Yurdum İnsanı

Aşağıda size aktaracaklarım bana değişik kanallardan ulaşmış ilginç “Türk İnsanı Öyküleri”nden birkaçı. Hepsini koymaya ne zaman, ne de yer yeter. Bu öykü ya da saptamalardan sizi mahrum da bırakamazdım. Yurdum İnsanı’na ilişkin anekdotları bir köşede biriktirmeye başladıktan sonra gördüm ki, gazetelerde çıkan haberlerin kendisi bu dosyanın önemli bir üyesi. Buyurun efendim bakın biz kimiz;

Duvarcı Ustasının Mektubu

Rize’de, “kaza geçiren” bir işçi tarafından, olayı ayrıntısıyla anlatmak için şantiye şefine yazılmış:
“Sayın şantiye şefim, iş kazası tutanağına planlama hatası diye yazmıştım. Bunu yeterli görmeyerek ayrıntılı anlatmamı istemişsiniz. Şu anda hastanede yatmama neden olan olaylar aynen aşağıda anlattığım gibi olmuştur. Bildiğiniz gibi ben duvar ustasıyım. İnşaatın 6. katındaki işimi bitirdiğim zaman biraz tuğla artmıştı. Yaklaşık 250 kg. kadar olduğunu sandığım bu tuğlaları aşağıya indirmem gerekiyordu. Aşağıya indim ve bir varil buldum. Ona sağlam bir ip bağladım. 6. kata çıktım ve ipi bir çıkrıktan geçirip ucunu aşağıya saldım. Tekrar aşağıya indim ve ipi çekerek varili 6. kata çıkardım. İpin ucunu sağlam bir yere bağlayıp tekrar yukarı çıktım. Tüm tuğlaları varile doldurdum, aşağıya indim, bağladığım ipin ucunu çözdüm. İpi çözmemle birlikte kendimi havalarda buldum. Nasıl bulmayayım? Ben yaklaşık 70 kiloyum. 250 kilogramlık varil hızla aşağıya doğru düşerken, beni yukarıya çekti. Heyecan ve şaşkınlıktan ipi bırakmayı akıl edemedim. Yolun yarısında dolu varille çarpıştık. Sağ iki kaburgamın bu sırada kırıldığını sanıyorum. Tam yukarı çıkınca, iki parmağım iple birlikte çıkrığa sıkıştı. Parmaklarım da bu sırada kırıldı. Bu sırada yere çarpan varilin dibi çıktı ve tuğlalar çevreye saçıldı. Varil hafifleyince, bu kez ben aşağıya inmeye, varil yukarıya çıkmaya başladı ve yolun yarısında yine varille çarpıştık. Sol bacağımın kaval kemiği de bu sırada kırıldı. Can havliyle ipi bırakmayı akıl ettim ve tabii yaklaşık 3. kat hizasından aşağıya düştüm. Soldaki kaburgalarımla sol el bileğim de o zaman kırıldı sanırım. Başımı yukarı kaldırdığımda boş varilin hızla üzerime geldiğini gördüm. Kafatasımın da böyle çatladığını sanıyorum. Bayılmışım, gözümü hastanede açtım. Tanrının herkesi böyle görünmez kazalardan korumasını diler, hürmetle ellerinizden öperim.

Duvarcı ustanız

Cengiz Sarıgül

İlkokul Talebeleri Sıfırcı Oldu

Liselerin ardından ilköğretim okulları da “sıfır puan” şoku yaşıyor. Lise öğrencilerinin ve mezunlarının girdiği Öğrenci Seçme Sınavı’nda (ÖSS) 32 bin öğrenci “sıfır” çekerken, Liselere Giriş Sınavı’nda da (LGS) 64 bin öğrenci sıfır puan aldı. LGS’ ye giren öğrenci sayısı ÖSS’ye girenlerin üçte biri olmasına rağmen, 10 öğrenciden biri sıfır çekmiş oldu.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ÖSS’den sonra “sıfır puan” tartışmalarının devam ettiğini belirterek, şunları söyledi: “Düşük başarıya sahip olan öğrenciler, sadece bizim ülkemizde mevcut değildir. Bu sınav sistemini, gerek ÖSS’yi, gerek LGS’yi dünyanın hangi ülkesinde uygularsanız, buna ABD ve Batı ülkeleri de dahildir, benzer sonuçlar almanız mümkündür. Buralarda liseyi bitirme düzeyine gelmiş ama henüz okuma yazmayı sökememiş insanların varlığı da bir gerçek. Ancak tamamen bardağın boş tarafını görerek, kendi kendimizi adeta küçük görmeye ve felaket tellallığı yapmaya, moral bozmaya kesinlikle gerek yoktur. Sıfır almanın veya puanı değerlendirmeye değer bulunmamış olmanın üzerinde durulması, gerekli analizlerin yapılması gerektiğini hepimiz biliyoruz.”

