Gelecek Varsa, Okuyabilenlerindir

Filiz Akdede’yle Barselona-İstanbul arasında yaptığım söyleşinin özünü hemen ifşa ediyorum, bu söyleşi bir kariyer yolculuğu hikayesi, teknolojide ne oluyor sorgusu, şehirleşme merakı, liderlik vizyonu. Saydıklarımın hiçbirinin hap misali yanıtını bulamayacaksınız. İçeriğin ta kendisi başlıkta… Okumak isteyene tüm yanıtlar ve daha fazlası, var! Küresel teknolojiyi bir köşesinden dönüştüren ekibin içinden biri, bu arada cesaretle dönüşebilen bir kadın.

Akdede, HP Global Başkan Yardımcılığı görevinden henüz ayrıldı. Pozisyonu gereği Barselona’da yerleşik. Son yılları çok da sevdiği bu kentte geçmiş. Sanıyorum bu bağlantıyı hemen koparmayacak, İstanbul, Barselona ve Londra arasında dolaşacak. Dönüşüme devam.

“Dönüşüm” diye diye bir hal olduk da tam olarak nedir dönüşüm; ben de anlamaya doyamadığımdan, kavramın bireysel ve kurumsal izdüşümünü bulmuşken, bu fırsat kaçmaz dedim. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi bölümü mezunu olan Akdede, dönüşmek için Stanford  ve Berkeley gibi üniversitelerin liderlik eğitimlerine katılmış. Malum hayaller yolda evrilir.

İlk bakışta standart bir hikaye gibi duruyor. Ömür tek firmada geçmiş! Tam 27 yıl, hatta daha fazlası var. Dünyanın en büyük teknoloji firmalarından biri olan HP’de çeşitli liderlik görevlerinde bulunmuş. Son olarak 3D üretim teknolojileri biriminin başında görüyoruz.

3D üretim birimi, küresel üretim endüstrisinin yönünü değiştiren inovasyonlardan biri olarak konumlanıyor. Akdede’nin yönettiği iş kolu; otomotiv, sağlık, ayakkabı gibi alanlarda  prototipleme endüstriyel çözümleri sunuyor. Endüstriyel 3D yazıcılar, kişiye özel üretim, yerinde imalat ve malzeme verimliliği gibi kavramlarla devrimin kendisi. Bir de şöyle düşünmeye ne dersiniz, yazıcı olarak bildiğimiz HP markası “printer” kimliğini yeniden yazdı. Tarih yazdı.

3D yazıcıların o kadar çok yaratıcı alanı var ki, birini seç deseler, insan hayatına doğrudan dokunduğu noktalar en çarpıcıları olduğundan hemen onları seçerdim. Savaşlarda uzuvlarını kaybeden insanlar veya büyüme çağında protezleri sürekli değişmek zorunda kalan çocuklar için ekonomik, hızlı ve kişiselleştirilmiş çözümler sunulabilmesi hayal gücümu zorluyor. Neden bu alanı bu kadar taçlandırıyorsun diye merak edenlere bir küçük örnek vereyim.

Bilir misiniz; küresel çocuk nüfusunun yüzde 3’ü kafatasında şekil bozukluklarıyla dünyaya geliyor. Gelişimleri o kadar sancılı ki, HP’nin geliştirdiği çözümler sayesinde bu çocuklar özel, hafif ve yerinde üretilebilen kasklar sayesinde hayata tutunabiliyor. Bir yazıcı firmasının neye dönüştüğünü görmek benim vizyonumu sarstı. Katmadeğer denilen şey bu olsa gerek. Ukrayna’daki HP tedarikçisinin, süregiden savaşta da umut olduğunu öğrendiğimde boğazım düğümlendi. Kolunu, bacağını, ayağını, elini kaybeden askerlere uzuv basıyorlar. Hayat yazıcısı.

Akdede, neden böyle bir kariyere nokta koymak ister? Tekrara düşmek istemedim diyor. Bir yaşıma daha girdim. Röportajın tamamını YouTube kanalımda video, Spotify’da podcast formatında bulacaksınız. Aşağıda söyleşinin başlıklar halinde akışını sunuyorum.

Mega Trendler: Şehirler, Teknoloji ve Yeni Ekosistemler

Filiz Akdede mega trendleri değerlendirirken, özellikle şehirleşme olgusunun dünya genelinde nasıl yeni ekonomik modeller doğurduğunu anlattı. İstanbul’un mega kent olması bir yana, Türkiye’nin neden ikinci bir cazibe merkezi yaratamadığına dikkat çekti. Çin ve Suudi Arabistan örneklerinden yola çıkarak planlı şehirleşmenin nasıl ekonomik büyümeye dönüştüğünü, bu sürecin merkezinde yer alan teknoloji, altyapı, eğitim ve teşvikin nasıl konumlandığını örneklendirdi. Dünya nüfusunun yüzde 58’i şehirlerde yaşıyor. Oran giderek artıyor. Korkutucu olduğunu düşünüyorum. Ama aynı zamanda fırsat yağmuru. Mega kentler barınma, su, enerji, ulaşım gibi konularda yeni iş modelleri yaratıyor. Çin örneği, planlı altyapı yatırımları, üniversite iş birlikleri ve yetenek çekimiyle bir başarı hikayesi. Türkiye’de benzer bir yönelim potansiyeli olsa da “Turkish mega trend”lerin oldum demesi için bekleyen eksik çok!…

Türkiye’nin Kısıtları ve Şansları

Türkiye’de üniversite yatırımlarının, yapısal teşviklerin ve bölgesel farklılaşmanın sınırlı kaldığını vurgulayan Akdede, Polonya’nın finans merkezi örneğini göstererek Anadolu’da şehirlerinin bir çağrı merkezinden fazlasına dönüşebileceğini savunuyor. Sadece bina yetmez! Yaşamı kurgulamanın önemine dikkat çekiyor.

