Yetenekli Embesiller ve Sevimli Ahmaklar

 

 

Her iş yerinde mutlaka kişisel sürtüşmeler olur… Yönetici kabusu! Birbirlerini tanımayan, farklı becerileri olan, farklı insanları bir araya getirince sorun çıkması kaçınılmaz. Buarada insan kaynakları, çeşitliliğin zenginlik olduğu söylemine dayanır. İsterse dayanmasın, çeşit çeşit insan işte… Her iş yeri deyim yerindeyse bir panayır. Laboratuvar mı desek.

 

Birlikte çalışabilmek mümkün olsun diye her iş yerinde uyulması gereken kurallar bulunur. Geldiği nokta elem ve keder verici olsa da, hiyerarşi de bir anlamda bu yüzden çıkmamış mıdır? Bunlara resmi ilişkiler diyelim. Gereksiz durumları hatta sürtüşmeleri resmi ilişkiler üzerinden çözebilirsiniz. Bir de gayri resmi ilişkiler var. Onları ne yapacaksınız?…

 

Harvard ve Duke üniversitelerinden iki öğretim görevlisi, çalışma arkadaşı seçme kriterleri üzerinde çalışmışlar. Neden onunla değil de bununla çalışırız?… Araştırmacılar, beraber çalışma olasılığını bulmak için iki parametre seçmişler. İlki beraber çalışılacak kişinin işindeki yetenek ve bilgisi. İkincisi, beraber çalışılacak kişinin sevilebilir/eğlenceli olması…

 

Ortaya dört tip çıkmış. Biri, işinde bilgili fakat beraber çalışması keyifsiz olan “yetenekli embesiller”, diğeri işinde çok yetenekli olmayan fakat sohbeti ve çalışma alışkanlıkları hoş “sevimli ahmaklar”. Üçüncüsü, hem akıllı/çalışkan hem sosyal tarafı kuvvetli “süper star”lar. Dördüncüsü ise hiçbir işe yaramayan “beceriksiz embesiller”.

 

Tahmin edeceğiniz gibi herkes süper starlarla çalışmak, beceriksiz embesillerden de kurtulmak istiyor. Ama yetenekli embesiller ile sevimli ahmaklar arasında bir seçim yapılmasını istediğinizde işler karışıyor.

 

Hemen etrafınızdakilere sorun, iş arkadaşınızda “en fazla önem verdiğiniz değer” nedir diye. “Yetenek” diyecekler. Sevimli olmak ikinci sırada kalacak. Araştırma tam tersini gösteriyor. Çoğunluk, bilgisi belirli bir seviyenin altında olmadığı sürece sevimli ahmaklarla çalışmayı tercih ediyor. Sevimli ahmaklar arıyı çeken bal gibi… Bir bakmışsınız ilgi odağı haline gelmişler. Sevimli ahmaklar iş arkadaşlarının birbirleriyle bilgi paylaşmasını kolaylaştırıyormuş. Oysa bay ve bayan yetenekle çalışmak zor, bilgiyi paylaşmıyor, burunlarından kıl aldırmıyorlar.

 

Sevilebilirlik daha önemliyse neden bazılarımız bilgi ve yeteneğe daha fazla önem verdiğini söylüyor? Katılımcılardan birinin cevabı şöyle: “Sevimli ahmağı, yetenekli embesile tercih etmek profesyonel gözükmüyor.”

 

Diyelim yetenek yerine sevimliyi seçtik kendimize de itiraf ettik. Sevimlilere yönelmenin neler getireceğini de düşünmek gerek. İnsanların birbirlerini sevmesi ve hoşlanması konusunda defalarca kanıtlanmış bulgulardan biri de, kendimize benzeyenleri tercih ememiz. Bir bakmışsınız etrafınız sevimli insanlarla dolu. Yararlı tarafı, birbirlerine benzeyenler kolay iletişim kuruyor, benzer düşünüyor ve işleri hızlı hallediyorlar. Birbirlerine destek olup, gruba moral veriyorlar. Kendilerini daha rahat hissediyor aralarındaki farklılıkları göz ardı edilebiliyor.

 

Birbirine benzeyenlerin zararlı yönleri yok mu? Olmaz mı… Benzer insanlardan benzer fikirler çıkıyor. Kendi içinde homojen olan grup, soruna farklı açılardan bakamıyor. İnsanlar grup içi muhalefetten çekiniyor, yanlışlar iyi niyetten dolayı söylenmeyebiliyor. İyi geçinenler iyi geçinmekten iş yapamaz oluyorlar. İş çıkışı eğlencede harikalar yaratıyor, işyerinde gereken esnekliği sağlayamıyorlar.

 

“Sevilen ahmak” olarak karikatürize edilen çalışan tipinin en faydalı özelliği, birbirleriyle geçinemeyen gruplar ve kişiler arasında köprü olabilmesi. Sevilen insan tipini tanımlamak zor, kişisel özellikler, sosyal zeka gibi dar tanımlar kullanmak yerine “pozitif elektrik” yayanlar demek daha doğru olabilir. Bu insanlar ilgi çekmeyi beceriyorlar. İş konusunda yetenekli oldukları söylenemez ama tansiyonu düşürmekte işe yarıyorlar. Araştırmaya bakacak olursanız, “yetenekli embesiller”in potansiyelinin bir türlü tam olarak keşfedilemediği, üzerlerinde çalışılabilecek hedef kitle olduklarını görüyorsunuz.

 

Hiç yukarıdaki tiplemeler üzerinden düşünmediğinizden eminim. Şimdi işyerinize bir de böyle bakın bakalım. Bu araştırma Harvard Business Review’da yayınlandığında, başlığı görüp gözlerime inanamamıştım. İnsan araştırma bulgularını bir yana, görüp geçirdiklerini diğer yana koyunca, tipleri bir yerlere oturtuyor. Tabii hepimiz için gelinen sonuç farklı olacaktır. “Ainesi iştir kişinin” yerine, “ainesi insan kaynaklarıdır patron/yöneticinin” demek benim kulağıma pek de yanlış gelmedi. Aman insan kaynaklarınıza dikkat!…

 

Paylaş