Seçilmiş ABD Başkanı Donald J. Trump henüz yemin etmeden ilk 100 gün ajandasını belirledi. Neredeyse saat başı bir bomba çıkarıp fitilini çekiyor. Buna sıkı bir iletişim çalışması diyebiliriz. Ambale ediyor. Susmak yerine yüksek sesle bağırıyor. Bazı oyuncuları hiç konuşmuyor, kamuoyu karanlıkta kalıyor.
Planların arasında bazı toprak parçaları üzerine kurgulanmış senaryolar bulunuyor; Grönland (Greenland-Yeşil topraklar) ve Panama Kanalı. Grönland’ı istediğini ifade eden Trump ne karşılığı ya da nasıl alacak henüz bilmiyoruz ama askeri yöntemlerin stratejiye dahil olabileceğini biliyoruz.
Yeni Başkan az kelimeyle konuşuyor. Anlaşılma sıkıntısı yaşamıyor. Oradan baktığımda dürbüne gerek yok, fıldır fıldır Çin gemilerini görüyorum dediği yer Grönland, orasını Çinliler işletiyor dediği yer Panama Kanalı oluyor… Ben gelmeden çözdünüz çözdünüz yoksa hepinizi darmadağın ederim dediği yer Orta Doğu…
İletişimde orman kanunu
Başkan Trump zaten kendisinin kurguladığı iletişim metodlarını el yükselterek farklı bir sürüme geçirdi. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamanın mümkün olmadığı bir düzen. Orman kurallarıyla yürüyor. Bu evrede iş başa düşüyor. Ya tükettiğiniz hiçbir içeriğe anlam yüklemeyecek ya da anlamını aşan zaman harcayarak tam olarak ne anlattığını düşüneceksiniz. Buna medya okur yazarlığı diyoruz. Sepetten sık sık karşıma çıkan Grönland ve Panama’ya neresinden girmeliyim diye düşündüm.
Çaresiz ve Zararsız
Son yıllar ülkelerin şirket gibi yönetildiğini gösteren pek çok örnekle dolu. Bırakalım şirket gibi yönetimi bağımsız toprak parçalarının ve dahi ülkelerin alışverişe dönüşmediğinde kan gölüne dönüşmesinin verdiği korkuyla mal ve hizmet gibi alınıp satılması sıradanlaşıyor. Birey okuduğu haberlere yabancılaşıyor, yaşamla bağı zayıflıyor. Gerçekle hayal arasında bir çizgide oturup seyrediyor. Çaresiz ve zararsız.
Ülke Ticareti Yeni Değil Trump, ABD’nin Danimarka Krallığı’na bağlı özerk bir bölge olan Grönland’ın “mülkiyetini ve kontrolünü” ele geçirme arzusunu tekrar tekrar dile getirdi. Trump, Grönland’ı satın alma fikrini ilk kez 2019 yılında ortaya atmış, hatta bu fikri ortaya atan ilk ABD başkanı olmadığını savunmuştu. Doğru! Grönland’ın stratejik konumu Soğuk Savaş’ın ilk günlerinden beri ABD için büyük değer taşıyor. 1946’da dönemin Başkanı Harry Truman Danimarka topraklarını 100 milyon dolar altın karşılığında satın almayı teklif etmiş görünüyor.
Grönland Nerede?
Grönland, Kanada’nın kuzeydoğusunda büyük ölçüde buz tabakasıyla kaplı ada. Dar bir kıyı şeridi buzsuz, dağlık ve kayalık bir alan, iç kısımlarda yerleşim bulunmuyor. Dünyanın en büyük adası olmasına rağmen sadece 60 bin kişi yaşıyor. Danimarka Krallığı’na bağlı yarı özerk, seçilmiş hükümeti var. İlk yerleşimciler, MÖ 2500’den 11. yüzyıla kadar farklı dönemlerde göç etmiş. 10 yy’da yüzyılda buz parçasına Vikingler ulaşmış. 18. yy’da Danimarka kolonizasyon faaliyetleri yürütmüş. İkinci Dünya Savaşı sırasında Danimarka Nazi işgaline ABD desteğiyle direnç gösterebilmiş, karşılığında, ABD askeri üs kurup bir daha da çıkmamış.
Petersburg Avrupa Üniversitesi tarafından hazırlanan illüstrasyonda, 2021’de bir Rus tankerinin kışın ilk kez geçtiği Kuzey Denizi nakliye rotasını ve daha uzun olan güney Süveyş Kanalı rotasını gösteriyor. European University At St. Petersburg
O kadar yer varken Neden Grönland?