Fortune 500 Listesi Değişti

Girişimcilik sermayesinin eksikliği nedeniyle Avrupa’nın inovasyonda zorlandığını ifade eden Akdede, start-up’ların Amerika’ya veya Çin’e yönelmesinin nedenlerini de anlattı. Fortune 500’ün yeni yıldızlarının Çin’den ve Asya’dan çıktığını, Türkiye’nin bu tabloya girebileceği yerlere işaret etti.

Tekrar Etmeden Yenilenerek

Akdede, HP’de birden çok hayat yaşamış. Ürün yöneticiliğinden ülke genel müdürlüğüne, geniş formatlı yazıcılardan 3D üretime kadar her aşamada farklı bir firmada çalışıyormuşçasına yenilikle ilerlemiş. “Hiç tekrara düşmedim” diyor. Yeni ürün grupları, farklı ülkeler, müşteri kitleleri ilk günkü heyecanı canlı tutmuş. O yüzden kariyer yolculuğu, keşif rotasına benziyor. Gençlerle buluşmalarını bu rotada hikaye yazmak üzerine geliştirmiş; tek tek ya da üçü beşi bir arada nasıl olunur; ürün yöneticiliği, satış temsilciliği, perakendeci ya da kurumsal pazarlamacı… Ben anladım ki, kendisi kronik bir öğrenci. Uluslararası ortamları ve yeni zorlukları galiba kafasında PT (personal trainer) gibi kurgulamış. Kimi gardrop yeniler, Akdede iş kolları arasında geçerken her seferinde yeni bir ceket giymiş.

HP Nasıl Neden Ayakta Kaldı?

Gazeteciliğimde izlediğim firmalar arasında HP de vardı. Küllerinden doğduğunu görebildim. Akdede’ye göre, HP’yi diğerlerinden ayıran özellik, trendleri 3-5 yıl önceden görebilmesi. Yetmez tabii; bütçesinin bir kısmını riske ayırma cesareti göstermesinde yatıyor özelliği. Şirketin 3D yazıcı teknolojisini kendi içindeki mühendislerle geliştirmesi bunun önemli örneği. Fikir içeriden çıkmış. Bugün yazıcılar otomotivden sağlık teknolojilerine, kişiselleştirilmiş üretimden endüstriyel prototiplere kadar birçok alanda kullanılıyor. Bir başka önemli özelliği ise, geleceğin üretim modeli olarak lanse edilen yerinde üretim ve sürdürülebilir tasarımının bu yaklaşımla ivme kazandığı görülüyor. HP teknolojik ve kültürel değişimi birlikte ve erken sahiplenmiş.

Sürdürülebilirlik Çevreden Büyük

Akdede için sürdürülebilirlik çoğumuzun yeşil tutkusuyla yakıştırmayı sevdiği çevresel bir mesele olsa da öyle değil; eğitimde fırsat eşitliği, kadınların teknolojiye katılımı ve sosyal kalkınma anlamına geliyor. Birleşmiş Milletler iş birliğiyle göçmen kadınlara yönelik yürüttüğü projeyle kendi kariyerinde ve dönüşümünde bu yaklaşımı somutlaştırmış. Dezavantajlı kadınların dönüşüme dahil olabilmesi için bir fırsat yaratılmasına katkıda bulunmuş. Dahil olduğu BM proje kapsamındaki kadınların yüzde 70’i işe yerleşmiş. İnsan daha ne ister?…

Değişime Hazır Olmak

Söylendiği kadar kolay bir iş değil, değişime hazır olmak. İş modellerinde insanların en büyük korkusu belirsizlik. “Verimlilik konuşuluyor ama insanlar, denklemde kendini göremiyor” diyor Akdede. Ona göre iyi liderlik,çalışanı belirsizlik karşısında rahatlatmak, yetkinliğini artırmak ve doğru iletişimle gelecek için güven vermek. Sanırım sıradan bir kelime olarak kullandığımız  belirsizlik daha fazla anlam yüklenmeyi hak ediyor. Ya baştan yaratıyor ya kaçınılmaz yok oluşu yaratıyor. Belirsizlik okumasını bilen için fırsata dönüşebiliyor, ben de bu kısmını görmesini sevenlerden olduğumu söylemeliyim.

Mega Trend Moda mıdır?

Mega Trend kavramı yeni değil. Kariyerimin erken evrelerinde mega trend modası vardı. Kitaplar konuşmalar… havada uçuşurdu. Bit pazarına nur yağdı, yine popüler. Sanırım mesele, moda olup olmaması değil, sorun içini doldurabilmek. Değişen demografi, jeostratejiye gömülen siyaset, iflas eden ekonomi… çaresizce göçe kalkan halklar, iklim krizi ve daha pek çok sorun yeni yönetişim biçimlerine ihtiyaç duyuyor. Dönüşüm, fikir fanatizminden kurtulduğumuzda ortaya çıkan trend. Akdede’nin “tekrara düşmemek için ayrıldım” demesi bundan. Öğrenmeye devam.

 

Paylaş