İş Kazalarında Avrupa Birincisiyiz

Her 6 dakikada bir iş kazasının meydana geldiği, her 6 saatte ise 1 işçinin hayatını kaybettiği Türkiye, iş kazaları açısından Avrupa şampiyonu ve dünya üçüncüsü.

İş kazalarının yüzde 72’si, 50’den az işçi çalıştıran işyerlerinde görülüyor. Dünyada her yıl 270 milyon iş kazası meydana geliyor, bu kazalarda da her gün 5 bin kişi yaşamını yitiriyor. Dünyada 160 milyon kişi mesleklerinden kaynaklanan hastalık geçiriyor, 22 bin çocuk iş kazalarında ölüyor. Toplam küresel gelirin yüzde 4’ü de iş kazalarında kaybediliyor. Gelişmiş ülkelerde iş güvenliği mühendisliği, iş kazalarının en aza indirilmesinde büyük rol oynuyor. Türkiye’de bu kavram henüz uygulamada kabul görmüyor. Şubeler, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’ndeki eksikliklerin giderilmesi ve iş güvenliği mühendisliğinin hayata geçirilmesi için mücadele ediyor.

Mecburi Gönüllüler

İlköğretim okullarında “gönüllü çalışma” projesi bu yıl 6 ildeki 100 pilot okulda başlıyor. Öğrenciler “zorunlu olarak” belirli süre hayır kurumlarında görev alacak. İlköğretim öğrencileri huzurevleri, çocuk yuvaları ve hayvan derneklerinde “zorunlu gönüllü” olarak çalışacaklar. Gerekli “hizmet saatini” doldurmayan öğrenci karnesini alamayacak.

Birinci sınıf öğrencileri yılda en az 15 saati, son sınıf öğrencileri de 60 saati buna ayıracak. Bu süreyi dolduramayan karne alamayacak ve okuldan mezun olamayacak.
İşte yeni ders programı:

  • Kimsesizler yurdunu ziyaret
  • Gönüllü çevre kuruluşlarında çalışmak
  • Hayvan derneklerinde faaliyet
  • Engellilere yardım
  • Huzurevi ziyaretleri

En Büyük Düğün Bizim Düğün

Geçen yaz İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’nin nikah şahitliği yaptığı düğünle oğlunu evlendiren Başbakan Erdoğan, bu yaz da 6 devlet adamının şahitlik yaptığı bir düğünle kızını evlendirdi. 11 Temmuz Pazar günü gerçekleşen düğünde nikah şahitlerinden birinin Yunanistan Başbakanı Karamanlis, diğerinin ise Ürdün Kralı Abdullah olması dikkat çekti. Düğünde 5 bin polis görev aldı, hologramlı güvenlik kartları bastırıldı ve Kongre Sarayı’na açılan sokaklar trafiğe kapatıldı. Düğüne 7 bin kişi davet edildi. Rock’çı “Gece Yolcuları” grubuna özel olarak yaptırılan düğün müziği, nikah şahitleri, düğün harcamaları, güvenlik önlemleri, kına gecesi derken, 7 günlük süreçte yılın düğünü medya için bol bol malzeme yarattı. Medyada toplam 824 haber yer alırken, TV yayınları 25 saate ulaştı. 20 TV kanalında 7 günde toplam 314 haber yayınlandı ve bu haberlerin ekranlarda yer alış süresi tam 25 saat oldu. Özellikle “Anahaber” bültenlerinin geniş yer verdiği düğün haberleri, pazar günü zirveye ulaştı ve 1 günde toplam 110 haberle düğünün tüm detayları an an meraklılarına ulaştırıldı. Ulusal yazılı basında 7 günde toplam 244 düğün haberi yer aldı. Bunların 171 tanesi haber olurken, 73 tanesi köşe yazısıydı.

Temizlik İşçisi Patent Memuru

Türkiye’de, araştırma geliştirme etkinliklerinin gelişmesini sağlamak amacıyla büyük umutlarla kurulan Türk Patent Enstitüsü (TPE), temizlik şirketinin personeli tarafından yönlendiriliyor.

Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Devlet Denetleme Kurulu (DDK), Türk Patent Enstitüsü’nün 2001, 2002 ve 2003 faaliyetlerine ilişkin raporunu yayımladı. Rapor, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında olduğu gibi TPE’nin de personel istihdamı konusunda yaşadığı “dramı” gözler önüne serdi. Enstitüde, 18 Şubat 2004 itibariyle 114’ü kadro karşılığı sözleşmeli, 51’i memur olmak üzere 165 personel çalıştığı vurgulandı. 235 kadronun boş olduğu, toplam kadro sayısının ise 400 düzeyinde bulunduğu kaydedildi.

