut varlığın yanı sıra ömür ile ölçülmesi. Serveti olan için “health is wealth” yani “sağlık servettir” söylemi gerçek anlamıyla bir yatırım kalemine dönüşmüş. Asya-Pasifik’teki katılımcıların yüzde 100’ü, Kuzey Amerika’da ise yüzde 87’si yaşam süresini uzatmaya dönük adımlar atıyor. Bunun adı olsa olsa “Sağlık ve Finansal Longevity Bir “Ölümsüzlük” Proje Tasarımı olur…

Kişisel diyet programları, özel fitness koçları, mindfulness kamplarına aşinayız. Mesele ileri biyoteknoloji uygulamalarında. Gen terapileri, yaşlanma karşıtı tedaviler, klinik deneylere katılım gibi seçenekler üst gelir grubunun günlük tercihleri arasında.

Finansal longevity ise işin ikinci boyutu. İnsan ömrü uzadıkça servetin de ömrünü uzatmak gerekiyor. Bu nedenle varlık yönetimi, miras planlaması ve uzun dönemli yatırım stratejileri dikkat çekiyor. Yüksek gelir grubu, yalnızca kendi yaşam kalitesini değil, servetinin gelecek kuşaklara aktarımını garanti altına almaya çalışıyor.

Deneyim Tüketiminin Yükselişi

Zenginlerin harcama kalemlerindeki kayma şöyle izah edilebilir; maddi mallara yönelik azalan iştah, artan deneyim harcamaları. Somut ve mütevazı bir örnekle anlaşılır kılayım; Business sınıfı uçak biletleri son bir yılda ne kadar zamlanırsa zamlansın, talep azalmadı aksine büyüdü. Kaldı ki, servet sahiplerinin tercihi, iklim krizine inat özel jet oldu ve net rakamları sunamasam da ciddi bir artış var.Diğer mütevazı sayılacak örnek; lüks restoran ve gastronomi deneyimlerine ilgi güçlendi. Wellness turizmi, spa tatilleri ve kişiselleştirilmiş seyahat programları en hızlı büyüyen segmentler arasında. Motto şu: “Anı Yaşama” ve “Kaliteli Deneyim”. Lüks markalar da klasik ürün gamından çıkıp, kişiselleştirilmiş hizmet ve deneyimlere yöneldi. Tabii buradaki ultra deneyim seçeneklerini siz düşünün…

Serveti Tutmak mı Serveti Büyütmek mi?

Araştırmanın yenilikçi yanlarından biri de servet yönetimi konusundaki farklı yaklaşımları ortaya koyması: Wealth creation (servet yaratma) yani daha yüksek risk alarak servetlerini büyütmeye çalışmaları,  Start-up yatırımları, yeni teknolojilere giriş ve agresif büyüme stratejileri yaygın. Wealth preservation (serveti koruma) da ise riskten kaçış, varlığı korumaya dönük yatırım araçları, miras planlaması ve sürdürülebilir gelir kaynaklarına yönelim göze çarpıyor. Bu fark, zenginlerin sadece servetlerini artırmak değil, aynı zamanda ömür boyu ve kuşaklar boyu devam ettirmek için farklı oyun planlarına sahip olduğunu gösteriyor.

 

Uçurum: Zenginler ve Diğerleri

Kritik konu yüksek servete sahip olanlarla toplumun geri kalanı arasında derinleşen fark. Zenginler için sağlık, eğitim ve yaşam tarzı seçimleri geleceğe yatırım anlamına geliyor. Çocuklarını özel okullarda, uluslararası eğitim sistemlerinde yetiştiriyorlar; en güncel sağlık teknolojilerine erişim sağlıyorlar. Bu, yalnızca bugünün ayrıcalığı değil; yarının sigortası. Diğer tarafta, toplumun büyük kesimi için yaşam, hayatta kalma mücadelesi. Sağlık hizmetlerine erişim sınırlı, eğitim fırsatları dar, gelecek güvencesi kırılgan. Rapor bunu “dichotomy” diye tanımlıyor. Ölümsüzlük arayışında azınlık ile günü kurtarmaya çalışanların uçurumu.

Eşitsiz Gelecek

Ölümsüzlüğe yatırım yapanlarla hayatta kalmaya çalışanlar arasındaki uçurum artık bir kehanet değil. Neye göre? Ölümsüzlük arayışı insanlığın kadim meselesi. 21. yüzyılda bu arayışa en büyük yatırımları yapanlar teknoloji milyarderleri ve siyasi elitler.

Yakın geçmiş hafızanızı zorlayın; 2013’te Google, Calico adlı şirketi kurarak yaşlanma biyolojisine uzun vadeli yatırım başlatmıştı. Bu hamle, Silikon Vadisi’nin ölüm karşısındaki merakını kurumsal düzeye taşıdı. Ardından Jeff Bezos’un desteklediği Altos Labs, Mark Zuckerberg ve Priscilla Chan’in Chan Zuckerberg Initiative aracılığıyla hastalıkları sona erdirme hedefi, ölümsüzlüğün bilimsel bir proje değil, servet ve güç stratejisi olduğunu ortaya koydu.

Business Insider’ın güncel derlemesine göre teknoloji elitleri milyarlarca doları biyoteknolojiye, hücresel programlamaya ve yapay zeka destekli sağlık araştırmalarına akıtıyor. Sam Altman’ın Retro Biosciences’a 180 milyon dolarlık desteği, Sergey Brin’in Parkinson ve yaşlanma araştırmalarına milyar dolar yatırımı, 24 saatliğine Elon Musk’tan “en zengin” listesinde yer kapan Larry Ellison’ın uzun süredir bilinen “ölümsüzlük” merakı…

Ölüm “yatırımla aşılabilecek” bir sorun mu?

Julius Baer 2025 Zenginlik Raporu’na dönecek olursam, ultra zenginlerin yatırımlarının yüzde 30’unu sağlık ve longevity alanına kaydırdığını ortaya koyuyor.

Takip ettiğim kadarıyla hiçbir siyasi lider doğrudan “ölümsüzlük” beyanında bulunmadı, yalnızca haber sızıntıları oluyor. Geçtiğimiz hafta Çin başkent Pekin’de İkinci Dünya Savaşı zaferinin 80. yıl dönümünü görkemli bir törenle kutladı. Dosta düşmana askeri ve siyasi gücünü gösterdi. Bir şey daha oldu;  Vladimir Putin ve Xi Jinping’in “hot mic”a yakalandılar. Organ nakli ve yaşam süresinin 150 yıla kadar uzaması üzerine sohbetleri sızdı. Siyasi elitlerin uzun yaşam konusunda kişisel hırs taşıdığını gördük.

Ölümsüzlük bazıları için artık marjinal bir fikir değil. Bizim için kabus olabilir mi? Siyasi rejimlerin özgürlüklerden otokrasiye evrildiği bir dönemde ayrıca anlamlı. Siyasi liderler ile arkalarına aldıkları tekno zenginlerin diğerlerini mahkum ettikleri yaşam nasıl bir hayat sunuyor? Buradan bakınca hiç kaybolmayacak bir fark! Sanırım ve maalesef mümkün olabilir.

 

Paylaş