Gazeteciliğin ya da kapsayıcı olması için geleneksek medyanın çöküşü, diğer sektörlerin çöküşüyle açıklanabilecek bir gelişme değil. Teknoloji geldi medyayı bitirdi denemez. Gerileme, ekonomik olduğu kadar sosyal.
Ana hatlarıyla; Ölçek ve sahipliğin el değiştirmesi hem sebep hem sonuç… büyük medya kuruluşlarının reklam modeline bağımlı, bürokratik yapılanmaları çözüldü. Yerlerine “minyatür kurumlar” doğdu. Bu yapılar kolektif organizmalar, yarattıkları devasa ekonomi gözden kaçıyor. Merkezi olmayan medyayla tanıştık. Substack bir tanesi. Kolektif bir yapı; patronsuz, bağımsız yazar platformu. 2025’te yüzde 47 büyüdü. 45 milyon dolarlık gelire ulaştı. Yazarlara yüzde 10 pay veriyor. YouTube son dört yılda içerik üreticilerine 100 milyar doların üzerinde ödeme yaptı. Kurumlar daha küçük, daha hızlı, etik temelli ve okuyucuya ait yapılar olarak yeniden oluşuyor.
Medyanın çöküşünü de çıkışını da çözmek ve yorumlamak tüketenler trarafından da üretenler tarafından da zor. Çöküşü algılayan ve en iyi yönetenler siyasetçiler.
DEMOKRASİ Mİ?…
Siyaset, dönüşümü “Medya öldü yaşasın (sosyal) medya” diye karşılayan, birden küresel bir kamusal alan haline gelen mecradan mutlu olan halkı parmağında oynatacağı bir dünyaya kavuştu. Medya dönüşümünün vaatleri sarhoş edecek kadar etkili oldu; herkes yayın yapabilir ve herkes görünebilir oldu. Maalesef ortaya kakofoni çıktı: boğulduk.
Kimileri buna “dikkat demokratikleşti” dedi. Ben diyemiyorum… içinden çıkan canavar toplumu dikkat üzerinden böldü. Kimileri de yaratıcı ekonomi dedi… yaratıcılığın tartışmaya muhtaç olduğunu düşünüyorum. Bir yandan da içeerik açısından hiç bir şey değişmedi.
Yazar ile okur arasındaki bariyer inceldi; Gelir modeli okurla kurulan doğrudan ilişkiye bağlandı; herkes gazeteci ve fenomen ve yorumcu olunca, gazetecilerin çoğu hatta neredeyse tamamı işlerini kaybetti. İşi şöhret için yapanlar medyayı kapladı. Ağırlık merkezi medya kurumlarından kişiye, ekonomi reklamdan aboneliğe, yapılanma tekelden kümeye kaydı. Sahiplik ve sahipliğin modeli değişti.

DURUMDAN VAZİFE
Siyasetçilerin durumdan vazife çıkarabilmesini kolaylaştıran ortamı 3 örnek üzerinden aktaracağım.
İlki New York’un (NYC) yeni belediye başkanı Zohran Mamdani. ABD’nin ilk Müslüman ve Hint asıllı Amerikalı belediye başkanı Mamdani’nin Şubat ayında yüzde 1 olan oy oranını Temmuz ayında nasıl yüzde 56’ya yükseldiğini merak ediyor musunuz?
New York eyaleti hükümeti, New Yorkluların 800’den fazla dil konuştuğunu ve 2,5 milyon kadarının İngilizce iletişim kurmakta zorlandığını tahmin ediyor. Hintçe, Urduca ve İspanyolca kliplerle konuşan Mamdani, yerel dilde içerik üretti, algoritmayı çok dilli mikro-öykülerle sandığa bağladı.
BAKKAL DEFTERİ
Mamdani kampanyasının arkasındaki dijital ajansın adı 2021’in başından bu yana çalıştığı Melted Solids. Bu da Brooklyn merkezli kolektif bir yapı. Mamdani ve ajansı yeni medya ile hedef kitle dönüşümünü anlayan ve onu kullanmasını beceren başarılı bir ekip. Melted Solids kampanya el ilanları, tabela ve marka renklerini bugüne kadar siyasi kampanyalara hakim olan kırmızı, beyaz ve mavi renk düzeninden mor ve altın sarısına çevirip, tipografiyi de “mahallemizin çocuğu” hissi vermek için bakkal defterine benzetmişler. Mamdani seçimde 18-29 yaş grubunu yüzde 78 yakaladı, ön seçimlerde ulaşılamayan mahalleleri ele geçirdi. New York’u büyük polemik konusu olan TikTok’u kullanıp halkla onların dilinde yine her birinin ayrı ayrı sorunları üzerinden konuşarak kazandı…
MEDYADA ZAMAN GEOMETRİK
Oysa yukarıda ifade etmeye çalıştığım medya gelişim ve dönüşümünü, Mamdani’den kısa bir süre önce ABD Başkanı Donald Trump’ın çözdüğünü biliyoruz. Medyanın neden diğer sektörlere benzemediğini şöyle anlatmak isterim; yarın başka bir seçim olsa, Mamdami sürümü de işe yaramayabilir. O gün de başka bir stratejiyi ballandıra ballandıra anlatırız. Durum şu; medyada zaman geometrik ilerliyor.
Trump’ın 2016 kampanyasını da anımsamakda fayda olabilir. O da dönemine göre farklı bir yroumdu; Twitter’ı sık ve doğrudan kullanımıyla sosyal medya etkileşimini yeni bir seviyeye taşımıştı. Filtrelenmemiş tweetleri kendi tabanında yankı buldu, doğrudan iletişimin gücünü vurgulayarak medyada geniş yer aldı. Trump’ın sosyal medya kullanımı dürtüseldi, içerikleri genellikle tartışmalıydı. Ama bu sayede görünürlüğünü ve medya hakimiyetini artırdı. Geleneksel medyayı bypass etti, destekçileriyle doğrudan iletişim kurdu.