Ada’nın ABD, Rusya ve Avrupa arasında ekonomik savunma stratejik önemi var. Eriyen deniz buzları Kuzey Kutbu üzerinden yeni nakliye rotaları açıyor. ABD’nin en kuzeydeki askeri üssü burada. Adanın kaynaklarını değerlendiren 2023 tarihli bir rapora göre Grönland, elektrikli araç bataryaları üretmek için gerekli olan lityum ve grafit de dahil olmak üzere 31 farklı mineral için önemli rezervlere sahip. Raporda, şu anda lityum üretimine Avustralya, Şili ve Çin’in hâkim olduğu, Çin’in ise dünyadaki grafitin yaklaşık yüzde 65’ini ürettiği belirtiliyor. 2023 raporunda Grönland’ın ayrıca elektrik motorlarında kullanılan mıknatısların yapımında kullanılan Neodimyum gibi önemli miktarda nadir toprak minerali sağlama potansiyeline sahip olduğu belirtiliyor. Halen Çin nadir toprak elementlerinin yaklaşık yüzde 70’ini üretiyor. Diğer yandan Başkan Trump’ın seçilmesinde tartışmasız etkisi olan Elon Musk’ın başını çektiği endüstriler bu nadir elementlere ihtiyaç duyuyor.
Daha önce nereler alınıp satılmış?
Tarihte her toprak savaşla alınmamış. Bildiğiniz ticaret kurallarının işlediği egemenlik alışverişleri yapılmış. Birkaç tanesini sözü edilen rakamların o gününün değerlerini yansıttığını unutmadan anımsayalım. 1803 yılında Fransa’dan 15 milyon ABD Doları karşılığında satın alınan Kuzey Amerika’daki geniş toprak parçalarını içeren “Louisiana Satın Alımı” bir örnek. Yaklaşık 50 yıl sonra ABD’nin, Meksika-Amerika Savaşı’nı takiben Meksika’ya büyük miktarda toprak için ödeme yaptığı kayıtlarda… 1867’de Rusya’yla yapılan Alaska mübadelesinin değerinin 7,2 milyon ABD doları karşılığında olduğu notuna ulaşılıyor. Virgin Adaları’nı 1917’de Danimarka’dan 25 milyon ABD Doları altın sikke karşılığında satın almış olduğunu da buluyoruz… Yalnızca ABD değil, Japonya, Pakistan, Rusya, Almanya ve Suudi Arabistan da toprak satın alarak, kritik su yollarına erişim ya da coğrafi tampon elde etmişler. Sırada Panama Kanalı var; metrekare üzerinden hesaplanmayacağı kesin, kullanımından elde edilen ücretler, beklenen trafik seviyesi gibi değerlemeler yapılacak bir hesaplamadan söz ediliyor. Ticaret yayını CargoNOW’a göre, ABD konteyner taşımacılığının yaklaşık yüzde 40’ı Panama Kanalı’ndan geçiyor.
Grönland kaç para eder?
Bir ülke şirketlerin veya varlıkların aksine, somut ve soyut unsurların bir karışımı. Varlık Fiyatlandırmasının geçmişi yaklaşık 300 yıl. Dileyenler için Bankacılık ve Finans Dergisi’ni kaynak olarak gösterebilirm. Özetle; finansal varlıkların fiyatlandırılmasına ilişkin teori 1700’lerin ilk yarısında yapılmaya başlanmış. Hesaplama kriterlerinden biri tüm mal ve hizmetlerin değerini gösteren gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) ancak hiç kimse yeterli bulmuyor tek kriteri. Sermayenin insan ve altyapı kalitesi, yaşam kalitesi, doğal kaynaklar ve stratejik konumu da hesaba giren unsurlardan.
Danimarka’ya atanan Amerikan Büyükelçi Ken Howery duyurusu, Trump medyası Truth Social’dan yapıldı. Açıklama vurgusu, büyükelçinin alışveriş mahareti olan iş adamı kimliğinde.
Grönland’ın nerede nesi var?
Grönland toprak üstü kaynakları arasında balıkçılık, fok ve balina avcılığı, sınırlı tarım ve hayvancılık ile turizm sektörü var. Grönland’ın en çok dikkat çeken özelliği bir maden ülkesi. 2010 ve takip eden birkaç yılda bazı maden ocakları kapanmış, ama aralarında yakut madeni de dahil olmak üzere yeni madencilik projeleri başlatılmış. Ekim 2013’te Grönland Parlamentosu madencilik politikasını resmen değiştirerek Grönland’da uranyum ve diğer radyoaktif minerallerin çıkarılmasının önünü açmış. Radyoaktif maddelerin çıkarılması, çevre sorunları ve çözümleri üzerine son yıllarda hummalı araştırma ve geliştirme çalışmaları yapılıyormuş… Yüksek oranda toprak altı zenginlikleri olan bir coğrafya; kömür, değerli metaller, grafit ve uranyuma sahip. Ek olarak altın, gümüş, bakır, kurşun, çinko, ve mermer var. Nadir toprak elementleri ve uranyum çıkaracak bir maden için başvuru yapıldığı kaynaklarda yer alıyor. Grönland açıklarındaki sularda petrol çıkarılması için büyük bir potansiyel olduğu söyleniyor.
Çin’in Grönland ilgisi nedir?
