Medyayı anlamak da medyada kalmak da zor. Daha zor olan ise medyada değişimi anlamlandırmak. Medyanın ayarını, yani yapısını da ekonomisini de az sayıdaki dağıtım kanalı bozdu. Konu yalnızca dağıtım kanalıyla açıklanamaz.
Ne demek istediğimi ortaya çıkan sonuçla açıklamam işimi kolaylaştırabilir belki; görünür olmak oynak! Gelir geleneksel “sat ve reklam al”dan çoktan uzaklaştı. Bir karma. Aşağıda anlatacağım zorunlu çeşitlilik hakim. Dikkat ile Değer diye iki konsept var ki, ikisi de istismar edildi. Aradaki köprüyü yeniden inşa edebilen kalır. Kodlarıyla oynanan tüketici tabii ki olduğu yerde durmadı, değişti. Hız, kişiselleştirme ve kanıt bir de yanına “insancıl” duruş ilave oldu. Yalnızlaştıkça toplulukla bağ kurma çabası da güven de tüketici için aranan özelliklerin başına oturdu.Tüm tüketici kitlesi böyle bilinçli mi, tabii ki değil. Ama bunları bilinçli bilinçsiz yapıyor.
Gelecek bir iki yıl içinde medyayı, akıllı arayüzlerle içeriği konuşturabilenler, lisans ve şeffaflık zeminiyle ekosistemi adil tutabilenler ve “paket ekonomisi”ni kullanıcı alışkanlığına çevirebilenler ile kalıcı değer üretebilenler elinde tutabilecek.
“Arama”dan cevaba – markadan şahsa kayış
Bir nefeste okuyabilmeniz için; arama motorları cevap motoruna dönüşüyor; sosyal keşif kısa videoya akıyor; güven dip yapıyor; konsolidasyon ve politik-işlemeli satın almalar artıyor; içerik üretimi ve dağıtımı yapay zeka ile yeniden şekilleniyor.
Neden diyecek olursanız, hangisini sayayım; platform ekonomisinin teşvikleri, yapay zekanın bilgi toplama ve özetlemedeki becerisi ve gücü, reklam piyasasındaki oynaklık ve kullanıcıların “hız–kolaylık–kişiselleştirme” beklentisi. Hepsinin kesişmesi, birbirini tetiklemesi. Tek bir yerde değil. İlginçtir küresel ölçekte. Sanki mevsimi gelmiş gibi.
10 Değişim Sıralayacağım Tek Resim Göreceksiniz
Platform kayması ve görünürlük riski. Arama “sormaya ve yanıt almaya” evrildikçe ve sosyal keşif kısa videoya yüklendikçe, yayıncı ve markaların görünürlüğü az sayıda arayüzün tercihine bağlanıyor. Küçük algoritma değişikliği, büyük gelir şoklarına dönüşebiliyor.
Yapay zeka dağıtım ve üretimi aynı anda dönüştürüyor. Haber merkezleri ya da platformları hatta kurumsal yayıncılık, yapay zekayı ofis otomasyonundan kişiselleştirmeye ve özetlemeye kadar geniş bir yelpazede kullanıyor. Yapay zeka arayüzleri içerikten değer yaratıyor. Lisans, referans ya da kaynak göstermek, gelir paylaşımı başlığı iş modelinin merkezine taşınıyor.
Halkla İlişkiler (PR) ile Marka İlişkileri BR’ın (Brand Relations) tamamlayıcısı haline dönüşüyor. Kimlik netliği ve topluluk ilişkileri olmadan güven sürdürülemiyor. Bu arada doğru veri “kanıt” yaratan kazanılmış medya olmadan da yapay zeka ve platform ekosisteminde tercih edilmek zor. Yanıt , “hepsi bir arada” seçeneği. Kolay görünen medya giderek zor ve daha zor.
Güven ve dikkat kıtlığı. Kitle medyasına güven rekor sayılacak kadar düşük seviyede. Tüketici, kurumlardan ziyade kişiler ve açık kaynaklara yöneliyor. Bu, doğrulama ve şeffaf düzeltme kültürünü rekabet avantajına çevirenler için bir fırsat olabilir. Unutmamak gerekir ki südürülebilir güvenden söz ediyoruz; her gün her saniye.
Dinleme ekonomisini duydunuz mu? Aktif dinleme; kullanıcı sinyallerini toplama, yanıt verme ve bunu görünür kılma süreçleri. Sadakatin bugüne tercüme edilmiş temel taşları bunlar. Dinlenmeyen kitleler uzaklaşıyor. Giderken negatif geri bildirimi algoritmalara sinyal olarak bırakıyor.
İstihdam ve yetenek kırılması yaşıyoruz. Görmek istemediğimizden mi, anlamadığımızdan mı yoksa gemiyi kurtarma derdinden mi en önemlilerden biri bu. Farkında mısınız, haber kesintileri bazı pazarlarda yoğun yaşanıyor. Ürün, veri ve mühendislik rolleri için rekabet sert. Editoryal süreçle birlikte teknik yetkinlikler altın değerinde. Melez bir üretici aranıyor bulunmuyor. Bu verileri ortaya çıkaranlar işin teknik ve finans kısmında. Onların aradığı üretici türü ama görünmeyen bir şey var ki, hayatın kuralları, regülasyonlar o kadar hızla değişiyor ki, bunları temel olarak okuyup anlayacak ve yorumlayacak üreticinin teknik donanımının da olması gerek.