Raporda, temizlik hizmetlerini yürüten şirketin personeli durumundaki 160 kişinin 126’sının enstitüde büro işlerinde çalıştırıldığına dikkat çekildi. 1995 yılında 22’den başlayıp, bugün 160’a çıkan temizlik şirketi aracılığıyla sağlanan personelin büyükçe bir bölümünün, ana hizmet birimlerinde görevlendirildiği belirtilen raporda, bu durumun enstitüde “örtülü istihdam” artışının varlığını da gösterdiği vurgulandı. Raporda, şunlar kaydedildi: “Enstitüde 1995 yılından beri temizlik şirketi elemanları idari işlerde çalıştırılmaktadır.

Türkiye Patent Fakiri

Ankara Ticaret Odası, ATO tarafından; Türk Patent Enstitüsü (TPE), Buluş Adamları Derneği, Devlet Denetleme Kurulu ve Dünya Fikri Haklar Örgütü (WIPO) verilerinden hazırlanan rapora göre, Türkiye yılda tescil edilen patent sayısı bakımından dünyada 50. sırada yer alıyor. Türkiye’de her 100 patentten yaklaşık 96’sını yabancılar alıyor. 1993-2003 yılları arasında geçen süre içerisinde Türkiye’de 22 bin başvuru yapılmış ve 12 bin 25 patent alınmış. Bunların 11 bin 545’ini yabancı, 480’ini ise yerli patent oluşturuyor.

Türkiye’de son 11 yılda toplam 22 bin patent başvurusu yapıldı. Japonya’da günde yaklaşık 15, ABD’de ise günde 20 başvuru oluyor.

Rapora göre, Türkiye’deki üst düzey beyinlerin yaklaşık yüzde 59’u ülkeyi terk ediyor.

Türkiye ARGE’de dünyada 25. sırada yer alıyor. 2003 yılında araştırmacı sayısı olarak 10 bin kişiye 15 araştırmacıyı hedefleyen Türkiye, ancak 10 bin kişide 11 araştırmacı oranını yakalayabiliyor.

Türk Olmanın 76 Kuralı

Türk olmanın 76 kuralının hepsini sizinle paylaşıp size kıyamadım. Ama başlığı olduğu gibi bıraktım. Türk olmak için 76 kurala uymak gerekiyormuş. Okudukça güldüm, güldükçe okudum, sonra da üzüldüm. Aralarından seçim yaptım. İğrenç özelliklerimizi bir kenara bıraktım. Günlük/modern hayata ilişkin olanları aldım:

  • Soba borusu aktığında yoğurt kaplarını telle soba borusuna bağlar.
  • Konuşma yeteneği olan hayvanlara ilk olarak küfür etmesini öğretir.
  • Herhangi bir yere hesap öderken arkasına dönüp gizli gizli para sayar.
  • Beton döktükten sonra bir sanat eserini bitirmişçesine beton kurumadan tarih ve imza atar.
  • Okul yıllığında kendisi hakkında; okulu kırıyordu, kopya uzmanıydı gibi yazıları arkadaşlarına gösterip bununla övünür.
  • Trafikte ambulansın peşine takılarak sıkışıklıktan kurtulup, uyanıklık yaptığını zanneder.
  • Kağıt paraların üzerine not alır ve parayı harcadığı için notu kaybeder veya elden ele dolaşacağını bildiğinden komik yazılar yazar. (Paranın ön yüzüne tehlike anında arkayı çeviriniz yazıp anında çevirince de şimdi değil salak, tehlike anında yazanlardan bahsediyoruz.)
  • Kredi kartının işlevsel kısmı zarar görmesin diye selobant yapıştırır.
  • Bir Türk esnafı, müşterisinden aldığı parayı önce iki ucundan tutup iki defa gerginleştirir, daha sonra da güneşe doğru tutup bakarak sahte olup olmadığını anlar.
  • Fayton, at arabası ve el tezgahına bisiklet kornası takma fikrinin patenti yüzde yüz bir Türk’e aittir.
  • Trafik ışıkları kırmızıdan yeşile döndüğü an kornaya basar.
  • TV’de film seyrederken filmin oyuncularıyla muhatap olan (dur oraya gitme öldürecekler seni) Türk sinemaseverlerdir.
  • Ancak bir Türk kadını, denize dikkat çekmemek için elbiseleriyle girip, bütün dikkatleri üzerine çekebilir.
  • Arabasının arkasına yazı yazar. (Rahmetli de sollardı, tek rakibim THY, kroyum ama para bende.)
  • Çiğnediği sakızı daha sonra çiğnemek üzere kafasındaki tülbende yapıştıran bir Türk kadınından başkası değildir.
  • Tüp kaçırıyor mu, kaçırmıyor mu diye kibrit yakıp kontrol eder.
  • Otoyolda, otomobilin gaz pedalına tuğla koyup, yorulmadan kullanma fikri bir Türk’ündür.
  • Elektronik hesap makinesini, uzaktan kumandasını naylona sarmış, üzerine de ambalaj lastiği geçirmiş birini görürseniz, Türk’tür.