Son 10 yıldır Çin’in Gönland’a mekik turları düzenldiği biliniyor. Hisler ve ilgi karşılıklı olmalı Grönland Maliye ve İçişleri Bakanı Vittus Qujaukitsoq 2015 yılında madencilik, hidroelektrik, liman ve diğer altyapı projelerine olası yatırımları görüşmek üzere Çin’i ziyaret etmiş. Çinli firmalar biri başkent olmak üzere iki ayrı kentte havaalanı inşa etmek için ayrıca bir Çinli firma da Grönland’ın kuzeydoğusunda terk edilmiş bir Danimarka deniz üssünü satın almak üzere teklif vermiş. Çin Bilimler Akademisi başkent yakınlarında kalıcı bir araştırma merkezi ve bir uydu yer istasyonu inşa etmek istemiş. Trump baskısıyla Çinli bir süreliğine uzaklaştırılmış. Başka ülkelerin de Gönland’a ilgisi var. Avustralya örneğin madencilik firması için girişimlerde bulunmuş. Grönland kapanın elinde kalacak…
Madenden başka ne var?
Bilimsel konular Grönland’ı paha biçilmez bir hüviyete sokuyor. Kuzey Kutbu, aylarca karanlığa gömülü kalan uçsuz bucaksız, buzlu bir coğrafya. Bilim insanları, Grönland buz tabakasındaki kar yosunlarına bulaşan “dev” virüsler keşfettiklerini söylüyor. Bahar güneşi yoğunlaştıkça, uzun ve karanlık kış boyunca uykuda olan alglerin çiçek açmaya başladığını, kar yosunu olarak bilinen bu alglerin, bozulmamış beyaz Grönland buz tabakasının büyük bir bölümünü korkutan bir renge dönüştürdüğüne dikkat çekiyorlar. Microbiome‘da yayınlanan çalışmaya göre algler çiçeklenip buzu kararttığında, daha fazla ısı emerek daha hızlı erimesine neden oluyor. Hızlandırılmış erime küresel ısınmada kısır döngü yaratıyor. Daha fazla sıcaklık daha fazla yosuna o da daha koyu buza yol açıyor. Burası doğada bir laboratuar. Şaşırtıcı buluşlardan biri alglerin yanında yaşayan dev virüsler. Virüs dünyası hakkında fazla şey bilmediğimizi pandemide öğrendik. Araştırmacılar iki saha kampanyası sırasında Grönland buz tabakasından çeşitli örnekler elde etmiş virüslerin gerçekten “aktif” olup olmadığını doğrulamak için mRNA’yı incelemiş ve virüslerin buz üzerinde yaşadığını ve aktif olduklarını teyit etmişler. Oysa Kuzey Kutbu’nun cansız olduğu sanılıyordu, mikroorganizmalarla dolu olduğu anlaşılıyor. Dev virüslerin nasıl etki gösterdikleri bilinmiyor.
Pazarlığa hazırız, akıllı olmalıyız!
İlginçtir, topu topu ve en faz 60 bin kişinin yaşadığı ifade edilen buz ada dünyanın en büyüğüyle masaya oturmaya hazırlanıyor. Liderlik böyle zamanlarda kritik. Kuzey Buz Denizi’ndeki devasa adayı ele geçirmeyi düşünen Başkan Trump’ın başlattığı diplomatik depreme Grönland Başbakanı Múte Egede paragmatik bir yanıt verdi. “Gerçek şu ki ABD ile dün, bugün ve yarın da çalışacağız” dedi. Grönlandlıların Amerikalı olmak istemediklerini de söyledi. Akıllı olmalıyız ifadesini kullandı. Doğru söze ne denir, akıllı olmak şart. Trump şok açıklamasını yaparken büyük oğlu Donald Trump Jr özel bir iş için açıklamasıyla adaya ayak basmıştı.
Sırada ne var?
“Vay be… adama bak!…” Trump için sıkça hislere tercüman olan bir nida. Nida, nerede nasıl olduğuna bakmadan sık kullandığımız önemli bir iletişim unsuru. Algı yüklemesi yapılan bir ses, bir nefes. Yeni Trump dönemi göstere göstere geldi çattı. Büyük iletişim platformlarının koruma kalkanlarını açtıkları yeni dünyada neye kime inanacağımızı bilmek kolay değil. Gündem okur yazarlığı önemli. Grönland ve Panama Kanalı haberleri magazin değil ya da magazin haberler de önemsiz değil, bu konuda da zaten binlerce geçmiş gelecek örnekten yalnızca biri. İçinde liderlik mücadelesi, güç, tehdit, rekabet, zenginlik, sağlık, gelecek, ticaret, strateji, iklim, canlı ve daha nice sıralayamadığım konu barındırıyor. Her konunun, “Peki bundan sonra?” diye sorulması gereken bir de bonus sorusu var. Hepsinde, “benim bunun içinde yerim ne, işlerim için ve veya ekosistemim için önemi ne?” diyeceğiniz temel sorgusunu unutmayalım.