Medyanın siyasi ve ekonomi boyutuna değinmeden olmaz. Bazı satın almalar sadece içerik değil, düzenleyici iklim ve büyük birleşmeler için siyasilerin arzularını ya da çizgilerini yansıtıyor. Havalı tabir ile medya “politik goodwill” yaratmanın aracı haline geliyor. Söylemeye ne hacet, haberin duruşu, kurumsal strateji üzerinde baskı artıyor.
Gelir karması çoğullaşıyor. Karma nasıl çoğullaşıyor sorusuna yanıt; abonelik ve üyelik temel direk olmaya devam ediyor, yanı sıra lisans anlaşmaları, etkinlik, audio, oyunla öğrenme ve ürün paketlemeleri (buna “bundling” deniyor) hem sepeti büyütüyor hem müşteri tabanını düşürüyor.
Hepsi önemli olsa da yeterince anlaşılamayan konu, “dikkat” ile “değer” arasındaki kopukluk. Viral dikkat, ölçülmüş değer akışına bağlanmadıkça tek başına satışa dönüşmüyor; özellikle tartışmalı kampanyalar, köprü kurulmadığında sadece gürültü yaratıyor.
Yerelleşme ve mikro-kanalların ağırlığından söz etmek isterim. WhatsApp ya da Telegram toplulukları, LinkedIn doküman gönderileri, kısa video ve bültenler; Türkiye gibi oynak keşif pazarlarında dayanıklılığın anahtarları. Dedim ya her yerde olmak her kanaldan çıkmak zor iş.
Yeni medya tüketicisi ne yiyor içiyor, ne yaşıyor?
Yeni tüketici çoklu-platformda adeta bir göçebe. Kısa videodan giriyor, mesajlaşmada konuşuyor, cevabı yapay zeka arayüzünden hızlıca alıyor, derinleşmeyi YouTube’da buluyor zamanını bulduğunda kendisini “long read” diye kodlanan uzun okuma yani haber analizlerin kucağına atıyor. Eğer gözünü kullanamayacaksa kulağını devreye sokuyor Podcast kullanıyor.
Bitmedi; güvenini, kurumsal logodan çok güvenilir kişilere ve şeffaf kanıta bağlıyor. En başta net kaynak görmek istiyor; mümkünse metni seslendirilmiş halde dinlemek istiyor; seslendirmeyi de kendisi “dil-tempo” kontrolü yapabilirse tercih ediyor. Yeni medya tüketicisi zor biri. Onu çok iyi tanımıyoruz. Sorun bu!
Birkaç örnek vereyim; genç yetişkinlerde ünlü ya da etkili kişi (influencer) kaynaklı haberleşme olağan; 30–44 yaş kitlesi kısa videoda keşfedip LinkedIn, Google ve YouTube’da derinleşmeye yatkın. 45 yaş ve üzeri için TV-radyo alışkanlığı sürse de YouTube’un payı büyüyor.
Cinsiyet dağılımı platformdan platforma değişiyor. Türkiye’de Instagram dengeli, X ve TikTok’ta erkek payı yüksek sayılır. Bu bulgular “haber tüketimi”nden ziyade yazının girişinde ifade ettiğim dağıtım kanalları ile ilgi dağılımına işaret ediyor.
Her yaş ve cinsiyette bir şey ortak: hız, kişiselleştirme, kanıt ve insanımsı ses. Okuduğu bir yazının anatomisi şöyle olmalı; önce özet, ortada referans, sonda derinleşme yollarını bulmalı. Dinlemek isterse insan sesi. Güvenilir bir isim… kameraya bakan bir muhabir, kendini saklamayan bir uzman, şirketin içinden konuşan bir “çalışan elçisi”…
Neden, çünkü; kısa videolar günün akışına sığabiliyor, seslendirilmiş makaleler ve podcast’ler arka planda eşlik ediyor; akşamları uzun okumaya ayrılan zaman dar. Mesajlaşma ve DM içeriği yalnız tüketmek yerine küçük topluluklarda “duygusal bağlama” oturtma işlevi görüyor.
Türkiye’de bu düzen iki ek filtreyle çalışıyor: Platform oynaklığı ve dönemsel erişim kısıtları. Bu yüzden bülten, uygulama, RSS, topluluk gibi doğrudan kanallar ile yerelleştirilmiş ifade düzeyinin önemi artıyor.
3 K Modeli ve 3 Senaryo
Markalar ve yayıncılar için formül: “Kimlik, Kanıt, Kanal”. Kimlikte net bir vaat ve tekrar eden ritüeller; kanıtta alıntılanabilir veri cümleleri, açık kaynak ve düzeltme kültürü; kanalda ise video-öncelik, mesajlaşma-uyumlu özetler ve doğrudan erişim yolları.
Senaryo 1- “Konuşulabilir içerik”; mikro arama ve makaleyle sohbet deneyimleri yaygınlaşacak. Tıklama yerine etkileşim derinliği geçecek.
Senaryo 2- Lisans ve gelir paylaşımı orta-küçük yayıncılar için de sürdürülebilir bir zemin olacak.
Senaryo 3- “Yavaş Gazetecilik”le tanışacağız. Paket (bundle) satın alacağız.
Bu dönemi kazasız atlatmanın yolu, konuşmak değil, dinlemek ve sahici olmak.