Dengeli Beslenmiyoruz

Sağlık Bakanlığı, halkın yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmediğini dikkate alarak “Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberi” hazırladı. 1 yumurtanın, yumurta büyüklüğündeki etle aynı besin değerinde olduğu, 2 yumurtanın 2-3 köfteye eş değer olduğu belirtilen rehberde, Türk halkından sofrasında eksik etmemesi gereken temel yiyecekler şöyle sıralanıyor: Et, süt, yumurta, sebze-meyve, kuru baklagiller, kuruyemiş…
Bakanlığın beslenme tavsiyeleri: Et alamıyorsanız yumurta yiyin.

  • Her gün yetişkin bireyler 2, gençler, gebe, emzikli ve menopoz sonrası kadınlar 3-4 bardak süt içmeli.
  • Etler iyi kalite protein kaynağıdır. Et tüketmeye dikkat edilmeli.
  • Sağlıklı beslenme için haftada 2 kez balık yenmeli.
  • Yumurta, protein kalitesi yüksek olduğu için bebek ve çocuklar tarafından her gün 1 adet tüketilmeli. Et yiyemeyenler alternatif olarak yumurta yiyebilirler. 1 adet yumurta, besin değeri açısından yumurta büyüklüğündeki ete eşittir. 2 yumurta 2-3 köfte yerine geçer.
  • Günlük posa alımını artırmak için haftada en az iki kez kurubaklagil tüketmeye özen gösterilmeli.
  • Kuru baklagiller, özellikle kalp-damar ve diyabet hastalarının diyetinde sıklıkla yer almalı.
  • Sağlıklı beslenmek için günde en az 5 porsiyon sebze ya da meyve tüketilmeli.
  • Fındık, susam, ceviz E vitamini yönünden zengindir. B grubu vitaminler, mineral, yağ ve proteinden zengindir. Çocuklar ve ağır işte çalışanlar tüketmeli.

Yoksulluk Sınırı 1 Milyar 661 Milyon TL

Türkiye Kamu-Sen’e göre, geçen ay, 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı, bir önceki aya göre yüzde 0.4 oranında düşerek, 1 milyar 661 milyon 55 bin 390 lira olarak gerçekleşti. Araştırmada, ailenin sağlıklı beslenebilmesi için gerekli tutarın, Temmuz 2004’te günlük 12 milyon 807 bin 66 lira, aylık 384 milyon 211 bin 980 lira olduğu belirtildi. Ortalama 683 milyon lira ücret alan bir memurun, ailesi için yapması gereken gıda harcamasının, maaşının yüzde 56.25’ini, konut giderinin ise yüzde 33.24’ünü oluşturduğuna işaret edilen araştırmada, ortalama ücretle geçinen bir memur ailesinin ulaşım, sağlık, eğitim, haberleşme, giyim gibi diğer zorunlu ihtiyaçlarını karşılaması için geriye yalnızca maaşın yüzde 10.51’inin (71 milyon 704 bin 372 lira) kaldığına dikkat çekildi.

Rahmi Koç En Çok Kuru Fasulye Seviyor

Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç “emeklilik” hayali olan tekneyle dünya turuna çıkmadan önce, dostlarıyla en sevdiği yemekler arasında yer alan kuru fasulye yiyecek.

Rahmi Koç, dostlarına gönderdiği, bir yüzünde gemici kıyafetiyle kendi resmi, diğer yüzünde de Nazenin teknesinin resmi yer alan davetiyede “Sizlere Allahaısmarladık demek üzere Kalamış Marina’da kuru fasulye partisine bekliyorum” dedi.

17 Eylül’de yapılacak kuru fasulye partisine 700 kişi davet edildi.

40 metrelik Nazenin teknesiyle eylülde dünya turuna çıkacak olan Koç’un yolculuğu iki yıl sürecek. Rüzgâr hesabıyla hep batıya yol alacak olan Koç’a altı kişilik ekip refakat edecek, ayrıca bir doktor da yolculuk boyunca yanında olacak.

 

Paylaş