DİJİTAL HUNİ
Oysa Trump’dan öncesi de var; ABD eski Başkanı Barack Obama. O zaman da araştırmış yazmıştım… Obama, 2008 başkanlık kampanyasında Facebook, Twitter, YouTube ve MySpace gibi sosyal medya platformlarını kullanarak çığır açmıştı. Bu yenilikçi yaklaşım, etkileşim kurma biçimini temelden değiştirmişti. “Obama’nın Dijital Hunisi” adı takılan stratejisi ezberemizi bozunca: entegre sosyal ağlar, küçük küçük bağışlar, kişiselleştirilmiş e-postaların nasıl katılımı artırdığına dikkat etmiştik.
STANDART BELİRLEME
Obama’nın platformları stratejik olarak kullanması, kampanyasında, sosyal medyanın gücünden yararlanması, milyonlarca seçmene ulaşmayı başarması, destekçiler arasında bir topluluk duygusu oluşturması, etkileşimli ve katılımcı bir kampanya ortamı yaratması kendisinden sonrakilere örnek oldu. Obama da kendinden önceki Başkan John F. Kennedy’nin, o günün yenilikçi platformu televizyon ustalığını örnek almıştı.
Mamdani, Trump ve Obama’nın kampanyaları özellikle genç seçmenlerin ilgisini çekmekte etkili oldu. Siyasi figürler bu kitleyi seçimden seçime “görüyor”… kendileri ne kadar hantal ve yaşlı olurlarsa olsunlar Facebook, YouTube, TikTok’ta enerji bombası gibi görünmek üzere çalışıyorlar
PLATFROM BAHANE İÇERİK ŞAHANE
Ne dedi bu adamlar? Tek kelimeye indirgeyecek olsam ve siyasetçiye bir tane verecek olsam, yanıtım: “Mahalle”, “Ortaklık”, “Kabile”.
Dedim ya, her şey platform değil… öylesi çok kolay olurdu. İçerik! Teknoloji diye diye boş boş hoplamak zıplamak yetmez.

DAHA ÇOCUK
Mamdani 1991 doğumlu; Trump’ın savaş açtığı okullardan biri olan Columbia mezunu. Zengin bir ailenın oğlu. Ama mavi kan değil, Trump’a göre mülteci… Instagram Reels, TikTok, YouTube Shorts jenerasyonundan geliyor. Geçmişin mahalle kavramını cilaladı parlattı, özleyenlere sundu. Çünkü oradan geliyor. Yaklaşımında, kira ulaşım sağlık gibi siyaseti somut gündelik deneyimlere indirgedi, anlatımında sahici oldu, anlaşılsın diye çok dille konuştu, onu dinleyene “yalnız değilim” duygusu yarattı. New Yorklular evinde musluk borusu patlak, bir oda bir salonda oturan başkanı sevdiler. Bir de onu deneyelim dediler. Unutmayın bu makamın göz kamaştıracak kadar görkemli bir de lojmanı var. Şimdi aynı medya yeni hikayeler pişiriyor bir de halkın içinden gelen belediye başkanının elit New Yorklulara karışıp karışmayacağı… herkes merak içinde bakalım Mamdani nereye taşınacak. Mamdani için konu burada bitmedi, medya kullanımına devam. İlk namazı akıllı telefonlardan yapılan canlı yayın eşliğinde kıldı. 800 den fazla dilde konuşan New York’a hikaye anlatmayı sürdürüyor.
BABASI KADAR
Barack Obama, Mamdani’den 30 yaş büyük, 1961 Hawaii doğumlu. Zenci. Ilk… Sıradan bir aileden geliyor ama en iyi okullardan Columbia & Harvard Law School mezunu. Sıfırdan gelip tepeye çıkabilmenin mümkün olduğunu gösteren örnek. 2008’de hedefinde gençler, ilk kez oy kullananlar, kentli profesyoneller, Afro-Amerikan seçmenler, orta sınıf beyazlar vardı. Obama Seçmeni oy veren değil, bağışçı–gönüllü–örgütçü yaptı, resmen kendisine “ortak” aldı.

DEDESİ YAŞINDA
Donald Trump 1946, Queens doğumlu. En yaşlı Başkan. Wharton mezunu. Çok zengin. Lüks içinde yaşıyor. Çevresinde birbirinden güzel insan görmeyi seviyor, beyaz ve mavi kan olmalarını tercih ediyor. Bir de zenginleri seviyor. Çok para! İlginçtir kendisini sesini duyuramayan azınlık olarak gösterdi, kurumlara güvenini yitirmiş, siyaseti takip dahi etmeyen ama internette zaman geçiren çoğu erkek, yarı-kent/kırsal tabana hitap etti. Trump siyaseti “kimlik performansı”na çevirdi. İlişki kurmayı, sadakat testine dönüştürdü. Dünyası, “biz-onlar” üzerine. Bizi “kabile” günlerine geri çevirdi. Kızgın… Tahrik eden söylem ve davranışlarıyla öfke saçan kitlesini cezbetti.
MEZE DİYE TÜKETİLEMEZ
Seçim kazandıran taktikler büyüleyici. Siyasetçiler üzerinden anlatmak istememdeki neden örnekler bariz, renkli, akıl alıyor ve akılda kalıyor. Medyayı sofrada meze diye tüketen siyasetin tek dayanağının çoğu zaman yok etmeye uğraştığı medya olduğunu unutmayalım.